Chp Genel Başkan Yardımcısı Ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke:
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Türkiye'nin en temel sorununun başkanlık olduğunu düşünmediklerini, dolayısıyla bunun...
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Türkiye'nin en temel sorununun başkanlık olduğunu düşünmediklerini, dolayısıyla bunun tartışılacak bir mevzu olmadığını söyledi.
CHP Trabzon İl Başkanlığını ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, burada bir basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında 15 Temmuz sürecine değinen Böke, Türkiye'nin büyük bir felaketin ucundan döndüğünü ifade ederek, "Türkiye 15 Temmuz gecesi bir felaketi yaşadı. Daha da büyük bir felaketin ucundan döndü. Esasında 15 Temmuz gecesi hep beraber bir tane mesaj öğrendik o da Türkiye'nin daha çok demokrasiye olduğu ihtiyacıydı. 15 Temmuzda gazi meclis bombalanırken o meclisin çatısı altında mecliste temsil edilen dört siyasi parti bir araya geldi ve ortak bir bildirge imzaladı. Bu bildirgenin bir temel mesajı vardı o da Türkiye'nin bir darbe karşıtı pozisyon alması ihtiyacı ve darbelerin tekrar etmemesi için Türkiye'nin çok hızla demokrasisinin güçlendirilmesi ihtiyacıydı. Bu ortak bildirgede bu hain girişimi yapmış olanların mutlaka cezalandırılması gerektiği ancak bunun mutlaka demokratik ve hukuk çerçevesi içerisinde yapılması gerektiği ve bununla beraber tekrar Türkiye'nin böyle felaketler yaşamaması için o bombalar altında demokrasiyi işletmiş olan parlamentoyu güçlendirme sözü verildi. 15 Temmuz gecesi bize bunu öğretti. Üstelik de 240 kişinin canıyla öğretti. Bize özellikle iktidara düşen çok temel bir görev var. O da o gün demokrasi için canını vermiş olanlara demokrasi için bombalanırken parlamentoda ortak bir bildirge yazmış olan siyasi partilerin bir borcu var. Bir demokrasi borcu var. Bu demokrasi borcunun da ilk gerekliliği bu hain girişimi kim yapmışsa, kim bu girişimin olmasına imkan oluşturacak ortamı hazırlamışsa onların mutlaka sorumluluğunun ortaya çıkartılıp hukuk çerçevesi içerisinde cezaların verilmesi gerekliliğidir. Eğer biz gerçek bir demokrasiyi inşa edeceksek önce bunu yapmamız gerekir. Peki bu yapılıyor mu? Maalesef hayır" dedi.
"Darbe komisyonunun başına Fetullah Gülen'e övgüler dizmiş olan bir milletvekili atandı"
Darbe komisyonun başına Fetullah Gülen'e övgüler dizmiş olan bir milletvekilinin atandığını savunan Böke, "Bize 15 Temmuzun öğrettiği demokrasinin daha çok güçlenmesi ihtiyacına karşı maalesef iktidar bırakın demokrasiyi güçlendirmeyi bu darbenin faillerini yakalayıp sorumluları ortaya çıkarmak için kurulmuş olan bir komisyonu dahi bu yönde işletmiyor. Oysa bir tane yapılması gereken acil iş var. O da mecliste bütün siyasi partilerin bir araya gelmiş olduğu darbe komisyonunu hakikatli bir şekilde işletmek. Ancak orada ne oldu, o darbe komisyonunun başına Fetullah Gülen'e övgüler dizmiş olan bir milletvekili atandı. O darbe komisyonuna samimiyetle geçmişe dair değerlendirmelerini yapmak üzere gelen eski bürokratlar, gazeteciler, askerler yaptıkları açıklamalardan sonra karşılarında Başbakanı buldular. Başbakan yapılan açıklamalardan rahatsızlık duyunca gerçeği duymak istemediği için bu suç ortaklığı ortaya çıkmasın diye gerçeği söyleyenleri azarlamaya başladı. Oysa bir başbakana düşen en temel görev gerçeğin ortaya çıkartılması gerçek ortaya çıktıktan sonra tespit edilen sorunların bir çözüme ulaştırılması için iktidar gücünün kullanılmasıdır. Bir Başbakana düşen görev komisyonların çalışmasını sağlamaktır. Oysa şu anda Başbakan komisyonun çalışmasını engelleyici gerçeği konuşanları tehdit eder tavrıyla AK Parti FETÖ suç ortaklığını esasında açıkça kabul etmiş oluyor. Çünkü endişesi bu suç ortaklığının gerçeklerle birlikte ortaya çıkartılmasıdır. Çıkmasın diye gayret gösteriyorlar. O zaman bize düşen görev de Türkiye'nin bir daha böyle felaketler yaşamaması için Türkiye'nin yine darbelerle karşılaşmaması için Türkiye'nin demokrasisinin güçlenmesi için önce bu komisyonun samimi bir şekilde işlemesini sağlamaktır. Şimdi sanki bu iş çözülmüş gibi Türkiye'nin bütün sorunları bitmiş gibi olmayan bir sorun karşımıza çıkartılıyor ve başkanlık tartışması oluşturuluyor. Bize düşen görev Türkiye'nin bu temel meselelerin konuşmak, uyarmak ve çözüm önerilerin de ısrarla ifade etmektir" diye konuştu.
Türkiye'nin gerçek sorunu başkanlık mıdır?
Türkiye'nin gerçek sorunun başkanlık olmadığını ifade eden Böke, "Burada bütün siyasi partilere bir temel görev düşüyor o da Türkiye'nin gerçek sorunlarına çare üretmek için siyaset yapmaktır. Türkiye'nin gerçek sorunu başkanlık mıdır? Hiç değil. Türkiye'nin 6 milyon işsizi var. Bunların 3.5 milyonu iş arıyor bulamıyor, 2.5 milyondan çok insanda artık iş bulamayacağını düşündüğü için iş dahi aramıyor. Yani umudunu kaybetmiş. Gençlerin arasında her 5 gençten biri işsiz. Bizim için Türkiye'nin en temel sorunu iş arayan ve bulamayana iş imkanı oluşturmaktır. İş aramaktan umudunu kaybetmiş olanlara umut imkanı sağlamaktır. Türkiye uzun bir zamandır fakirleşiyor. Bu fakirliğe kötü ekonomi politikaları yol açıyor. Ekonomiyi vatandaşının ekonomisi olarak görmeyen rant düzeni olarak gören AK Parti iktidarının kötü siyaseti yol açıyor. Biz siyasetçilere düşen görev vatandaşını daha zenginleştirecek refahını arttıracak bugüne ve yarına dair umudunu besleyecek ekonomik düzen inşa etmektir. Başkanlık bu umudu ortadan kaldıran en somut araçlardan biridir. Başkanlık bir tek adam iddiasıdır. Bir tek adam iddiasının lafı dahi Türkiye'yi fakirleştirmektedir. Hiç ortada yokken muhalefet partilerinden birinin isteği ile birden Türkiye başkanlık tartışmasına girdi. Başkanlığın adının geçtiği hafta Türk Lirası dolar karşısında ciddi bir değer kaybına uğradı. Ben bu ülkenin vatandaşı olarak kendi paramın değer kaybetmesinden rahatsız oluyorum. Sadece Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olduğum için değil, Türk olduğum için değil, o benim cebimi de yaktığı için rahatsız oluyorum. Başbakan çıktı dedi ki her şey dolara bağlanmaz bu dolar iner çıkar önemli olan kasaların dolması dedi. Bizde diyoruz ki o dolar inip çıktığı zaman belki sizin kasanız doluyor ama vatandaşın cebi eriyor. Türkiye'nin köprü inşa etmesi gerekiyor mutlaka. Coğrafyasının zenginliğini daha rahat paylaşabilmesi için yol yapması gerekiyor doğru. Ama yaptığı yolu vatandaşının kullanabileceği biçimde yapması ve fiyatını öderken acaba bir daha bu yoldan geçebilir miyim diye tereddüt etmeyeceği kadar rahat ödeyebileceği yollar yapmak zorundadır. Oysa ne yaptılar. Köprülerin fiyatlarını dolara bağladılar. Bir köprü geçişi 3 dolar artı KDV. Belki Başbakanın cebine dokunmuyordur ama Türk Lirası dolar karşısında değer kaybettiğinde aynı köprü aynı geliri kazanan vatandaş için daha pahalı hale geliyor. Sadece tek adam iddiasıyla Türkiye ekonomisi istikrarsızlaştırıldığı için vatandaşın hayatı bugün daha pahalı"dedi.
Böke, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir basın mensubunun "Başkanlık konusunda MHP'ye yönelttiğiniz eleştirilere çok büyük tepki gelmişti. MHP içerisinde bir çok muhalif bir çok milletvekili ortak bir açıklama yaptı. Başkanlık oylamasında kesinlikle referanduma götürmeyecekleri yolunda bir açıklamaları oldu" sorusuna Böke, "Yeni söyleyecek bir şey yok. Açıkçası biz galiba MHP'nin söylemek istediğini MHP'den daha önce anlamışız. Çünkü biz kendilerine geçmişte söylediklerini hatırlatarak esasında parlamenter sistemi güçlendirme mücadelesi verecekleri sözüyle aldıkları oyu hatırlattığımızda onlarda telaşla bize hayır diyeceklerini anlatma ihtiyacı duydular. Geçmişte verdikleri sözü hatırlamış olmalarından memnuniyet duyarız. Biz başka partilerin değil kendimizin ne yapacağını vurgulayalım. Biz Türkiye'nin ihtiyacı olanın daha güçlü bir parlamenter sistem olduğu gerçeğini 15 Temmuzda yaşadığımızı hatırlatmayı önemsiyoruz" diye konuştu.
Gazetecilerin "Mecliste başkanlığın referanduma götürülmesinde 330'u aşacağını düşünüyor musunuz? sorusuna ise Böke, "Biz Türkiye'nin en temel sorunlarını tarif ederken esasında kendimiz tarif etmiyoruz vatandaşımızla konuştuğumuzda yaşadığımız ortak gerçek üzerinden tarif ediyoruz. Vatandaşımız Türkiye'nin en temel sorununun başkanlık olduğunu düşünmüyor. Vatandaşımıza sorduğunuzda kendisinin çocuğunun yeğeninin işsizliğinden bahsediyor. Mutfakdaki, pazardaki yangından bahsediyor. Hayatın pahalılığından şikayet ediyor. Dolayısıyla başkanlığın onun cebini yaktığını gördüğü sürece bu başkanlık iddiasının vatandaşın işsizliği anlamına geldiğini gördüğü sürece zaten bu başkanlığı vatandaş istemiyor. Dolayısıyla tartışılacak bir mevzu olmadığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.