15 Temmuz’da Ölen Erin Ailesinden Açıklama
Ankara'da 15 Temmuz darbe girişimi gecesi öldürülen ve darbeci mi yoksa şehit mi olduğu belirlenmeyen Diyarbakırlı er Hasan Karakaş'ın babası Hüseyin...
Ankara'da 15 Temmuz darbe girişimi gecesi öldürülen ve darbeci mi yoksa şehit mi olduğu belirlenmeyen Diyarbakırlı er Hasan Karakaş'ın babası Hüseyin Karakaş, "Oğlum gitti, gelmedi. Oğlum suçsuzdur. Çocuğumun şerefini iade etsinler" dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz'da gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında, Ankara'da, emniyet binasına sığınırken öldürüldüğü ileri sürülen Diyarbakırlı er Hasan Karakaş'ın darbeci mi yoksa şehit mi olduğu henüz belirlenemedi. Baba Hüseyin Karakaş, "Oğlum gitti, gelmedi. Kimler tarafından yapıldı bilmiyoruz. Devletimden yardım istiyorum. Oğlum suçsuzdur. Çocuğumun şerefini iade etsinler. Askerde olan emir kuludur. "Git oraya" derler, gider. "Gel buraya" derler, gelir. Benim çocuğum daha iki aylık askerdi. Oğlumu götürdüler yok ettiler. Kimler tarafından yapıldı bilinmiyor" dedi.
"Kardeşim şehit kardeşi olacaksınız diyordu"
Hasan Karakaş'ın ablası Gülşah Karakaş aralarında 1,5 yaş fark olduğunu ifade ederek, "Askere gitmek için daha çok vakti vardı ama bir an önce gidip gelmek istediğini, evini barkını kurmak istediğini söyledi. Bedelli yapmasını istedik ama gitmeyi de çok istiyordu. Bazen bize, "Ben şehit olacağım, siz de şehit kardeşleri olacaksınız" diyordu. Biz ona kızıyorduk, "Öyle deme, git askerliğini yap gel" diyorduk. Olacağı varmış" diye konuştu.
"Emniyete sığınırken kurşunların hedefi oluyor"
Ağabey Nevzat Karakaş ise, o geceyi kardeşinin asker arkadaşının ablasından öğrendiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"O gece komutanları tarafından tatbikat bahanesiyle dışarı çıkarılıyor. Daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü teröristlerin bastığı ve onları kurtarmaya gittikleri söyleniyor. Bu çocukları alıp Ankara Emniyetinin önüne getiriyorlar. Zırhlı araçların içerisinden indiriyorlar. Çocuklar orada ne olup bittiğini anlamaya çalışırken her taraftan silah sesleri geliyor. Orada adının Mustafa Astsubay olduğunu öğrendiğimiz komutanları, "Çocuklar gelin emniyete sığınalım. Olaylar çok farklı bir şekilde gelişiyor" demiş. Çocuklar emniyete sığınmaya çalışırken, nereden geldiği belli olmayan kurşunların hedefi oluyorlar. Emniyete sığınmaya giderken ellerinde silah olmadığını biliyoruz. Kardeşim ve yaralı arkadaşlarını emniyetin içerisine taşıyorlar. Polis memurlarına durumu anlatmaya çalışıyorlar. Çatışma devam ettiği için çocukları hastaneye yetiştiremiyorlar. Arkadaşları kanamayı durdurmak için tampon yapmış. O gece kardeşime ulaşmaya çalıştık. Ulaşamadık. Sabah birliğini aradık. Kardeşimin emniyette gözaltında olduğunu ve durumunun iyi olduğunu söylediler."
"Hiçbir yerden destek alamadık"
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın sonraki günlerde erlerin suçsuz olduğunun söylemelerine rağmen hiçbir yetkili makamdan destek almadıklarını anlatan Karakaş, şu ifadelerde bulundu:
"Olayın 6. günü uzman çavuş olduğunu söyleyen biri bizi aradı. Kardeşimin vefat ettiğini ve Keçiören'de adli tıp kurumunda olduğunu söyledi. Gidin cenazesini alın dediler. Cenazesini almaya gittiğimizde, yer olmadığından dolayı et taşınan kamyonlardan birinde bulduk. Kendi imkanımızla kardeşimizi Diyarbakır'a getirdik. Kardeşimin ölüm raporunu verdiler. Ölüm nedeni olarak da dışarıda vurulma diye geçiyor. 1 ay sonra da nüfustan kaydını düşürmek için ölüm belgesi gönderdiler. Nüfustan düştükten sonra herhangi bir bilgi verilmedi" diye aktardı.
"Kardeşi, 13 isim arasında yer alıyor"
Gazeteden okuduğu bir haberde 13 isim yazdığını ve o 13 ismin içerisinde kardeşinin de olduğunu aktaran Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar darbeci mi, yoksa şehit mi diye bir yazı çıkmıştı. Bizim gönlümüzden geçen bu çocuklar şehittir, kahramandırlar. Çünkü vatanına ihanet etmemişler. Bu insanların tek amaçları vardı. Bunun için de askere gittiler. Zaten 15 Temmuz gecesinde gördük. Birçok vatandaş, er olan askerleri kurtarmaya çalışıyordu. Askerlerin, ne olduğunu bilmediği ortaya çıktı. Onları o ateş çemberine atan üstleridir. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan ricamız tutuklu olan erler veya vefat erlerimizin şereflerinin, onurlarının iade edilmesini istiyoruz. Benim kardeşim darbeci olamaz, FETÖ ile bir bağlantısı olamaz. Orada canlarını kurtarmaya çalışan halka ateş etmeyen birçok asker gördük. Kaldı ki emre itaatsizlik ettiği için komutanı tarafından vurulan askeri de gördük ve bu medyada yayınlandı. "Ben halka ateş etmem" deyip de öldürülen askeri de gördük. Bizim erlerimiz suçsuzdur. Bizim erlerimiz de tıpkı bir Ömer Halisdemir gibidir. Onların da şehitliklerinin verilmesini ve şereflerinin iade edilmesini istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da Başbakanımızın da bu konuda bize yardımcı olmasını istiyoruz. Mağdur olan er ailelerini tutuklu veya benim kardeşim gibi şu an vefat etmiş olan erlerin de şereflerini iade etsinler ve o aileleri de toplum içinde zan altında bırakmasınlar. Mağdur etmesinler. Kardeşimizin nasıl öldürüldüğünü, kim tarafından öldürüldüğünü öğrenmek için davacı olduk. Maddi herhangi bir şey için dava açmadık. Kardeşimi kimin öldürdüğünü öğrenmek ve öldürenlerin en ağır bir şekilde cezalandırılmaları için dava açtık. Darbe gecesinden 1 ay sonra kardeşimin asker arkadaşının ablası ulaştı bize. Ablası kardeşinin ağzından bize olayı anlattı. Bize kardeşimin tamamen suçsuz olduğunu, o gece emniyete sığınırken vurulduğunu ve yaralı halde emniyete kadar kendisinin taşıdığını ve şehitliğinin verilmesi gerektiğini de söylemiş."
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.