Hayvan Yetiştiricileri Soya Fasulyesine Destek Bekliyor
Türkiye'de hayvancılık sektörünün gelişmesi, maliyetlerin düşürülerek rekabetçi yapının güçlenmesi için sektör temsilcileri hayvan yeminde kullanılan...
Türkiye'de hayvancılık sektörünün gelişmesi, maliyetlerin düşürülerek rekabetçi yapının güçlenmesi için sektör temsilcileri hayvan yeminde kullanılan soya fasulyesi ekimine destek bekliyor.
Kanatlı hayvan üretiminde önemli bir potansiyele sahip olan Mersin, hayvan yeminde kullanılan soya fasulyesi üretimi için de uygun coğrafya, iklim ve toprak yapısına sahip. Mersinli sektör temsilcileri, destek verilmesi halinde yapacakları üretimle rekabetçi yapılarını güçlendirip yalnızca Türkiye'nin değil, dünyanın hayvansal protein ihtiyacını karşılamaya talip.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Veteriner Hekim Yusuf Cansev, kentin sektördeki potansiyelini, sektörün sorunlarını ve beklentilerini anlattı.
"Girdi maliyetleri azaltılmalı"
Girdi maliyetlerinde en önemli kalemlerden birini hayvan yemlerinin oluşturduğunu söyleyen Cansev, bu konuda desteklerin artırılması talebinde bulundu. Hayvan yemlerinin önemli katkı maddeleri arasında soya fasulyesinin yer aldığını ifade eden Cansev, soya küspesinde yüzde 80 dışa bağımlı olduklarını kaydetti. Geçmiş yıllarda mısırda da benzer bir sorun yaşadıklarını, mısırda yüzde 70 dış bağımlılık bulunurken destekleme sonrasında Türkiye'nin kendi kendisine yettiğini hatırlatan Cansev, "Soya fasulyesi ve ayçiçeğinde de desteklerin artırılıp cazip hale getirilmesi halinde bu iki ürünün üretiminde de ülkemizde iyi sonuçlar alabiliriz. Bu ürünlerin yağı çıkarıldıktan sonra posası hayvan yeminde ideal protein olarak kullanılabilir. Bu sayede Avrupa ve Amerika'ya göre çok daha uygun fiyatlarla yem üretebiliriz. Ayrıca Çukurova Bölgesi iklim açısından bu bitkilerin üretimi açısından oldukça elverişli. Bölgemizde hammaddemizi de kendimiz üretirsek maliyetleri daha da aşağı çekmiş oluruz. Üstelik soya ve ayçiçeği yalnızca kanatlı sektöründe değil, diğer hayvansal yemlerde de önemli katkı maddeleri. Ayrıca ilimiz bakliyat sektörünün ticaret merkezi konumunda. Bakliyat çıkıntıları da besi hayvancılığı konusunda ucuz bir yem hammaddesi olarak değerlendirildiği düşünülürse, böyle bir uygulama sonrasında yem konusunda sıkıntı
kalmayacak, kırmızı ette bırakın ithalatı ihracatçı konumuna dahi ulaşabileceğiz. Böyle bir düzenleme sonrasında ilimiz besi hayvancılığında cazibe merkezi haline gelir. Bu nedenle göz ardı edilmemeli" dedi.
"Elektrikte ticarethane tarifesi maliyetlerimizi arttırıyor"
Mersin'in hayvancılık sektöründe de özellikle kanatlı hayvan üretim potansiyeli ile öne çıktığını dile getiren Cansev, bu anlamda üretim açısından son derece uygun bir iklime sahip olduğunu belirtti. Zaten üretim potansiyeli olarak Mersin'in, Türkiye'de 3. sırada bulunduğunu, hayvancılık sektörüne gerekli desteklerin sağlanması halinde, kanatlı hayvan ve hayvansal mamul üretiminde önemli bir üretim merkezine dönüşebileceğini vurgulayan Cansev, bu sayede yalnızca Türkiye'nin değil, dünyanın hayvansal protein ihtiyacını tavuk eti ve yumurta ile bölgeden karşılayabileceğini söyledi.
Rekabetçi yapının oluşması için maliyetlerin azaltılması, bunun için de önceliğin enerji maliyetlerini azaltmaya verilmesi gerektiğini kaydeden Cansev, sorunun çözümü için uzun süredir çalışmalarına rağmen sonuç alamamanın sıkıntısını yaşadıklarını anlattı. Halen üretim çiftliklerinde kullandıkları elektrikte ticarethane tarifesi uygulandığını hatırlatan Cansev, "İlgili bakanlıklarla, kurumlarla yazışmalarımız oldu ancak henüz sonuç alamadık. Türkiye'deki hayvancılık işletmeleri ticarethane tarifesinden elektrik kullanıyor. Oysa tarımsal desteklemeler kapsamında fiyatlandırma yapılmalı. Ticarethane tarifesi ile tarımsal destek tarifesi arasında yüzde 40'a yakın fark bulunuyor. Hayvancılık işletmelerinin de tarımsal faaliyet olduğu unutulmamalı. Bizim maliyetlerimizin yüzde 15'e yakınını elektrik giderleri oluşturuyor ve ticarethane tarifesi, maliyetlerimizi çok yükseltiyor. Bunun acilen düzenlenmesi, hayvancılık faaliyetlerinin de tarımsal destek kapsamına alınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Yeni trend gezen tavuk"
Sektöre ilişkin değerlendirmeler de yapan Cansev, son dönemlerde giderek artan bir uygulama olarak tanımladığı "gezen tavuk" uygulamasına değindi. "Bugün dünyada yeni bir uygulama trendi var. Tavuklardan kafessiz yaşam alanlarında yumurta elde ediliyor. Ülkemizde de tavuklar için Hayvan Refahı Hakları Yasası gereğince de bu yapılmalı" diyen Cansev, şu bilgileri verdi:
"Amerika'da 2020 yılında kafessiz yaşama yasal olarak geçilecek. Bu döneme kadar gerekli altyapı hazırlıkları yapılıyor. AB ülkelerinde de benzer bir zorunluluk getirildi. Aslında AB'de yasal uygulama 2015'te başlayacaktı ancak altyapı tamamlanamayınca süre 2025 yılına uzatıldı. Hayvan refahı da düşünülerek salma yumurtaların sayısının artırılması hedefleniyor. Ülkemizde bu uygulama başladı ve hızla yayılıyor. Talep de artınca üretici de bu alana yöneldi. Şirketler bazında gezen tavuk dönüşümü başladı. Ancak henüz yüzde 10'lar seviyesinde uygulanıyor ve gün gün de artıyor. Türkiye'nin de 2025'e kadar tümden bir dönüşüm yaşayacağına inanıyorum."
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu konuda ciddi denetimleri bulunduğuna dikkat çeken Cansev, bu nedenle üzerinde "gezen tavuk" etiketi bulunan yumurtaların tereddüt etmeden tüketilebileceğini kaydetti.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.