Bakan Özlü: “Sistemi Değiştirirsek, Çok Daha Hızlı İlerleriz”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, "Mevcut sistemle ilerleyemez miyiz? Elbette ilerleriz. Ancak sistemi değiştirirsek, çok daha hızlı ilerleriz....
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, "Mevcut sistemle ilerleyemez miyiz? Elbette ilerleriz. Ancak sistemi değiştirirsek, çok daha hızlı ilerleriz. Bu sistemde bir gidiyorsak, yeni sistemle on gideriz. Önümüze çıkarılan engelleri çok daha süratli bir şekilde aşarız" dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, AK Parti Sinop İl Danışma Meclis Toplantısına katıldı. Burada konuşan Özlü, çok önemli bir referanduma doğru gittiklerini ve önlerinde sadece iki aylık bir süre olduğunu söyledi. Bakan Özlü, "2010 referandumunda Sinop yüzde 60 oranıyla "evet" dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde 61'ini Recep Tayyip Erdoğan'a verdi. İnanıyorum ki, Sinop, bu sefer bir rekor kıracak ve en az "yüzde 70" oyla, bu referandumda da "tabi ki evet" diyecek. Sinop deyince akıllara Sabahattin Ali gibi, Refik Halit Karay gibi isimlerin de yattığı Sinop Cezaevi geliyor. Bir şehrin cezaevi ile hatırlanıyor olması, aslında eski Türkiye'nin nasıl bir ülke olduğunu da anlatıyor. Sinop'un yetiştirdiği büyük siyaset ve devlet adamı Necmettin Erbakan Hocamızın hayatını bir hatırlayın. Erbakan hocamız da onlardan biri. 12 Eylül darbesinde gözaltına alındı, defalarca partisi kapatıldı, 28 Şubat'ta hükümet etme hakkı elinden alındı. Türkiye, bu fasit dairenin dışına ancak AK Parti Hükümetiyle birlikte çıkabildi. Eski Türkiye'nin kötü alışkanlıkları, milletimizin 3 Kasım 2002'de, "Yeter, artık söz milletin" demesiyle geride kaldı. AK Parti, milletin iradesinden, millet hissiyatından, milletin beklentilerinden doğdu. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, bu milletin her bir ferdine, tıpkı Sabahattin Ali'nin dediği gibi "Başın Öne Eğilmesin" diyerek yola çıktılar. İyi ki de çıktılar. Türkiye, 2002'den bu yana, her geçen gün biraz daha ileriye gitti. Hangi alana bakarsanız bakın, hangi göstergeye bakarsanız bakın, 14 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak bir Türkiye oluştu. Kanunun borç yükü azaldı, ekonomi büyüdü, istihdam ve ihracat arttı. Marmaray gibi, Avrasya Tüneli gibi, Üçüncü Köprü gibi, Karadeniz Sahil Yolu gibi, Osman Gazi Köprüsü gibi dev projeler birer birer hayata geçti, geçiyor. Bütün şehirlerimize yollar, tüneller, barajlar, hastaneler, okullar yapıldı ve yapılıyor. Elbette Türkiye'nin bu değimini hazmedemeyen çevreler oldu. Kendini devletin sahibi zanneden bir grup, yönetimin millete geçmiş olmasını hala kabullenemediler. Eskiden Türkiye'ye her istediklerini yaptıran bazı dış odaklar, Türkiye'nin artık bağımsız, özgür, dik ve dirayetli bir ülke olmasını içlerine sindiremediler. Bunun için Türkiye'yi durdurmak istiyorlar. Bunun için son yıllarda arkası kesilmeyen bir taarruz silsilesiyle karşı karşıyayız. Özellikle "Gezi Olayları'ndan bu yana, adeta bir istiklal mücadelesi veriyoruz. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve milletimizin feraseti sayesinde, bu girişimlerin hepsini püskürttük. Çünkü bizler, yeniden dünyada söz sahibi olan bir ülke olmak istiyoruz. Tarihimize yakışan bir şekilde güçlü bir ülke olmak istiyoruz. Milletimize yakışan bir şekilde lider bir ülke olmak istiyoruz. Yeniden tüm dünyadaki mazlumların umudu olmak istiyoruz. Demokrasimizle, ekonomimizle, bilim ve teknoloji seviyemizle dünyaya damga vurmak istiyoruz. İnşallah bunu başaracağız. Bunu sizlerle, sizlerin, Sinop'un, Türkiye'nin desteğiyle başaracağız. Biz her alanda düşük standartları olan bir ülkeydik. AK Parti dönemiyle birlikte, düşük seviyelerden orta seviyelere doğru bir geçiş yaşadık. Şimdi yüksek standartlara doğru ilerlemek istiyoruz. Bunun için gereken her şeye sahibiz. Bunun için gereken potansiyele fazlasıyla sahibiz. Ancak bu potansiyelin daha iyi açığa çıkmasını sağlayacak bir sisteme, bir yönetim modeline ihtiyacımız var. Peki, mevcut sistemle yolumuza devam edemez miyiz? Mevcut sistemle ilerleyemez miyiz? Elbette ilerleriz. Hele hele Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti ayaktayken elbette ilerleriz. Ancak sistemi değiştirirsek, çok daha hızlı ilerleriz. Bu sistemde bir gidiyorsak, yeni sistemle on gideriz. Önümüze çıkarılan engelleri çok daha süratli bir şekilde aşarız" dedi.
"İki başlılığa son vermek gerekiyor"
Mevcut sistemin iki önemli riski olduğuna dikkat çeken Bakan Özlü, "Bu riskler şu anda aktif durumda değiller, ancak yarın aktif hale gelebilirler. Birincisi Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında uyumsuzluk yaşanabilir ve bu ülkeye büyük zarar verir. Bugün Cumhurbaşkanımız ile başbakanımız arasında yıllara dayanan bir dostluk ve uyum olabilir. Ancak yarın bir başka Cumhurbaşkanı ile bir başka Başbakan arasında aynı uyum olmayabilir. Bu nedenle, bu iki başlılığa son vermek gerekiyor. İkinci risk ise yeniden koalisyon hükümetlerinin kurulmasıdır. Bu iki riskin bu ülkeye nasıl bedeller ödettiğini, özellikle 90'lı yılları yaşayanlar çok iyi hatırlıyor. Düşünün, koalisyon hükümetinde bakanlar başka telden çalıyor, Başbakan başka telden çalıyor, Cumhurbaşkanı bambaşka bir telden çalıyordu. Herkes ayrı telden çalınca ahenk, uyum, müzik olmuyordu, sadece ve sadece gürültü oluyordu. Türkiye'yi bir daha bu durumlara düşürmemek lazım. Milletin oyunun yarısından bir fazla alan aday, gelsin, ülkeyi beş sene yönetsin. Yürütme kendi işini yapsın, yargı ve yasama kendi işini yapsın" diye konuştu. Bakan Dr. Faruk Özlü, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Eğer bunu başarabilirsek, hem bugün ülkeye güç katarız hem de yarın ortaya çıkabilecek riskleri bertaraf ederiz. Bize tuzak kurmak isteyenlere, tuzak kurabilecekleri bir alan bırakmamış oluruz. İşte anayasa değişikliği bu açıdan büyük önem taşıyor. Özellikle CHP'nin bu değişiklikten neden kaçtığını anlamak mümkün değil. Tek sebep, milletten ve sandıktan korkmaları olabilir. Kendilerine güvenmiyorlar. Bu millet bizi seçmez diyorlar. Yahu merak etmeyin, iyi bir aday çıkarırsanız, iyi çalışır, iyi projeler hazırlarsanız, millete dokunmayı başarırsanız, bu millet CHP'li birini de başkan yapabilir. Geçmişte Ecevit'e destek veren, Ecevit'i başbakan yapan da bu millet değil mi? Onlara tavsiyem, milletten korkmasınlar. Anayasa değişikliğiyle ilgili hezeyan derecesinde iftira ve yalanlar üretmek yerine, bu milletin sesine kulak versinler. Rejim değişiyormuş, meclis lağvediliyormuş gibi uçuk kaçık söylemlere millet itibar etmez. Benden söylemesi, bu safsatalara çocuklar bile inanmaz, bu hezeyanlara kargalar bile güler. Biz ne diyoruz? "tabi ki evet'diyoruz. Biz işimize bakacağız. Müzmin muhalifleri kendi hallerinde bırakacağız. Bu anayasa değişikliğinin neden yapıldığını ve neleri değiştirdiğini milletimize anlatacağız. Geçenlerde Sayın Başbakanımız güzel bir ifade kullandı: Her birimizin bu değişikliği adeta bir anayasa hukukçusu gibi savunmamız ve milletimize anlatmamız gerekiyor. Eşimizden, dostumuzdan, komşumuzdan başlayacağız, bütün Sinop'a, bütün Türkiye'ye ulaşacağız. Bazıları gibi boş konuşmayacağız, bilgiyle konuşacağız. Genel Merkezi'mizin hazırladığı broşürleri lütfen iyi inceleyin. Önümüzde iki ay var. Bu iki ay hepimiz canımıza dişimize takalım ve referandumda Evet çıkmasına katkı yapalım. Yeni sistemle birlikte Türkiye'nin yükselişine tanık olduğumuzda, bundan bizim de bir payımız olduğunu hatırlayalım ve o zaman kendimizle gurur duyalım. Sizlere çok güvendiğimizi, çok inandığımızı ifade etmek istiyorum. Hep birlikte bu zor vazifeyi de hakkıyla ifa edeceğimize inanıyorum. Sizlere kolaylıklar ve başarılar diliyorum. "Allah, hepimizin yar ve yardımcısı olsun" diyorum."
Sinop Halk Eğitim Merkesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen AK Parti Sinop İl Danışma Meclis Toplantısı toplu fotoğraf çekimlerinin ardından sona erdi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.