Bakan Soylu: "Bu Şer Odaklarının Akıbeti Yakındır Ve Akıbet Onlar İçin Hayır Değil Şerdir"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Artık devlet kaynaklarını dağdaki teröristin hizmetine veren, belediyeden teröriste maaş veren, belediyenin iş imkanlarını...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Artık devlet kaynaklarını dağdaki teröristin hizmetine veren, belediyeden teröriste maaş veren, belediyenin iş imkanlarını askerimizin, polisimizin ve vatandaşımızın huzuruna karşı hendek kazmak için kullanan, içimize sızmış hain mihraklardan birer birer kurtuluyoruz" dedi. "Şer odaklarının akıbeti yakındır ve akıbet onlar için hayır değil şerdir" ifadelerini kullanan Bakan Soylu, 15 Temmuz'dan bu yana 400'e yakın mülki idare amirinin FETÖ/PDY'den alındığını söyledi.
Gezi ve incelemelerde bulunmak üzere sabah saatlerinde Van'a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, beraberindeki Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok ve Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Arif Çetin ile valiliği ziyaret etti. Vali Taşyapan tarafından karşılanan Soylu, Valilik Şeref Defterini imzaladıktan sonra gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Vatandaşların her şeyin farkında olduğunu belirten Bakan Soylu, "Halkımız, ülkemizin huzurlu, mutlu ve ekonomik açıdan büyümesi ve gelişmesini sağlayabilecek bir anlayışın nasıl gelişebileceğinin farkında. Yine 15 Temmuz'un oluşturduğu büyük atmosferin devam etmesinin ve bunun bu ülkenin hedeflerine ulaşmasının en önemli yolu olduğunun farkında. Bu yaklaşık bir saattir yaptığımız ziyaretin bize bıraktığı intibadır. Yapacağımız çok şey var. Getirilecek çok hizmet var. Üzerine düşmemiz gereken çok mesele var. Bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz. Millet olma halimizi devam ettiren bir anlayış söz konusu. Ulaşım ve iletişim çağındayız. Özellikle 14 yıllık hükümetimiz döneminde Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanlığı döneminde gerçekleştirilen ve hala devam eden ulaşım ve iletişim yatırımları artık uzak kavramını neredeyse bizim lisanımızdan çıkarmıştır. Bu itibarla göç ve terör gibi sorunların doğrudan hedefi haline gelen doğu ve güneydoğu illerimizle daha yakından ilgilenmek, yaşanan sorunlarla ilgili tedbir almak, yaşam kalitesini arttırmak, Türkiye'nin her noktasındaki gelişmişlik farkını gidermek, vatandaşlarımızla hemhal olmak artık daha kolay, daha gerekli bir hal almıştır" dedi.
Belli bir program dahilinde saha çalışmalarına devam edeceklerini söyleyen Soylu, bölgede yaşanan gelişmeleri doğrudan takip edebilmek, yerel saiklerle, bürokrasiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, vatandaşlarla doğrudan temas ederek beklentileri, sorunları ve çözüm önerilerini birinci elden almaya gayret edeceklerini belirtti.
"Terör; fakirlik, geri kalmışlık, adaletsizlik, hakların gaspını getirir"
Demokrasinin güçlendiği yerde hukuk, adalet, ekonomi, zenginlik ve refahın da güçleneceğini kaydeden Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Uzun zamandır ülkemizde ve Orta Doğu coğrafyasında etkinliğini arttırmaya çalışan terörün esas hedefi aslında tam da budur. Demokrasiyi etkisizleştirmek, hukuku, siyaseti baskılamak, böylece kendisini tek egemen güç olarak dayatmak. Terörün karakteristik özelliği de tam da budur. Terör sadece can kaybı getirmez. Terör; fakirlik, geri kalmışlık, adaletsizlik, hakların gaspını getirir. Bu itibarla 65'inci hükümet olarak FETÖ, PKK, YPG, KCK gibi bütün terör örgütlerine karşı başlattığımız topyekun mücadele hareketinin bir ayağı güvenlik güçlerimizin kahramanca verdiği mücadeledir. Dışarıda, soğuktan adım atmakta zorlanıyoruz ama bugün eski 25 derecede vatanımızın evlatları, huzurumuz, güvenliğimiz, esenliğimiz, rahat adım atabilmemiz için nöbet başındalar, terörle mücadeledeler, sınırlarımızı koruyorlar, bulundukları bölgenin güvenliğini sağlıyorlar. Bir diğer ayakta ekonomik kalkınma hamlemizdir. Geçtiğimiz eylül ayında Başbakanımızın Diyarbakır'da açıkladığı yatırım teşvik paketi bu sürecin ilk meşalesidir. Şu anda yürüttüğümüz saha çalışması sadece bir terörle mücadele ya da buna ait bir güvenlik çalışması değildir. Bununla birlikte bir bölgesel ekonomik kalkınma hamlesi ve bunun bir kampanyaya dönüştürülmesi hareketidir. Hükümetimizin bu hamlesi özellikle sonuç alacak insanlarımızı rahatlatacak ve bu kalkınma hamlesiyle işsizliğe ekonomik birçok meseleye çözüm üretecek bir harekettir."
"Terörün tasfiyesi işsizliğin çözümüdür"
Terörün tasfiyesinin işsizliğin çözümü olduğunu da dile getiren Bakan Soylu, "Bunu geçtiğimiz hafta söyledim. Gençlerimize şiddeti, silahı, dağa çıkmayı, kardeş katlini önerenlere karşı bizim önerimiz iş olacaktır, aş, eğitim, huzurla yaşanan, altyapısı tamamlanmış, modern dünyanın tüm imkanlarına sahip güvenli kentler olacaktır. Doğu ve güneydoğumuzun sorun alanı olarak tarif edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Doğu ve güneydoğuyu bir sorun alanı olarak tarif edenler, aslında terör akıllarına bir zemin hazırlamaktadırlar. Bu ülke mutluluğu hak eden bir ülkedir. Hükümetimiz bu noktada ülkemizin her noktasında eksikliği giderme kararlılığındadır" ifadelerini kullandı.
"Şer odaklarının akıbeti yakındır"
Terörü PKK'yı ve onun işbirlikçilerinin; askerin ve polisin gösterdiği fedakarlıklarla, yatırımlarla, gençlere sağlanan iş imkanlarıyla refahı arttırarak bitirileceğini aktaran Soylu, "Artık belediyenin devlet kaynaklarını dağdaki teröristin hizmetine veren maşalardan, belediyeden teröriste maaş veren, belediyenin iş imkânlarını askerimizin, polisimizin ve vatandaşımızın huzuruna karşı hendek kazmak için kullanan, içimize sızmış hain mihraklardan birer birer kurtuluyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamu bürokrasinin her noktasına sızmış olan FETÖ/PDY belasından kurtuldukça, bunların unsurlarını temizledikçe, terörle mücadelemiz daha da güçlenmektedir. Dolayısıyla bu şer odaklarının akıbeti yakındır ve akıbet onlar için hayır değil şerdir. Kardeşliğin tüm duygularını hissettiren adımlara teşekkür ediyorum. Özellikle belediyelerde, gerek yargısal süreç gerekçe idari işlemler çerçevesinde terör üzerinden alınan kararlar var. Belediyelerde İçişleri Bakanlığımız tarafından görevlendirilen yetkililer, belediye başkan vekilleri olarak görevlerini devam ettirmektedirler. Van halkına müteşekkirim buradan. Bunu sağduyuyla karşılayan, artık hizmet bekleyen Van halkının ortaya koyduğu sağduyuya minnettar olduğumuzu, bunun ancak çok yüksek bir hizmet göstererek karşılanacağını ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
"15 Temmuz'dan bu yana 400'e yakın mülki idare amiri FETÖ/PDY'den alındı"
Bakan Soylu, yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin son kaymakamlar kararnamesinde FETÖ/PYD'den açığa alınan bir kaymakamın vali yardımcısı olarak atandığını hatırlatması üzerine Soylu, konunun teknik bir mesele olduğunu belirterek, şöyle cevap verdi:
"Yaklaşık 400'e yakın mülki idare amiri FETÖ/PDY'den bu süreç içinde 15 Temmuz'dan sonra görevden alınmıştır. Bizim 919 kaymakamımız var. İlçelerimizde hakikaten bu dönem içinde büyük bir boşluk meydana gelmiştir. Bir devlet sürekliliği anlayışı içinde kimisini vekaletle, kimini başka bir ilçeyi de yönetmesiyle bugüne kadar götürdük. Altını çizerek söylüyorum, cumhuriyet tarihinin 619 kişiyle en yüksek kaymakamlar kararnamesini çıkardık. Bu konu teknik bir meseledir. 313 kişi ihraç edilmiştir, mülki idareden. 90'a yakın kişi de şu anda açıktadır ve soruşturmaları devam etmektedir. Bunların bir kısmı tutukludur, bir kısmı 15 Temmuz'da görevden alınmış ve tekrar serbest bırakılmış, bir kısmı denetimli kontrolle serbest bırakılmış, bir kısmının da herhangi bir kusuru görülmemiş. Bizim yaptığımız idari tetkiklerde 11 arkadaşımızı bu kadar sayıdan göreve iade etmiş bulunuyoruz. Bu çalışmalarımız devam ediyor. Burada problem şu. İhraç edilenler edildi ama şu anda tetkiklerini devam ettirdiğimiz 90 kişiyle ilgili, bunlar bir yerde görevliler. Ya kaymakam ya da vali yardımcılarıdır, açığa alınmışlar. Bunların başka bir göreve geçmeleri şu anda mümkün değildir. Ama bulundukları yer ne olacak? Biri gelecek, çünkü açıktalar. Bu bir teknik işlemdir. Bunlar bir başka boş göreve henüz bir karar verilmeden görevlendirilirler, açık işlemi devam eder. Bu kişilerin açık işlemi devam ediyor. İhraç kararı verilecekse ihraç edilecek, geri göreve döndürme kararı verilecekse göreve dönecek. Bizim için önemli olan kaymakamlıklardır. Kaymakamlık sahalarının bu açık işleminden kurtulmasıdır. Bu süreç içinde muhakkak bir takım idari zorluklar yaşanacaktır, çünkü 400 rakamından bahsediyorum ve kısıtlı sayıda olan bir mülki idare amirinden söz ediyorum. Bu mülki idare amirin şu anda belli kalıpların dışında da alıp getirebilmeye yönelik bir kanuni açıklığımız söz konusu değil. Yapmamız gereken, onları aldık, hukuk işleri, vali yardımcılıkları gibi açık olarak pozisyonlarını devam ettirdikleri bir göreve verdik. Yerlerine kaymakam atadık ve o ilçelerimizin çalışma sürdürülebilirliğini ortaya koyduk. Ama basın da haklıdır. Bu kadar teknik bir meseleyi bilebilme kabiliyetine sahip olmayabilirler. Bizim de bunu açıklamamamızın nedeni, buradan şöyle bir sonuç çıkarılabilir. Acaba bütün vali yardımcılıkları ve bütün hukuk işleri müdürlükleri böyle midir? O da böyle değildir. Burada teknik bir mesele var. Bunların açıklıkları devam ediyor FETÖ/PDY'den. Bunların bir kısmı ihraç edilecektir, bir kısmı da belki geri dönebilecekleri Bakanlığımızca takdir edilecektir. Kararnamenin tamamlanması tamamen bir hukuki meseledir. İhraç edilenler için böyle bir şey söz konusu değildir. Ama açıkta hala tetkik edilenler için böyle bir durum söz konusudur. Tutuklu olsa da açıkta olanlar var. Tetkik bitecek yeni KHK'daki ihraçlarla birlikte o kişilerde bizim yapılan tetkikler neticesinde bir kararla karşı karşıya kalacaktır."
Adana'daki yurt yangını
Adana'da geçen hafta öğrenci yurdunda yaşanan yangınla ilgili itfaiye aracındaki eksikliklere yönelik Bakanlığın bir çalışma yapıp yapmayacağı sorusuna ise Soylu, tedbir almayanın sorumluluğunu bilmesi ve bedelini ödemesi gerektiğini söyledi. Bakan Soylu, "Bizim devlet olarak yapmamız gerekenleri çok daha iyi yapmamız gerektiği konusunda bir değerlendirmeyi de ortaya getiriyor. Muhakkak ki kamuya açık, bu tür yerlerin tamamında gerek itfaiye, gerek güvenlik, imar bütün bunların sorumluluğu devletin bütün birimlerine aittir. Belediyesinden kaymakamlığa, itfaiye teşkilatından emniyetine kadar, sağlığından bütün organizasyonuna kadar her tarafa aittir. Biz hemen o gün olayın tetkik edilmesi, nerden kaynaklandığının araştırılması ve sorumlularının tespit edilmesi için hemen bir idari soruşturma başlattık ve devam ediyor. Sonuçları itibariyle de gereğinin yerine getirileceğinden herkesin emin olmasını isteriz. Hepimiz bir araya gelsek bir canı imal edemeyiz ama tedbiri almak zorundayız. Tedbir almayanların sorumluluğunu da devlet olarak onlara ödetmek zorundayız. Tedbir almayan sorumluluğunu bilmelidir ve bunun bedelini ödemelidir. Bu konuda gerek MEB, İçişleri ve ilgili tüm bakanlıklar, valilikler nezdinde tüm çalışmaları gerçekleştiriyorlar" diye cevap verdi.
"Güneş balçıkla sıvanmaz"
Bakan Soylu, bugün İstanbul merkezli FETÖ/PDY'nin emniyet imamı "Kozanlı Ömer" lakabıyla Osman Hilmi Özdil'in de aralarında bulunduğu operasyonla ilgili yöneltilen soruya ise, sürecin hukuki olarak devam ettiğini söyleyerek, "Ülkemizin başına musallat olmuş bir terör örgütünden ülkemizi tasfiye etmek için 4 koldan büyük bir mücadele gösteriyoruz. Devletin içine sızmış, devleti ele geçirmeye çalışan sadece ulusal ölçüde değil, uluslararası ölçekte kendisini konumlandırmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Tamamen şeytanlaşmış, bunu karşılaştığı ilk insanlara, kurumlara, ülkelere bir farklı yüzle göstermeye çalışan bir terör örgütünden bahsediyoruz. Maalesef bazı müttefiklerimiz henüz anlamadığı, anlamak istemediği bir terör örgütünden söz ediyoruz. Birçok kurumda olduğu gibi emniyet içinde de bir takım yapılanmaları söz konusu oldu. Emniyet üzerinden başka kurumlarla yapılanmaları söz konusu oldu. Ama Allah'a şükürler olsun ki bu çürükleri ayıklayarak yolumuza devam edeceğiz. Kendilerini bunlardan muhafaza etmiş, bazen muhafaza etmenin bedelini ödeyenleri de kucaklayarak ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu travmayı, ülkemizi ele geçirmeye çalışan ve bir darbe yapmak suretiyle bunu planlamaya çalışanlarla gerekli mücadeleyi hukuk zemin içinde yürütüyoruz. Hakimlerimiz ve savcılarımız çalışıyor. Biz işkenceye sıfır tolerans demişiz. Bunu onlar dediği için dememişiz. Bunu kendi insanımıza hürmet ettiğimiz için, bir insan hakkı olduğu için söylemişiz. Ama özellikle FETÖ/PDY ve PKK konusunda bizim mücadele gücümüzü zayıflatmak ve uluslararası arenada bizi yalnızlaştırmak için uluslararası örgütler bu FETÖ/PDY, KCK, PKK konusunda dezenformasyonla dünyayı yanlış bilgilendirmeye çalıştığı açıktır. Güneş balçıkla sıvanmaz. Bunlar hep olacaktır. Gerçeğin üzeri algıyla örtülemez. Uçaklar, helikopterler, tanklar, ellerine silah almış, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin şanlı elbisesi içine girmiş, bizim en güzide kurumlarımızdan biri olan kurumumuzu farklı yansıtmaya çalışan hain güruh var. Bunu anlamayanlar da anlayacaktır" şeklinde konuştu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.