“ Karın Zarı Kanseri Sıcak Kematerapi İle Tedavi Edilebilir”

“ Karın Zarı Kanseri Sıcak Kematerapi İle Tedavi Edilebilir”

Genel Cerrahi Doçenti ve Moleküler Onkoloji Doktoru Emel Canbay, karın zarı kanserinde cerrahi işlemler ve sıcak kemoterapiye yanıt veren hastaların tedavi...

Genel Cerrahi Doçenti ve Moleküler Onkoloji Doktoru Emel Canbay, karın zarı kanserinde cerrahi işlemler ve sıcak kemoterapiye yanıt veren hastaların tedavi edilebileceğini söyledi.

Genel Cerrahi Doçenti ve Moleküler Onkoloji Doktoru Emel Canbay, karın zarı kanserlerinin nasıl oluştuğu ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Canbay, "Karın zarı kanseri, geçmişte dokunulmazlığı olan bir durumdu. Yalnızca pankreas kanserlerinde değil; apandisit kaynaklı kanserlerde, yumurtalık ve kolon ve rektum (kalın bağırsak) gibi kanserlerde de görülüyordu. Günümüzde kanser karın zarına yayılsa da içlerinde cerrahi işlemler ve Sıcak Kemoterapi'ye çok iyi yanıt veren ve tedavi olabilen hastalar da var. Bunlar çok iyi seçilir ve uygun hastaya yapılırsa, karın zarının cerrahisi ve Sıcak Kemoterapi hastanın yaşamını uzatır hatta tedavi edebilir" dedi.

"Karın zarı kanseri karın duvarından başlayabilir"

Karın zarı kanserinin nasıl oluştuğuna dair bilgi veren Canbay, "Karın zarı, karın içindeki tüm organları kaplayan ince bir zardır. Bu organlar, mide, ince ve kalın bağırsaklar, over (yumurtalıklar), apandisit gibi organlardan başlayan kanserler organın dış tabakasına ulaştığında karın zarı kanseri denilmektedir. Karın zarının diğer yaprağı da karın boşluğunun duvarını sarmaktadır. Bu karın zarı kanserleri de (karın zarı mezotelyoması- karın zarının kanserleri) olarak bilinmektedir. Bu nedenle karın zarı kanseri hem karın duvarından başlayabilir ya da başladığı karın içi organdan (mide, ince ve kalın bağırsaklar, over (yumurtalıklar), apandisit) karın zarına yayılabilir. Bu kanserlerin hepsi birinci ya da ikinci karın zarı kanserlerinin nedenleridir.

"İleri evrede kanser hastasına ameliyat önerilmez"

Kanser cerrahisinin hastalar için bir tedavi çeşidi olduğunu ve her hasta için tedavi yöntemlerinin farklı olduğunu belirten Canbay, "Erken evrede mide, kolon, apanisit, over (yumurtalık) ve karın zarı kanseri hastalarına, "Ameliyat olun ve hastalıktan kurtulun" denilebilir. Karın zarı kanseri dahi olsa ameliyat bazı hastalarda hastalığı tamamen ortadan kaldırabilir veya kontrol edebilir. Ancak ileri evrede kanseri olan bir hastaya önerilecek olan tedavi seçeneği ameliyat değildir. Karın zarı kanseri, mide, ince ve kalın bağırsaklar, over(yumurtalıklar), apandisit gibi organdan başlayıp karın zarına ulaştığında veya karın zarından başlayan hastalık olduğunda (karın zarı mezotelyoması) hastalar için cerrahi tedavi ile birlikte Sıcak Kemoterapi uygulanması ile karın zarı kanseri tedavi edilebilir ya da uzun süre sağ kalım hatta son aşamadaki hastada dahi bir yaşam uzamasını hayat kalitesini bozmadan sağlayabilir. Hasta seçimi başarılı sonuçlar için esastır. Karın zarı kanserleri karın zarından başlasın ya da başladığı organdan karın zarına ulaşsın cerrahiye eklenen Sıcak Kemoterapi hastalar için son 30 yıldır bir tedavi seçeneğidir ve gelişmiş ülkelerde modern tıbbın sunduğu bu hizmet cerrahi ile Sıcak Kemoterapinin birlikte uygulandığı kompleks işlemler, ülkemizde de uygulanabilmektedir" diye konuştu.

"Periton, ameliyat sonrası oluşan yapışıklıklarda önemli rol oynar"

Karın boşluğunu örten Periton'nun enflamasyonlarda ve ameliyat sonrası oluşan yapışıklıklarda da önemli bir rol oynadığın aktaran Canbay, "Tüm karın içi organları olduğu gibi karın duvarının da iç yüzünü ince bir hücre tabakası şeklinde mezotel adını alarak kaplar. Karın içinde bulunan organlara iyi bir kayganlık sağlamasının yanında karın içinde birikebilecek sıvıların da emilimini sağlar. Mesela iki litreye kadar lenf sıvısı diyaframın altındaki peritonda bulunan özel açıklıklardan tekrar kan dolaşımına kazandırılır" dedi.

"Peritoneal karsinomatozis ilerlemiş kanser hastalığının bir göstergesidir"

Karın zarının kötü huylu tümör hücreleri tarafından tutulmasına (etkilenmesine) peritoneal karsinomatozis denildiğini söyleyen Canbay," Bu kanser oluşumu hemen hemen hiç bir zaman peritonun direkt kendisinden gelişmez, aksine genel olarak karın içinde yerleşmiş başka bir kanserin devamı (ilerlemesi) sonucu görülür. Tümörün yayılımı tek bir karın kadranını (çeyrek) tutabileceği gibi tüm karında da yayılmış olabilir. Peritonun tümöral tutulumu ciddi bir tıbbi tedavi sorunu oluşturmaktadır. Tümör hücrelerinin büyümesi karın içindeki diğer organlarda da fonksiyon bozukluklarına sebep olabilir. Örnek olarak, bağırsaklarda daralmaya bağlı bağırsak tıkanıklıkları veya idrar akışının engellenmesine bağlı ortaya çıkan böbreklerdeki idrar retansiyonu (birikmesi) verilebilir. Peritoneal karsinomatozis daima ilerlemiş kanser hastalığının bir göstergesidir ve belirgin olarak azalmış yaşam beklentisi ile beraber seyreder" şeklinde konuştu.

"Kemoterapi hastalar için ciddi bir stres faktörü"

İlerlemiş böyle bir kanser hastalığının ameliyatı öncesi gerekli olan tanı yöntemleri oldukça kapsamlı ve kanserin çıkış noktasına odaklandığını ifade eden Dr. Canbay, "Her durumda karın boşluğunun bilgisayarlı tomografisi gereklidir. İlaveten hastanın genel durumunu ortaya koyan muayenelerde mutlaka yapılmalıdır, çünkü ameliyat ve hemen sonrasında yapılan kemoterapi hastalar için ciddi bir stres faktörüdür. Genellikle cerrah tarafından karın boşluğu açıldığında ameliyatın teknik olarak mümkünlüğü ve tıbbi açıdan anlamlı olup olmayacağı kararı verilebilir" açıklamalarında bulundu.

Peritoneal karsinomatozis için standart bir tedavi protokolü olmadığını belirten Dr. Canbay şunları söyledi:

"Geçmişte ilerlemiş kanser hastalıklarında sadece tıbbi destek tedavisi ve bakıma yönelik tedbirler uygulanmışken, son yıllarda özelleşmiş bazı merkezlerde hastalığın kapsamlı bir kombine cerrahi ve tıbbi tedavisi yapılmaktadır. Hastaların seçimi her zaman kolay olmamaktadır ve bazı durumlarda hasta ve tedaviyi yapacak cerrah tarafından birlikte karar verilir. Özellikle karar verdirici olan, karın zarı kanserine neden olan ilk kanser hastalığıdır.

Cerrahi tedavi, mümkün olduğu kadar primer tümörün tamamen çıkarılması ve etkilenen periton katmanlarının uzaklaştırılmasını kapsar. Bu ameliyat genelde teknik açıdan zor ve uzun bir ameliyat süresi gerektirir. Görülebilen bütün kanser parçalarının çıkarılmasının hemen ardından kanserin kaynaklandığı tümör çeşidine göre belirlenen bir kemoterapi uygulanır (Kanser hücrelerine karşı özel ilaç tedavisi). Daha önce bahsedildiği gibi, bu tedavi, görülebilen tüm kanser parçalarının cerrahi ameliyatla alınmasına rağmen karın boşluğunda kalan ve gözle görülemeyen kanser hücrelerinin ortadan kaldırılabilmesi için gereklidir. Bunlar karın boşluğuna direkt olarak verilen ilaç tedavisi ile yok edilmelidir. Bu ilaç tedavisi yoğun bakımda da ameliyatı takip eden 2-3 gün boyunca devam ettirilmelidir".

"Ameliyat öncesi kalın bağırsakların dışkıdan arındırılması lazım"

Oldukça kapsamlı bir periton kanseri ameliyatından sonra komplikasyonsuz bir iyileşme dönemi için hastanın özenli bir şekilde ameliyata hazırlanmasının şart olduğuna dikkat çeken Dr. Canbay, "Kalp ve akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yönelik genel hazırlıkların yanında (sigara içmekten kaçınmak, özel solunum egzersizleri, merdiven çıkma vb.), her şeyden önce kalın bağırsakların tamamen dışkıdan arındırılması yani boşaltılması gerekmektedir. Bu işlem en geç ameliyattan bir gün önce özel bir içecek yardımıyla gerçekleştirilir (Müshil ilacı).

Ortaya çıkması olası bütün komplikasyonların ve risklerin ameliyat öncesi hastayla ayrıntılı bir şekilde konuşulduğunun altını çizen Dr. Canbay sözlerini şöyle tamamladı:

"Ameliyatın başarısına doğrudan karar verici olan, gerekli olduğunda ameliyatta çıkarılan bağırsak parçalarının ardından, kalan kısımların uç uça dikilmesinden sonra o bölgenin sorunsuz bir şekilde iyileşip iyileşmediğidir. Buradaki dikişlerde oluşabilecek bir yetmezlik veya hata, bakterilerle ve diğer mikroplarla dolu dışkının karın boşluğuna çıkmasına ve orada bir karın zarı iltihabı oluşturmasına yol açabilir. Bu çeşit bir iltihap hayati tehlikeye yol açabilecek sonuçlar doğurabilir. Bu nedenden ötürü bağırsak uçlarının dikilerek birbirine tekrar birleştirilmesi işlemi, ameliyatın en çok özen gösterilen ve yüksek bir kalitede tutulan bölümüdür. Bu bağırsak dikişinin açılması olayı sevindirici olarak oldukça nadir görülür. Bağırsaklar çok iyi temizlenmiş olsa bile ameliyat sırasında yinede bir kısım bakteriler ve diğer mikroplar karın boşluğuna ulaşabilir. Bu nedenle hastalar serviste asistan doktorlar tarafından özelikle yara iltihabı yönünden oldukça dikkatli bir şekilde takip edilirler. Her ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek diğer olası komplikasyonlar; ameliyat sonrası kanama, diğer komşu organların yaralanması, bağırsak düğümlenmesi ve bağırsakların birbirine veya karın duvarına yapışması sayılabilir".

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.