Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa’ya Seslendi
Denizli'de konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'ya sert tepki göstererek, "Siz Recep Tayip Erdoğan'a "diktatör" dediğiniz sürece bilesiniz...
Denizli'de konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'ya sert tepki göstererek, "Siz Recep Tayip Erdoğan'a "diktatör" dediğiniz sürece bilesiniz ki Recep Tayip Erdoğan da size "faşist" de diyecek "Nazi" de diyecek" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi, özgürlük, insan haklarındaki yanlışlıklar için ikazda bulunduklarını belirterek, "Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Söylediklerimiz Avrupa'ya acı geliyorsa bilsinler ki biz onları dost kabul ediyorduk da ondan söylüyoruz. Türk arkadan hançerlemez. Arkadan kuyu kazmaz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 milyar TL'lik 112 kamu yatırımının toplu açılış törenini gerçekleştirmek üzere Denizli'ye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı on binlerce Denizlili izlerken, Türk bayrakları ve "Evet" yazılı flamalar taşıdı. Açılış törenine, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Denizli Valisi Ahmet Altıparmak, Denizli İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, AK Parti'li milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları da katıldı. Erdoğan, konuşmasında Avrupa'ya yüklendi.
"Hesabını vereceksiniz"
Referandum tarihi olan 16 Nisan'ın üretim ve süratle kalkınmayı getireceğini kaydeden Erdoğan, "Bundan öncekiler neredeydi, biz neredeyiz. Ana muhalefetin bu ülkede terör estirdiği zamanı biliriz. Bunlar Menderes idama götürüldüğünde alkışlayanlardı. Bunlarda demokrasi yok. İşte Avrupa Almanya'sında, Hollanda'sında, İsviçre'sinde, Belçika'sında demokrasi mi var? Bunlarda özgürlük adına bir şey yok. İnanç özgürlüğü adına bir şey yok. Sabah gazetesinin Avrupa baskısını, Avrupa parlamentosunda yasakladılar. Hani basın özgürlüğü vardı? Niye yasakladınız? Hesabını vereceksiniz. Recep Tayip Erdoğan'a "diktatör" de, Recep Tayip Erdoğan "faşist, Nazi" dediğinde rahatla. Size rahat olmayacak. Siz Recep Tayip Erdoğan'a "diktatör" dediğiniz sürece bilesiniz ki Recep Tayip Erdoğan da size "faşist" de diyecek "Nazi" de diyecek. Bizim Avrupa'daki mabetlerimizin duvarlarına bunlar gamalı haç yapıyor mu? Ey devlet sen neredesin? Neden müsaade ediyorsun? Bizim camilerimizin camı çerçevesi indiriliyor mu? Neden takip etmiyorsunuz? Birçok vatandaşımız öldürüldü. Hala neticesi yok" ifadelerini kullandı.
"Sen kimsin ya, haddini bil"
Avrupa'nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası üç gün baş sağlığı dilemediğini vurgulayan Erdoğan, Almanya İstihbarat Başkanı'na yönelik olarak şöyle konuştu:
"Bu Avrupalılar üç gün baş sağlığı dileğinde bulunan olmadı. Bunlara güvenmeyin. Bunlar FETÖ'yü destekliyordu. Almanya İstihbarat Başkanı açıklama yapıyor. Diyor ki "bu olayların arakasında biz bir terör örgütü olarak FETÖ'yü görmedik" diyor. Şunlara bak. Sen ne anlarsın FETÖ'den FETÖ'nün ter örgütü olup olmadığından? Sen kimsin ya haddini bil. Bu ne demek; Almanya'nın en üst düzey olanlar diyor ki "ben söylemiyorum sen söyle." Bu o demek."
"Dost kabul ediyorduk da ondan söylüyoruz"
Türkiye'nin 54 sene Avrupa Birliği kapısında bekletildiğini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'yi kapıda bekletiliyor. Neden? Avrupa Birliği'nin içinde bir tane Müslüman ülke var mı? Türkiye'yi hazmedemiyorlar. Nüfusunuz kalabalık diyorlar. Almanya nüfusu da bizim kadar. Ülkemize, ülkemizi temsil eden insanlara yapılan muamelenin AB değerlerine uymadığını söylüyoruz.Ben bunları söyleyince rahatsız oluyorlar. Bunun neresi tehdit? Bizim yaptığımız; demokrasi, özgürlük, insan hakları yanlışlıkları sebebi ile doğacakları sonuçları konusunda ikaz etmekten ibarettir. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Söylediklerimiz Avrupa'ya acı geliyorsa bilsinler ki biz onları dost kabul ediyorduk da ondan söylüyoruz. Türk arkadan hançerlemez. Arkadan kuyu kazmaz. Merak etmesinler. Ne düşünüyorsak açıkça söyleriz."
"Birbirlerini yemişlerdi"
Konuşmasında, anayasa değişikliği hakkında da değerlendirmede bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eski sistemde hükümetler Mecliste kuruluyordu. Bir parti çoğunluğu elde etmişse sorun yok. Koalisyonlar otellerde kuruluyordu. Milletvekilleri pazarlarının açıldığı günleri hatırlayanlar çoktur. 1970'li yıllarda hükümetlerin ortalama ömrü 9 aydı. 1990'lı yıllarda 14 aydı. 1950'den bu yana ülkemizde her 16 ayda bir hükümet değişmiştir. 9 ayda, 16 ayda hükümetlerin kurulup indiği bir ülkede istikrar, güven olur mu? 60 darbesinin ardından ülkemizde öyle sistem kuruldu ki cumhurbaşkanı ve başbakanlar adeta birbirlerini yemişlerdi. Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile kavgalıydı ve istifasını da istemiştir."
"Herkes uzaya giderken meşgul oldukları şey Gezi Parkı'nda oynamaktı"
Geçmiş dönemlerde cumhurbaşkanının bir tarafa, başbakanın bir tarafa çektiği Türkiye'nin siyasi krizlerden başını kaldıramadığını belirten Erdoğan, "Muhalefet partisinin başındaki zat, "herkes uzaya giderken Türkiye nereye gidiyor" diyor. İşte o zaman koalisyonlarla, cumhurbaşkanı-başbakan kavgalarıyla uğraşılıyordu ey Kılıçdaroğlu. 15 senedir Türkiye nasıl kalkınıyor? Çünkü koalisyon olmadı. Bizler ülkemizi sıçrattık. Denizli 15 yıl önce neydi, bugün ne oldu. Sayın Gül başbakandı. Aydın'a geldi. Aydın-Denizli arası bölünmüş yol meselesi vardı. Orada söz verdim. Aydın-Denizli arasını bölünmüş yol yaptık. Biz yol medeniyettir dedik, yol yaptık. Bunların herkes uzaya giderken meşgul olduğu şey Gezi Parkı'nda oynamaktı. Biz ise acaba eğitim sisteminde neler yaparız, üretimde ne yaptık; eğitim sağlık adalet emniyet dört temel direk dedik. 75 üniversitemiz varken, 181'e çıkarttık. Şuanda üniversitesi olmayan il yok. Üniversitelerdeki öğrencileri dilenci durumuna düşüyorlardı. Onlara ciddi rakamlarla burslar vermeye başladık. Bazı gençler illa da burs diyor. İlla da "burs" deme. Kredi iş bulduğunda ödemeye başlıyorsun ve faizsiz. Böyle imkan kaçırılır mı? Türkiye'de 270 bin derslik ilk ve orta öğretimde ilave ettik. Hastanesi olmayan ilimiz yok. Şimdi şehir hastaneleri kuruyoruz. Biz sıçramak zorundayız. muhasır medeniyetler seviyesine çıkmak zorundayız" dedi.
"Hayırcılar bir garip"
Türkiye'nin tek partili hükümet dönemlerinde yüzde 6, koalisyon dönemlerinde yüzde 4 büyüdüğünü dile getiren Erdoğan, "Geçmişi hiç saymıyorum. Sadece 1990 yılının başından beri tek parti ile yönetilseydi Türkiye iki kat daha zengin olacaktı. Kişi başına düşen milli gelirimiz şuan 11 bin dolar. Şimdi 22 bin dolar olacaktı. İnşallah daha fazlası olacak. Bu hayırcılar bir garip. Herkes oyunda serbesttir ama bunlar bir garip. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapılırken "hayır" diyordu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapılırken de "hayır" diyorlardı. Biz Yavuz Selim Köprüsü'nün temelini atıyoruz, buna da "hayır" dediler ama bu köprüler şakır şakır hizmet veriyor. Kendileri de üzerinden rahatlıkla geçiyor. Çünkü neden "hayır" dediklerini bilmiyorlar. Şimdi de farkında değiller" ifadelerine yer verdi.
"Kimler "hayır" diyor önemli"
Referandumda "hayır" diyene saygı duyduklarını ancak ama kimlerin "hayır" dediğini önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kandil'deki PKK terör örgütünün başındaki "hayır" diyor. İmralı'daki "hayır" diyor. Prensilvanya'daki FETÖ'cü "hayır" diyor. E şimdi "hayır" diyenin bunu iyi düşünmesi lazım "acaba hayır derken kimlerle beraberim" diye. Kişi sevdikleri ile beraberdir. Bizim içeride de dışarıda da kimse ile kavga etmek gibi niyetimiz yok ama milletimize karşı sorumluluğumuz var. Nasrettin Hoca'ya "kıyamet ne zaman kopacak?" diye sormuşlar. O da "karım öldüğünde küçük, ben öldüğümde büyük kıyamet kopacak" demiş. Ülkemizin başına kötü bir olay geldiği zaman hep birlikte kıyameti yaşarız. Yakın çevremizde yaşananları görüyorsunuz. Bizim büyük gücümüz birlik ve beraberliğimizdir" diye konuştu.
"Teveccüh gösterilirse beraber yürürüz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizler faniyiz. 16 Nisan'a çıkmak için elimizde senet yok. Bazıları "Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak?" diyor. Bu Tayip Erdoğan için yapılan bir sistem değişikliği değil ki, başka bir şey. Rejim, 1923'te. Biz yeni yönetim sistem ile adım atıyoruz. Tayip Erdoğan bir fani. Yapmamız gereken; öyle bir sistem kuralım ki kim gelirse gelsin ülkemizi çok ileriye taşıyacak bir yapıyı bulsun. Yeni sisteme göre seçimler Kasım 2019'da yapılacak. Eğer partim aday yapar, milletim de teveccüh gösterirse beraber yürürüz başka birine teveccüh gösterirse o gelir. En büyük güvencem sizsiniz. Çünkü bu milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak öyle kolay değil. Onlar milletin bu sistemle kendilerine teveccüh etmeyeceğini biliyorlar o yüzden meseleyi başka tarafa çekiyorlar" dedi.
"George'a Hans'a bakmayız"
Konuşmasında vatandaşların "İdam isteriz" sloganları üzerine Erdoğan, "Öyle ise işte 16 Nisan. 16 Nisan bunun kırılma noktasıdır. 16 Nisan'dan sonra onay için geldiğinde ben bunu onaylarım. Avrupa Birliği ne der beni enterese etmez. Biz George'a, Hans'a bakmayız. Biz, Ahmet'e, Mehmet'e, Ayşe'ye, Fatma'ya bakarız. Biz Rabbimize bakarız" diye cevap verdi.
"Gövdesini siper eden bir millet gördüm"
Türkiye'nin 1923'te rejimini cumhuriyet olarak belirlediğini söyleyen Erdoğan, "Gerçek anlamda halkın yönetimi haline gelebilmemiz elbette zaman almıştır. Milletimiz hukuk devletini özümsemiştir. Bizim de amacımız milli, yerli, demokrat, özgürlükçü ve müreffeh Türkiye'yi daha ileriye taşımaktır. Bugünlere demokrasi ile geldik. Bundan sonra da yolumuza demokrasi ile devam edeceğiz. Mücadelenin en ön safında 15 Temmuz'da olduğu gibi biz yer alırız. Tıpkı silah zoruyla ülkeye el koymaya çalışan FETÖ ihanet çetesine yaptığımız gibi. O gece gövdesini siper eden bir millet gördüm. Şehit ve gazilerimiz var ama ülke kurtuldu" dedi.
"Badırdayıp duruyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Badırdayıp duruyorlar. Biz Türkiye yeni hükümet sistemi ile daha çok yatırım yapacak, daha büyüyecek, daha zengin olacak, güvenoyu kalkacak, istikrar olacak diyoruz. Çünkü hükümet 5 yıl "ben bu işi götüreceğim" diyecek. Herhangi bir kriz yok. Şikayet mi var? Yazılı soru önergeleri ile Anayasa Mahkemesine varıncaya kadar hepsi hakkında soru önergesi verirsin. Karşı çıkanların, ülkemizi daha ileriye götürme taahhüdünü gören oldu mu? Ben görmedim. Derler ya, "ağlarsa anam ağlar" diye. Ülkemiz için dertlenirsek milletimizle biz dertleniriz. Onların her şeyi gibi ağıtları da yalandır."
"Yapacağımız şey basit"
Denizli hakkında da konuşan Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: "2 yıllık bir aranın ardından bir kez daha sizlerle birlikte olmanın memnuniyeti içindeyim. Denizli'nin tüm ilçe ve mahallelerindeki kardeşlerime selamlarımı iletiyorum. Denizli; bağımsızlığın, özgürlüğün, hürriyetin kıymetini iyi bilir. Denizli, düşman işgaline uğramamıştır ama milli mücadelede en ön saflarda yer almıştır. Denizli halkı, terörle mücadelede de yiğitliğini ortaya koymuştur. Denizli'nin son 1,5 yılda 16 şehidi var. Buradan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmeti yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Türkiye 16 Nisan'da tarihi bir tercihte bulunacak. Yapacağımız şey basit. Ülkemizin eski yönetim sistemiyle mi yönetileceğinin yoksa yeni bir yönetimle mi yönetileceği seçilecek."
"Bakan Zeybekci, vatandaşlarla şiir okudu"
Açılış töreninde konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise şunları söyledi: "Denizlimize resmi olarak bugün 25'inci defa şeref veriyorsunuz. Bu ziyaretlerinizle gurur duyuyoruz. Bundan tam 13 yıl 4 gün önce tekrar Denizli'deydiniz. Yine Denizli'ye bir baharın gelişini müjdeleyerek, "Denizli'yi dünya ülkeleri ile buluşturacak bir belediye başkanı istiyoruz" demiştiniz. O gün sizlerin talimatıyla Denizlimizi vizyon şehir yapmakla kalmadık, aynı zamanda parmakla gösterilen bir şehir yaptık. Biz de söz vermiştik. İl binamızın üzerine pankart asmıştık. "Denizli hak ettiğini alacak" demiştik. Denizli hak ettiğini aldı mı? Denizli Ege'nin vizyon şehri oldu mu? Avrupa'nın imrendiği bir şehir oldu mu?" Zeybekci'nin bu sorularına alandaki vatandaşlar hep bir ağızdan "Evet" diyerek cevap verdi. Zeybekci, alanı dolduran vatandaşlarla birlikte Necip Fazıl Kısakürek'in "Mehmet'im" şiirini okudu.
Erdoğan yeşil pasaport verdi
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan da, Denizli'nin 3 yıl önce büyükşehir olmasından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürlerini sundu. Konuşmaların ardından Kurtuluş Savaşı'nda müftü Ahmet Hulusi'nin taşıdığı sancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Denizlili 6 ihracatçıya yeşil pasaportlarını verdi. Ardından 1 milyar tutarındaki 112 kamu yatırımın toplu açılış töreni gerçekleştirildi.
Yatırımların içerisinde 18 okul, toplam 750 öğrenci kapasiteli dört pansiyon ve yurt, Otistik Çocuklar Özel Eğitim ve Uygulama Merkezi, toplam 231 yataklı üç devlet hastanesi ve iki sağlık hizmetleri istasyonu, çeşitli kamu kurumlarına ait bir bölge, yedi il ve ilçe hizmet binaları, bir ilçe adalet sarayı, bir gölet, üç köprü, bir kavşak, bir huzurevi, bir engelsiz yaşam, bakım ve rehabilitasyon merkezi yer alıyor.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.