Doğumsal Kalça Çıkığı Nedir ?
Doğumsal Kalça Çıkığı Nedir ? Eski adıyla “doğumsal kalça çıkığı” olan gelişimsel kalça displazisi (GKD), kız çocuklarında 4-8 kat daha fazla görülüyor.
Doğumsal Kalça Çıkığı Nedir ? Eski adıyla “doğumsal kalça çıkığı” olan gelişimsel kalça displazisi (GKD), kız çocuklarında 4-8 kat daha fazla görülüyor.
Aile bireylerinde GKD varsa çocuklarda görülme sıklığının % 34 daha fazla olduğunu kaydeden uzmanlar, bebeklerin kundak yapılmaması gerektiğini vurguluyor. Bebeklerin 45 günlükken kalça ultrasonlarının çekilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, erken teşhisin önemine işaret ediyor.
Kalça eklemini femur başı (uyluk kemiği) ve leğen kemiğinden oluşan asetabulum (fincan kemiği) kemiğinin oluşturduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Numan Duman, “Doğumda bu iki kemik arasındaki ilişki normalse doğumsal kalça çıkığı yok demektir. Doğumdan hemen sonra çocuğun iki bacak uzunluğu ve iki dizi arasında uzunluk farkı var mıdır diye ilk muayenesi çoğu kez çocuk doktoru tarafından yapılır. İki kemik arasındaki uyum veya yerleşim bozulmuş ise buna kalça çıkığı denmektedir.” diye konuştu.
GKD, tarama programı olarak yürütülüyor
Duman, gelişimsel kalça displazisi (GKD) tanısının artık ülkemizde aile hekimlerinin, Çocuk Ortopedisi Derneği’nin ve radyoloji hekimlerinin iş birliği ile tarama programı olarak yönetildiğini söyledi.
45 günlükken kalça ultrasonu çekiliyor
Duman, şunları söyledi: “Doğan her çocukta risk faktörleri belirlenerek aile hekiminin yönlendirmesi ile kalça ultrasonu çekilerek taramaya katılmakta, ultrason sonucu ortopedi uzmanlarınca değerlendirilerek erken tanı ve tedavi kapsamında yönetilmektedir. Doğumdan sonra 45 günlükken kalça ultrasonu yapılarak doğru bir değerlendirme yapılabilmektedir. Graaf tarafından tanımlanan bu yöntem ile bebekler hiçbir ışın radyasyon almadan tanı ve tedavi planlanması yapılmaktadır. 6. aydan sonra kalça çıkığı için röntgen ile değerlendirme yapılmaktadır.”
Erken tanı ile tedavi edilebilmektedir
Gelişimsel kalça displazisinin tedavi edilebildiğini ifade eden Duman, “Öncelerde tarama programına dahil değilken tanı ve tedavisi gözden kaçsa da artık erken tanı ve doğru tedaviler ile kalça çıkığı tanısı konulmakta çoğu hastada ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebilmektedir.” dedi.
Kalça displazisinin her hastada farklı boyutlarda olabileceğini belirten Duman, “İlk tedavisi Pavlik bandajı ile yapılır. Bandaj yetersiz olursa röntgen altında gövde alçısı gibi tedaviler ile çoğu hasta tedavi edilmektedir. Tanıda gecikme olan hastalarda kapalı yöntemlerle, kalça yerine oturmazsa açık ameliyatlar asetebulum denilen fincan kemiğini yönlendirme ameliyatları söz konusu olmaktadır. Bu hastaların tedavi takibi gerektiği gibi yapılmazsa kalça ekleminde kireçleme sonrasında kalça protezi ameliyatına kadar giden tedavi yaklaşımları mevcuttur.” dedi.
Bebeği kundaklamak yanlış
Bebeğin kundak yapılmasının doğru olmadığını, toplumda kundaklama alışkanlığının halen devam ettiğini kaydeden Duman, “Çift ara bez kullanılması diye bir tedavi ya da önlem yoktur. Kesinlikle önermiyoruz. Bu noktada hasta yakınlarına düşen en önemli vazife 45 günlük olunca önceden randevu alarak ultrason ile ölçüm yapılması ve bu ölçümü ortopedi doktoruna göstermesi olacaktır.” dedi.
Bin doğumda 10-15 sıklıkla görülüyor
Gelişimsel kalça displazisinin ortaya çıkmasında bazı risk faktörlerine değinen Duman, “Her 1000 canlı doğumda 10 ile 15 sıklıkla GKD görülmektedir. Kız çocuklarında 4-8 kat daha fazla görülür. Aile bireylerinde GKD varsa çocuklarda görülme sıklığı %34 daha fazladır. Sol kalça sağ kalçaya göre daha sık etkilenir. Makat doğum, çoğul gebelik, çarpık ayak, tortikollis ve bağ gevşekliği tanısı olan hastalarda daha sık görülmektedir. Bu tanı ile doğan hastalarda mutlaka gelişimsel kalça displazisi araştırılmalıdır.” dedi. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.