15 Temmuz Gazileri 1 Yıl Sonra Aynı Yerde Yaşananları Anlattı
15 Temmuz hain darbe girişiminde tankların önüne yatarak gazi olan Sabri Ünal, omzundan vurularak yaralanan Adviyye İsmailoğlu ile kalbinin 2 milim altından...
15 Temmuz hain darbe girişiminde tankların önüne yatarak gazi olan Sabri Ünal, omzundan vurularak yaralanan Adviyye İsmailoğlu ile kalbinin 2 milim altından G-3 mermisiyle vurulan ve o mermiyle yaşayan Musa İlhan tam 1 yıl sonra gazi oldukları noktaya gelerek yaşananları anlattı.
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Başbakan Binali Yıldırım'ın halka yaptığı çağrıyı duyar duymaz Pendik'teki evinden çıkan ve Üsküdar'a kadar otostop çekerek gelen Sabri Ünal, o gece tankları durdurmak için tankların önüne yatmış ancak bu sırada üzerinden geçen tankın kolunu ezmesi üzerine yaralanmıştı. O geceden sonra hastaneye kaldırılan ve farklı hastanelerde 3 ay tedavi gören Sabri Ünal, bir yıl geçtikten sonra yine aynı yerde yaşadıklarını anlattı.
Aynı yoldan neredeyse her gün geçtiğini ve olayı kanıksadığını ifade eden Ünal, "O günü tekrar yaşamıyorum. Çünkü neredeyse her gün bu yoldan geçiyorum. Kader, alıştık şimdi. Duygular olarak artık bir yıl geçti üzerinden. Aynı yoldan geçe geçe artık kanıksadık. Olayın olduğu yer burası. Bazen arkadaşlara gösteriyorum, ağabey ben burada yaralandım şeklinde. Yani kanıksadık artık" dedi.
"Kendimi korumak için parke taşlarını topladım"
Pendik'teki evinden otostop çekerek Üsküdar'a kadar geldiğini anlatan Sabri Ünal, "O gün bu cadde üzerinde Bağlarbaşı Kültür Merkezi var. Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nden buraya doğru yürüyüp, köşeden de köprüye dönecektim. Yolu olağanüstü bilmediğim için işte otostop çekerek buraya kadar gelmiştim. Adama da köprüye kadar bırak diyecek durumumuz yoktu. Buraya kadar geldim. İlerde bir yerde birkaç parke taşı çıkmıştı. Onları aldım elime. Onlarla işte köprüye geçersem elimde savunacak hiçbir şey yoktu. Tam buraya geldim. Birisi ateş ediyorlar, yere yat dedi. İşte ben sağa sola baktım ateş eden kimse görmedim, silah sesi de duymadım" diye konuştu.
Bu sözlerin ardından tankların gelmekte olduğunu fark eden Ünal, "O arada tankların gelmekte olduğunu gördüm. İşte elimdeki taşlarla tanka karşılık verdim. İlk tanktan yara almadan kurtuldum. Tanktan sağa ya da sola kaçma imkanım kalmamıştı, tam ortasına yattım. Sonra ikinci tank geldi. İkinci tankı da sağ elimi kaldırarak durdurmaya çalıştım ama tank durmadı, yoluna devam etti. Yani İstanbul trafiği gibi tanklar da durmuyor" ifadelerini kullandı.
"Tankları çıplak ellerle bertaraf ettik"
Tankların üzerinden geçtiği sırada yaralandığını ifade eden Ünal, "Buradan en yakın hastaneye götürdüler. Sonra oradan yeterli donanım olmadığı için Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne gittik. Orada ameliyata aldılar. Gece saat 02.30 gibi ameliyata aldılar, sabah 05.00 gibi kalktığımda, uyandığımda artık köprüde askerler teslim oluyordu. Allah'ın izni ile biz bu darbecileri, çıplak ellerimizle bertaraf etmeyi başarmıştık" şeklinde konuştu.
15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili devam eden davaları da takip ettiğini vurgulayan Ünal, "Bizim Üsküdar ile ilgili dava yeni başladı. Dokuzuncu ayda ilk duruşması var. 600 sayfa iddianame var. Onda bile daha bir çok aydınlatılmamış konu var. Yani yavaş ilerleyecek, uzun sürecek. Klasik yalanlarını savunacaklar, görmedik, duymadık, bilmiyoruz, o tankın içinden çıkan ben değildim diyecekler hatta. Onlar inkar edecekler ama yargıda Allah'ın izni ile hak ettikleri cezayı almalarını sağlayacak" dedi.
15 Temmuz'un genç gazisi Adviyye İsmailoğlu, vurulduğu yerde o geceyi anlattı
15 Temmuz hain darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni (İBB) işgal etmeye gelen darbeci askerlerle verilen mücadele sırasında Saraçhane Parkı'nda sol omzundan vurularak yaralanan ve 15 Temmuz'un genç gazilerinden biri olan Adviyye İsmailoğlu, gazi olduğu yere annesi ve ablasıyla birlikte 1 yıl sonra yeniden geldi. Vurulduğu yerde o geceyi anlatan genç gazi, yeniden Saraçhane'de bulunmanın hissettirdiklerinden de bahsetti. Yaşıtlarına örnek olacak mesajlar veren Adviyye, 15 Temmuz'u "Başı karanlık, sonu aydınlık bir geceydi" sözleriyle nitelendirdi.
"Burada bulundukça o geceyi sanki yeniden yaşıyorum"
Gazi olduğu yerde, vurulduğu noktanın tam üzerinde yeniden bulunmanın hissettirdiklerinden bahsederek başlayan Adviyye İsmailoğlu, "15 Temmuz bizim için, bu ülke için çok büyük bir sınavdı. Burada bulundukça o geceyi sanki yeniden yaşıyorum. Bu bana üzüntü vermekten çok, o gece geçtiğimiz sınavı yeniden hatırlatıyor. Başı karanlık, sonu aydınlık bir geceydi. Bana bunu anımsatıyor. Ben haberi alır almaz hemen dışarıya çıkmak istedim. Hepimiz şaşırdık. Sadece dışarı çıkmak istedim. Cumhurbaşkanımız da çağrıda bulununca, ailemle birlikte abdestlerimizi aldık. Birbirimizle helalleştik, hazırlandık ve çıktık. Aslında Emniyet Müdürlüğü'ne gitmeyi planlıyorduk, ama kader bizi buraya geldik. O gece bence herkes bulunması gereken yere doğru geliyordu. Bulunmam gereken yerdeydim ben de. Nasibim buradaymış, nasibimi almaya geldim. Belirsiz bir ses belki de bizi buraya itti" dedi.
"Vatanımızı ve bayrağımızı savunmak için çıkmıştık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıktıklarını, amaçlarının vatan savunması olduğunu ve vurulduğu anları anlatarak devam eden genç gazi, "Buraya geldiğimizde, arkamdaki caddedeki trafik ışıklarının olduğu yerde yaklaşık 20 tane asker kılığında hain gördük. Asker diyemiyorum ben onlara. Caddede çöp arabaları yolu kapatmıştı, tankların geçmemesi için. Yaklaşık 200-300 kişi, darbecilerin kurduğu barikatı geçmeye çalışıyordu. Biz de o insanların arasına girdik, en ön sıralara kadar geldik. Annem, ablam, babam ve ben, ailecek çıkmıştık. Annemle ben en önlere kadar gittik, babamlar bizi zor tutuyordu, az daha geride duralım diye. Ama biz o gece geride durmak için değil, vatanımızı ve bayrağımızı savunmak için dışarı çıkmıştık. Elimizde tek bir silahımız yoktu, sadece başımıza taktığımız, elime aldığımız bayraklarımız vardı. O bayraklarla, "Allah-ü ekber" nidalarıyla üstlerine yürüdük. Bahsettiğim asker kılıklı hainler, cadde boyunca dizilmiş, insanları tarıyorlardı. Sonradan öğrendim ki bir de keskin nişancı varmış. Beni keskin nişancı vurmuş. İleride biri vurulmuştu, ağacın altında yatıyordu. Ona bakmak için doğruldum ve vuruldum" diye konuştu.
"O geceden ders almalıyız"
Son olarak, yaşıtlarına örnek olacak nitelikte mesajlar veren İsmailoğlu, "Biz o gece çok büyük bir sınav atlattık. Bundan sonra yeniden yaşanmaması için elimizden geleni yapmalıyız. O geceden ders almalıyız. Geçmişten ders almalı, geleceğe de bu şekilde yön vermeliyiz. 15 Temmuz'da bizi yenilmez kılan iman gücümüzün yanı sıra birlik ve beraberliğimizi hiçbir zaman unutmamamız gerektiğini düşünüyorum" diyerek, hain darbe girişimi hakkındaki sözlerini tamamladı.
15 Temmuz ruhunu kalbindeki mermiyle yaşatan gazi Musa İlhan, vurulduğu yere ilk kez geldi
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Afet Koordinasyon Merkezi'ni (AKOM) işgal etmeye gelen darbeci askerleri püskürtmek için AKOM'a gelen vatandaşlardan birisi de Musa İlhan'dı. AKOM'a gelen ilk kişi olan Musa İlhan, binayı kuşatan askerlerin açtığı ateş sonucu kalbinin 2 milim altına isabet eden mermiyle vurulmuş ve gazi olmuştu. Gazi İlhan, tedavi sürecinin ardından hayatına kaldığı yerden devam etti, ancak kalbinde "nişane" olarak gördüğü o mermiyle yaşıyor ve 15 Temmuz ruhunu kalbinde o mermiyle yaşatıyor. Karanlık gecenin yıl dönümünde, vurulduğu yere 1 yıl sonra ilk kez gelen İlhan, o gece AKOM'da yaşananları ve vurulduğu yerde yeniden bulunmanın hissiyatını İhlas Haber Ajansı'na (İHA) anlattı.
"Cumhurbaşkanımızdan bir çağrı bekledim"
Darbe girişiminden nasıl haberdar olduğundan başlayarak, o geceyi anlatan Gazi İlhan, "Bir tankın havaalanına doğru gittiğini gördüm, ama bir terör saldırısı için önlem alındığını falan düşündüm. Bir zaman sonra köprünün de trafiğe kapatıldığını duydum. Dedim, herhalde bir sıkıntı var. Radyodan Başbakanımızın, "Bu, bir kalkışmadır" açıklamasını dinledikten sonra eve gitmekten vazgeçtim. Cumhurbaşkanımızdan da bir çağrı bekledim" dedi.
"Ahirete götüreceğimiz bir nişanemiz oldu"
Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın çağrılarının ardından, işgal edilen noktalardan kendisine en yakın olan AKOM'a geldiğini anlatan İlhan, kalbinde taşıdığı merminin ahrete götüreceği nişanesi olduğunu ifade ederek, "AKOM'a geldim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), köprü ve Afet Koordinasyon Merkezi'ni (AKOM) duydum ben. Kapıda güvenlik vardı. Bina girişinde ve çatıda askerler vardı. İşin gerçeği, Allah bir anda o korkuyu aldı. TRT spikerinin o halini gördükten sonra, insanın aklına başka hiçbir şey gelmiyor. "Beni vuracaksan vur, hadi" dedim. İsabet eden mermi kalbimin 2 milim altında kaldı. 3 buçuk santim boyunda. Riskli olduğu için çıkarmadılar. O gece bir kahramanlık öyküsü yazıldı, biz de bu öykünün bir sayfasında yer aldık. Ahirete götüreceğimiz bir nişanemiz oldu. O gecenin en büyük kahramanı Cumhurbaşkanımızdır, Başbakanımızdır. Halkı sokağa çağırdıktan sonra zaten milyonlar aktı" diye konuştu.
"O gece vurulup al kanımızın aktığı yerde şimdi kırmızı güller açmış"
Vurularak gazi olduğu noktada ilk kez, yeniden bulunmanın verdiği hissi anlatan İlhan, önemli vurgular yaparak, "O gece gazaya çıkan herkes gazidir. Vatanımız sağ olduğu sürece, bayrağımız dalgalandığı sürece, biz bir kurşun yemişiz, isterse bin kurşun yiyelim. Bizim gibi binlerce Musa gelir. 250 bin tane dedemiz Çanakkale'de yatıyor. 250 bin değil, belki o gece 1 milyon şehit verebilirdik, ama bu vatanı asla teslim etmezdik. O gece vurulup al kanımızın aktığı yerde şimdi kırmızı güller açmış. 1 yıl oldu, ilk kez geldim. Bu da sizin vesilenizle oldu. İster istemez o anı yaşadım. Zor bir durum" ifadelerini kullandı.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.