Bel Ağrısı Ankilozan Spondilit Hastalığı Habercisi Olabilir !
Ankilozan spondilit (AS) çoğunlukla genç yaşlarda ortaya çıkan, tipik olarak omurgayı ve omurganın son kısmı ile leğen kemikleri arasında yer alan sakroiliyak eklemleri etkileyen, kronik inflamatuvar (iltihaplı) bir romatizmadır.
Romatizmal iltihap sonucunda bel, sırt, boyun ve kalçaların arka kısımlarında, uzun süre devam eden ağrı ve tutukluk ortaya çıkar. İlerleyen dönemlerde bazen kamburluk ve omurgada kalıcı hareket kısıtlılığı Hastalık, erkeklerde 2-3 kat daha sık görülür. AS, spondiloartrit (SpA) olarak adlandırılan kronik iltihaplı romatizmal hastalıklar grubu içerisinde yer alır. Bu grupta ayrıca radyografik olmayan aksiyal SpA, reaktif artrit, psoriatik artrit (sedef romatizması) ve iltihaplı barsak hastalığına eşlik eden artritler de bulunur. Ülkemizde her 50-100 kişiden birinde SpA ve her 200 kişiden birinde AS hastalığı ortaya çıkmaktadır.
Ankilozan Spondilit (AS) hastalığında bu belirtilere dikkat
- Kırk yaştan önce başlaması,
- Sinsi başlangıç göstermesi,
- Üç ay veya daha uzun sürmesi,
- Dinlenmeyle, özellikle gecenin ikinci yarısında veya sabaha karşı ortaya çıkması ve hareketle azalması,
- Yarım saatten daha uzun süren sabah tutukluğunun, katılığının olması ve
- Kortizon dışı anti-inflamatuvar ilaçlara çok iyi yanıt vermesidir.
AS’de kas-iskelet sistemindeki belirtiler dışında;
- Tekrarlayıcı ön üveit atakları (gözde kızarıklık ve ağrı),
- Çeşitli deri bulguları (sedef, kızarık-ağrılı deri sertlikleri),
- İltihaplı bağırsak hastalığı (Crohn hastalığı veya ülseratif kolit) nedeniyle uzun süren kanlı ishal ve karın ağrısı gelişebilir” dedi.
Sonuç olarak; romatoloji hekimi, hastalık öyküsü ve fizik muayeneden elde edilen bilgileri, laboratuvar sonuçları ve radyolojik incelemelerle birlikte değerlendirip sentez ederek AS tanısına ulaşır.
Ankilozan Spondilit, bel fıtığıyla karıştırılıyor
Prof. Dr. Fatoş Önen: “Bel ağrısı, en sık doktora başvuru nedenlerinden biridir; sıklıkla 2-3 gün içerisinde düzelebilen mekanik nedenlerden kaynaklanır. Ancak çoğu kez gereksiz yere çekilen bel MR’ları hastaların yanlışlıkla “bel fıtığı” tanısı almalarına neden olmaktadır. Çünkü bel fıtığı olmayan kişilerde çekilen bel MR’larının önemli bir bölümünde bile bel fıtığı ile uyumlu görünümler saptanabilmektedir” dedi.
Akut olarak ortaya çıkan bel ağrılarında, ateş, kilo kaybı, travma öyküsü, ciddi nörolojik problemler gibi bir alarm belirtisi yoksa herhangi bir tetkik yapmaya gerek yoktur; birkaç gün ağrı kesici veya kas gevşetici tedavi ile düzelme olur diye belirten Prof. Dr. Fatoş Önen, üç aydan uzun süren ve özellikle geceleri ya da sabahları belirginleşen ve sabah tutukluğunun eşlik ettiği bel/sırt ağrısı olan hastalar ise mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurmalıdır uyarısında bulundu.
Ankilozan spondilit yaşam boyu süren bir hastalıktır
Prof. Dr. Fatoş Önen: “AS, infeksiyonlar gibi geçici bir hastalık değildir; yaşam boyu sürer ancak AS’nin erken tanısı ile uygun ilaç tedavisi ve egzersize başlanması, kullanılıyorsa sigaranın bırakılması sonucunda ağrısız ve kaliteli bir yaşam sürme şansı ortaya çıkar. Bazı çalışmaların sonuçları, tedaviye erken başlanması ve önerildiği şekilde devam edilmesi durumunda, hastaların bir kısmında gelişme olasılığı bulunan omurgadaki şekil bozukluklarının önlenebileceğini veya hafifletebileceğini düşündürtmektedir.
AS’li bazı hastalarda omurgada öne doğru eğilme (kifoz) veya özellikle kalça ekleminde ağrı ve kalıcı hareket kısıtlılığı ortaya çıkabilir uyarısında bulunan Prof. Dr. Fatoş Önen sözlerini şöyle sürdürdü: “Kronik ağrı, hareket kısıtlılığı ve omurga deformitesi önemli derecede iş gücü kaybına, ekonomik kayıplara ve psikolojik sorunlara yol açabilir. İleri derecede omurga eğriliği nedeniyle fonksiyonların ciddi olarak bozulması durumunda, omurga cerrahisi gündeme gelebilir. Ancak son derece riskli bir ameliyat olması nedeniyle, sadece bu konuda uzmanlaşmış merkezlerde ve seyrek olarak, bu tedavi yöntemine başvurulmaktadır. Kalça eklemindeki fonksiyon kısıtlılığı, protez operasyonları ile düzeltilebilir” dedi.
Tedavilerle çoğu AS hastasında çok iyi sonuçlar elde ediliyor
Prof. Dr. Fatoş Önen: “AS yaşam boyu süren bir hastalıktır, dönem dönem hastalık belirti ve bulgularında alevlenmeler olur. Hastalığın tamamen geçmesi, beklenen bir durum değildir. AS’de tedavinin temelini; hasta ve ailesinin eğitimi, kullanılıyorsa sigaranın bırakılması ve egzersiz oluşturur. Steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar ilk seçilmesi gereken ilaçlardır; bu tedavi ile hastaların %60-70’inde iyi yanıt alınır. Steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar basit ağrı kesiciler değildir. AS’deki romatizmal iltihabın düzelmesini sağlar. Ancak etkili olabilmeleri için, uygun dozlarda ve yakınmalar olduğu süre boyunca kullanılmaları gerekir. Hastalığın iyi olduğu dönemlerde bu ilaçlar kesilebilir, belirti ve bulgular tekrarladığında ise yeniden başlanır. Kişişel yanıt farklılıklarından dolayı, bir steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaçtan yanıt alınamayan hastalarda diğer bir steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaç denenmelidir. Eklemlerinde şişlik ve ağrı (artrit) olan hastalarda sentetik hastalığı düzenleyici antiromatizmal ilaçlar kullanılır. Bu sayılan tedavilerin etkili olamadığı durumlarda, biyolojik ilaçlarla tedaviye geçilmektedir. Bu tedavilerin başlandığı çoğu AS hastasında çok iyi sonuçlar elde edilmektedir. Ancak infeksiyonlara yatkınlık gibi, istenmeyen etkilerinin ilk basamakta kullanılan ilaçlara göre daha sık ortaya çıkması ve pahalı tedaviler olmaları nedeniyle, biyolojik ilaçların sadece gereken hastalarda ve izlem altında, dikkatli bir şekilde kullanılmaları önem taşır.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.