Başbakan Yıldırım: “Evet Çıkarsa Onları Da Çağıracağız, Yanaklarından Öpeceğiz”

Başbakan Yıldırım: “Evet Çıkarsa Onları Da Çağıracağız, Yanaklarından Öpeceğiz”

İzmir Sivil Toplum Buluşması'nda referanduma ilişkin konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Bir de diyorlar ki "Evet çıkarsa nasıl Yunanı denize döktük,...

İzmir Sivil Toplum Buluşması'nda referanduma ilişkin konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Bir de diyorlar ki "Evet çıkarsa nasıl Yunanı denize döktük, sizi de denize dökeceğiz." Biz "evet" çıkarsa onları da çağıracağız, yanaklarından öpeceğiz" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Sivil Toplum Buluşması'nda hemşehri dernekleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya geldi. Toplantıya; AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ve AK Parti İzmir Milletvekilleri de katıldı. 16 Nisan'da yapılacak referanduma ilişkin konuşan Başbakan Yıldırım, "Verdiğiniz kararın başımız gözümüz üstünde yeri var. Bizden şunu beklemeyin; "Hayır çıkarsa İzmir'de denize döktüğümüz gibi sevineceğiz." Bu laflar bize yakışmaz. Bunu söyleyeni de şiddetle kınıyoruz. Bir de diyorlar ki "Evet çıkarsa nasıl Yunan'ı denize döktük, sizi de denize dökeceğiz." Biz "evet" çıkarsa onları da çağıracağız, yanaklarından öpeceğiz. Bizim işimiz sevgi. Nefret değil. Bize nefret yakışmaz. Bu millete nefret duyguları yakışmaz. Çünkü biz farklılıklarımızla zenginiz. Bu kampanya döneminde İzmir'in adını iyi kullanmadılar" diye konuştu.

"Memleketimde olduğum zaman çok mutlu oluyorum"

İzmir'deki programının 3. gününde olduğunu hatırlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"İzmir'de, memleketimde olduğum zaman çok mutlu oluyorum. Moral depoluyorum. İki gündür buradayım. Bugün 3. gün. Hiçbir anını boş geçirmedim. İlçelerde açık hava toplantılarıyla, esnaf ziyaretiyle ve buna benzer toplantılarla hemşehrilerle bir araya geldik, hasret giderdik. Bu İzmir'in dayanışma gücünü ortaya koyuyor."

"Sizler toplumun kalbisiniz"

İzmir'de 7 bin civarında dernek ve sivil toplum kuruluşu olduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, sivil toplum kuruluşlarının demokratik hayatın vazgeçilmez kurumları olduğunu vurguladı. Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Derneklere, vakıflara ne lüzum var diye düşünenler de olabilir ama gelişmiş demokrasilerde toplumun bütün paydaşlarının memleketin temel sorunlarına duyarlı olması ve ülkeyi yönetenlere gerekli uyarılarda bulunması o ülkenin sağlıklı bir şekilde yol almasına vesile olur. Sizler toplumun kalbisiniz, vicdanısınız. İzmir, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı ama aynı zamanda Anadolu'nun bir özeti. Bu salonda Anadolu'nun her köşesinden kardeşlerimiz var. Bizi buralara getiren, daha iyi bir gelecek, daha güzel bir dünya. Kardeşçe, refah içerisinde yaşayacağımız dünya. Asıl mücadele etmemiz gereken konu da bu."

"Bizim vatandaşımız inadına sandıkları doldurdu"

İnsanların doğduğu bir yeri bırakıp gitmek istemese bile şartların mecbur tutabildiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

"Ben de Erzincan'da doğdum. Şartlar bizi batıya doğru göçe zorladı. Dünyanın her tarafında kardeşlerimiz var. Nerede olursa olsunlar onların beyinlerinin yarısı bu memlekette. Bayrak sevdası ile orada yaşamaya çalışıyorlar. Bu her millette yok. Aidiyet duygusu, milliyet duygusu, vatanseverlik bize mahsus bir şey. Türkiye olarak tarihin hiçbir döneminde başka bir ülkenin esareti altına girmedik. Bakanlarımızı, milletvekillerimizi durdurdular, kampanyaları engellediler. Atlarını, itlerini üzerilerine gittiler. Bizim vatandaşımız inadına sandıkları doldurdu. Cevabını sandıkta verdi. Onların hiçbir engel, gönüllerindeki bayrak sevdasını, Türkiye sevdasını korkutamadı."

"Sınavdan 7 Haziran'da geçtik"

Ötekileştiren ve ayrıştırmaya çalışanların karşısında uyanık olunması gerektiğini kaydeden Başbakan Yıldırım, "Biz bu sınavdan 7 Haziran'da geçtik. Ülkemizin ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu gördük. Bu bayrak altında güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. Bu toprak üzerinde hesabı kitabı olanlara izin vermeyeceğiz. Bu coğrafya her zaman dinamik olmuştur. Medeniyetleri birbirine bağlıyoruz. Bu zor bir iştir. Petrolümüz, doğalgazımız yok ama öyle bir stratejik konumumuz var ki bunlar doğal kaynaklardan daha önemli. En büyük gücümüz de insan gücümüz. İnsanın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz" diye konuştu.

"Her şey insanla başlar, insanla biter"

2008'den beri dünyanın bir kriz yaşadığını ve hala bu krizin atlatılamadığını ifade eden Başbakan Yıldırım, "Çünkü küresel sistem, kapitalist ekonomi bakış açısı insanı ihmal etti. İnsanı üretim aracı olarak gördü. Finansman aracı olarak gördü. Geldiğimiz nokta; gözyaşı, daha fazla ekonomik sıkıntı, daha fazla problem. Bunu iyi görmemiz lazım. 15 yıl önce "insanı yücelt ki devlet yaşasın; insanı yaşat ki devlet yaşasın" dedik. Bu Osmanlı'nın kuruluş prensibi. Her şey insanla başlar, insanla biter" dedi.

"Kürtler de Türkler de inandı"

Konuşmasında terör konusuna da değinen Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Güneydoğu'da sorunlar yaşadık. "Bir fırsat verelim." Verildi mi? Verildi. Ama bu fırsatı terörü azdırmak için fırsata dönüştürenlerin bölgeyi ne hale getirdiğini gördük. Yıktılar, yaktılar, hendekler kazdılar, insanları acımasızca katlettiler. Yetmedi evlerinden, yurtlarından göç etmek zorunda bıraktılar. Bölgeye 5 sefer gittim. O gün HDP diye bir parti "Ben Türkiye partisiyim. Bölgecilik, etnik milliyetçilik yapmayacağım" diye güzel bir çıkış yaptı ve insanlar ona inandı. Kürtler de Türkler de inandı ve destek verdi. Yeni bir ses herkesi heyecanlandırdı ama 8 Haziran olunca bu partinin, bu partiyi yönetenlerin iradesinin olmadığını gördük. Açıklamalarının hemen arkasından Kandil düzeltme yaptı ve nihayet çıktılar "arkamızda Kandil var" dediler. Bu ülkenin onuruna, gururuna, kardeşliğine büyük zarar getirdiler. Kürt kardeşlerimizle sorun yok. Kürtlerin de Türklerin de sorunu PKK'dır, bölücü terör örgütüdür. Görevimiz aradan bu bölücüleri çıkarmak. Milleti buluşturmak. Doğu ile batıyı buluşturmak. Sokaklarda bölücü terör örgütüne elinde ay yıldızlı bayrak teröre lanet okuyor. 15 Temmuz'da İzmir nasıl meydanları bayraklarıyla doldurduysa Hakkari de Diyarbakır da aynısını yaptı. Ortak ses. Mesele memleket meselesiyse gerisi teferruattır."

"Farklılıklarımızı hoşgörü ile karşılayacağız"

Sorunları torunlara bırakmayacaklarını söyleyen Başbakan Yıldırım, "Sorunların üzerine gideceğiz, üzerini örtmeyeceğiz. Bu ülkeyi devredeceğimiz gelecek kuşaklarımıza borçlu olmamamız lazım. Daha güzel bir Türkiye bırakmak gibi bir görevimiz var. Bu önemli hedefi ıskalayıp işe yaramayan, hiçbir fayda sağlamayan boş tartışmalarla zamanı tüketmememiz lazım. Daha fazla kenetleneceğiz, daha fazla konuşacağız. Farklılıklarımızı hoşgörü ile karşılayacağız. Hepimizin aynı olması şart değil. İnsan fıtratına aykırı. Gün bir olma, beraber olma günüdür" ifadelerine yer verdi.

"Bol bol hatırasını yazsın"

Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Halk oylaması bir seçim değildir. Partiler seçime girmiyor, adaylar yok. Kimseyi seçmeyeceğiz. Karar vereceğimiz şey çok açık; Türkiye bir yol ayrımında. Türkiye 15 Temmuz'da çok büyük bir darbe ile karşı karşıya geldi. İnsanların üzerine bomba yağdırdılar. Ne uğruna? Kafalarını kiraya verdikleri Prensilvanya'da oturan adam uğruna. Kime hizmet ettiği bilinmeyen bir adam. O gün insanların üzerine bomba atıyorlar. "Bu uçakları kaldırın, bunları uzaklaştırın" diyorum. "Yazılı izin gerekiyor" dediler. "Ben yarın size yazılı izni gösteririm" dedim. Şimdi yazılı izin orada. Bol bol hatırasını yazsın. Bu sistemin arızasıdır. Ben o gün torunuma cevap veremedim. Bunun cevabı pazar günü verilecek" diye konuştu.

"İzmir'in havası değişiyor"

Toplantıda konuşan AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ise "İzmir tarihi günler yaşıyor. Sayın Başbakanımız İzmir'e geldiğinde İzmir'in havası değişiyor. Birlik ve beraberlik havası bütün kenti kaplamış durumda" dedi.

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.