Eskişehir Alzheimer Derneği Başkanı ve Acıbadem Eskişehir Hastanesi'nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Demet Özbalık Adapınar, gelecek yıllarda alzheimerın en çok görülen hastalıklar arasında yer alacağını, Eskişehir'in bu alanda en iyi hizmetin verildiği iller arasında yer aldığını belirtti.

Eskişehir'de Alzheimer hastalarının sayının bin ila bin 500 arasında değiştiğini belirten Prof. Dr. Adapınar, bu kentin genç bir şehir olmakla beraber, sağladığı imkanların güzelliğiyle beraber yaşlılarında son derece severek yaşadıkları bir kent olduğunu anlattı. Alzheimerın, yaşlıların muzdarip olduğu bir hastalık olduğunu belirten Adapınar, "Dolayısıyla Eskişehir'de çoğalan yaşlı popülasyonla beraber bu hastalığı görme şansımız görme olasılığımız gittikçe artmaya başladı. Özellikle belli popülasyona yönelik çalışmalarda yaşlılarda Türkiye'de 2050 yılında en çok göreceğimiz hastalıklardan biri olarak görüyoruz alzheimer hastalığını. Dolayısıyla da Eskişehir'de de en çok göreceğimiz hastalıklardan hastalıklardan biri olacaktır. Bizim 2003 yılında yaptığımız bir çalışmada 55 yaş üstü tüm nüfusun yüzde 8.3'ünde alzheimer ve benzeri teması görme olasılığıyla ilgili bir verimiz var. Bunu şu anda Eskişehir popülasyonuna uygulayacak olursak bin, bin 500 civarlarında bir alzheimer hastasıyla mücadele ediyor gibiyiz. Bunların çoğu hastaneye başvuruyor olabilir. Ya da bir kısmı gerçekten geleneksel aile koşullarında hastalığı evlerinde de geçiriyor olabilirler" dedi.

"Burada iyi hizmet alanları var"

Türkiye'de alzheimer hastalığına karşı çalışmaları da anlatan Prof. Dr. Demet Özbalık Adapınar, "Eskişehir, özellikle birçok olay için Türkiye'nin ilklerinden biri olma özelliğini her zaman taşır. Özellikle yaşlılar ve alzheimerlı hastalar içinde bakım hizmetleri açısından hakikatten Türkiye'de ilklerin arasında, hem yerel yönetimin hem de sivil toplum örgütlerinin burada iyi bir hizmet alanı var. Yerel yönetim ve sivil toplum örgütü Alzheimer Derneği birlikte el ele tutuşarak bunun aşağı yukarı altı yedi yıl kadar önce güzel bir alanda benzer bir hizmeti vermeye başladılar. İkisi de birlikte ve farklı koşullar da bunu yapıyorlar ve benzer protokollerle yapıyorlar. Dolayısıyla oraya gelen hastalarımızın da memnuniyetlerine bakacak olursak çoğunlukla bu hastalar için bakım imkanının iyi sağlandığı mekanlardan birini Eskişehir taşıyor diyebiliriz. İkinci olarak da evde bakım şansının da son derce iyi olduğu kentlerden biridir. Hem sivil toplum örgütü benzer örgütlenmeler dernekler evde bakım için sertifikasyon programları açarak bununla ilgili personelleri yetiştirmişlerdir ve bunları da evlerde hastalara bakmak üzere istihdam etmeye başlamışlardır. Biz bununla ilgili çalışmalar yaptıkça daha iyi yapmamız gerektiğini de biliyoruz ve bununla ilgili cesaretimiz de artıyor. Çalışmalarımız önümüzdeki dönemlerde devam edecektir" şeklinde konuştu.

"Destek vermekle ilgili yeni haberleri duyacaksınız"

Alzheimer hastalığının pahalı bir hastalık olduğuna dikkat çeken Adapınar, "Eğer işi paraya bağlayacak olursak hakikaten pahalı da bir hastalık. Çünkü hem çalışmayan kesimin, üretimden çekilmiş kesimin hastalığı olduğu için kişi kendiyle ilgili üretim alanını hastalığına uygulaması biraz zor görünüyor. Eve gelen kendi bakan bakıcısı ya da hizmet aldığı alan bir şekilde para ile çalışıyor olabilir. Aldığı birtakım maddeleri, bezleri, örneğin yatak koşullarını bunların hepsini bir şekilde kendi parasıyla yapıyor olabilir. Devletinde özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının son dönemlerde bununla ilgili iyi çalışma koşulları da var. Evde bakım şartlarını da sağlamak adına ailelere bir destek vermekle ilgili önümüzdeki dönemlerde yeni haberler duyacaksınız. Dolayısıyla Kuzey Avrupa ülkelerine benzer bir bakım koşullarına ulaşacağımız kesin. Ancak şu koşullarda biraz gerçekten hastalığın paraya bağlı bazı koşullar taşıdığı doğru" diye konuştu.

"İstediğimiz yerde değiliz"

Huzurevi ve alzheimer evlerinin dolu olduğunu aktaran Adapınar, şöyle devam etti:

"Huzurevleri Türkiye'de doludur. Sadece yerel yönetimlerin yürüttüğü yerlerde bu kadar dolu değildir. Devletin huzur evleri oldukça doluluk açısından iyidir. Gene bizim Bakanlıkla yaptığımız bir çalışmada özellikle devlet huzurevlerini belediyelerle beraber yürüteceği için aynı şekilde belediyelerin de huzur evlerinin de dolacağı düşüncesindeyim ben. Bunların belli bir kapasitesi var. Bu kapasitenin bir kısmı hastaların kendi istekleri ile geldikleri yerler, bir kısmı da mecburen alınan hastalar oluşturmakta ve çok bekleyen hasta var. Aynı şekilde yaşam evlerinde alzheimer evlerinde de ciddi sayıda bekleyen kişilerin olduğunu söylemek lazım. Bu şu anlama geliyor ki henüz istediğimiz yerde değiliz ,çok daha fazla çalışmak gerekiyor. Çok daha fazla yer açmak gerekiyor. En azından farkındalık halini çok ciddi arttırmak gerekiyor."

İHA