Açlıkla Mücadele Eden Afrika Halkına Türkiye Yardım Eli Uzatıyor
Türk Kızılayının Yemen, Doğu Afrika ve Güney Sudan'daki yardıma muhtaç insanlara yönelik başlattığı "İnsanlığın Umudu Ol" kampanyası için Türkiye'deki...
Türk Kızılayının Yemen, Doğu Afrika ve Güney Sudan'daki yardıma muhtaç insanlara yönelik başlattığı "İnsanlığın Umudu Ol" kampanyası için Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları güçlerini birleştirdi.
Kızılayın çağrısı üzerine "Yemen'in, Doğu Afrika'nın, Güney Sudan'ın Umudu Ol" sloganıyla ortak yardım kampanyası etrafında birleşen sivil toplum kuruluşları, açlık nedeniyle ölümle yüz yüze kalan insanlar için denizden ve havadan yardım koridoru açacak. Kampanyanın detaylarını kamuoyuyla paylaşmak üzere Kızılayın Ankara The Green Park Hotel'de düzenlediği basın toplantısına Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, yardım kampanyasına destek veren AFAD, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Diyanet Vakfı, Memur-Sen, Hak-İş, Türk-İş, İHH İnsani Yardım Vakfı, Yardım Eli, Can Suyu, Sadaka Taşı, Deniz Feneri, İSRA, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD), İyilik Der, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), İrşat Vakfı, Qatar Charity ve İslamic Relief'in temsilcileri ve büyükelçiler katıldı.
"30-40 milyon insan çok büyük bir kıtlık, kuraklık ve açlık krizi ile karşı karşıya"
Kampanyanın detaylarını paylaşan Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, "İnsanlığın umudu ol" diyerek harekete çağırdıkları coğrafya ile ilgili sıkıntıları paylaşmak istediklerini söyleyerek, "Gündemimizde olan iki coğrafya, birisi Yemen, diğeri de Doğu Afrika. Bu bölgede çok karmaşık insani kriz odakları bulunmakta ve maalesef bu bölgelerdeki insani kriz dışarıdan daha güçlü toplulukların yardımı olmadan aşılamayacak durumda. Karşılaşmış olduğumuz insani krizin kabaca beş sebebi var; en önemli sebeplerden bir tanesi bizim meteorolojik ya da iklimsel felaket dediğimiz El Nino ve sonrasında oluşan kuraklık ve kıtlık. 2015 ve 2016'yı etkileyen ve ikincil artçı etkileri 2017'ye yansıyan El Nino, güney salınımları denen meteorolojik bir olaydır. Doğudan batıya doğru esen alize rüzgarlarıyla doğudaki okyanusun üzerindeki sıcak su katmanı buharlaşarak atmosfere çıkar ve batıya doğru bu alize rüzgarlarıyla göç eder ve Latin Amerika ve Avustralya kıtasına rüzgarlarla beraber bu yağmurlar bırakılır ve bunun tersi hareketler de aynı şekilde olur. Fakat 2015 yılında bu olması gereken havaküre hareketleri maalesef yaşanmadığı için El Nino güney salınımları dediğimiz bir iklim durumuyla karşılaştık, ki bu yaklaşık her 7 ila 10 senede bir ağır olarak yüzleşmiş olduğumuz, yani sıklığı artmış küresel iklim felaketi. Bu iklim felaketi 1950'den bu yana yaşamış olduğumuz en ciddi iklim felaketi ve bu buharlaşmanın olmaması, buharlaşmanın rüzgarla taşınamaması nedeniyle atmosferdeki bu durgunluk nedeniyle okyanuslardaki sıcak su ve soğuk su değişimi yapılamadığı için özellikle Afrika ve Asya'daki hava sıcaklıkları mevsim normallerinin çok üzerinde seyretti. Bu Endonezya, Malezya ve Afrika'nın Sahra Altı kuşağında büyük bir sıcaklık ve buna bağlı olarak da yağış alamamadan kaynaklanan kuraklığa sebep oldu. Bu kuraklık maalesef flora ve faunayı da etkiledi ve tarımsal üretim bir önceki yıla oranla yaklaşık yarıya düştü. Bu coğrafya ağırlıklı olarak maalesef yoksul ve en az gelişmiş ya da en çok sömürülmüş topraklar olduğu için buna benzer afetlere hazırlıksız olan Doğu Afrika bölgesindeki yaklaşık 20 milyon insan, Yemen bölgesinde de yaklaşık 15-20 milyon insan ve toplamda 30-40 milyon insan şu an çok büyük bir kıtlık, kuraklık ve açlık krizi ile karşı karşıya" şeklinde konuştu.
"Uluslararası yardımların nitelik ve nicelikleri maalesef bu krizlerin aşılması konusunda yetersiz kaldı"
Yoksulluk, kırılganlık ve afetlere yeterince hazırlanamama dışında bu krizin sebeplerinden birinin de silahlı çatışmalar ve uzamış olan krizler olduğunu kaydeden Kınık, "Maalesef iç çatışmalar, savaşlar ya da terör nedeniyle oluşan silahlı krizler ve bu krizleri durdurmakta yeterli olmayan uluslararası sistem nedeniyle oluşan bu yoksulluk ve iklim felaketleriyle beraber oluşan bu kriz daha da derinleşti ve özellikle iki ülke Yemen ve Güney Sudan, El Nino sonrasındaki bu iklim felaketinden çok daha fazla etkilendi. Sonuncu olarak da uluslararası yardımların nitelik ve nicelikleri maalesef bu krizlerin aşılması konusunda yetersiz kaldı. 2016 yılında Birleşmiş Milletlerin (BM) dünyaya yapmış olduğu insani yardım çağrıları, maalesef yüzde 40'lar düzeyinde fonlanabildi. Fonlanan kısımların da maalesef büyük bir kısmı operasyonel bütçelere gittiği için örneğin maalesef Güney Sudan ulaşması çok zor olan bir bölge, denize bir kıyısı yok ve kapalı bir ülke. Buraya Dünya Gıda Programının (WFP) Güney Sudan'a ilişkin 2016 yılındaki toplam bütçesi 1 milyar dolardır. 1 milyar dolarlık bir yardım yapmak üzere Dünya Gıda Programı bir para kaynağı buldu fakat bu 1 milyar doların 700 milyon doları operasyonel ve lojistik harcamalar için gitti, sadece 300 milyon doları gıdaya çevrilerek faydalanıcılara, o da sadece ulaşma yolu olan havadan atılarak yapılmak zorunda kalındı. Bugün karşı karşıya kalmış olduğumuz kriz çok karmaşık bir krizdir" ifadelerini kullandı.
"17 milyon insan yeterli beslenemiyor"
Krizin ülkelerdeki etkilerini ise Kınık şöyle aktardı:
"Yemen'de çatışmalardan yaklaşık 21 milyon insan etkilendi ve yardıma muhtaç hale geldi. Bugün bunun yarısı çok acil insani desteğe muhtaç durumda. Yemen'deki silahlı çatışmalar nedeniyle yaklaşık 3,5 milyona yakın insan evlerini terk etmek ve kendilerine güvenli alanlar seçmek zorunda kaldı. Özellikle Sana ve etrafındaki bölgelerden Mağrib iline doğru milyonlar aktı ve bu hareketlilik devam etmekte. 17 milyon insan yeterli beslenemiyor, Yemen'deki savaş, kuraklık ve kıtlık dışında bir başka sorun da özellikle kötü bir alışkanlık olan gat bağımlılığı ve gat nedeniyle tarımsal arazilerin gata terk edilmesi ve gat bitkisinin de aşırı su talebi oluşturmasından dolayı oluşturmuş olduğu ekstra bir kuraklık ve kıtlık. Yemen'de maalesef 7 milyon insan bir sonraki öğünde ne yiyeceğini bilemiyor. Maalesef 14,5 milyon insan temiz suya erişemiyor, aynı sayıdaki insan sağlık hizmetlerine erişimden mahrum. Yaklaşık 9 milyon insan herhangi bir sağlık hizmeti alamayacak bölgelerde hayatını sürdürüyor, 300 yakın sağlık merkezi kullanılamaz durumda ve ülkede ekonomik kriz nedeniyle sistem, güvenlik, sağlık, adalet, belediyecilik hizmetleri noktasında çok büyük bir hasar almış durumda. Benzer durumda olan bölgelerdeki ihtiyaçlar temelde öncelikle gıda ve su sonrasında sağlık hizmetleri ve ilaç, barınma, korunma, günlük geçimlik ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde özetlenebilir. Doğu Afrika bölgesinde ise özellikle El Nino iklim felaketinden sonra ortaya çıkan kuraklık 2011'deki Somali'yi hatırlayın, ona benzer ev ondan daha ağır bir etki bıraktı. Bu anlamda Etiyopya'da yaklaşık 6 milyon, Somali'de yaklaşık 3 milyon, Kenya'da yaklaşık 3 milyon, Orta ve Doğu Uganda'da yaklaşık 2 milyon, Nijerya'da yaklaşık 3-4 milyon insan bu kuraklık nedeniyle ağır açlık ve insani krizin pençesine düştü. Bu bölgelerde yaklaşık 3 milyon insan ülkelerini terk etmek zorunda kaldı ve mülteci haline geldi. Bunlar ağırlıklı olarak silahlı çatışmalar, kuraklık ve kıtlık nedeniyle daha güvenli bölgelere insanların yapmış olduğu nüfus hareketleri, 2.1 milyon insan da kendi ülkesi içinde mülteci haline geldi."
"Güney Sudan'da her 4 gebe ve emzikli kadından bir tanesi şu an başını yastığa aç olarak koyuyor"
Bütün bu ağır krizlerin, sosyal buhranların ülkelerin kamu düzenini bozduğuna, devletleri birbirine düşürdüğüne hem de insanların hayat enerjilerini tükettiğine işaret eden Kınık, "Saymış olduğum bütün bu ülkeler de şu an acil olarak dış yardıma ihtiyaç duymakta. Birleşmiş Milletler, bu bölgelere Doğu Afrika ve Yemen bölgesinde resmi açlık ve kıtlık ilanında bulundu. Bu karmaşık durumun özellikle artçı etkileri bundan sonraki yıllarda da, yani 2015 yılında yaşamış olduğumuz El Nino afet felaketi 2025 yılına kadar bölgeyi olumsuz bir şekilde etkileyecek. Kuraklık nedeniyle verim azalıyor, hasat yarıya düştü, çatışmalar nedeniyle insanlar tarlasındaki hasadı bile toplayamadılar özellikle Güney Sudan'da maalesef tohumların ekilmesi gereken dönemlerde göçmek zorunda oldukları için bir sonraki yıl için daha büyük bir kriz tetiklendi ve bu süreç fasit daire ve bir sıkıntı çemberi oluşturdu. Özellikle Güney Sudan açlık nedeniyle ailelerin günde sadece tek öğün beslenebildikleri bir ülke haline geldi. Maalesef bütün bu bölgede gelenek olarak kadınların ve kız çocuklarının bu krizden daha fazla etkilendiğini ifade etmek istiyorum. Çünkü bu bölgenin geleneği önce erkeklerin yemek yemesi sonrasında kadınların ve kız çocuklarının beslenmesi şeklinde oluyor ve bu da beslenme merkezlerine giden çocukların ve insanların yüzde 70'inin yakının kadın ve kız çocuğu yakının olması gibi bir sonucu doğuruyor. Kuraklık ve kıtlık nedeniyle evine su, yeşil ot ya da yakmak için odun götürmek zorunda kalan ve ağırlıklı olarak kadın ve kız çocuklarının bu faaliyetlerde çalıştığını bildiğimiz bu durum ki her gün su temini, gıda ve odun temini için Doğu Afrika'da insanlar günde 10 ila 20 kilometre yol yürümek zorunda kalıyorlar. Özellikle Güney Sudan'da bu yollar kat edilirken cinsel saldırılar, çocuk kaçırmaları, cinayetler çok sayıda karşımıza çıkan adli vakalar oluyor. Özellikle gebelerin ve emziren kadınların bu krizden en fazla etkilendiğini ifade etmek istiyorum. Sadece Etiyopya'da 1.8 milyon gebe ve emzikli kadın ağır beslenme bozukluğu içerisinde. Bu gebelik dönemlerindeki ağı beslenme bozukluğu onların doğuracakları bebeklere de doğrudan yansıyacak ve bu yaklaşık 2 milyon beslenme bozukluğu çeken yeni bebek anlamına gelecek eğer bu bebekler doğduktan sonra yaşayabilirlerse. Güney Sudan'da ise her 4 gebe ve emzikli kadından bir tanesi şu an başını yastığa aç olarak koyuyor ve günlük bir öğün veya daha az bir gıdayla beslenmek durumunda" açıklamalarında bulundu.
"Bu kampanyaya nasıl destek olabiliriz?"
Ülkelerdeki ihtiyaçların birbirine benzer durumda olduğunu belirten Kınık, "Biz bir seferberlikle buradaki insanların içine düşmüş oldukları ölüm girdabından kurtarılabilmesi için yardımcı olmaya çalışacağız. Bugün Yemen'de savaş ve çatışmalar nedeniyle yaralanmış olan 13 bin yaralı insan tıbbi bakım bekliyor. Maalesef içme suyu, gıda ve ilaç yoksunluğu nedeniyle her 10 dakikada bir Yemenli bebek hayata gözlerini yumuyor. 2016 yılında 63 bin Yemenli çocuk maalesef açlığa bağlı sebeplerden dolayı öldü. Bunun büyük bir insani kriz olduğunu ve bu insani krize karşı bizim elbirliği halinde mücadele etmemizi ve buralara yardım ulaştırmamızı gerektiriyor. Bu konuyla alakalı Cumhurbaşkanımızın sosyal medyada 3 farklı dilde Yemen ve Doğu Afrika'ya yönelik insani yardım çağrıları oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrılarının özü şuydu: Buradaki insanlar dili, dini, rengi ne olursa olsun insandır ve şu an yardıma muhtaç durumdadır, eğer biz bu insanlara yardım etmezsek bu insanlar ölümün bataklığına çekilecekler ve dolayısıyla biz tıpkı daha önceden olduğu gibi bu yardıma muhtaç olan insanlara yönelik bir yardım kampanyası başlatıyoruz. Bu çerçevede insani yardımdan sorumlu olan sivil toplum kuruluşlarımız, kamu kuruluşlarımız ve bu kampanyaya destek verecek olan bütün vatandaşlarımızı, uluslar arası camiayı "Umudu Ol" kampanyasına destek olmaya çağırıyorum ifadelerinde bulundu. Bizler de inşallah en kısa zamanda 3 farklı operasyon bölgesine Yemen ve Somali, Somali aracılığıyla kıyı bölgelerine, Etiyopya ve Somali bölgesine ve Güney Sudan ve Doğu Afrika'nın kuzey bölgesine olmak üzere 3 farklı bölgeye bir insani yardım operasyonuna başlıyoruz. İnsani yardım uçaklarımız, gemilerimiz inşallah Anadolu'nun, Türkiye'nin ve uluslararası paydaşlarımızın insani yardımlarını buradaki muhtaç olan insanlara en hızlı şekilde taşıyacak, bu insanların toprağa düşmesini, tekrar ölüm bataklığına çekilmesini engellemek için farklı kalkınma yardımları TİKA aracılığıyla, acil ve afet yardımları AFAD aracılığıyla ve insani yardımlarımız Kızılay, Diyanet ve diğer sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla inşallah buradaki insanlara ulaştırılacak. İnsanlığın karşılaşmış olduğu bu büyük ızdırabın inşallah "Umudu Ol" kampanyası bir nebze de olsa dindirilmesine vesile olur, bizler de insanlığın bir imtihan dönemindeki bu iyiliğin taşıyıcıları oluruz ve insanlığımızla ayakta kalırız ve insanlığı ayakta tutarız. Çünkü bu insanların gerçekten insanlığı ve vicdanı ayakta tutan bağımsız ve iyi insanlar dışında dostları yok ve bizler de onların dostları olmaya çalışacağız. Bu kampanyaya nasıl destek olabiliriz? Şu an Türkiye'de faaliyet gösteren bütün insani yardım kuruluşlarımızın bu bölgelere yönelik kampanyaları mevcut, dolayısıyla bütün kuruluşlarımızın kendi kampanyalarına bu desteği sağlayabilirsiniz, bizler inşallah eş güdüm halinde bu yardımların o bölgelere, insani yardım kuruluşlarımız kanalıyla ulaştırılmasına gayret edeceğiz" değerlendirmelerinde bulundu.
"2017 yılında yine Somali'de bir proje başlatmayı planlıyoruz"
TİKA Ortadoğu ve Afrika Dairesi Başkanı Keman Özdemir ise, kalkınma yardımlarıyla iklimsel olarak yaşanacak kuraklıkların sonuçlarının minimuma indirilmesinin önemli olduğunun altını çizerek, "TİKA olarak bu konuda gayret göstermeye çalışıyoruz. Bu kampanya çerçevesinde bu tarz projelere de önemli bir yer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin 2017 yılında yine Somali'de bir proje başlatmayı planlıyoruz. Önemli, büyük nehirler fazla yağmur yağdığında sele neden oluyor, kuraklıkta da tamamıyla kuruyor dolayısıyla tarımsal potansiyeli olan bir coğrafyanın, halkın istihdamına ve tarımsal üretime dönüştürülmesini sağlayacak büyük bir projeyi hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Bu tarz projeleri arttırarak bölge halkının en azından iklimsel kıtlıklara neden olacak konulardan daha az etkilenmesine vesile olacağını düşünüyoruz. Umudu Ol sloganıyla başlatılan bu kampanyanın zor durumda olan bütün Güney Sudan, Yemen, Doğu Afrika'daki ülkelere hayırlı olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.
Avustralya'dan kampanyaya 50 bin dolarlık katkı
Diyanet Vakfı Genel Müdürü Mustafa Tutkun ise şunları kaydetti:
"Diyanet Vakfı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yardıma muhtaç olan bölgelerde bize düşen elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. İnşallah bu çalışma da birlikte, koordinasyon içinde etkili bir şekilde yürütülür, oradaki insanlara en hızlı şekilde yardım ulaştırmak mümkün hale gelecektir."
Konuşmaların ardından Kınık, Avustralya İnsani Yardım Kuruluşunun kampanyaya 50 bin dolarlık katkı ile destek verdiğini açıkladı.
Programın sonunda fotoğraf çekimi gerçekleşti.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.