Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker: “Almanya’da Hapis Cezasıyla Tehdit Edildim”

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker: “Almanya’da Hapis Cezasıyla Tehdit Edildim”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, "Almanya ziyaretim sırasında belediye başkanı adına imzalanmış bir mektupta beni para ve hapis cezasıyla...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, "Almanya ziyaretim sırasında belediye başkanı adına imzalanmış bir mektupta beni para ve hapis cezasıyla tehdit ettiler. Camiye gitmeme engel olmaya kalktılar. Ben bunu uluslararası mahkemelere taşıyacağım. Bu son derece antidemokratik bir uygulama" dedi.

Eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan "Neler Oluyor?" programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın sorularını cevaplayan Eker, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bölücü terör örgütü PKK mensuplarının Almanya'da rahatça "hayır" propagandası yaptığını belirten Eker, "Almanya'da PKK'yı açıkça kullanıyorlar. Siyasi faaliyet yaptığımız gerekçesiyle bizim programlarımızı engelliyorlar ama terör örgütleri listesinde yer almasına karşın aynı gün PKK'ya binlerce kişiyle gösteri yaptırıyorlar" dedi.

Geçtiğimiz günlerde bir program için gittiği Hannover'de Alman makamları tarafından engellendiğini hatırlatan Eker, "Biz havaalanından çıktık, daha kapıda Alman polisi engelledi. 31 Temmuz'da "Teröre Lanet, Demokrasiye Evet" mitingi için gittiğimde uçağın kapısında bekliyorlardı. Bu kez gittiğimde "Siz AK Parti için oy toplamaya geldiniz, sizin toplantı yapmanızı kabul etmiyoruz" dediler. Ben de diyorum ki; "Benim ülkemin burada 1 milyon 400 bin seçmeni var. Bu milletvekili seçimi değil, halk oylaması. Demokratik bir ülke değil mi burası? Bu insanlar oy kullanacak. Bilgi alma hakları var. Hangi tercihte bulunacaklarını bilmeleri lazım." Sonra mektup getirdiler, belediye başkanı adına imzalanmış ve bir yıl hapis cezası ile para cezası var. Ben bunu uluslararası mahkemelere taşıyacağım. Bu son derece antidemokratik bir uygulama. Orada salon toplantılarının tamamına baskı uygulanmakta, camiye gideceğim mesela, polis caminin başkanını arıyor. "Mehdi Eker oraya gelecek. Eğer müsaade ederseniz ben orayı kapatırım" diyor. Bunların hiçbiri mahkeme kararı değil, siyasi karar. Bir vatandaşımıza ait düğün salonu gibi bir yerde geniş katılımlı kahvaltı düzenleniyor. "Sen bunu yapamazsın. Yaparsan kira sözleşmenizi iptal ederiz" diye tehdit ediyorlar. Alman gazeteleri navigasyon üzerinden benim hangi binaya girdiğimi hedef gösteriyor. Bulunduğum mekanlardan birine PKK'lılar geldi, nasıl haber aldılarsa. "Mehdi Eker şu anda şurada" diye bilgi veriyorlardı" diye konuştu.

Eker, Alman hükümetinin 16 Nisan referandumunda "hayır" kararı çıkması için kampanya başlattığını belirterek, "Türkçe, propaganda filmleri Alman televizyonlarında yayınlanıyor. Referandumdan önce bir taraf olma durumu var. Ermeni tasarısının çıkışında Osmanlı'nın 1914-1918 arasındaki İttihatçılar dönemini Almanlar kadar yakından bilen kimse yok. O süreçte Osmanlı'nın neler yaşadığını en iyi onlar biliyor. Ermenilere bir soykırım yapılmadığın6ı da en iyi onlar biliyor. Bunun bir siyasi kararla çözülemeyeceğini de biliyorlar, ona rağmen 24 Nisan'da bir karar aldı. Arkasından 15 Temmuz'da kendisinden beklenmeyen bir tutum sergiledi. FETÖ darbe teşebbüsünden 15 gün sonra oradaki yurttaşlarımız bir miting düzenledi. İki yere başvurdular. Önce Stutguart'a başvurdular, o yasaklandı. Köln'e müracaat edildi. O yasaklanmadı ama aşırı bir güvenlik önlemi vardı. Çatılarda keskin nişancılar yerleşmişti. "Kalabalıktan biri kürsüye hareket ederse biz onu vururuz" dediler. Amaç aslında o mitingi engellemekti. Biz o mitingde FETÖ darbe teşebbüsü olduğunu anlatıyorduk. Cumhurbaşkanımızın telekonferans yöntemiyle oradaki halka seslenmesi söz konusuydu, bunu da Anayasa Mahkemesine götürdüler ve engellediler" ifadelerini kullandı.

"Türkiye engelleri aşıyor, onlar rahatsız oluyor"

Türkiye'nin önüne çıkartılan tüm engelleri aşmasının Alman makamlarını rahatsız ettiğine dikkat çeken Eker, şöyle konuştu:

"Türkiye badireleri tek tek atlatıyor. Bu Gezi olaylarıyla başladı. Ellerini ovuşturanlar bunu atlattığımızı gördü. Aradan 6 ay geçti, 17, 25 Aralık atlatıldı. Mahalli seçimleri, cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Kobani olaylarını, FETÖ darbe teşebbüsünü atlattık. Bu arada Berlin Havaalanı yıllardır bitirilemiyor ama burada üçüncü havalimanı bitiyor, üçüncü köprü bitti. Hem bunlarla mücadele ediyoruz hem de büyük projeleri hayata geçiriyoruz, bunları rahatsız eden şey bu. Daha önce dolaylı dile getirilenler artık açıktan yapılıyor. Bu bir güç kavgası, başka türlü okunması mümkün değil. Son 20 yılda Batı'da merkez sağ ve solda cazibe merkezi haline gelecek güçlü liderlik yok. Bunlar olmayınca, toplumun beklediği sorunlar çözülemeyince, aşırı uçlar ki, o ruhun genleri o topraklarda var. Osmanlı gibi 32 milleti barış içinde tutan bir kültür yok orada. Bunlar uçları merkeze çekeceğine merkezi uçlara taşıyor."

Alman istihbaratının FETÖ çıkışını da eleştiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker, , 15 Temmuz'da yaşananlara Türkiye'de 80 milyon kişinin şahit olduğunu dile getirdi. Konuşmasında FETÖ'nün diğer terör örgütlerinden farkını anlatan Eker, "FETÖ, zarar verme potansiyeli olan bir aygıttır, bir araçtır bütün terör örgütleri gibi. Diğer klasik terör örgütlerinden farkı şu; PKK terör örgütü dağda eylem yapıyor, zaman zaman şehirlere 15 tonluk patlayıcılarla saldırıyor ama FETÖ şehir hayatına uygun modern araçlarla, iletişim araçlarıyla, medyayla, finans kuruluşlarıyla çok daha komplike, çok daha gelişmiş teknolojiler kullanabiliyor. FETÖ'nün kadroları yıllarca devlet içerisinde sinsi bir şekilde yapılanmış, yurt dışı eğitimleri olan ve modern toplum yapısına zarar verebilecek donanıma sahipler" ifadelerini kullandı.

"CHP sözcüleri yalan söylüyor"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve diğer CHP'li vekillerin halka yalan beyanlarda bulunduğunu söyleyen Eker, şunları kaydetti:

"Bizim bir stratejimiz var ve bunun uygulamalarını aşama aşama tatbik ediyoruz. Gerek halkla buluşmalarımız, gerek çeşitli mecraların kullanılması, gerek mitingler, gerek kitle iletişim araçları, bunların hepsi aşama aşama yapılıyor. Biz bazen rekabet alanımızda zorluklarla karşılaşıyoruz. Bir insan çok fazla yalan söylüyorsa, onunla çok fazla rekabet edemezsiniz. Ana muhalefet partisinin sözcüleri, onların verdiği beyanatlar. Bir insanın bu kadar açık yalan söyleyebilmesi iki şeye dayanır. Ya çok saf bir insandır ya da olağanüstü bir tiyatral yeteneği vardır. CHP'nin sözcülerinden birisi diyor ki, "Yeni sistemde Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların dokunulmazlıkları var ve bu dokunulmazlık ömür boyu devam edecek. "Vicdansız, sen hiç mi okumadın bunları. Bu tür yalan ifadelerle, yalan beyanlarla, bir enformatik kirlilikle toplumun zihnini bulandırmaya çalışanlara karşı sadece doğruları anlatırsınız ve onları milletin ferasetine havale edersiniz. Millet Allah'tan bunların farkında. Bizim çalışmalarımız millet nezdinde, halk nezdinde. Onlarla buluşmalarımız sürüyor. Biz vatandaşın basiretine, ferasetine güveniyoruz. Biz hakikatleri anlatıyoruz. Şu anda bizim açımızdan bir sorun görmüyoruz."

Anketlerde "evet" oylarının Türkiye'nin her yerinde önde yer aldığını dile getiren Eker, "Türkiye'nin her yerinde evet oylarında bir sıkıntımız yok. Bizim şu an uğraşımız, evet oylarını daha yukarılara çıkarmak. Bu bizim rehavete kapılacağımız anlamına gelmiyor. Aksine sonuna kadar sıkı sıkı sarılacağız" dedi.

Eker, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde referandumda nasıl bir sonuç beklediklerinin sorulması üzerine, "Daha önce terör örgütünün baskıları nedeniyle insanlar rahatsız oluyordu. Bu kırsalda başka bir boyutta, şehir içerisinde başka bir boyutta yaşanıyordu. Bu bazen yerel yönetimler üzerinden oluyordu. İnsanlar esnafsa, belediyeye işi düşüyorsa, buradan kendisine gelebilecek zararı düşünüyordu. Devletin son bir, 1 buçuk yıl içerisinde kararlı ve etkin mücadelesi sebebiyle vatandaşlarda bu manada bir güven ve rahatlama var. O nedenle vatandaş duygu ve düşüncelerini daha rahat şekilde ifade ediyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde zaten çok bariz bir şekilde "evet" farkı var. Güneydoğu Anadolu'da da beklenenin, tahmin edilenin çok daha ötesinde yüksek bir "evet" oyu çıkacağını değerlendiriyorum. Anketler de zaten bunu söylüyor" cevabını verdi.

16 Nisan'da sandıktan "evet" çıkarsa "hile yapıldı" denilip vatandaşların sokağa davet edileceği iddialarına değinen Eker, "Muhalif olanlar, Türkiye'nin gerçek bir reform yapmasını engellemek isteyenler, en başından itibaren Türkiye hangi olumlu adımları attıysa, buna karşı bir şey söylemeye çalışmışlardır. Bu mücadele sürekli bir mücadeledir. Böyle bir iddiada bulunabilmesi için onun bir delilinin olması lazım. Algı operasyonu yapmak isteyenleri deşifre edecek olan medyadır ve bu medya içerisinde TGRT Haber de önemli bir aktördür. "Evet" sonrası için nasıl yalanlar uyduracaklarının çalışmasını yapıyorlar. Bu tür şeyler bu millete sökmez" açıklamalarında bulundu.

"İngilizler bizi anladı"

Londra'da meydana gelen terör saldırısı hakkında da açıklamalarda bulunan Eker, "Ben bu olay gerçekleştikten sonra bir İngiliz milletvekiliyle görüştüm. Bana yazdığı mesajda "Bu işin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum" dedi. Avrupa'da merkez sağ ve merkez sol siyaset çok güçlü figürler ortaya koymuyor. Burada yabancı düşmanlığı ve İslamofobi destekçisi uç siyasi partiler boy veriyor. Bu o ülkelerdeki insanların hırslanmasına neden oluyor. Küresel anlamda da her biri taşeron görevi gören büyük ölçekli terör örgütleri DEAŞ, PKK, FETÖ dünyanın çeşitli merkezlerini tehdit eder hale geldi. Paris, Londra, Berlin her yer; şu anda steril bir ülke yok. Bütün Batı ülkeleri enfekte. Batı ülkeleri bu enfeksiyonun farkında değiller. Kendi bünyelerinde ağır hasar yaratacak süreci göremiyorlar. Bunu görebilseler Türkiye'yle daha iyi işbirliği içinde olurlar" şeklinde konuştu.

"ABD ve İngiltere'nin havaalanlarında aldığı tedbir ticari sebeplerle olabilir"

Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'nin havaalanlarında elektronik cihazlarla ilgili gerçekleştirdiği uygulamaya değinen Eker, "Dün Birleşik Devletler'de bir karar alındı, arkasından İngiltere de katıldı. Biri 6 ülkede, biri 8 ülkede buralarda yapılan doğrudan uçuşların da ipad, laptop gibi elektronik cihazların kabin içine alınmasıyla ilgili. Bunu güvenlik nedeniyle yapıyorsan, aynı şeyin bagajda yapamayacaklarını nereden biliyorsun? Bunların tedbirlerini alırken iş tedbir mi, ticari rekabet mi bilemiyoruz. Amerika'da da bu tartışma işleniyor. "Bu Amerika'nın mevcut yönetiminin kendi şirketlerini korumaya yönelik planı mıdır" diye tartışılıyor" ifadelerini kullandı.

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.