Chp Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Son Nokta 9 Temmuz Günü Maltepe Meydanındaki Büyük Buluşmadır”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Partisi Sözcüsü Bülent Tezcan, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Partisi Sözcüsü Bülent Tezcan, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Tezcan, "Son nokta 9 Temmuz günü Maltepe meydanındaki büyük buluşmadır. 14 günlük sürece baktığımızda, bu süreci nasıl tarif ederiz diye sorduğumuzda mutlaka bir çok tarif şekilleri vardır. Ama herhalde bu adalet yürüyüşünü en iyi tarif edecek iki kelime cesaret ve umut olacaktır" dedi.
CHP'nin 14 gün önce başlattığı adalet yürüyüşü Düzce'den devam ediyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Bülent Tezcan, yürüyüşün 14. Gününde basın toplantısı düzenledi. Şehit cenazelerine dikkat çeken Tezcan, "Evlatlarımızın kanının akmadığı, anaların ağlamadığı bir ülke istiyoruz. 16 Nisan referandumuna giderken iktidar, sandıktan "evet çıksın, terör bitecek, şehitlerimiz gelmeyecek" diye halkı kandırmıştı. YSK'yı da dahil ettikleri bir hileyle zorla sandıktan "evet'i aldılar ama şehit cenazelerimiz halen gelmeye devam ediyor. Şehitlerin olmadığı bir ülkeyi kurmak için mücadelemiz devam edecek. Terörün her türlüsünü lanetliyoruz. Terörün olmadığı bir Türkiye'yi kurma yürüyüşüdür bu aynı zamanda. Adalet yürüyüşümüz, terörsüz bir ülke özlemini dile getiren ve ifade eden bir yürüyüşüdür. Bu çerçevede şehit yakınları ve aileleri de çeşitli etaplarda yürüyüşümüze katılıp destek vermektedir. Bu noktada yürüyüşümüze desteklerini sürdürmektedir. Bugün 14. günündeyiz, Adalet yürüyüşünün. Bütün Türkiye burayı izliyor. Türkiye'nin gözü adalet yürüyüşünde. Mahkemede adalet, devlette adalet, seçimde adalet, geçimde adalet, eğitimde adalet, bütün toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldırmak üzere bütün adaletsizlik alanlarını yok etmek üzere yürüyoruz. Bir büyük iddia ile genel başkanımız yola çıktı. 14 gün önce Ankara Güvenpark'tan ben adalet için yürüyorum diye yola çıktı. 14 günden bu yana arkasından önce binler sonra on binler toplanmaya başladı. Biliyoruz ki bu yürüyüşün sonunda İstanbul'daki o büyük alanda milyonlar ile buluşacak" dedi.
"Kılıçdaroğlu adalet ihtiyacı olan herkesin yanındadır"
9 Temmuz 2017 Pazar günü saat 16.00'da Maltepe'deki miting meydanında olacaklarını ifade eden Bülent Tezcan, şöyle devam etti:
"9 Temmuz Pazar günü saat 16.00'da Maltepe'de miting meydanında olacağız. 9 Temmuz Pazar günü saat 16.00'da bütün Türkiye'deki adalet isteği ve özlemi olanlarla buluşacağımız büyük buluşmayı gerçekleştireceğiz. Artık halk olaya el koymuştur. Halkın doğrudan doğruya sahip çıktığı bir ihtiyaç olarak bir çığlık olarak dalga dalga büyüyerek devam ediyor. Türkiye'nin artık adalet sözcüsü var. Türkiye'nin adalet sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Kılıçdaroğlu adalet ihtiyacı olan herkesin yanındadır. Bu yürüyüş bir siyasi parti yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş sağcıların, solcuların, devrimcilerin, muhafazakârların herhangi bir şekilde ambargo koyarak kendi tekellerine aldıkları, alacakları, alabilecekleri bir yürüyüş değildir. Sağcısı, solcusu, devrimcisi, muhafazakârı, herkesin bir ortak özlemde buluştuğu bir yürüyüştür. Mazlumların, mağdurların yürüyüşüdür. Adalet isteyenlerin yürüyüşüdür. Hayatın her alanında adaletsizlikten mustarip olanların bir buluşması ve yürüyüşüdür. Onun için milyonların buluştuğu bir yürüyüştür. Adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu, adım adım temiz adımlarla adalete yürüyor. Son nokta 9 Temmuz günü Maltepe meydanındaki büyük buluşmadır. 14 günlük sürece baktığımızda, bu süreci nasıl tarif ederiz diye sorduğumuzda mutlaka bir çok tarif şekilleri vardır. Ama herhalde bu adalet yürüyüşünü en iyi tarif edecek iki kelime cesaret ve umut olacaktır. Toplumun korkuya teslim olduğu bir dönemde adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü cesareti tetiklemiş, cesareti ateşlemiştir. Artık korkuya teslim olan bir toplum yok. Herkes cesaretle yürüyor. Dün korkanlar bugün Kılıçdaroğlu'nun arkasında; "bir yiğit çıkmış yola yürüyor, bende arkasında yürüyeceğim" deyip bu yürüyüşe destek veriyor. Yürüyemeyen, gönlüyle destek veriyor. Bastonlarıyla gelen teyzeler, nineler, amcalar, tekerlekli sandalye ile gelen engelli vatandaşlarımız, kim varsa herkes cesaretin verdiği o büyük güçle yürüyor. Bu yürüyüş umut yürüyüşüdür. Herşeyin bittiğini sanıldığı bir dönemde, bir yeni çıkışın acaba olup olmayacağı endişesinin hakim olduğu bir dönemde adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu yollara düştü ve şimdi herkes bir büyük umudun olduğunu biliyor. Bu büyük buluşma adalet hedefini gerçekleştirme noktasında umutlu bir gelecek olduğunu herkes biliyor. Her geçen gün fiilen, katılarak verilen destekler, katılması bile bizimle gönlünü paylaşan destekler çığ gibi büyüyor. Bu çerçevede bir teşekkür borcumuz olduğunu biliyoruz. Öncelikle ilk günden bu yana bu yürüyüşe katılan, destek veren Sayın Genel Başkanımızın adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu'nun arkasında yürüyen herkese teşekkür ediyoruz. Fiilen yürüyemediği halde desteklerini bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyoruz. Yol kenarında gönülden, gözlerinin içi gülerek destekleyen, selamlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Siz de basın mensupları olarak bu tarihi yürüyüşün hem tanığı hem de toplumla paylaşma noktasında en önemli yardımcısı oldunuz. Bundan sonra da aynı şekilde sizin vasıtanızla hem Türkiye hem dünya bu kutlu yürüyüşten haberdar oluyor. Bir başka önemli teşekkür borcumuz da emniyet mensuplarına ve jandarma görevlilerine, ilk günden bu yana Ankara'dan başlayıp bugüne kadar yürüyüşün belirli bir düzen ve güven içerisinde geçmesi için çaba harcayan görevlilere de ayrıca teşekkür ediyoruz"
"Provokasyonlar bizi korkutmayacak, bu yürüyüşü zayıflatmayacak"
Yürüyüş boyunca çeşitli provokasyonlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden parti sözcüsü Bülent Tezcan, "Yürüyüş boyunca çeşitli provokasyonlarla karşı karşıya kaldığımızı biliyorsunuz. Provokatif eylemlere hiçbir şekilde karşılık vermeyeceğiz. Provokasyona teslim olmayacağız. Provokasyonlar bizi korkutmayacak, bu yürüyüşü zayıflatmayacak. Her provokasyon, yürüyüşe katılanları ve hatta izleyenleri daha fazla bileyip, bilinci çelikleştiren ve yürüyüşün gücünü artıran bir müdahale niteliğine dönüşüyor. Kararlılığımız karşısında her türlü provokasyon aciz kalacak. Bu yürüyüşü provoke etmek isteyenlerin tamamı aciz kalacaktır. Bu noktada hem provokasyon ihbarları geliyor. Hem provokasyonlara dönük girişimler var. Sükûnetle ve kararlılıkla, cesaretle, tahrike kapılmadan, tahrik etmeden bu yürüyüşü tamamlayacağız. Bu çerçevede yeni önlemler aldık. Milletvekillerimiz özellikle kortejin belli düzen içerisinde yürümesi için görev alacaklar. Şu anda katılan milletvekillerimizden 25 kişilik ekip oluşturduk. Onlar görevli kıyafetleriyle, birbirleriyle irtibat kuracakları cihazlarla, kortej boyunca başından sonuna kadar görev alacaklar. İhtiyaç arttığında, sayı büyüdüğünde sayılarını artırarak özellikle milletvekillerimiz ve parti görevlilerimizin özellikle kortej düzenini sağlamasını hayata geçireceğiz. Düzenli bir biçimde yürüyüşümüzü tamamlamayı hedefliyoruz. Adalet yürüyüşü temel kurallarını belirledik. Bunları bastırdık. 12 ayrı kuralda nasıl yürüneceğini, nelere dikkat edileceğini sabah dağıttık. Bütün yürüyüşçülerimiz bu çerçevede gerekli önlemler alarak yürüyüşlerine devam edecekler" şeklinde konuştu.
"Protesto eden vatandaşlarımıza husumetle bakmıyoruz"
Yürüyüş sırasında protesto eden vatandaşların da olduğunu ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, protesto eden vatandaşlara husumetle bakmadıklarını ifade ederek şöyle devam etti:
"Tabi bu arada provokasyonlar var, destekler var. Protesto eden vatandaşlarımız da var. Bunları da görüyoruz. Biz adalet yürüyüşündeyiz. Biz demokrasiye inanan bir anlayışa sahibiz. Biz demokratik sınırları içerisinde protesto etmenin de bir hak olduğunun da bilincindeyiz. Onun için protesto eden vatandaşlarımız, çok sayıda değil. Sevindirici olan şudur. Selamlayan ve destekleyenlerin sayısı protesto edenlerin kat ve kat üzerindedir. Bu memnuniyet vericidir. Ancak protesto eden vatandaşlarımıza husumetle bakmıyoruz. Biz nasıl adalet için yürüyorsak, onların da demokratik ölçüler, uygar ölçüler içerisinde protesto etmelerini anlayışla karşılıyoruz. Onlar bizim düşmanımız değil. Onlar için de yürüyoruz. Onlar da bir gün adalet ihtiyaçları olduğunu fark edecekler. Bugün siyasetin kamplaşma tuzağı içerisinde bunu görmüyor olabilirler. Bugün siyasetin çatışma ortamı içerisinde bunu görmüyor olabilirler. Ama yarın onlar da adalet ihtiyacını yakıcı bir şekilde hissettiklerinde "evet adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu, bizim için de yürümüştü. Onun arkasındaki milyonlar bizim için de yürümüştü" diyecekler. Onlar için bizim bir husumetimiz yok. Ama bir tavsiyemiz var. Oturup bir kere düşünsünler. Ana muhalefet partisi genel başkanı 420 km yolu yürümeye karar vermiş. Bütün konforundan vazgeçmiş. Parlamento çatısı ve sınırları içerisinde derdini anlatamamış belli. Televizyonlar mikrofonu uzattığında konuşuyor ama derdini anlatamamış belli. Başbakan ile oturmuş konuşmuş, memleketin meselesini şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, o zaman Cumhurbaşkanıydı parti genel başkanı değildi. Onunla oturmuş, konuşmuş memleket meselelerini, anlatamamış. Bütün bunlardan sonra bakmış şimdi 420 kilometre yol gidiyor. Bir çok vatandaşımızın evinden çıkıp kahveye gitmeye üşendiği bir dönemde 420 km yolu tek bir kelime tek bir söz ile yürüyor. Adalet diyor. CHP demiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını yıkacağım demiyor. Bir siyaset husumetinden bahsetmiyor. Adalet diyor. Bir düşünün o protesto eden sınırlı sayıda vatandaşlarımız. Bir düşünün, neden? Bu kadar konforu bırakıp 35 derece sıcağın altında, fırtına yağmurun altında bir ana muhalefet partisi genel başkanı niye yürür? Bütün Türkiye, dünya bunu düşünüyor. Sizde bunu bir oturup düşünün. Düşündüğünüzde siz de anlayacaksınız bunun ne kadar kutlu bir yürüyüş olduğunu.
Bir tavsiyemde hükümete. Bu yürüyüşte, bakıyoruz hükumet yetkilileri öfkelenmiş, telaş içerisindeler. Bu yürüyüşü şu veya bu şekilde bir yerlere yamamanın peşindeler. Bu yürüyüşe kılıf uydurmanın peşindeler. Hiç uğraşmayın. Bu yürüyüşün bir tane sebebi ve anlamı vardır. Adaleti yok ettiniz, yok ettiğiniz adaleti istiyoruz. Yok ettiğiniz adalet için bu kendi bedenimizi kilometrelerce yol yürüyerek bir zorluğun altında bu mücadeleye yatırdık. Siz adaleti yok eden bütün ittifakların baş aktörüydünüz. Dün FETÖ ile ittifak halinde adaleti bu ülkeden kaldırdınız, kaybettiniz, yok ettiniz. Birlikte tezgahladınız bu davaları, bu kumpas davalarını. Birlikte devlette liyakat sistemini çökerttiniz. FETÖ ile ittifak halinde mezarlarında yatanları bile kaldırıp, ülkenin hukuk düzenini alt üst ettiniz. Onlara bile huzur vermediniz. Anayasa referandumunda kalkın diye birbirilerinize methiyeler düzdünüz. Devleti birlikte çökerttiniz. 15 Temmuz belasını bu memleketin başına bela ettiniz darbe girişimini, musallat ettiniz. Dün FETÖ ile ittifak halinde bu adaleti yok ettiniz. Bu gün iki cambaz bir ipte oynamaz misali, bir cambaz ipten düştü. Ama öbür cambaz ipin üzerinde yeni yardımcılar bularak ipte yürümeye devam ediyor. Yeni cemaat ittifaklarıyla adaleti yine yok etmeye devam ettiniz. Ediyorsunuz. Ortakları, müttefikleri değişiyor. Ama bir aktör var ki o değişmiyor. O da AK Parti iktidarı. Adalet ve Kalkınma Partisi adaleti yok eden bütün bu girişimlerin baş aktörüdür. Ama baş aktör her zaman görevde. FETÖ terörün de bölücü teröründe bu ülkedeki en önemli sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır. Onun için iktidara bir tavsiyemiz var adalet yürüyüşünden korkmayın. Partinizin adında adalet var, adaleti yok ediyorsunuz. Ama Türkiye'nin bir adalet sözcüsü var. Adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu bir kutlu yürüyüşe başladı. Bu yürüyüşün sonu sizler için de gelecekte hayırlı olacaktır. Hesabınızı verirken de hukuk ve adalet içerisinde vereceğiniz bir Türkiye oluşturulacak."
"Bu mücadele adaleti kazanıncaya kadar devam edecek"
14. günümüzü tamamlamak üzereyiz. Yarı etabını bitirdik. Bir 10 kilometrelik yol var. Bugüne kadar 241 kilometre yol yürüdük. Bu kutlu yürüyüş yarıyı geçti. Yaklaşık 179 kilometre daha yolumuz var. Tabii ki bu yürüyüş 9 Temmuz günü İstanbul'daki mitingle bitmeyecek. Bir yeni yürüyüşten bahsetmiyorum. Ama bu mücadele adaleti kazanıncaya kadar devam edecek. Adalete ulaşıncaya kadar mücadelemiz devam edecek. Son olarak yine bu yürüyüşe destek veren, gönüller bizimle olan herkese teşekkür ediyorum.
"Oraya kartvizitlerini bırakmışlar, Düzce halkına yapılmış saygısızlıktır"
Şimdi onlar oraya kartvizitlerini bırakmışlar. Önce şunu bir ayıralım. Düzceli vatandaşlarımızı, hemşerilerimizi, ilimizi bu çirkin provokatif eylemden ayırıyoruz. O aslında bize bir hakaret olmanın ötesinde Düzce halkına yapılmış bir hakaret ve saygısızlıktır. Düzceli hemşehrimizin de bundan rahatsız olduğunu ilettiler. Siyasi aidiyet vardır yoktur o konuda spekülasyon yapmak istemem. Ama şunu biliyorum ki bu yürüyüşten çok ciddi rahatsız olup, bu rahatsızlığını ulu orta ifade edenler bu tip provokatif eylemlere bilerek yada bilmeyerek pozisyon hazırlayanlardır. İktidara çok büyük sorumluluk düşüyor. Prokovatif eylemlerin önünü açacak ifadelerden kaçınmak, sakınmak, iktidar sorumluluğundadır. Çok çirkin bir saldırıydı. Kötü bir tabloydu. Çok rahatsız edici koku yayan bir durumdu ama güzel, temiz ve saf bir hedef var o da adalet hedefi. Adalet inancına yetmeyecek. Düzceli hemşerilerimizi buradan ayırıyoruz, o kendine yakışan kendi kartvizitine uygun eylemi yapmıştır. Arkasında bu işi provoke eden ve onu teşvik eden kişiler de aynı şekilde kendilerine yakışanı yapmışlardır. Bize yakışan, yolda yürümeye devam edeceğiz.
"Mafya babalarının iktidar güzellemesi yaparak muhalefeti kan akıtmayla tehdit ettiği süreçten geçiyoruz"
İktidarların fırsat vermediği sürece mafya babalarının rahatlıkla tehdit edip konuşabilmelerinin mümkün olduğunu söyleyen Bülent Tezcan, şöyle devam etti:
"Son dönemlerde mafya babaları özellikle beyanatta bulunma yarışına girdiler. İktidarlar fırsat vermediği sürece mafya babalarının rahat rahat tehdit edip konuşabilmeleri pek mümkün değildir. Ama biliyoruz ki mafya babalarının iktidar güzellemesi yaparak muhalefeti kan akıtmayla tehdit ettiği bir süreçten geçiyoruz. Mermi atma olayı yeni değildir. Genel başkanımıza yönelik benzer tehditler yapılmıştır. Bölücü terör örgütü sayın genel başkanımıza ayrıca bir başka silahlı saldırı hazırlığındaydı Karadeniz ziyareti gezisi sırasında. Bu çerçevede bu gün de bir mermi yolda atıldığını gördük. Haberini aldık. Mermi değil oraya otomatik tüfek de atsalar bizi korkutmaya güçleri yetmeyecek. Kararlılığımız devam edecek. Bu tehditlere ve şantajlara pabuç bırakmayacağız. Biz bu yola çıkarken tehditlerin sayısı, niteliği yada niceliğinin ne olacağını düşünerek yola çıkmadık. Hedefimizin kutsallığı, davamızın kutsallığını düşünerek yola çıktık. O yüzden bu saldırılara itibar etmiyoruz."
"Adalet yürüyüşünü parti kimlikleri üzerinden konuşmak doğru değil"
Adalet yürüyüşüne ÖDP, Demokrat Parti'nin yanı sıra farklı siyasi partilerden de destek verenler olduğunu ifade eden Tezcan, şöyle devam etti.
"Önce şunu bilmekte yarar var. Biz bu yürüyüşü bir siyasi parti yürüyüşü olarak yapmıyoruz. Çıktığımız günden bu yana adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşü için çıktım dedi. Bugün Demokrat Parti genel başkanı buradaydı. Yöneticiler buradaydı. Başka siyasi partilerden gelenler var. ÖDP Genel Başkanı da buradaydı. Farklı farklı yapılardan destek açıklamaları var. Ülkücü kesimden var. Muhafazakar, devrimci, solcu, sağcı fark etmiyor. Adalet ortak paydasında buluşan herkes burada. Biz parti bayrağı ile yürümüyoruz. Adalet yürüyüşünü parti kimlikleri üzerinden konuşmak doğru değil. Katılımları da parti kimlikleri üzerinden tarif etmek yada anlamak doğru değil. Bizim herhangi bir şekilde parti kimliğine dayalı bir destek arayışımız veya buluşmamız söz konusu değil. Hayır yürüyüşünde olduğu gibi, referandum süresinde olduğu gibi nasıl fark etmiyorsa tek adam rejimine hayır diyenler aynı yerde buluşup sandıkta hayır demişse bugün de adalet ortak paydasında buluşanların siyasi kimliği olmaksızın, bayrakları flamaları olmaksızın, yürüyecekleri bir güzergahtır. Meseleye böyle bakmak lazım."
"Terör örgütleri adaletin düşmanıdır"
Terör örgütlerinin adaletin düşmanı olduğunu ifade eden parti sözcüsü Bülent Tezcan, "Terör örgütleri adaletin düşmanıdır. Her türlü terör, bölücü terör, diğer terör örgütleri adaletin en baş düşmanlarından birisidir. Terör örgütlerinin herhangi bir şekilde böyle bir beyanları varsa dahi kabul edeceğimiz bir şey değil. Destek değil köstek olma beyanıdır. Tam tersine bu yürüyüşü sabote etmeye, provoke etmeye, değerden düşünmeye dönük bir beyandır. O beyanları kabul etmiyoruz. Bizimle bir ilgisi yoktur. Terör elinden silahı bırakacak. Terörden vazgeçecek, gerçekten adalet arıyorsa terörle mesafesini koyup ondan sonra dönecek adalet arayışı içerisinde olacak" diye konuştu.
"Adalet sözüne gayri milli diyen bir anlayışa ne diyelim"
Adalet duygusunun insanlığın en kadim ortak duygularından birisi olduğunu ifade eden Tezcan, " Adalet sözüne gayri milli diyen bir anlayışa ne diyelim. Bütün inançlarda adalet en kutsal sözdür. Bütün peygamberler adalet arayışının peşine düşmüşlerdir. Bütün kutsal inançlar adalet duygusu etrafında toplanmayı önermişlerdir. İnsanlığın en kadim ortak duygularından birisi adalet duygusudur. En insani istektir. Adalet isteğini gayri milli diye tarif etmek olsa olsa millilikleri konusunda bu güne kadar yaptıklarına ve çok ciddi şüphe uyandıran tutumu olanlara mahsus bir tarif olabilir. Onların hala "Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" sözleri kulaklarımızda çınlıyor, gitmedi" şeklinde sözlerini tamamladı.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.