Chp Myk Toplantısı
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı.
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, yedek vekilliğe ilişkin, "Biz siyasi partiler yasası değişsin, ön seçimlerle vatandaşın istedikleri milletvekili adayı olsun derken, şimdi çıkıp "benim istediklerim milletvekili olsun, ben istemediğimde de yedeğini yerine koyayım" diyen yaklaşım, Türkiye demokrasisini bugünden yok etmek demek olur. Biz hiçbir işi yedekleri gözeterek yapmayız" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. Yeni eğitim-öğretim yılının başladığını hatırlatan Böke, Türkiye'nin çok acilen yeni bir eğitim politikasına ihtiyacı olduğunu söyledi. Böke, "Ülkemiz en büyük 20 ülke arasında ama çocuklarımızı en başarılı 40 ülke arasına sokmayı beceremiyoruz. Bu tabloda hala eleştirel düşünen fikir özgürlüğünün garantisi olan öğretim üyeleri, öğretmenler sadece muhalif oldukları için meslekten atılıyorlar. AK Parti zihniyetinin öğretmene verdiği değer bu dönemde daha geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde KHK'larla sorgusuz sualsiz on binlerce öğretmeni fişleyerek, onlara bir yarın bırakmayarak işten çıkarmasından belli oluyor" diye konuştu.
"Hem FETÖ hem de FETÖ'yü devlete yerleştirmiş olanlar mutlaka hukuk önünde hesap vermelidir"
6 milyona yakın kişinin iş bulamadığını kaydeden Böke, "Umudunu kaybedenler dahil edildiğinde Türkiye'de gerçek işsizlik oranı yüzde 10,1. Her 5 kişiden biri işsiz. Gençlerimize imkan yaratmayan bir ekonomik düzen ortaya çıktı. Esasında siyasetin konuşması gereken en temel meseleler bunlar. Türkiye'nin çok ciddi artık yapışkan hale gelmiş bugün çözülmesi gereken bir işsizlik sorunu var. İşsizlikteki zaten varolan bu ağır tabloya bir de KHK'larla mağdur edilen yeni işsizler ordusu katılıyor. Türkiye'yi kendi hedefleri uğruna bir darbe girişimiyle karşı karşıya bırakan, geçmişte kumpas davalarıyla binlerce insanımızı mağdur etmiş olan, TSK'ya kurulan komploda rol oynamış olan, Türkiye'nin kurumlarını, AKP ile kol kola çökme noktasına getiren, devlete yerleştirilmiş olan ve adı FETÖ diye tanımlanan bu örgüt her alanda, her kurumda mücadele edilerek temizlenmelidir. Bu Türkiye'nin geleceği için zorunluluktur. Hem FETÖ hem de FETÖ'yü devlete yerleştirmiş olanlar mutlaka hukuk önünde hesap vermelidir. Ancak bu yapılırken insan haklarına, hukuka ve evrensel değerlere mutlaka uyulmalıdır. Yeni haksızlıklarla yeni mağduriyetler oluşmasına engel olunmalıdır. Darbenin ve demokrasiye karşı yönelen tehditlerin yegane panzehiri, darbe hukuku değil demokrasidir. Bu darbe girişiminden de maalesef demokrasi değil, sivil dikta çıkmıştır. Eğer siz FETÖ'yü devlete bizzat bile isteye yerleştiren AKP içindeki FETÖ'cülerle mücadele etmez, buna göz yumarsanız onun yerine hayatları FETÖ gibi örgütlerle mücadele etmekle geçmiş olan özgürlükçü demokrat akademisyenlere, öğretmenlere, gazetecilere fatura çıkartırsanız, FETÖ'cülük çizgisini hukuk değil, AKP'li olup olmamak üzerinden çizerseniz bunun adı darbeyle mücadele değil, açıkça darbe fırsatçılığı olur. Darbe fırsatçılığıyla sivil darbe yapmak olur. Bugün AKP önümüze bu tabloyu koyuyor. Bugün AKP darbe fırsatçılığıyla milletin 15 Temmuz'da kendi canı pahasına 240 vatandaşımızı şehit verene kadar ortaya koyduğu iradenin yerine kendisini koymaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.
"Teröre yardımdan bir kayyum atanacaksa ilk kayyum AKP'nin kendisine atanmalıdır"
Geçen hafta 28 belediyeye bir KHK ile kayyum atandığını hatırlatan Böke, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı çıktı, "seçilmişlerde bal gibi görevden alınır" diyebildi. Teröre destek veren belediyelere karşı hukukun nasıl işlemesi gerektiği açık. Hukuku işler kılmak ülkeyi yönetenlerin en temel görevidir. Bu hukuku yerine getirip, terörü besleyen her şeyi ortadan kaldırmakla yükümlü olan iktidar ve hükümetin kendisidir. Kim hendek açılmasına destek verdiyse, kim şehirlerin bomba yığınağına dönüştürülmesine belediye kaynaklarıyla destek olduysa ve bunlar kadar önemlisi kim bizim bütün uyarılarımıza rağmen bütün bunlara kendi siyasi çıkarı için göz yumup, teröre yardım ve yataklık yaptıysa hukukun önünde mutlaka hesap vermelidir. Ancak hukuk hiçe sayılarak oy veren vatandaşın, halkın iradesi yok sayılarak seçilmişlerin kayyum yoluyla görevden alınması hiçbir biçimde kabul edilemez. Hiç kimse kendisini darbe fırsatçılığıyla hukukun, anayasal düzenin, seçmen iradesinin yerine koymaya kalkmamalı. Demokratik düzende seçilmişlerin meşruiyet sınırlarını siyasetin keyfi değil hukuk belirler. Bu hukuk yalnızca Güneydoğu'da teröre destek veren belediyelere değil, FETÖ'ye kentlerimizi parsel parsel peşkeş çeken AKP belediyelerine de, terör örgütü PKK kentlerimizi silah deposuna çevirirken göz yuman TSK'yı ve tüm kurumlarımızı FETÖ'ye bilerek teslim eden yöneticilere de, IŞİD'in Türkiye yapılanmasına göz yumanlara da aynı biçimde uygulanmalıdır. Nasıl ki o hendeklerin kazılması teröre destekse FETÖ'yü devlete yerleştirip parsel parsel arsa satmakta, IŞİD'i Türkiye gerçeğine dönüştürmekte eşit derecede terörü beslemektir. Eğer teröre yardım ve yataklıktan kayyum atanacaksa Türkiye'de ne AKP'li belediye kalır, ne de AKP'li yönetici kalır. Teröre yardımdan bir kayyum atanacaksa ilk kayyum AKP'nin kendisine atanmalıdır."
"Sayın Başbakan "90 günü bulmaz bitiririz" demişti, şimdi bugün OHAL'i kaldırsınlar"
"AK Parti'nin kendisine darbe fırsatçılığıyla millet iradesi yerine koyulan başka tezahürü de KHK'larla ülkeyi yönetmelerinde görüyoruz" diyen Böke, "Demokrasiyi, millet iradesini, Meclis'i tamamen yok sayıyorlar. Bu düzen o kadar hoşlarına gitmiş olacak ki şimdi uzatmanın lafını ediyorlar. Bizde buradan çağrı yapıyoruz; Sayın Başbakan "90 günü bulmaz bitiririz" demişti. Şimdi bugün OHAL'i kaldırsınlar. Türkiye bu durumu Meclis'ten demokratik bir şekilde, parlamenter düzeni güçlendirerek çok daha sağlıklı çıkacaktır. Anayasamıza göre KHK'lar yalnızca OHAL dönemi süresince geçerli olabilecek düzenlemeleri yapabilirler. KHK ile devlet yönetilmez. Meclis'in etrafında dolanmak çok açık bir anayasa ihlalidir. Millet iradesine yapılmış çok açık bir sivil darbedir. 15 Temmuz'dan önce de 15 Temmuz gecesi bombaların altında halkın iradesine Meclis'te anayasal düzeni Meclis çatısı altında savunduk. Nasıl asker üniforması giymiş teröristlerin darbesine karşı halkın iradesini savunduysak, bugün de sivil darbe anlayışına karşı halkın iradesini koyanlara karşı bu iradeyi savunmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda anayasada çizilen sınırları açıkça aşan, darbe fırsatçılığıyla sivil bir diktatörlük kurmuş olan bu KHK'ları hemen Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağız. Bizim muhalefet partisi olarak en temel görevimiz saray rejimine değil, halkın iradesine, demokratik ve anayasal düzene sahip çıkmaktır. Başka muhalefet partileri ne yapar bilemeyiz ama CHP ne halkın iradesine yedek kabul eder ne de iktidarın antidemokratik uygulamalarının yedek lastiği olur" değerlendirmesinde bulundu.
"Biz hiçbir işi yedekleri gözeterek yapmayız"
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Böke, bir gazetecinin yedek milletvekilliğiyle ilgili sorduğu soruya, "Biz siyasi partiler yasası değişsin, ön seçimlerle vatandaşın istedikleri milletvekili adayı olsun derken, şimdi çıkıp benim istediklerim milletvekili olsun, ben istemediğimde de yedeğini yerine koyayım diyen yaklaşım Türkiye demokrasisini bugünden yok etmek demek olur. Biz hiçbir işi yedekleri gözeterek yapmayız" yanıtını verdi.
"Henüz bize iletilmiş bir takvim olmadığı için somut bir takvim paylaşamıyorum"
Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Binali Yıldırım'dan randevu talebinin olduğunun hatırlatılarak, görüşmeye ilişkin takvimin sorulması üzerine Böke, "Henüz bize iletilmiş bir takvim olmadığı için somut bir takvim paylaşamıyorum. Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi bu yapılması gereken FETÖ temizliğinin hukuka uygun yapılması, Türkiye'de hukuk dışına taşan yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmaması şuanda partimiz için bugünün öncelikli gündemi. Bu gündemler Türkiye'nin kanayan yaralarının üstünü örtmek için uzatılmamalı" şeklinde konuştu.
"AKP'nin de kendi içinde temizlik ihtiyacını dillendiriyor olması önemlidir"
"AKP'nin de kendi içinde temizlik ihtiyacını dillendiriyor olması önemlidir" ifadesini kullanan Böke, şöyle konuştu:
"Ancak iktidarın en temel görevi konuşmak değil, işi yapmaktır. Artık somut adımlar bekliyoruz. Somut adımların siyasetin de FETÖ'den temizlenmesi için atılması gerektiğini vurgularken biz meclis içerisinde darbeyi soruşturacak komisyonun kurulmasını başta istemiştik zaten. Adil Öksüz'e dair bilgilerin de esasında Meclis'te AKP tarafından kurulması geciktirilen bu komisyonda tartışılması gerekir. Herhangi bir bilgiyi, belgeyi paylaşmak için doğru zemin Meclis'teki bu komisyondur. AKP bugüne kadar ayak diretti. Dileyelim ki 1 Ekim'den sonra halka açık bir biçimde bu komisyon darbe soruşturmasını yapabilsin, belgeleriyle Türkiye'nin çok ihtiyaç duyduğu gerçek bilgilere erişelim."
"Biz hiç tereddütsüz hukukun gerektirdiği ve izin verdiği şekilde AYM'ye götüreceğiz"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın CHP'nin Cuma günü AYM'ye yapacağı başvurusunu değerlendirdiğinin hatırlatılması üzerine Böke, "1991'de AYM'nin iki kararı var. AYM'nin verdiği karar OHAL'i aşan düzenlemeler olduğu takdirde KHK'ların anayasal denetlemeye tabi olduğunu söyler. Bugünün bütün OHAL KHK'ları da bu tanıma açık bir biçimde uymaktadır. Biz hiç tereddütsüz hukukun gerektirdiği ve izin verdiği şekilde AYM'ye götüreceğiz" açıklamasında bulundu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.