Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Okurları İle Buluştu
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, "80 milyonluk bir ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz. İşin hakikati daha fazla okumamız lazım....
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, "80 milyonluk bir ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz. İşin hakikati daha fazla okumamız lazım. Her kitap farklı dünyaya açılan bir kapıdır aslında. O imkandan kendimizi mahrum etmemek lazım" dedi.
"Ben, Öteki ve Ötesi" isimli kitabının imza programında okurları ile buluşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, çok sayıda okuru için kitap imzaladı, okurları ile sohbet etti. İmza programının ardından gazetecilerin sorularına cevap veren Kalın, "Yazarların okuyucuları ile buluşması güzel. Etkileşim insana birçok kapı da açıyor hem okuyucu hem de yazar açısından. 80 milyonluk bir ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz. Bunu hep söylüyoruz, klişe cümle gibi tekrar ediyoruz ama işin hakikati daha fazla okumamız lazım. Her kitap farklı dünyaya açılan bir kapıdır aslında. O imkandan kendimizi mahrum etmemek lazım. Gençlerin daha çok okuması lazım, yaşlıların da daha çok okuması lazım. Yaşlılar okumaz, emekliler okumaz diye bir şey yok. Bu tür fuarlar okumaya, kitapla buluşmaya vesile olur" dedi.
"Avrupa merkezci bakış açısı bence Avrupalıların dünya ufkunu da daraltan bir şey"
Kitabın zamanlamasının çok iyi olduğunun altını çizen Kalın, "Çağımızın ana meselelerinden birisi İslam ve Batı toplumları arasındaki ilişkilerin modalitesi. Nasıl bir ilişki olacak? Avrupa merkezci bakış açısını Batı toplumları aşabildiler mi sorusu hala orada duruyor. Kitapta bunları biraz anlatmaya çalıştım. Batı toplumları henüz Avrupa merkezciliği aşabilmiş değil. Dünyaya, kültüre, topluma, siyasete, ekonomiye, spora bakarken hala Avrupa merkezci perspektiften bakıyorlar. Yani her şeyin merkezi Avrupa değerleri, evrenselliği orası tanımlıyor, rasyonaliteyi özgürlüğü, birey olmayı oranın değerleri tanımlıyor şeklindeki Avrupa merkezci bakış açısı bence Avrupalıların dünya ufkunu da daraltan bir şey. Çünkü başka toplumlarla, kadim medeniyetlerle ilişki kurmalarını zora sokuyor. Batılı olmayan toplumların bu Avrupa merkezci etkiden kurtulması kolay olmuyor. Bizim Türkiye gibi ülkelerde, başka ülkelerde de mesela eğitim müfredatımıza baktığımızda tarih, felsefe, sosyoloji, bilimler tarihi hala Avrupa merkezci perspektiften okutulmaya devam ediyor. Bunların ciddi sorgulanması lazım. Türkiye'nin bu anlamda entelektüel birikimi bu meselelerle baş edebilecek imkanlara sahip. Önemli olan bunları harekete geçirmek. Günümüzde Avrupa'da yükselen İslamofobi, ırkçılık, yabancı karşıtlığı, mülteci meselesinde Avrupalıların takındığı tavır, Müslüman azınlıklara gösterilen tavırlar, çoğulculuk, çok kültürlülük, demokrasi, şeffaflık gibi temel değerlerin ne kadar savrulabildiğini de gösteriyor. Çünkü Müslüman azınlıklar söz konusu olduğunda Batılı toplumların farklı reflekslerle hareket etmeye başladığını görüyorsunuz. Bütün bu konuların bir tarihi, felsefi arka planını anlamak, bir çerçeveye oturtmak anlamında inşallah kitap okuyucularımıza faydalı oluyordur" diye konuştu.
"Yeni türkü ve türküler inşallah gelecek"
Müziğe olan ilgisinin sorulması üzerine Kalın, "Yeni türkü ve türküler inşallah gelecek. Müzik bizim hayatımızın çok temel bir parçası. Biz doğduğunda kulağına ezan okunan bir gelenekten geliyoruz. Doğduğumuz andan itibaren bir müzikalite var aslında. Annelerimizin okuduğu ninnilerle büyüyoruz. Bulunduğumuz ortamlarda müzik hayatımızın bir parçası. Ben hep söylüyorum, müziğe eğlence olarak bakmak büyük bir haksızlık olur. İnsanın içinde ne varsa, yöneldiği müzik de odur aslında. O yüzden iyi müzik ile iştigal etmek lazım. Bazen sorarlar "ne tür müzik seviyorsun" diye, ben klasik hale gelmiş bir cevabı hatırlatıyorum. İki tür müzik var; iyi müzik, kötü müzik. İyi müzik yapıyorsanız Batı müziği de Türk müziği de güzeldir. Kötü müzik yapıyorsanız hangi tür müzik olursa olsun ondan keyif alamazsınız. Anadolu müzik kültürümüz çok zengin. Oradan istifade edecek, bugüne ve yarınlara taşıyacak çok fazla birikimlerimiz var. Onu bu günlere taşıyacak, evrensel bir dil ile yeniden anlatacak imkanları ortaya çıkartmak lazım. Ben Türk müziğinin bütün boyutları ile şu günlerde iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum. Çok iyi ustalar var, müzik yapan müzisyenler var. Şüphesiz dejenerasyon da var, inşallah iyi olanlar ham olanları geride bırakır. Ana istikameti inşallah bu güzel eserler belirler" şeklinde konuştu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.