Hekimlik Andı İle İlgili Etik Kurul Görüşü
Türk Tabipler Birliği, Hekimlik Andı ile ilgili tartışmalar hakkında açıklama yaptı. Son günlerde hekimle birey ve toplum arasındaki temel değer güveni ifade eden Hekimlik Andı ile ilgili tartışmalar medyada yer aldığını belirten TTB yetkilileri,...
Türk Tabipler Birliği, Hekimlik Andı ile ilgili tartışmalar hakkında açıklama yaptı.
Son günlerde hekimle birey ve toplum arasındaki temel değer güveni ifade eden Hekimlik Andı ile ilgili tartışmalar medyada yer aldığını belirten TTB yetkilileri, “Kimi üniversitelerde mesleğin en temel, evrensel ilkelerinden olan “ayrımcılık yapmama” üzerinden tartışmalar yürütülmektedir. Söz konusu üniversitelerin yöneticilerinin ant metninde yer alan ve ayrımcılık yapmamaya dair ilkeyi açıklayan “cinsiyet, cinsel yönelim ve etnik köken” ifadelerini ant metninden çıkarma çabasına girdiklerini, evrensel kabul gören metni yok sayarak üniversite senatosunun onaylayacağı metnin okunmasına izin vereceklerini öğreniyoruz. Bu noktada konuyla ilgili Etik Kurul görüşünün kamuoyu ile paylaşılmasını gerekli görüyoruz” dedi.
TTB’nin açıklama metninde şu bilgiler yer aldı, “Hekimlik Andı tıp fakültesini bitiren hekimlerin meslek yaşamına başlamadan önce temel mesleki değerleri koruyacaklarına, hangi koşullarda olursa olsun, hekimliği mesleğin evrensel etik değerleri çerçevesinde yürüteceklerine dair kendilerine ve topluma verdikleri bir sözdür. Hekimlik Andı aslında Dünya Tabipler Birliği’nin (DTB) en eski politika belgesi olan Cenevre Bildirgesi’dir. Cenevre Bildirgesi 1947 yılında DTB’nin ikinci genel kurulunda kabul edilmiştir. On yıllar içinde büyük bir özen ve dikkatle küçük değişiklikler yapılan bildirge son olarak 2017 yılında güncellenmiştir ve DTB’nin hekimlik mesleğinin etik değerlerini koruyan en temel ve en tutarlı belgesidir2
Hekimlik Andı ya da Cenevre Bildirgesi’nin içeriğine bir göz atmakta yarar vardır.
Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgimi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine, ant içerim.
Hekimlik Andı’nın maddelerinin ortak özelliği insan yaşamına saygı duyulacağı, hastanın sağlığının önceleneceği, zarar vermekten kaçınılacağı, hastanın mahremiyetinin korunacağı ve hiçbir şekilde ayrım yapılmayacağının ifadesidir. Hukuksal bağlayıcılığı olmayan bu metinlerle hekimin vicdani yükümlülüğü belirtilerek ötekine -bireye, topluma- bu ilkelerin yaşama yansıtılacağı güvencesi verilmekte, hekim sorumluluğu cisimleştirilmektedir.
Hekimlik Andı’nı ya da Cenevre Bildirgesi’ni anlamak için hangi koşullarda oluşturulduğunu bilmek gerekir. 1930-1940’lı yıllar ve İkinci Dünya Savaşı gerek Nazi deneyleri, gerek Birim 731’de Japonların işgal altındaki Çin’de yürüttükleri deneyler, gerekse Tuskegee çalışması olarak bilinen ABD’de siyah, frengili hastalar üzerinde yürütülen deneysel çalışmalarda, hekimliğin bilgi birikiminin insanlık aleyhine kullanıldığı dramatik örnekler, savaş sonrasında DTB’nin kurulmasında tetikleyici bir rol oynamıştır. Türk Tabipleri Birliği, DTB’nin 27 kurucu tabip birliğinden biridir ve Cenevre Bildirgesi’nin oluşumunda ve güncellenmesinde katkı sunmuştur.
DTB kuruluşundan bu yana hekimliğin güç odaklarından bağımsız bir biçimde sürdürülmesini sağlamak üzere tutum belgeleri, politika metinleri yayımlamakta ve güncellemektedir. Bu belgeler tüm ülkelerin seçilmiş hekim örgütü temsilcilerinin katıldığı çalışma gruplarında geliştirilmekte, ülkelerin tabip birliklerinde tartışmaya açılmakta ve genel kurullarda kabul edilmekte, güncellenecekse bu mekanizmalar içinde tartışılmakta ve yayımlanmaktadır. Bu yolla hekimliğin evrensel değerlerinin korunması ve geliştirilmesi sağlanmaktadır. Bu nedenle hekimliğin evrensel mesleki değerlerinin çerçevesinin çizilmesi ya da tahrip edilmesi herhangi bir tıp fakültesi ya da üniversite senatosunun yetkisi dahilinde değildir. Hekimlerin seçilmiş temsilcilerinin sağlık alanındaki sermaye odaklarından ve siyasal iktidarlardan bağımsız olarak mesleğin değerlerini koruma ve geliştirme çalışmalarına müdahil olmak hiçbir biçimde bu mekanizmaların dışında yer alan kurum ve kuruluşların haddi de değildir.
Hekimlik Andı’ndan, hekimin görevi ile hastası arasına girmesine izin vermeyeceği özellikler içinde yer alan etnik köken, cinsiyet ve cinsel yönelimin çıkartılmak istenmesinin, insan hakkı ihlallerinin arttığı, İstanbul Sözleşmesi’nin yok sayıldığı bir siyasi iklim ortamında yaşanıyor olmasının rastlantı olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Sakarya ve İnönü üniversitelerinde Hekimlik Andı’nın içeriğinin bu yönde değiştirilmesi girişimleri, hekimliğin mesleki değerlerine güç odaklarının müdahale girişimi anlamına gelmektedir. Hekimler, etnik köken, cinsiyet ve cinsel yönelimle ilgili ayrımcı tutum ve davranışlar içine girmemeli, bu özelliklerinden dolayı kişilere sağlık hizmeti vermekten kaçınmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, binlerce yıllık tarihsel süzgeçten geçerek evrensel kabul görmüş mesleki değerlerin belli bir anlayışın yaşam görüşü doğrultusunda değiştirilmesi olanaklı olmadığı gibi, bu tür girişimlerde bulunulması kabul edilemez. Hekimler şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kişilerin var olan farklılıklarını dikkate almaksızın, herhangi bir ayrım yapmadan hastalarının ve toplumun acılarını dindirmeye devam edecektir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.