İncefikir: “Sulak Alanlarımızı Kaybediyoruz”

İncefikir: “Sulak Alanlarımızı Kaybediyoruz”

Seyhan Ziraat Odası İkinci Başkanı Cahit İncefikir, son 50 yılda Türkiye'nin su kaynaklarının yarısını kaybettiğini söyledi.

Seyhan Ziraat Odası İkinci Başkanı Cahit İncefikir, son 50 yılda Türkiye'nin su kaynaklarının yarısını kaybettiğini söyledi.

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü'nde su arzı ve su kirliliği tehlikelerine dikkat çeken İncefikir, kişi başına düşen bin 519 metreküplük su miktarı ile "su sıkıntısı çeken" ülkeler arasında bulunan Türkiye'nin çeşitli risklerle karşı karşıya olduğunu dile getirdi. İncefikir, "Son 50 yıl içerisinde kurutma, taşkın önleme, doğal su rejimine müdahale (sulak alanları besleyen su kaynakları üzerine barajlar yapılması veya sistemden aşırı miktarda su alınması gibi), kirlenme, sürdürülebilir olmayan balıkçılık ve avcılık gibi nedenlerle büyük sulak alan kayıpları yaşanmıştır, yaşanmaya da devam etmektedir" dedi.

"Susuz yaşam sıfırlanır"

Sulak alanların, ekolojik işlev ve değerlerinin yanı sıra ekonomik değeri göz önünde bulundurularak koruma-kullanım dengesinin belirlenmesi gereken varlıklarımızdan olduğunu belirten İncefikir, "Dünyadaki su varlığının yüzde 2,5 gibi çok küçük bir yüzdesini oluşturan tatlı su kaynakları olan sulak alanlar, sadece su temini değil, sağladığı ekonomik faaliyetlerle yaşamsal öneme sahip doğal kaynaklarımızdır. Sulak alanların kirlenmesi ve kuruması, yalnızca doğal kaynaklarımızı bir daha geri dönülemeyecek şekilde kaybetmemize değil, ekonomik kayıplara, bunun sonucunda meydana gelecek yeni sosyal yapılanmalara, işsizliğe ve göçe neden olacaktır. Sulak alanlar; ekolojik doğal döngü zincirinin en önemli halkasıdır. Çünkü sulak alanlar flora ve faunanın, yaşam ortamlarıdır, yeryüzündeki su rejiminin merkezidir. Zincir halkasından birini kopardığınızda doğal döngü de ortadan kalkacak ve yaşam sıfırlanacaktır" diye konuştu.

"Ancak yüzde 1'i içilebilir"

Dünyanın yüzde 70'inin su olmasına rağmen bunun sadece yüzde 1'inin içilebilir olduğuna dikkat çeken İncefikir, şunları kaydetti:

"Sulak alanlar, su baskınlarını engeller. Doğal olarak bizlere sunulmuş olan ve taşkın kontrolü görevini üstlenmiş alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Sulak alanlar, turizm gelir kaynağıdır. Son yıllarda tüm dünyada gelişen ekolojik turizm (Ekoturizm) bir olgu haline gelmiştir. Sulak alanların korunmasının ülke ekonomisindeki vazgeçilmezliğini unutmamalıyız. İnsanlarımızın doğayla iç içe olabileceği, dinlenme ve eğlence alanlarını ellerinden almak kimsenin tekelinde olmamalıdır. Dünyanın yüzde 70'i su olmasına karşın tüm dünya için içilebilir su miktarı, kaynakların yüzde 1'idir. Bu bilimsel gerçekler ortada iken sulak alanlarımızdaki su kaybının taban sularımızın da yok oluşunu tetikleyeceği unutulmamalıdır."

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.