Asbest Maruziyeti Mezotelyoma Hastalığı Oluşturuyor

Asbest Maruziyeti Mezotelyoma Hastalığı Oluşturuyor

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ESKİ BİNALARIN YIKIMINA DİKKAT! Dünyada 18 yıldır Mezotelyoma Farkındalık Günü olarak değerlendirilen 26 Eylül Türkiyede ilk defa geçtiğimiz yıl gündeme geldi.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ESKİ BİNALARIN YIKIMINA DİKKAT!
Dünyada 18 yıldır Mezotelyoma Farkındalık Günü olarak değerlendirilen 26 Eylül Türkiyede ilk defa geçtiğimiz yıl gündeme geldi. Türk TORAKS Derneği, nadir görülen ve kötü huylu bir tümör olan mezotelyoma hastalığının en önemli nedeninin asbest maruziyeti olduğuna dikkat çekerek, kentsel dönüşüm sırasında yıkılan eski binaların risk taşıdığını belirtti ve hastalık hakkında bilgi verdi.

Mezotelyoma Nedir

Mezotelyoma, akciğer zarını oluşturan mezotel hücrelerden oluşan kötü huylu bir tümördür. Prof. Dr. İzzettin Barış önderliğinde asbest maruziyetinin mezotelyomaya neden olduğunun tespit edilmesi ve dünya literatürünü değiştirmesi ile büyük önem kazanmıştır. İlk defa 1924 yılında tanımlanan hastalığın asbest ile ilişkisi ise 1960’lı yıllarda ortaya konulmuştur.

Hastalığın En Önemli Nedeni Asbest

Asbest üretimi ve kullanımı Türkiye'de 2010 yılında yasaklandı. Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim
Kurulu Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Pınar Çelik, mezotelyomanın yüzde 60 ila 90 arasında bir
oranda asbest kaynaklı olduğunu ifade ederek "Hastalığın en önemli nedeni asbest maruziyetidir,
ayrıca asbest benzeri bir mineral olan eronit de bu hastalığa neden olmaktadır. Ayrıca kanser yapıcı
virüsler, radyasyon, karbonun farklı şekilde bulunan kristali olarak ifade edilen karbon nanotüplerin
de mezotelyomaya neden olduğu tartışılmaktadır. Özellikle ailesel vakaların tespit edilmesi ile akciğer kanserinde olduğu gibi mezotelyomanın da genetik özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir” dedi.

Kentsel Dönüşümde Eski Binaların Yıkımına Dikkat Edilmeli

Kentsel dönüşüm sırasında eski binalarda kullanılan asbestin çevreye salınabileceğine de dikkat çeken
Prof. Dr. Pınar Çelik şu uyarılarda bulundu: "Asbest; beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya,
kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, esnek, lifli yapıda bir mineraldir. Yeryüzünün birçok yerinde
toprak örtüsünde birikimler halinde bulunmaktadır. Isı ve suya karşı gösterdiği yalıtımsal özellikleri
nedeni ile kırsal alanda evlerde sıva-badana amaçlı, çatıda, kaplamada, izolasyon amaçlı
kullanılmaktadır. Kentlerde inşa edilen binalarda da izolasyon amaçlı kullanılmış olduğu bilinmektedir. Son yıllarda kentsel dönüşüm sırasında eski binaların kontrolsüz yıkımı ile çevreye asbest salınımı
olabilmektedir, bu nedenle yıkım öncesi asbest analizlerinin yapılması gerekmektedir.

İleri Evrede Teşhis Edilebilir

Asbest solunumu ile birlikte hem iyi hem de kötü huylu tümörlerin meydana gelebileceğini belirten
Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Sekreteri Dr. Öğretim Üyesi Gökçen Ömeroğlu
Şimşek ise şunları söyledi: "Asbest solunum yolu ile akciğere ve plevraya(akciğer zarına) ulaştıktan
sonra moleküler değişiklikler 10-50 yıl içinde gelişebilmektedir. Bu sürecin yıllara yayılmış olması
hastalığın sinsi karakterde olmasına neden olmaktadır. Hastalarda kötü huylu olmayan çeşitli
değişimler olabileceği gibi mezotelyoma gibi kötü huylu tümörler de görülebilir. Değişiklikler çok
yavaş ilerlediği için hastada uzun bir süre şikayet olmayabilir. Tesadüfen, kontrol amaçlı yapılan
tetkiklerde erken evre mezotelyoma olguları saptanabilmektedir. Fakat göğüs ağrısı, nefes darlığı,
öksürük, ses kısıklığı, yorgunluk, kilo kaybı şikayetlerinin de eklenmesi hastalığın ileri evrede
olabileceğini düşündürmektedir. Birçok hasta ileri evrede tanı almaktadır. Tanı için bilgisayarlı
tomografi ve PET-BT gibi ileri tetkikler kullanılmaktadır. Tedavi için de cerrahi yöntemler, kemoterapi,
radyoterapi, immunoterapi; lokal tedavide plöredez (akciğer zarlarını yapıştırma işlemi) ve plevral
aralığa sıcak kemoterapi yöntemleri mevcuttur. Bu tedavilerin deneyimli merkezler ve alanında
uzman hekimler tarafından yapılması önerilmektedir. Ülkemizde 2012 yılında T.C. Sağlık Bakanlığı
tarafından 'Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı' yapılmıştır. Bu plana göre mezotelyomanın yıllık
vaka görülme hızının 20-30 yıl içinde azalmaya başlayacağı tahmin edilmektedir. Kırsal alanda asbest
karışımlı toprak kullanımının azaltılması, asbestin çevresel ve mesleksel maruziyetlerinin azaltılması
ya da ortadan kaldırılması temel hedefler olmuştur. Ülkemizde ise halen yıllık yeni olgu sayısının
yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Kırsal alanda asbest karışımlı ak toprak kullanımı azalmış olmakla
birlikte halen devam etmektedir. Yöresel olarak mezotelyoma vaka sayısının 2020’li yıllardan sonra
yavaş da olsa düşme seyri göstermesi beklenmektedir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.