Çocukluk Çağı Travmalarına Dikkat

Çocukluk Çağı Travmalarına Dikkat

Uzman Psikolog Merve Demir, çocukluk çağı travmaların çocuk suçluluğunu hazırlayan önemli bir etken olduğunu söyledi.

Uzman Psikolog Merve Demir, çocukluk çağı travmaların çocuk suçluluğunu hazırlayan önemli bir etken olduğunu söyledi.

Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Çocuk-Ergen Psikoterapisti Uzman Psikolog Merve Demir, "Günümüzde tüm dünyada, çocuk suçluluğu önemli bir sorun. Giderek artış gösteren bu duruma doğru müdahale edebilmek için, çocukların neden suça sürüklendiğini anlamak gerekiyor. Zihinsel yetersizlikler, düşük zekâ düzeyi, suça karışma ihtimalini arttırır. Çünkü etki altında kalmayı kolaylaştırır. Bu çocuklar kötü niyetli kişiler tarafından kolaylıkla kandırılabilirler. Ayrıca, bu durum çocuğun okuldaki başarısını ve uyumunu etkiler. Çocuğun okula ilgisi azalır, okuldan kaçabilir. Böylece olumsuz ortamlarda bulunabilir" dedi.

"Çocukluk çağı travmalarına dikkat"

Uzman Psikolog Merve Demir, "Suça karışmış çocukların yaşamlarında, aileleri tarafından ihmal edilme, şiddete maruz kalma ve cinsel istismar oranının yüksek olduğu bilinmektedir. Çocukken fiziksel şiddete maruz kalan bireyler, şiddet içeren suçlar işleyebilirler. Çocukluk travmaları, çocuğun adil ve güvenilir dünyaya olan inancını sarsar. Çocuğun adil olmayan bir dünyaya inanması da, çocuk suçluluğunu hazırlayan önemli bir etkendir" ifadelerini kullandı.

Ruhsal bozukluklarında çocukları suça yönelttiğini kaydeden Uzman Psikolog Merve Demir, "Suça yönelmiş çocuklarda davranış bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi tanılarla sık karşılaşılmaktadır. Ayrıca anne ve babadaki ruhsal bozukluklar da, çocukta suça zemin hazırlamaktadır. Aile yapısı da suça yöneltmeyi etkiler. Suça yönelen çocuklar çoğunlukla geniş ailelerden gelmektedir. Ailede çocuk sayısı arttıkça, ebeveynlerin çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması zorlaşır. Anne-babalar çocuklarını denetimde yetersiz kalabilirler. Gereksinimlerini aileleri tarafından karşılanmayan çocuklar, farklı baş etme yollarına yönelebilir ve suça sürüklenebilirler. Ayrıca suça itilmiş çocukların ailelerinin, genellikle düşük eğitim seviyesine sahip oldukları görülmektedir" açıklamalarında bulundu.

Baskıcı, fiziksel cezalara yer veren, tutarsız ailelerde yetişen çocuklarda; saldırganlığa sık rastlanıldığını belirten Uzman Psikolog Merve Demir, "Bunun tam tersi şekilde, çocuğun tüm isteklerini karşılayan, çocuğu aşırı serbest bırakan ve şımartan ailelerde büyüyen çocuklar ise, kendi istek ve davranışlarını kontrol etmeyi öğrenemezler. Kurallara uyum sağlayamazlar. Anne babanın bu tutumu, çocukta kontrolsüz davranışlara ve suça yol açabilir. Anne ve baba arasındaki problemli ilişki, çocuklar için güvensiz bir ortam yaratır. Çocuk ev ortamını tercih etmez ve zamanı ev dışında geçirmeyi tercih eder. Bu suça yönelmeye sebep olabilir. Bazen çocuk bu olumsuz davranışları yalnızca anne babasına tepki olarak gösterir. Ölüm, boşanma gibi nedenlerle aile bütünlüğünün bozulması, çocukta uyum ve davranış bozukluklarına yol açabilir. Özellikle tek ebeveynli aileler, gelir yetersizliği yaşayabilir. Çocuklarını daha az kontrol edebilirler. Böylece çocuk suça yönelebilir. Evlilik ilişkilerindeki problemler, yoksulluk, çocuktaki fiziksel ya da gelişimsel problemler, çocuğun anne ya da baba tarafından istenmemesine sebep olabilir. Ailesi tarafından istenmediğini hisseden çocuk, ailesine karşı öfke hisseder. Saldırgan davranışlarda bulunabilir. Suça karışabilir. Ailede suça karışmış bir kişi olduğunda, çocuğun suça sürüklenme olasılığı da artar. Çünkü çocuk, anne ve babasını model alır. Anne ya da baba tutuklanarak cezaevine girmişse, aile parçalanmış olur. Ayrıca bu durum; çocuğun arkadaş çevresinde dışlanmasına ve daha olumsuz arkadaş gruplarına yönelmesine sebep olabilir" diye konuştu.

Uzman Psikolog Merve Demir, çocuğun suça yönelmesinde ki diğer sebepleri şöyle sıraladı:

"Okul: Olumlu okul şartları, çocuğun hayatındaki dezavantajları telafi edebilir. Ailenin bir sebeple çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacını karşılayamaması durumunda, bu görevi okul üstlenebilir. Düzenli okula gitmek, çocuğun kötü çevrelerle olan ilişkisini kesebilir. Ayrıca çocuğun toplumsal kurallara uymasını sağlar. Ancak tam tersi şekilde okullarda hissedilen sert disiplin, kurallar ve topluma karşı saygılarının azalmasına da sebep olabilir. Çocukların okuldaki arkadaşları tarafından reddedildiğini algılaması da suça yönelme davranışlarını arttırmaktadır.

Arkadaş Çevresi ve Boş Zaman Alışkanlıkları: Özellikle ergenlik döneminde çocuk; arkadaş grubunun etkisine, her zamankinden daha açıktır. Arkadaş grubunda saldırgan davranışları olan, suça eğilimli çocukların olması, çocuğu suça yöneltebilir. Suça yönelen çocukların büyük bir kısmının, suç öncesinde boş zamanlarını internet kafelerde geçirdikleri saptanmıştır.

Göç, Ekonomik Sıkıntılar: Göç sürecinde, alışılmış sosyal çevreden kopma, maddi ve manevi destekten yoksun kalma ve ekonomik sıkıntılar suça neden olabilir. Kültürel farklılıklar düşmanlık duygularını ortaya çıkarabilir. Göç eden genç, kendisinin bir parçası olmadığını düşündüğü sosyal kurumlara ve düzene saygı duymayabilir. Bu nedenle hangi davranışın yanlış veya suç olduğu konusunda karmaşaya düşer. Göç ve kentleşmenin getirdiği yoksulluk, çocukların çalışma hayatına girmesine neden olur. Çalışan çocuk; aile denetiminden uzak kalır, olumsuz davranışlara karşı korumasız hale gelir ve suça yönelebilir. Ekonomik olarak zayıf bölgelerde yaşayan çocuklarda suç oranı daha fazladır. Çünkü çocuk, isteklerine yasal yollarla ulaşma fırsatının olmadığını düşünür. Ümitsizlik yaşar ve suça yönelebilir. Düşük sosyo-ekonomik düzey, suçluluk için tek neden olmasa da, suça elverişli bir ortam hazırlamaktadır."

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.