Einstein’i Kaçırdık, Suriyelileri Alalım
Derviş Baba İyilik Hareketi Eskişehir gönüllüsü Zekiye Doğan, son günlerde sıkça tartışılan Suriyeli mültecilere verilmesi planlanan vatandaşlıkla...
Derviş Baba İyilik Hareketi Eskişehir gönüllüsü Zekiye Doğan, son günlerde sıkça tartışılan Suriyeli mültecilere verilmesi planlanan vatandaşlıkla ilgili, "İkinci Dünya Savaşında bu ülkeye çok önemli akademisyenler, Albert Einstein'ler geldi ama biz onlara git dedik. Şimdi aynı hatayı bir kere daha bir kere daha yapmayı ben kabullenemiyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verileceği yönündeki açıklamasının ardından kamuoyunda tartışmalar devam ediyor. Bazı kesimler Suriyelilere vatandaşlık verilmesini doğru bulurken, bazıları ise vatandaşlık verilmesine karşı çıkıyor.
"Hepimiz Anadolu'ya bir şekilde sığınıp gelmişiz"
İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı ortaklığında ve International Catholic Migration Commission/Europe (ICMC) liderliğinde yürütülen "Mültecilere Etkin Hizmet" projesi toplantısında İHA'ya açıklamalarda bulunan Derviş Baba İyilik Hareketi Eskişehir gönüllüsü ve Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Zekiye Doğan, gönüllüler olarak amaçlarının yolda kalmış herkese yardım etmek olduğunu söyledi. Yardım ettikleri arasında hiçbir ayrım gözetmemeye çalıştıklarını belirten Doğan, özellikle yardıma muhtaç kişileri araştırıp kontrol ettiklerini ve yardımlarını ona göre yaptıklarını vurguladı. Doğan, "Bunun haricinde, ülkemize sığınan Suriyeli olsun, Iraklı olsun, Kongolular var, Afrika'dan gelenler, Afganlar var, İranlılar var. Bu ailelerin çocuklarına Türkçe bilmeyen çocuklarına Türkçe derslerimiz var, yine gönüllüler vasıtasıyla. Bu noktada şunun altını özellikle çizmek isterim. Derviş Baba tamamıyla bir gönüllülük hareketi, bizde herkes gönüllüdür. Burada dediğim gibi en önemli şey hiçbir ayrımın olmamasıdır. Dolayısıyla biz insana insan diye bakıyoruz yani insanın yardıma ihtiyacı olup olmadığına bakıyoruz. Şimdi, durum böyle olunca biz o insan Suriyeli mi, Iraklı mı, İranlı mı, Türk mü, Kürt mü, Çerkez mi hiç ona bakmıyoruz. Bakmayı da ayıp sayıyoruz açıkçası. Hiç kimse ülkesinden kaçmak istemez, hiç kimse toprağını bırakmaz istemez, hiç kimse ülkesinden ayrılmak istemez. Yani, siz ister misiniz evinizi barkınızı bırakıp da gitmeyi bir yerden bir yere? Kaldı ki bu ülkedeki herkes bir parça mülteci, benim nenelerim Kafkaslardan göçüp gelmişler. Bir başkasının dedeleri Balkanlardan kopup gelmiş, bir başkasının ki başka yerden. Hepimiz Anadolu'ya bir şekilde sığınıp gelmişiz, Anadolu öyle bir yer ki dipsiz nimetleri var, sonsuz nimetleri var, bir beşik hepimizi içerisine almış büyütmüş" dedi.
"İkinci Dünya Savaşı'nda çok büyük treni kaçırıp, Einstein'leri kabul etmedik"
Son günlerde sürekli tartışılan Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusuna da değinen Zekiye Doğan, durumu hem kişisel hem de Derviş Baba Hareketi olarak değerlendirmesinin daha doğru olacağını ifade etti. Suriyelilerin şimdilik burada olduğunu ve onlara "Git" diyemeyeceğimizi belirten Doğan, Suriyelilerin içerisinde çok iyi eğitim alan kişilerin olduğunu aktardı. Doğan şunları dile getirdi:
"Bu insanların hepsine baldırı çıplakmış gibi muamele de bulunuyoruz bu da çok büyük bir ayıp. Bunların içerisinde çok iyi eğitimli son derece hali vakti yerinde olan insanlar da var. Biz İkinci Dünya Savaşında çok büyük bir treni kaçırdık. O dönem çok önemli akademisyenler geldi, bu ülkeye Avrupa'dan biz onlara git dedik. Albert Einstein'lar vesaireler geldi bu ülkeye, biz onları vatandaş yapmadık, kabul etmedik gönderdik. Şimdi aynı hatayı bir kere daha bir kere daha yapmayı ben kabullenemiyorum. Şunu da istemiyorum, hiç böyle sağına soluna bakılmadan yapılmasını da istemiyorum. Devletler çıkarları üzerinden hareket ederler ve biz insanlar, vatandaşlar gibi duygularıyla hareket etmezler. Açıkçası bende bu anlamda kendi devletimize güvenmeyi tercih ediyorum. Derviş Baba açısında bakarsak bu duruma, bir Derviş Baba gönüllüsü olarak, bir insan olarak ben kendi hesabıma şunu söyleyemem, gitsinler. Gidemezler, buradalar, ben de buradayım, onların bu halini görüyorum, bu hallerine baka baka ölsünler kardeşim, gitsinler memleketlerinde savaşsınlar diyemem. O çocukların o haline bakıp arkamı dönüp, akşama soframa oturup yemeğimi yiyemem. Dolayısıyla elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz, insansak bunu gerektirir."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.