Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bunların Siyasette Jübile Zamanı Gelmiş Ama Hala Direniyorlar”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ana muhalefeti futbol benzetmesi ile eleştirerek, "Aslında bunları siyasette jübile zamanı çoktan gelmiş ama hala direniyorlar....
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ana muhalefeti futbol benzetmesi ile eleştirerek, "Aslında bunları siyasette jübile zamanı çoktan gelmiş ama hala direniyorlar. Onun için de çıktıkları tüm maçlarda yeniliyor. Daha önce 7 defa yenilmişlerdi inşallah 16 Nisan'da 8'inci defa yenilecekler. İnşallah bu defa mesajı alırlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Futbol Zirvesi'ne katıldı.
"Futbol tarihi hezimetin kıyısından koparılmış muhteşem zaferlerde doludur"
Zirvede konuşan Erdoğan sporun kaynaştıran ve farklı kimlikleri bir araya getiren yönüne dikkat çekerek, "Günümüzde futbol herhangi bir spor dalı olmanın çok ötesinde anlamlara sahip. Futbolun özünde rekabetle birlikte fedakarlık vardır, centilmenlik vardır, dostluk ve dayanışma vardır. Bu oyunda kazanmak için sahaya çıkan oyuncuların bireysel yetenekleri yanında, arkalarında güçlü bir yönetim desteğine, teknik desteğe, birlikte sergileyecekleri uyuma ihtiyaç vardır. Bu yöneticisinden sahadaki futbolcusuna varıncaya kadar birlikte oluşan dayanışma, tribünlere de aynı zevki verecektir. Hakem bitiş düdüğünü çalana kadar pes etmemeyi gerektiren bir oyunda, ümitsizliğe asla yer yoktur. Hele hele son zamanlarda açık ara mağlup olan dünya futbolunun marka takımlarının rövanşında nasıl elediğini görerek bir şeyi açıkça ispat ettiklerine şahit olduk. Futbol tarihi hezimetin kıyısından koparılmış muhteşem zaferlerde doludur. Bu oyun bir direniş, bir meydan okumadır. Afrika çöllerinde, Brezilya gecekondularına kadar dünyanın her yerinde itilip kakılan kenar mahalle çocuklarının kurtuluş umudu olan bir oyundan söz ediyorum" diye konuştu.
Futbolun aynı zamanda kendi çocukluğunun da hikayesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Mahalle arasında yazın toz toprak, kışın çamur içinde top peşinde koşturan tüm çocuklar için futbol, parlam bir geleceğe çıkan yolun adıdır. Bugün bir Beşiktaş'ın Vodafone'unu düşünüyorum, bir de Şeref Stadı'nı düşünüyorum. Bir Fenerbahçe'nin şu anki stadını düşünüyorum, bir de Dereağzı'nı düşünüyorum. Bu imkanların hiçbirine sahip olmayan kulüplerimizin olduğunu da biliyorum. Elbette futbol estetiktir, sanattır, görsel bir ziyafettir. Kimi zaman asistlerle, şutlarla, çalımlarla, olursa gollerle 90 artı uzatmaya sığdırılmış bu şölen, kendi kahramanlarını üretir. Öyle futbolcular vardır ki biz onları sadece yetenekleri ile değil golleri ile değil, dürüstlükleri ile, tevazularıyla da hatırlarız. Kaleci lastik Ömer'in ifadesi ile gözlerin bile yakalaması mümkün olmayan dehşetle şut atan Metin Oktay'ı böyle hatırlıyoruz. İsmi Fenerbahçe ile özdeşleyen Lefter'i böyle hatırlıyoruz. Kendi takım arkadaşları ile birlikte neredeyse tüm futbolculara ağabeylik yapan, tek başına bir takım denilebilecek Baba Hakkı'yı böyle hatırlıyoruz. Hiçbir maddi kazanç ummadan yıllarca top koşturmuş, ömrünü bağlı bulunduğu kulübe vakfetmiş Dozer Cemi'li böyle hatırlıyoruz. Pele'yi, Cruyff'u, Hagi'yi böyle hatırlıyoruz. Bu futbol efsaneleri sadece sahalardaki olağanüstü performansları ile değil, aynı zamanda futbola, içinden çıktıkları kulübe, gençlere yaptıkları katkılarla takdir ediyoruz" şeklinde konuştu.
"Taktiği olmayan bir takımın kupa kaldırma ihtimali nasıl yoksa, milletine söyleyecek sözü olmayan siyasi partilerin de başarı şansı yoktur"
Futbol ve siyasetin birbirine benzer yönleri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Çocukluk dönemlerinden itibaren futbola gönül vermiş, çeşitli kulüplerde top koşturmuş kardeşiniz olarak, bu işin neler kazandırabileceğini iyi biliyorum. Hayatımın her aşamasında futbol oynarken edindiğim disiplinden, takım çalışmasında, vefadan, bu oyunun kazandırdığı vasıflardan istifade ettim. Siyasetin temelde futbol ile birçok ortak yönü olduğuna inanıyorum. Spor gibi siyasetin de özü rekabettir. Bu yarışın ilk aşaması sandıktan galip çıkmak için, ikinci aşaması da millete hizmet götürmek içindir. Tıpkı futbol gibi siyaset de takım oyunudur. Yani sağlam bir kadro gerektirir. Plansızca oynayan, taktiği olmayan bir takımın kupa kaldırma ihtimali nasıl yoksa, milletine söyleyecek sözü olmayan siyasi partilerin de başarı şansı yoktur. Futbol gibi siyaset de tutku olmayınca, aşk olmayınca, adanmışlık olmayınca sürdürülecek bir iş değildir. Kendini o işe adayacak. Futbolun da bir inadı vardır. Hocam bana öyle derdi. "Oğlum topu yiyeceksin" derdi" ifadelerini kullandı.
"Bunların siyasette jübile zamanı gelmiş ama hala direniyorlar"
Sporda şiddeti, siyasette yalan ve iftiraya benzeten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maalesef ülkemizde bunu çok yaşıyoruz. Siyasi hayatım boyunca bir taraftan milletime hizmet ederken, bir yandan da bu siyaset anlayışı ile mücadele yürüttüm. Siyasetin kalitesi yükseldikçe, iktidarı sandık yoluyla değil de şike ile, hile ile, darbe ile, tehdit ile elde edebileceğini sananlar, bizim milletimiz tarafından tasfiye edilmiştir. Bu rağmen son anayasa değişikliğinde olduğu gibi hala nasıl futbolun holiganları varsa, hala holigan siyaseti ile netice almaya çalışanların bulunduğunu da görüyoruz. Fikirlerinin gücüne güvenemeyenler, yalana, iftiraya, hatta şiddete başvurmaktan çekinmediler. Anayasa değişikliğini içindeki maddeler ile tartışmak yerine meclisin kapatılacağından, ülkenin bölüneceğine kadar akla hayale sığmayacak yalanlarla milletin kafasını bulandırmaya çalıştılar. Meclisin fesih yetkisi asla Cumhurbaşkanına ait değildir. Bütün bunların hepsinin kararı millettedir. Millet bir seçim kararı alındığı zaman cumhurbaşkanı ve parlamento seçimini beraber yapar. Asla biri, bir diğerini götüremez. Her seçim döneminde oy almak için kollarına girdikleri gençlerimize seçilme hakkı verilmesine dahi tahammülleri yok. Gençlerimiz parlamentoya girebilecek. Genç dinamik, ilim irfan sahibi gençlik parlamentomuzda yer alacak. Gençlerden çekine bir anlayış ile Türkiye geleceği inşa edilebilir mi. Aslında bunları siyasette jübile zamanı çoktan gelmiş ama hala direniyorlar. Onun için de çıktıkları tüm maçlarda yeniliyor. Daha önce 7 defa yenilmişlerdi inşallah 16 Nisan'da 8'inci defa yenilecekler. İnşallah bu defa mesajı alırlar"
"19 Mayıs'ı yıkıyoruz, yerine 35-40 bin kapasiteli bir stadyum yapıyoruz"
Türkiye'de spor altyapısında atılan adımları anlatan Erdoğan, "Cumhuriyet tarihimizde 2002 yılına kadar yapılan toplam spor tesisi sayısı bin 575 adet iken, biz buna 14 yılda bin 924 yeni tesis ilave ettik. Sadece 12 tane olan atletizm pistlerinin sayısını 52'ye çıkardık. Gençlerimizin futbola olan ilgisinde önemli yere sahip olan halı saha sayısını 578'den aldık 3 bin 238'e çıkardık. Ülkemizde 48 yarı olimpik veya olimpik havuz varken, biz buna 78 adet yeni havuz ilave ettik. Spor salonu sayısını 372'den 825'e çıkardık. 2002 yılına kadar yapılan 277 adet stadyumun büyük çoğunluğu günümüzde bu sıfatı veremeyeceğimiz yapılardan oluşuyordu. Onlara stadyum demek için bin bir şahit lazım. Çoğu yıkık dökük haldeydi. Ne zeminler zemindi ne bakım vardı. Biz ülkemizin pek çok şehrine dünyada parmakla gösterilen yeni stadyumlar kazandırıyoruz. Özelikle 27 şehrimize yapmakta olduğumuz 30 stadyumuz her biri spor ve sanat şaheseridir. Başkent bir mahrumiyet yaşıyor. İnşalah 19 Mayıs'ı yıkıyoruz ve onun yerine 35-40 bin kapasiteli bir stadyum planlamış durumdayız. Proje çalışmaları bitti, inşallah ihale aşamasında onu da bitirip futbolun hizmetine sunacağız. Başkentte örnek bir stadyumumuz yok. İstanbul güzel bir noktaya geldi. UEFA standartları nedeniyle bu stadyumlarda atletizm pistleri yer almıyor" dedi.
"Olimpiyatlarda dönen dolaplara şahit oldum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye olimpiyat oyunlarının verilmemesini de eleştirerek, "Ülkemize henüz olimpiyatlara getirememiş olabiliriz ama burada dönen dolapları da biliyorsunuz. Maalesef ciddi dolaplar dönüyor. Hakkımız olduğu halde bize olimpiyatları vermediler. Bir kere olimpiyat yapmış olanlara ikinci kez olimpiyat verdiler. Oralarda dönen dolaplara da şahit oldum. Fakat olimpiyatlar için sporcu hazırlama ve altyapı konusunda ciddi mesafe kat ettik. 2003 yılından beri ev sahipliği yaptığımız 659 spor organizasyonu ile, bu alanda aslında bir rüştümüzü ispat ettik. İstanbul yanında Antalya, Trabzon ve Mersin'e kadar pek çok şehrimiz uluslararası müsabakalar için hazır durumda. Ülkemizde futbolu ileri taşımak için en büyük yatırımı insana yapmak mecburiyetindeyiz. Süperlig takımlarımızda oynayan kendi gençlerimizin sayısının azalması üzerine hep birlikte düşünmeliyiz. Dünyanın en iyi futbolcularının takımlarımızda oynaması hepimizi elbette sevindirir ama bu futbolcuların kendi çocuklarımız olması sevincimize bir de gurur katar, kıvanç katar. Yapılan altyapı yatırımlarını etkisi ile gerekse okullarımızda bu işin artık daha disiplinli takip edilmesiyle yeni dönemde Süperlig'de oynayan kendi gençlerimizin sayılarının artacağını ümit ediyorum" diye konuştu.
"Sporda şiddet ile ilgili yasal düzenleme talebi olduğunu biliyorum"
Erdoğan, kulüplerin sporda şiddet konusunda yasal düzenleme talebi olduğunu da hatırlatarak, "Son dönemde önemli ölçüde azalttığımız sporda şiddeti de ilave tedbirlerle düşük seviyelere getireceğimize inanıyorum. Bir yasal düzenleme talebi olduğunu da biliyorum. Bu düzenleme ile federasyonun, kulüpler birliğinin tüm kulüplerle iyi çalışarak hazırlayıp sunacakları böyle bir teklifi inşallah parlamentomuz süratle çıkartacaktır" dedi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.