Düzce Depremi’nin Yıldönümünde "Deprem" Uyarısı
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, Marmara ve Düzce depremlerinin konuşulduğu konferansta, "1999'u yaşayan insanlar...
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, Marmara ve Düzce depremlerinin konuşulduğu konferansta, "1999'u yaşayan insanlar olarak hala ev alırken içine girip fayansına, banyosuna, kaleboduruna bakıyoruz. Benzer büyüklükte bir deprem olduğunda ki bu deprem Marmara Bölgesi'nde bekleniyor. Zaman daralıyor" diye konuştu.
BEÜ Sezai Karakoç Kültür Merkezi'nde 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin yanı sıra Türkiye'nin Tektonik Sırrı konulu konferans düzenlendi. Konferansta yıkıcı şiddetteki depremler hatırlatılarak alınabilecek önlemlere dikkat çekildi.
Yıkıcı şiddette yaşanabilecek bir deprem için hazırlıklı olunmasına dikkat çekilirken, vatandaşlara da ev satın alırken jeolojik etüdü ve projesine bakılması gerektiğinin altı çizildi.
Öğrenciler gözyaşlarına hakim olamadı
Konferansta 17 Ağustos Marmara Depremi ile 12 Kasım Düzce Depremi ile ilgili sunum yapan Afet Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kurtuluş Sedar Görmüş, depremden saatler öncesinde Zonguldak'tan Yalova'ya taşındığını hatırlattı. Görmüş, deprem sonrası kurtarma çalışmalarının yapıldığı görüntüleri salondaki davetlilerle paylaştı. Görüntüleri izleyen bazı öğrenciler ise gözyaşlarına hakim olamadı.
Deprem sunumunu yaparken zorlanan Görmüş, "Ben ailemle birlikte 16 Ağustos 1999 günü Zonguldak'tan Yalova'ya taşındım. Yaklaşık 5-6 saat sonra depremi yaşadık ve depremzedeyim. Ailemin maddi imkansızlıklar nedeniyle alamadığı ev yıkıldı. Belki o evi almış olsaydık bugün aranızda olamayabilirdim. O yıkıntıda evimizin yakınındaki bir evde depremin altıncı günü küçük bir çocuğumuz elini kolunu sallayarak kurtuluyor. Korkudan depremde uyumuş. Gerçekten bunların sunumunu yapmak benim için zor" dedi.
"Epeyce bir yol aldık diyemeyiz"
Büyük bir yıkım yaşanan 1999 depremi sonrasında bazı çalışmalar yapıldığına dikkat çeken BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, benzer bir depremin yaşanması halinde benzer yıkıntılarla karşılaşılabileceğine vurgu yaptı. Daha önce Mühendislik Fakültesi Dekanlığı görevi de yapan Kutoğlu, şunları kaydetti:
"1999 yılında gerçekten çok büyük bir yıkım yaşadık. Ve günlerde hepimiz o acıyı çok derinden hissettik. Ancak üzerinden geçen bir zaman dilimi içerisinde maalesef her zaman olduğu gibi unuttuk. Günlük yaşantımıza geri döndük. Geriye dönüp baktığımızda bugüne kadar ne yaptık dersek, bazı çalışmalar yapıldı ama maalesef işin toplamına bakıldığı zaman yine aynı boyutlarda bir deprem olduğunda biz yine benzer yıkıntılarla karşılaşacak durumdayız. Çünkü çeşitli şehirlere yaptığımız gezilerde özellikle Marmara Bölgesi'ne yaptığımız gezilerde, özellikle de düz ve deniz kıyısına yakın arazilerde binalara şöyle bir baktığınız zaman bazı binalar var ki bunların normal şartlarda bile hayatta nasıl kaldıklarını düşünüyorsunuz gerçekten; dolayısıyla hakikaten epeyce bir yol aldık diyemeyiz."
"Marmara Bölgesi'nde benzer büyüklükte deprem bekleniyor"
Her geçen gün deprem olma olasılığının yükseldiğini ifade eden Kutoğlu, "Benzer büyüklükte bir deprem olduğunda ki bu deprem Marmara Bölgesi'nde bekleniyor. Zaman daralıyor. Her geçen gün depremin olma olasılığı yükseliyor. 2030-2040'lara geldiğimizde gerçekten bu oran yüzde 60'ları yüzde 70'leri geçmiş olacak. Dolayısıyla bu çalışmaları biraz daha hızlandırmak lazım. Bunların tamamını kamu kurumlarından beklemek çok doğru değil. Çünkü hala daha bir kültür oluşturamadık. Bir deprem ülkesinde yaşıyoruz. 1999'u yaşayan insanlar olarak hala ev alırken içine girip fayansına, banyosuna, kaleboduruna bakıyoruz. Ancak burası sağlam bir zemin mi jeolojik etüdünü sormayı aklımıza getirmiyoruz. Binanın statiğini gözden geçirmeyi projesine bakmayı aklımıza getirmiyoruz. Hala dış görünüşüne bakıyoruz. Şimdi bir de ısı yalıtımı diye bir şey çıktı. Binaların dışına kapladığınız zaman mükemmel görünümlü bir bina karşınıza çıkıyor. Bütün kusurları kapanmış bir bina. Ondan sonra her şey bitmiş gibi düşünüyoruz. Ama böyle bir şey söz konusu değil" diye konuştu.
"Türkiye'nin her tarafı aslında birinci derece"
Geçen günlerde Karadeniz'de 5.3 büyüklüğünde deprem olduğunu hatırlatan Kutoğlu, "Karadeniz'de geçen 5,3 şiddetinde bir deprem oldu. Daha önce 1968 yılında Bartın'da 6.5 büyüklüğünde bir deprem var. Yeterince Türkiye'de yer bilimleri ile ilgili çalışma olmadığı için deniyor ki bazı yerler 1. derece bölge, bazı yerler 2. derece bölge öyle bir şey yok. Türkiye'nin her tarafı aslında birinci derece bölge. Çünkü daha bilmediğimiz faylar var. Yeterince çalışmadığımız faylanmalar var" diye konuştu.
Konferans, soru cevap şeklinde sona erdi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.