Amasya Gümüşhacıköy Kılıçaslan Köyü
Kılıçaslan Köyü köyü hangi ilimizdedir, köyde kaç kişi yaşamaktadır, köye özgü yemekler hangileridir, Amasya iline bağlı bu güzel köye nasıl gidilir, köyde doğal yaşam nasıldır?
Kılıçaslan, Amasya ilinin Gümüşhacıköy ilçesine bağlı bir köydür.
Köyün adı aşağıda bilgileri verilen bu kişiden gelmektedir: II. Kılıç Arslan
II. Kılıçarslan devrinde Anadolu Selçuklular. II. Kılıç Arslan ya da İzzeddin Kılıç Arslan (Arap alfabesiyle: عز الدين قلج أرسلان بن مسعود (İzz el-Din Kılıç Arslan bin Mesud) (d. 1113-ö. 1192) Anadolu Selçuklu Devleti'nin sultanıdır. Babası I. Rükneddin Mesud'un yerine tahta çıkmıştır.
Konu başlıkları [gizle] 1 Taht kavgaları, komşu devletlerle çatışmalar ve anlaşmalar 2 Bizans ile savaş ve Miryakefalon Savaşı 3 Barış ve gelişme dönemi 4 Devletin varislere bölünmesi 5 Üçüncü Haçlı Seferi Alman ordusuna karşı 6 Ölümü 7 Kaynakça 8 Ayrıca bakınız 9 Dış bağlantılar Taht kavgaları, komşu devletlerle çatışmalar ve anlaşmalar [değiştir] I. Rükneddin Mesud, geleneğe uyarak ülkesini üç oğlu arasında paylaştırmıştı. Büyük oğlu II. Kılıç Arslan hem veliaht olarak ilan edilmiş hem de kendine Elbistan malikliği verilmişti. Üçüncü oğlu Şahinşah'a Ankara ve Çankırı yöreleri verildi. Devlet (veya Dolat) adlı ikinci oğlu hakkında elde belge bulunmamaktadır. Damatları olan Danışmendlı Zunun'a Kayseri malikliği ve Danışmendlı Yağıbasan'a Sivas malikliği verilmişti. I. Rükneddin Mesud’un 1155’te ölmesinin ardından oğulları ve damatları arasında taht kavgaları başladı. II. Kılıç Arslan malik olarak bulunduğu Elbistan'dan Konya'ya gelerek tahta çıktı. Önce Elbistan ve Kayseri'yi eline geçirmek için harekete geçen Sivas maliki Yağıbasan üzerine yürüdü; ama Musul Atabeyi Nureddin Zengi siyasi baskısından korkması dolayısıyla onunla anlaştı. II. Kılıç Arslan'ın bu zayıflığını farkeden Bizans Imparatoru I. Manuel Komnenos ona karşı geniş bir birlik kurdu. 1159 da Musul Atabeki Nureddin Zengi ile yöredeki Haçlı Devletleri ve kardeşi Şahinşah, kayın-biraderleri Yağıbasan ve Zunun ve Malatya Maliki Zülkarneyn bu birliğe katılmışlardı. Kılıç Arslan uzlaşma çareleri aradı. Önce Yağıbaşan'a bir elçi gönderdi ve barış istedi; sonra bunu karşılığında Elbistan'ı ona vermeyi teklif ettiyse de her iki girişimden de sonuç alamadı.
Kızını Konya'dan Erzurum malikine gelin olarak göndermekte iken gelin alayı Yağıbaşan tarafından baskına uğratılıp kızı Zunun ile nikahlandı. Buna bir karşılık vermek için Kılıç Arslan Yağıbasan'a hücum ettiyse de mağlup düştü. I. Kılıç Arslan devletini ayakta tutabilmek için önce Bizans İmparatorluğu'yla barış yapmanın yollarını aradı. 1162de İstanbul'a gidip orada 80 gün kalarak Bizansla bir antlaşma yaptı. Buna göre karşılıklı yardımlaşma yapılacağı gibi, Türkmenler de Bizans'a akınlarda bulunmayacaktı. 1153de II. Kılıç Arslan Artükoğulları ile anlaşıp birlikte Yağıbasan üzerine yürüdü. Bağdaşıkları Fırat’ı geçerek Malatya maliki Zülkarneyn'e hücuma geçerken Kılıç Arslan da Yağıbasan'dan Sivas’ı aldı. Yağıbasan, Şahinşah ile birleşmek üzere Çankırı’ya kaçtı ise de 1164 te orada öldü. Kılıç Arslan Ankara ve Çankırı üzerine giderek bu yöreleri kardeşi Şahinsah’tan aldı. En son olarak Kayseri alındı. Fakat Şahinşah ve Zunnun Nureddin Zengi’ye sığındılar ve Malatya'nın alınmasına Nureddin Zengi karşı olduğu için bu kale alınamadı. Kılıç Arslan'ın amcası Göksun maliki Gökarslan'da Nureddin Zengi'ye katıldı ve Nureddin Zengi 1173’te Maraş ve Göksun’u Anadolu Selçukluları'ndan aldı. Tam o yıl Sivas'da büyük bir açlık ortaya çıktı.
Sivas maliki olan Kılıç Arslanın kızkardeşi ve ölen Yağıbaşan'ın karısı yeni kocası ile halka zahire yardımı yapmaktan çekindi ve ortaya çıkan bir halk isyanı sonucunda halk tarafından öldürüldüler. Halk Nureddin Zengi'ye sığınmış olan Zunnun'u malik olarak istedi ve Zunnun'da Musul'dan gelerek Sivas malikliği görevini yüklendi. Fakat açlık ve şiddetli hava şartları dolayısıyla iki taraf bir antlaşmaya vardılar. Müreddin Zengi eline geçirdiği şehirleri iade etti ve Kılıç Arslan da Zunnun'un Kayseri maliki olarak atanmasına razı oldu. Ermeni Derebeyi Toros da Anadolu Selçuklu Devleti'ne karşı harekete geçmişti. 1174]]de Zengi Hanedanının Suriye ve Musul hükümdarı Atabeg Nureddin Zengi Şam'da öldü. Nureddin Zengi'nin genç yaşta oğlu Salih İsmail Mısır'da iktidarı eline geçirmiş olan Selahaddin Eyyubi'ye karşı gelemedi. 1174de Şam'ı eline geçiren Selahaddin, Nureddin Zengi'nin dul karısıyla evlenip Salih İsmail'in taht naibi tayin edildi ve 1181de Salih İsmail ölümü ile Zengiler idaresi sona erdi. Selahaddin Eyyubi ilgisini Kudüs, Filistin ve Mısır üzerine teksif etti. Böylece II. Kılıç Arslan'ın Doğu Anadolu'da rakiplerine destek sağlayan büyük bir siyasi güç ortadan kalkmış oldu. Batı sınırını güvence altına alan ve doğuda rakiplerine desteğinin azaldığını gören II. Kılıç Arslan Anadolu'ya geri yöneldi. Kayseri maliki olan kayınbiraderi Danışmendlı Zunun ve şehzadesi Şahinşah'ın birleşik ordusunu yendi ve onlar Bizans'a sığındılar. Ankara, Darende ve Kayseri'yi onlardan aldı. 1175'te kayınbiraderi Danışmendli Yağıbasan'ın oğullarını Selçuklu uçbeyleri tayin ederek Danışmendlilerin egemenliğine son verdi. Zengiler'den de bazı topraklar ele geçirdi ve Ermenileri de yendi. Bizans ile savaş ve Miryakefalon Savaşı
Fakat cok gecmeden II. Kılıç Arslan ile Bizans arasındaki barış bozuldu. Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos Zengilerin ortadan kalkmasını ve Selahaddin'in güney-doğu Akdeniz problemlerine teksif olmasını stratejik olarak II. Kılıç Arslan'ın bir dayanağının ortadan kaldığı şekilde değerlendirdi. Ayrıca Eskişehir yörelerinde yoğun bir şekilde çoğalan Türkmenler, Denizli, Kırkağaç, Bergama ve Edremit'e kadar Bizans topraklarına yıllık hücumlar yapmaktaydılar ve Manuel bu akınları önlemek istemekteydi. Danışmendli Zunnun ile şehzadesi Şahinşah da Bizans'a sığınmışlardı. I. Manuel büyük bir askeri sefer için hazırlıklara başladı. Ayrıca Anadolu'ya arka arkaya Danışmendli Zunnun ve sonra şehzadesi Şahinşah komutasinda ve Bizans ordusuyla pekistirilmiş ordulari Anadolu'ya gönderdi. II. Kılıç Arslan orduları her iki orduyu da yenik düşürüp Bizans'a geri püskürttü. Kılıç Arslan Bizans'a ikinci bir barış heyeti gönderip müzakerelerde bulunduysa da bunlar da İmparator tarafından rededildi. 1176 yazinda Bizanslılar, içinde çok sayıda Frank, Peçenek, Macar ve Sırp paralı askeri bulunan iki ordu ile II. Kılıç Arslan üzerine yürüyüşe geçtiler. Kuzeyden yürüyen ve İmparator'un amca oğlu General Andronikos Vatatzes komutasındaki ordu Kastamonu ve Amasya üzerinden Eylül 1176da Niksar'a gelip bu kaleyi kuşattı. Fakat bu yörede bulunan Selçuklu ordusu ile sur önlerinede yapılan "Niksar Muharebesi"'nde Bizans'lılar çok büyük bir yenilgiye uğradılar ve savaşta ölen komutanları Vatatzes'in başı Konya'ya II. Kılıç Arslan huzuruna gönderildi. Bizanslıların güneyden giden büyük ordusu imparator I. Manuel komutasındaydı ve Konya'yı ele geçirmeyi hedeflenmişti. II. Kılıç Arslan 17 Eylül 1176'da Sandıklı ile Dınar'ın doğusunda, Isparta'nın Gelendost ilçesi sınırlarında Miryakefalon Savaşı'nda Bizans ordusunu pusuya düşürdü ve ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu, Türklerin Anadolu’da Bizans karşısında Malazgirt'ten sonraki en büyük zaferdi. Bu yenilginin ardından Bizans Imparatorluğu, Türkleri Anadolu'dan çıkarma umudunu tümüyle yitirdi. Barış ve gelişme dönemi.
Özellikle 1176daki Miryakefalon Savaşı ve 1190daki Üçüncü Haçlı Seferi arasında Anadolu Selçukları ülkesi tek bir idare altında bir barış ve refah ülkesi oldu ve hızlı bir ekonomik ve sosyal gelişme sağlandı. Anadolu'da ticaret ve dış ülkelerle ticaret önem kazandı. Anadolu'da ticaret yollarında bulunan birçok hanın yapımı ve kervansaray yapımı başlangıcı Kılıç Arslan'ın döneminde başlamıştır. II. Kılıç Arslan döneminden kalan Alay Bey kervansarayı bunların en başındadır. İlk Selçuklu tersaneleri II. Kılıç Arslan döneminde kurulduğu bildirilir. Konya'da açılan medereselerin gelişmesi Anadolu'da ilim ve sanatın gelişmesine de büyük katkıda bulunmuştur. Dış ülkelerle yapılan ticaretin de gelişmesi ve Anadolu'nun isminin Avrupa kaynaklarında ilk defa "Türkiye" olarak geçmesi bu dönemde olmuştur.
Bu nisbi barışa rağmen bazı çatışmalar olmaya devam etti. Önce II. Kılıç Arslan 1175de Malatya'yı eline geçirdi. Suriye'ye de devleti eline geçirmiş olan Eyyubiler ile II. Kılıç Arslan Eyyubiler eline geçmiş olan Raban kalesi üzerinde anlaşmadılar. Sonunda Selçuklu veziri İhtiyarüddin Hasan’ın iyi diplomasisi ile iki taraf uzlaşabildiler. Bu barıus sırasında Eyyubiler ile Selçuklulara Ermeni Prensi III. Rüpen üzerine sefer yaptılar. Fakat 1182de II. Kılıç Arslan Artüklular ile Diyarbakır ve Silvan'ı ellerine geçirmeleri tekrar aralarının bozulmasına yol açtı.[2] Bizans Imparatoru II. Aleksios Komnenos döneminde ise Selçuklular adım adım Ege bölgesi ve Bitinya'daki şehirleri ellerin geçirmeye başladılar. Uluborlu, Kütahya ve Eskişehir tekrar Selçuklula ellerine geçti. 1883de II. Aleksius'un ölümü üzerine Bizans'da çıkan kargaşalıktan faydalanan bir Selçuk ordusu tekrar Ege Denizi kıyılarına kadar arazileri ellerine geçirdiler. Fakat Alaşehir yine bir Bizans şehri olarak kaldı. Devletin varislere bölünmesi.
II. Kılıç Arslan 1186'da ülkesini 11 oğlu arasında şöyle paylaştırdı
Ogulunun adi Verilen bolge
1 Kutbeddin Melikşah Sivas, Aksaray 2 Rükneddin Süleymanşah Tokat ve civari 3 Nureddin Sultanşah Kayseri ve civari 4 Mugiseddin Tuğrulşah Elbistan 5 Muizeddin Kayserşah Malatya 6 Muhiddin Mesud Ankara merkez. Çankırı, Kastamonu ve Eskişehir 7 Gıyaseddin Keyhüsrev, Uluborlu, Kütahya civari 8 Nasreddin Berkyarukşah Niksar, Koyulhisar 9 Nizameddin Argunşah Amasya 10 Arslanşah Niğde 11 Sancarşah Ereğli ve güneyi Bu bolunmeye gore Kilic Arslan devlet merkezinde Sultan olarak ve ogullari icislerinden yari bagimsiz olarsk bolgelerinin malikleri oldular. Fakat hemen oğulları arasında veliahtlık mücadelesi başladı. Kilic Arslan 1189da Konya'yi eline geciren ve kendini veliaht ilan ettiren buyuk oglu Kutabeddin'in bir kuklasi haline geldi. 1190da III. Hacli Seferi Konya'ya geldiginde orada otorite Kilic Arslan degil oglu Kutbeddin idi. Üçüncü Haçlı Seferi Alman ordusuna karşı.
1190da Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan ve karadan gelen Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Friedrich Barbarossa komutası altındaki Alman asıllı Haçlı ordusunun Anadolu'dan geçişi için II. Kılıç Aslan elcilerini Imparator Edirne'ye gelmisken Almanlara gondermis ve onlarla bir antlaşma yaparak bu ordunun Anadolu'dan Selçuklu ordusunun hücumlarına maruz kalmadan geçişini garantilemişti. Fakat bu karar yaşlı olan II. Kılıç Arslan tarafından ülkenin paylaştırılması sonucu yörel iktidar kazanmış olan oğulları, ozellikle Konya'yi eline geciren Kutabeddin Melikşah tarafından beğenilmedi. Bu oğullarına bağlı Türkmen'ler yürüyüşte bulunan Alman Haçlı ordusuna zaman zaman hücumlarda bulundular. Akşehir üzerinden gelen Alman Haçlı ordusu, 17 Mayıs 1190'da Anadolu Selçuklu Devleti başkenti olan Konya önlerine geldi. Yapılan anlaşma gereğince bu ordunun barış içinde, şehire girmeden , şehirin kenarından geçmesi gerekmekteydi. Fakat 18 Mayıs'ta Alman ordusu Konya'ya hücum edip şehri ele geçirdi.[3] Değişik tarihçiler bu beklenmedik sonuç için değişik açıklamalar yapmaktadırlar. Bazı Alman tarihçileri imparator Friedrich'in ordusuna yapılan Türkmen hücumlarina karşı Selçuklulara bir gözdağı verip yaptırım uygulamaya karar verdiğini bildirirler.[4] Diğer tarihciler II. Kılıç Arslan'ın büyük oğlu Kutbeddin'in babasıyla ihtilaf halinde olduğunu; bu nedenle devletin başkenti olan Konya'yı savunmak için ordusuyla şehire geldiğini; babasını tutuklattığını; hemen şehir dışında surlar önünde Alman Haçlı ordusu ile muharebeye giriştiğini ve bu muharabeden yenik çıktıktan sonra geri çekilip Konya şehrinin Alman Haçlı ordusu tarafından ele geçmesine neden olduğunu bildirirler.[2] Her ne sebeble olursa olsun Konya'yı eline geçiren Alman Haçlı ordusu bu şehirde fazla kalmadı ve 5 gün sonra şehirden ayrılıp yine Kudüs'e hedefle Göksu Irmağı vadisinden Akdeniz'e gitmek için yürüyüşe geçti. Bu Alman Haçlı ordusu tam Akdeniz'e varmakta iken komutanları olan imparator Friedrich 10 Haziran 1190da Göksu Nehrinde boğulup öldü. Bundan sonra dağılan Alman Haçlı ordusu Anadolu Selçuklularına ve II. Kılıç Aslan ve varisi oğullarına problem olmaktan çıktı. Ölümü [değiştir]
Alman Hacli ordusunun dagilmasindan sonra kardes kavgasi daha da ciddilesti. Kutbeddin babasıni zorla birlikte alarak, Kayseri'yi eline gecirmek niyetile kardeşi Nureddin Sultanşah'a hucuma gecip sehir kalesini kusatti. Kılıç Arslan kacmayi basarip Kayseri’ye sığındı. Kutbeddin Konya’ya döndu ve orada bağımsız Selcuklu Devleti Sultani oldugunu ilan etti. Yasli olan Kilic Arslan once diger birkac oglu arasinda dolasti. 1192de Kilic Arslan Uluborlu'da bulunan oglu Giyaseddin Keyhusrev'le birlikte Konya'ya yuruyerek sehri eline gecirdiler ve Aksaray'a kacan Kutbeddin'i oraya kovalayip sehri kusattilar. Aksaray kusatmsi sirasinda 1192'de 77 yasindayken II. Kılıç Arslan'ın öldü. Konya'yi elinde bulunduran yedinci buyuk oglu I. Gıyaseddin Keyhüsrev Sultan olarak tahta gecirildi.[2] Turbesi Konya'da Allaeddin Cami yanindadir. II. Kilic Arslan olmeden cok once ulkesini 11 oglu arasinda bolusturmustu. Ama bu ogullari arasindaki catismalar daha kendisi yasamaktayken ortaya cikmisti. Bunlar olumunden sonra devam edip Anadolu Selcuklu devletini cok zayiflatti. Uzun süren bir saltanattan sonra II. Kilic Arslan'in ülkesine tek bir güçlü varıs sağlamaması ve ülkeyi oğulalari arasında bölüştürmesi; hem kendi saltanatının son yıllarında ve hem de ölümünden sonra Anadolu Selçuklu Devleti'nin barış ve refahına çok aksi tesirlerde bulunmuştur.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.