İha Ve Tgrt Haber Ankara Temsilcisi Yaşar: "Terör Konusunda Türk Medyası Çok Fazla İlerleme Kaydedemedi"
İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye'de yaşanan terör saldırılarını Türk basınının ekrana taşıması ile...
İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye'de yaşanan terör saldırılarını Türk basınının ekrana taşıması ile terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürüldüğünü belirterek, terör ve terör saldırıları konusunda Türk medyasının ilerleme kaydedemediğini söyledi.
Keçiören Belediyesi ve Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) işbirliği ile düzenlenen "Medya ve Terör Sempozyumu"na Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, gazeteci Fadime Özkan, Ercan Gürses, Fatih Atik ve Melik Yiğitel katıldı. Sempozyumda konuşan Batuhan Yaşar, "Hala Türkiye'de betonu delmek fikrinden hiç vazgeçmeyen ve yabancı basının da çok net bir şekilde desteklediği bir güruhla Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu düşünüyorum" dedi.
Özellikle sosyal medyada yapılan terör propagandasına dikkat çeken İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, "Hakikaten bakıldığı zaman yıllarca sahada beraber çalıştığımız sevgili Saadet Oruç ve Fadime Özkan'ın burada olması, Ercan Gürses ve Fatih Atik ile de zaten aynı çatı altında beraberdik, buraya bu işi bilen insanların davet edilmiş olması önemli. Bu konu çok önemli. Çünkü bakıldığı zaman terörle mücadele Türkiye'de dün başlamadı, terör mücadelesi yeni başlamadı. Aslında birçok eleştiri yapılabilir ama 40 yıldır terörle mücadele eden bir ülke var. Buna karşı bir bilinç, sofistike bir davranış biçimi oluştu mu, maalesef hala kara düzen. Türkiye aynı anda PKK terörüyle, FETÖ terörüyle, DHKP-C ile savaşırken, hem Suriye'de hem Kuzey Irak'ta terör örgütüne yurt dışı operasyonlarını devam ettirirken, 7 Haziran sonrasında hükümetin 5 ay kurulamaması üzerine PKK'nın nasıl ayaklandığını, neler yaptığını, ülkeyi bir iç savaşa sürüklemek için nasıl adım attığını, bunun alt yapısını nasıl kurduğunu hepimiz çok net bir şekilde biliyoruz. Ama buna karşılık olarak biz ne yaptık? Biz aslında basın olarak çok fazla bunların önlenmesi noktasında ket vuramadık, aksine bunun önünün açılması noktasında terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürüldü ve sürülmeye de devam ediyor. En son Beşiktaş saldırısına kadar hala şu hava hakim; tabi medya derken bir yazılı basın var, bir görsel basın ve şimdi en son sosyal medya var. Aslında işin belki de bir anda büyüyen, aynı DEAŞ'ın Irak'ın 3'te birini 3 günde ele geçirmesi gibi sosyal medya dediğimiz zaman göz ardı edemeyeceğimiz bir şey ama orada özgürlük adı altında yapılan terör faaliyetleri, terörle medyanın birbirinden etkileşimi ve bir kartopu gibi aşağıya doğru yuvarlanıp büyüme şekli. Bakıldığı zaman 17-25 Aralık sonrasında FETÖ ve PKK terör örgütlerinin çok aktif bir şekilde sosyal medyayı kullandığını görüyoruz. Sadece Taraf gazetesi veya Özgür Gündem gazetesi değil, büyük medya kuruluşlarına sızan, oraların sosyal medyasını ele geçiren, "yanlışlık oldu, ya aman böyle mi olmuş?" gibi algı yönetimini aslında hiçbirimizin yapamadığı kadar profesyonelce gerçekleştiren bir terör örgütü elemanlarının aslında neler yaptığını sosyal medyada veya medyada görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Yaşananları geride bıraktık demek için erken"
Türkiye'nin çok zor günler atlattığını ve atlatmaya da devam ettiğini belirten Batuhan Yaşar, "Bu olay sadece dün başlamadı, 84'ten bu yana 30-40 yıla varan bir PKK mücadelesi var. Son dönemde 2013'ten bu yana Gezi ile başlayan olaylar ki, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bazı röportajlarında dile getirdiği gibi "kanlı" veya "iç savaş söylemi" çağrısı kulaklarımıza geliyor, bunlar çok önemli. İç savaşa yönelik Türkiye'de 5 yıldır bir alt zemin hazırlama olayının olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Burada medya bu terör olaylarına karşı nasıl davranacak veya medya ne yapacak önemli ama bir taraftan da karşıda bu ülkeyi tekrar 90'lı yıllara, 70'li yılların o karanlığına döndürmek isteyen bir yapı mevcut. Gezi olayları sonrasında BBC veya CNN İnternational, İstanbul'a niye savaş muhabirini göndersin, burada sormamız gereken olay o. Ben 4 sene Londra'da yaşadım, mesela IRA konusunda bütün İngiliz medyası o kadar dik durdu ki, IRA'nın hareket kabiliyetini o kadar kısıtladı ki, IRA silahını kullanamaz hale geldi. Bu, İngiliz medyasının IRA'nın hareket alanını daraltmasıyla oldu. Biz de ise 40 yıldır PKK terörüne karşı PKK'nın istediği haberleri yapmaya hala devam ediyoruz. 17-25 Aralık'tan sonra, FETÖ olaylarından sonra öyle hamleler yapıldı ki, para sayma makineleri oraya getirildi, FETÖ bunu zaten çok iyi kullanıyor, Emenike'nin o para sayma görüntüleri bile hala ortaya çıkmadı ve öyle bir şey oluşturdular ki, FETÖ olaylarıyla birlikte yaşananları mahkemelerin yerine gazete ve televizyonlara devrettiler. Kendi elemanlarıyla kontrol altına aldıkları merkez medyada, örneğin x şahsını bir gün içerisinde yargılayıp, kendi gazetelerinde resimlerini basıyorlardı ve televizyon kanalları gün içerisinde yargılamaya başlıyordu. Mahkemeler daha devreye girmeden, ortada hiçbir somut delil olmadan x şahıs 30 yıl hapis cezasına çarptırılıyordu ve mahkeme bir günde bitiyordu. Sonuç olarak bunları yaşadık ama bütün bunları geride bıraktık demek için erken. Hala Türkiye'de betonu delmek fikrinden hiç vazgeçmeyen ve yabancı basının da çok net bir şekilde desteklediği bir güruhla Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Şu televizyon verdi, biz de girelim yanlışı"
Terör faaliyetlerinin medyada yer alması konusunu "terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek" olarak değerlendiren Yaşar, "Özellikle Trump'ın da son dönemde ilan ettiği, bizim de dilimizden düşmeyen CNN, BBC ve birçok basın kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik yaptıkları haberlerin altını çizmek gerekiyor. Bunlar aslında haber değil bir algı operasyonu, geriye doğru giderseniz neyin ne olduğunu çok net bir şekilde görürsünüz. Bir taraftan da terör örgütünün faaliyetleri, canlı bomba gibi durumlar yaşandığında "şu televizyon verdi, bizde girelim" gibi mutfakta işlerin bu şekilde yürüdüğünü de bilmelisiniz. İstanbul'da HSBC Genel Müdürlük binası bombalanmıştı, Londra'da ise çift katlı bir otobüs bombalanmıştı. Bizdeki görüntü nasıldı, Londra'daki görüntü nasıldı? Otobüsün bombayla hiç etkileşmemiş tarafı görüntülenirken, bizde bombalanmış binanın tamamı kullanıldı. Her olaydan sonra RTÜK Başkanının bizleri aramasına gerek yoktu. Patlama anında yanan görüntüleri, ölen polislerin görüntülerini yayınladık arkadaşlar. İşte terör örgütlerinin istedikleri şey tam da buydu. Bizler de onların ekmeğine yağ sürmeye devam ettik. Ben özellikle terör ve terör saldırıları konusunda Türk medyasının çok fazla ilerleme kaydedemediğini söylemek istiyorum" diye konuştu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.