Başkent’te Lenfomaya Karşı Farkındalık Yürüyüşü
Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR), bir tür kan kanseri hastalığı olan lenfomaya dikkat çekmek ve farkındalık...
Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR), bir tür kan kanseri hastalığı olan lenfomaya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla yürüyüş etkinliği düzenledi. Etkinlik lenfoma hastalarını, hastalığı yenenleri ve yakınlarını bir araya getirdi.
LLMBİR tarafından "Lenfomaya Karşı Yürü Bizimle" sloganıyla düzenlenen 3. Büyük Lenfoma Yürüyüşü etkinliği Ahlatlıbel Spor ve Dinlenme Tesislerinde gerçekleştirildi. Yürüyüşe, lenfoma hastalarının yanı sıra hastalığı yenen kişiler ve hasta yakınları katıldı. Dernek tarafından kurulan masalarda kayıtları yapılan katılımcılara şapka, tişört, çanta ve üzerlerinde hastalıkla ilgili çeşitli yazıların yer aldığı dövizler verildi. Lenfoma hastalarının, hastalığı yenenlerin ve hasta yakınlarının kaynaşması amacıyla düzenlenen yürüyüş renkli görüntülere sahne olurken, katılımcılar turu şarkılar söyleyerek tamamladı. Bando eşliğinde yapılan yürüyüşe yaklaşık 300 kişi katıldı. Tesis yürüyüş alanında başlayan etkinlik, aynı noktada sona erdi. Yürüyüşün tamamlanmasının ardından katılımcılara dernek tarafından hazırlanan kumanya verildi ve ardından halaylar çekildi.
"Lenfomanın en büyük faktörü yaşlılık"
LLMBİR Yönetim Kurulu Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhit Özcan lenfoma hakkında bilgiler vererek, "Lenfoma, vücudumuzdaki lenf sistemi denilen ve bizi hastalıklara karşı koruyan sistemin bir anda kanserleşmesiyle karşımıza çıkan bir durum. Diğer kanserlerden farklı olarak tedavi başarısının çok yüksek olduğu bir hastalık. Lenfoma giderek artıyor. Amerikan kanser istatistikleri son 10 yılda lenfomanın istikrarlı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Fakat iyi haber şu ki; lenfomanın artmasına karşın lenfomanın tedavi başarısı da daha fazla miktarda düzenli olarak artıyor. Lenfomanın en büyük faktörü yaşlılık. Ne kadar yaşlı nüfusunuz olursa o kadar lenfoma hastanız olacaktır. Önümüzdeki yıllarda ülkemizde de yaşlı nüfusunun artacağını biliyoruz. Bu da daha fazla lenfomalı hastamız olacağını gösteriyor. Ancak tedavi başarısındaki artışları görünce bu bizi korkutmuyor. Lenfomanın bazı tiplerinde neredeyse yüzde 95'e varan başarı oranları söz konusu. Bunu daha da ileri arttırmanın yollarına bakılıyor" diye konuştu.
"Lenfomadan korunmanın en büyük yöntemi sigarayı bırakmak"
Dernek tarafından düzenlenen yürüyüşün iki hedefi olduğunu kaydeden Özcan, "Birincisi; lenfomalı hastaları bir araya getirerek onların birbirleriyle tanışmalarını sağlamak ve ne kadar çok hastanın tedavi ile bugünlere gelebildiğini görmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bu toplantılara, yürüyüşlere katılan herkes daha sonra buradan güçlenmiş olarak, bilgi edinmiş olarak gidiyorlar. İkinci önemli noktamızda; dünyada bütün hastalar, insanlar kansere karşı mucize bir otun, bitkinin peşinde. Böyle mucizevi ilaç veya ot yok. Kansere karşı yapılabilecek şeyler çok basit. Sigara ve her türlü tütün ürününe karşı uzak durmak ve yeterince yürüyüş yapmak. Biz bu tür yürüyüşlerle aynı zamanda yürüyüş bilincini de hasta olmayı önlemek için, hastayken tedavinin başarısı için ve tedavi bittikten sonra da uzun vadede daha sağlıklı yaşayıp yeni sorunların önüne geçebilmek için yürüyüşü ön plana çıkarıyoruz" şeklinde konuştu. Bu sene yürüyüş etkinliğinin üçüncüsünü yaptıklarını belirten Özcan, bu tür etkinliklerin toplumda lenfomanın bilinirliğini sağladığını ve hastaların lenfoma korkusunu yenmelerinde büyük rol oynadığını kaydetti.
"Modern ilaçlarla son derece başarılı bir şekilde tedavi edilebiliniyor"
Lenfomanın 80'den fazla alt tipinin olduğunu belirten Özcan, en sert alt tipinde dahi tedavi başarısının oldukça yüksek olduğunu ifade ederek, "Modern ilaçlarla son derece başarılı bir şekilde tedavi edilebiliniyor. Hastalarımızın hiçbir şekilde kendilerine alternatif olarak sunulan otlara, çöplere veya bir takım bitki ve ilaçlara müracaat etmemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Aksine bu kullandıkları ilaçlar bırakın fayda vermeyi karaciğerlerini, kan değerlerini, böbreklerini bozarak tedavi şanslarını kaybetmelerine yol açabilir. Lenfoma modern tedavi yöntemleriyle çok büyük bir oranda tedavi edilebilinen bir hastalık. Hastaların hekimlerine güvenmeleri yeterli" açıklamasında bulundu.
Lenfoma hastalığını yenen Başak Erdem, 6 buçuk yıl önce aşırı terleme, kaşınma ve gece uykularından öksürükle uyanma şikayetiyle doktora gittiğinde alerji değil hoçkin lenfoma olduğunu öğrendiğini dile getirdi. Sonrasında düzgün bir teşhis koyulması birlikte tedavisinin düzgün gittiğini aktaran Erdem, 6 yıldır iyileştiğini ama hastalığının tekrardan nüksetmemesi için takip edildiğini kaydetti.
'Tedavi düzgün gitsin diye hastalıkla el sıkışıyorsunuz"
Lenfoma hastalığı teşhisi konulduğunda büyük bir şok geçirdiğini belirten Erdem, "Bu hep filmlerde gördüğünüz veya komşudan duyduğunuz bir şeyken birden bire sizin başınıza gelebiliyor. Ben çabuk kabul ettim ama çevremdeki herkes "hayır olamaz, sen olamazsın. Sen çok pozitif bir insansın belki teşhis yanlıştır" diye inkar ettiler. Maalesef inkar da bunun bir parçası. Ama sonrasında hastalıkla el sıkışıyorsunuz tedavi düzgün sürsün diye. Çünkü kemoterapi kısmı gerçekten ağır. Bu ilaçlar mikropları yok ederken size de zarar veriyor. Bir sürü yan tesiri var ve o yan tesirlerin olduğu dönemde bitkin düşüyorsunuz. Hastalanmamanız da lazım. Ailem ve arkadaşlarımdan çok büyük destek gördüm. Benim bu dönemi daha pozitif ve olumlu atlatmamı sağladı" ifadelerini kullandı.
İki kere lenfoma hastalığına yakalanan Yağmur Açıkgöz ise, "İlkini 2010 yılında öğrendim. 4 aylık bir tedaviyle alt ettik. Onda bir sıkıntı yoktu, saçım bile dökülmemişti. 2015 yılında tekrardan nüksettiğini öğrendim. Bu sefer ciddi bir nükstü ve nakil oldum. 2010 yılındaki hastalığı kaşıntı ile öğrendim. Gayet sağlıklıydım, hiçbir sıkıntım yoktu ama aşırı kaşınıyordum. Çok ciddi testlerden geçtim, 3 ay hastane hastane gezdim. Bana "gayet iyisin alerji, psikolojik" dediler. Psikologla görüştüm ve o da "hiçbir şeyin yok psikolojik" dedi. Ama ben uykumdan kalkıp da kaşınıyordum. Bunun psikoloji ile alakası yoktu. Diğerini de bezeden öğrendim. Boynuma kolye takarken hissettim bezeyi ve anladım ki hastalık tekrardan nüks etmiş" diye konuştu. Hastalık tedavisi için aile yardımının çok önemli olduğuna dikkat çeken Açıkgöz, 1 yıldır hastalığı yendiğini ve sağlıklı olduğunu dile getirdi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.