Glokom, Körlükle Sonuçlanabiliyor
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Koray Karadayı, göz içi basıncının göz sinirine zamanla baskı yapmasıyla ortaya çıkan glokom rahatsızlığının körlükle sonuçlanabileceği uyarısında bulundu.
Karadayı, bu hastalıkta merkezi görmenin en son evreye kadar etkilenmediğini belirterek, "Fakat çevre görme, sinir liflerinin yavaş yavaş yok olmasına bağlı olarak giderek azalmaktadır.Yani hasta son evreye kadar çok net görmeye devam eder fakat hastanın çevre görmesi yıllar içinde daralır ve en sonunda bir borunun içinden bakıyor gibi görmeye başlar (tünel görüş). Daha sonra da en son kalan merkezi görmesi de kaybolur ve tam körlük oluşur" dedi.
Primer Açık Açılı Glokomların (PAAG) tüm glokomların yüzde 90-95'ini oluşturduğunubelirten Karadayı, "Bebeklik ve çocukluk çağında görülen glokom tipleri çok nadir olup, çoğunlukla 40 yaş sonrası başlar. Toplumda her yüz kişiden iki (beyaz ırk) ile sekizinde (siyah ırk) görülür. Hiç belirti vermemesi yüzünden, hastalık maalesef iyice ilerlediğinde fark edilmekte ve bu durumda da tedavisi daha zor olmakta, üstelik de kaybedilen görme bir daha geri kazanılamamaktadır. Glokomun belirti veren bir çeşidi daha vardır ki buna "Açı Kapanması Glokomu" (AKG) adı verilir. PAAG'unaksine, AKG, şiddetli ağrı nöbetleriyle kendini gösterir ve hasta çoğu zaman acil olarak doktora gelir. Tedavisi de lazer ve/veya ilaçlarla acil müdahale ve sonra da takiptir.Türk toplumundaki glokomların sadece yüzde 3-5'i AKG olup; yüzde 95'i belirti vermeyip sessiz ilerleyen PAAG"dur. Dünyada ve ülkemizde birçok farklı glokom tipleri olmasına rağmen ülkemiz için en önemlisi PAAG'dur" dedi.
Karadayı, glokomun seyri konusunda ise şunları söyledi:
"Özellikle ilk başladığında yıllarca belirti vermediğinden, PAAG'un hastanın kendisi tarafından fark edilmesi çok zordur. Görme sinirinin çeperindeki lifler en önce etkilendiğinden, hastanın merkezi görmesi hiç bozulmaz, hatta son evre glokom hastalarında bile "merkezi görme" (yani uzaktan ve yakından küçük harflerin seçilebilmesi) 10/10 düzeyinde, yani tam olabilir. Fakat bu hastalarda "periferik görme" denilen "çevre görmesi" -yani baktığımız yerin biraz yukarısı, aşağısı, sağı solu; resmin ortası değil ama kenarları gibi- yavaş yavaş kaybolur. Buna iyi bir örnek; görmesi çok net olan bir glokom hastası arabada yola bakarken dikiz aynalarının birini veya ikisini görmeyebilir.Ya da geceleyin aya bakıp ayın yüzeyindeki kraterleri çok net seçerken, ayın biraz üstünde, altında veya sağında solundaki bir veya birkaç yıldız kümesini hiç fark etmeyebilir. Glokom daha da ilerledikçe, hasta yanlarını görmemeye başlayacağından, bir kapıdan girerken omzunu kapının kenarına çarpabilir. En son evrede ise sadece ince bir merkezi görme kalır; tünel görüşü adı verilen bu evrede, bu ince tünel dışındaki dünya tamamen kararmıştır. Bir süre sonra da tam körlük başlar".
Glokomun tedavisi
Karadayı, glokom tedavide tek hedef olduğunun altını çizerek, "O da mevcut göz tansiyonunu, ister yüksek ister normal olsun, daha da düşük bir değere indirmek ve orada kalmasını sağlamaktır. Bu çoğu zaman göz damlalarıyla, bazen lazerle bazen de ameliyatla sağlanır.Çeşitli glokom damlaları mevcuttur, bazı hastalarda tek bir çeşit damla bazı hastalarda da birkaç çeşit damla birlikte kullanılır. Glokomun damla ile tedavisinde son yıllarda daha az allerji yapan damlalar çıkmaya başlamıştır, yine de damlalara karşı allerji sıktır ve böyle durumlarda damla değiştirilerek tedaviye devam edilir. Daha seyrek görüldüğünden bu yazıda bahsedilmeyen sekonder glokomlar dediğimiz glokom tiplerinde ise, tedavi nedene yönelik yapılır. Örneğin, ilerlemiş katarakta bağlı bir glokomda katarakt ameliyatı glokomu da tedavi eder" dedi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.