Kılıçdaroğlu: "Dayatma Kültürüyle Anayasayı Değiştirmek İstiyorlar"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "'Biz anayasayı değiştireceğiz" diyorlar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "'Biz anayasayı değiştireceğiz" diyorlar. Anayasada ne değişecek kimsenin haberi yok. "Televizyonlardan canlı verin vatandaşlar seyretsin" diyoruz "vermeyiz" diyorlar. Vatandaşın bilgisi olsun, yayınlayın bunu. Böyle bir ortamda dayatma kültürüyle anayasayı değiştirmek istiyorlar" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Anayasalar değişmez mi, değişebilir. Rahmetli Ecevit'in başbakanlık yaptığı dönemde, anayasanın 38 maddesi değişmiştir. TBMM iç tüzüğünde olmayan bir uygulamayı başlatmıştır. Anayasa uzlaşma komisyonu oluşturmuştur. Partilerin aldığı oylara bakmaksızın partilerin TBMM'deki milletvekili ağırlıklarına bakmaksızın partide grubu olan her siyasi parti eşit sayıda temsilci versin. Oylama yapılırken birileri çıkıp milletin gözünün içine baka baka "ben evet oyu kullanıyorum" maharetmiş gibi kendi partisine güven vermek isteyen bir tabloyu sergilemiş midir? Hayır. Şimdiye bakıyorum. Anayasa değiştirecek bir ortam var mı? OHAL var. Kimse korkudan konuşamıyor. Her an herkes tutuklanabilir. Anayasa değişikliği yapılacak TBMM'nin etrafında TOMA'lar, polis araçları, arabalar, kamyonlar var. TBMM'ye saldırı mı var? Böyle bir ortamda anayasa değiştiriyoruz. Üniversiteler konuşamıyor, rektörler konuşamıyor, hukuk fakülteleri konuşamıyor. Dün Ankara'da Baro Başkanı açıklama yapacak kıyamet kopuyor, "nasıl açıklama yapar." Bunun açıklamasından niye korkuyorsunuz? Bu ortamda "biz anayasayı değiştireceğiz" diyorlar. Anayasada ne değişecek kimsenin haberi yok. "Televizyonlardan canlı verin vatandaşlar seyretsin" diyoruz "vermeyiz" diyorlar. Vatandaşın bilgisi olsun, yayınlayın bunu. Böyle bir ortamda dayatma kültürüyle anayasayı değiştirmek istiyorlar" dedi.
"15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da asıl sivil darbe yapıldı"
"15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da asıl sivil darbe yapıldı" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Kimse unutmasın bunu. 20 Temmuz'dan sonra neler oldu? On binlerce kişi devlet memurluğundan, binlerce kişi üniversitelerden atıldı. Yüzlerce yayın organı kapatıldı. Er ve erbaşlar hapse atıldı. Askeri öğrenciler hapse atıldı. Askerler linç edildi. Üniversiteler susturuldu. OHAL Kararnameleriyle TBMM'nin vermediği yetkiler kullanıldı. TBMM devre dışı bırakıldı. 12 Eylül darbe döneminde bile bunlar olmadı. Yargı siyasi iktidara teslim edildi. Anayasa Mahkemesi dahi siyasi iktidara teslim oldu. Toplum ayrıştırıldı. 1 milyondan fazla mağdur aile yaratıldı. İnsanlar açlığa mahkum edildi. "Açsa ağaç kökü yesinler" diye cümle kuruldu. İnsan haklarına aykırı. Bunu söyleyen adam zaten insan olamaz. Şimdi diyorlar ki "yeni anayasa yapacağız." Niye yapıyorlar yeni bir anayasa. Düne kadar yoktu birdenbire niye çıktı ortaya" açıklamasında bulundu.
"Kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikliğini yapıyorlar"
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"16 Temmuz'da bu Meclis'e geldim. Konuşma yaparken, demokratik parlamenter sistemin güçlendirilmesi gerektiğini söyledim hep beraber alkışladılar. Ağustos ayında Yenikapı'ya gittim. Parlamenter demokratik sistemin güçlendirilmesini söyledim hep beraber alkışladılar. 16 Temmuz'da TBMM grubu olan 4 partinin imzasıyla ve Meclis Başkanı imzasıyla bir bildiri yayınlandı, parlamenter demokratik sistemin güçlendirilmesi üzerine, onu da alkışladılar. Ne oldu birdenbire parlamenter demokratik sistemden vazgeçiyoruz da totaliter bir sisteme geçiyoruz ne oldu? Darbe ise hepimiz karşı durduk. İnsan hakları ise hep beraber savunduk. Neden bir anayasa değişikliği? Kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikliğini yapıyorlar. Sanıyorlar ki biz yaptıkları yolsuzlukları, hukuksuzlukları, insan hakkı ihlallerini unutacağız. Hiçbirisini unutmayacağız. Tarihe her seferinde not düşeceğiz, gelecek kuşaklara da aktaracağız. Çünkü geçmişten ders almayanların geleceği inşa etme hakları yoktur. Onlar sadece bir ülkeyi felakete sürüklerler. Bugün geldiğimiz nokta budur. Ne yapmak istiyorlar? Yüzde 51 ile seçilen cumhurbaşkanına, milletin yüzde 100'ünü temsil eden TBMM'yi fesih etme yetkisi veriyorlar. Aklını kullanan bir insanın kabul edebileceği bir şey değil. Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetki birisine verilecek, üstelik Türkiye'yi felakete sürükleyen birisine verilecek. Üstelik hem PKK'nın, hem FETÖ'nün, hem IŞİD'ın hem El-Nusra'nın kandırdığı adama vereceğiz biz bu yetkiyi. Bu milli iradeye ihanettir. Buna "evet" diyen kendisine oy veren vatandaşa ihanet etmiştir. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi aynı zamanda partinin genel başkanı olacak. Yani cumhurbaşkanı tarafsız olmayacak. Bazı vatandaşlarımız diyebilirler ki, "ne olacak hem cumhurbaşkanı olsun hem partinin genel başkanı olsun." Şu olacak, cumhurbaşkanı olarak vali atayacak ama aynı zamanda o vilayete il ve ilçe başkanı da atayacak. Cumhurbaşkanını kim temsil edecek il başkanı mı vali mi? Cumhurbaşkanı anayasaya göre hala tarafsız olacak. Çünkü tarafsızlığını öngören yemin metni değişmiyor. Partinin genel başkanı gelecek meclise diyecek ki, "ben tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum." Milletvekilleri tarafsızlık üzerine yemin etmezler ama cumhurbaşkanı cumhurun başkanı olduğu için yani bütün herkesi temsil ettiği için tarafsızlık üzerine yemin eder. Şimdi nasıl oluyor da hem tarafsız olacaksın hem bir partinin genel başkanı olacaksın. Neyine yetmiyor cumhurbaşkanlığı."
"Geri çekin bunu"
Tarafsız davrandığı sürece hep saygı duyduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kendisinden istirham ettim "şu tasarıyı geri çek, teklifi geri çek milleti böleceksin." Geri çekin bunu. Niye kavga edeceğiz. Türkiye'nin bu kadar derdi var illa bu mu olacak? Tarafsız olan bu cumhurbaşkanı aynı zamanda kendi partisinin bütün milletvekillerini berlirleyecek. Bu "TBMM üzerinde vesayet kuracağım" demektir. Cumhurbaşkanı pozisyonundaki kişi bunu yapmamalı. Yarın bir başkası çıkarsa ona da aynı yetkiler verilirse ona da karşı çıkarız. Sorun kişi sorunundan bağımsız olarak düşünmek zorundayız. Başbakanlık tamamen kaldırılıyor. Böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kendi ipini çeken bir başbakanla karşı karşıya kalacağız o da Binali Yıldırım. Bu anayasa geçerse hükümet TBMM'den güvenoyu almayacak. Niçin? Bu meclis zaten 2. sınıf meclis buradaki adamlar da 2. sınıf adam bakmayın millet seçmiş güvenoyu istemeye gerek yok. Bizim 100 yıllık birikimlerimizi tümüyle çöpe atıyorlar. Amaç TBMM'yi Cumhurbaşkanlığının arka bahçesi haline getirmek. Bu tarihimize, milli kurtuluş savaşının tarihine ihanettir. Anayasa değişikliği gerçekleşirse gensoru da kalkıyor. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, kul hakkına saygı duyuyorsan bu anayasaya karşı çıkacaksın" ifadelerini kullandı.
"Türkiye bir kişiye teslim edilebilir mi?"
"Bütün vatandaşlarıma soruyorum, böyle bir Türkiye'yi biz hak ediyor muyuz" diyen Kılıçdaroğlu, "Parlamentoların temel özelliği kanun yapma yetkisini kendilerinde tutmalarıdır. Başka bir otoriteye kanun yapma yetkisini veremez. Türkiye sürekli bir OHAL döneminin içine girmiş oluyor. Meclis, milletvekilleri herkes kendi vicdanına sorarak, Türkiye'nin itibarı için oy kullanmalıdır. Birilerine yalakalık yapmak için oy kullanmak milletvekiline yakışmaz. Çünkü o milleti temsil ediyor. Bütçe hakkını da devrediyor. Dünyanın bütün parlamentolarında bütçe hakkı başka bir organa devredilmemiştir. Meclis'i, yargıyı bir adama teslim ediyoruz. Bir partinin genel başkanı AYM'nin 15 üyesinin 12'sini atıyor bu anayasa değişikliği gerçekleşirse. Bir partinin genel başkanı AYM'ye 12 hakim atarsa o AYM tarafsız olabilir mi, o mahkeme güven verir mi? Cumhurbaşkanı yeri geldiğince yargılanacak. O hakim bu cumhurbaşkanını mahkum edebilir mi? Malı götürdüğünü göre göre beraat ettirecektir. Şu anda devlet yok ortada teröre ve terör örgütlerine teslim edilen bir devlet var. Terör olaylarının arkasından koşan beceriksiz bir hükümet var. Devlet yönetilmediği için bunların biran önce makamlarından çekilmeleri lazım. Demokratik parlamenter sistem bizim neyimize yetmiyor? Totaliter bir devlet getiriyorlar. Türkiye bir kişiye teslim edilebilir mi? Türkiye Cumhuriyeti bu kadar onursuz bir devlet mi? Kim olursa olsun cumhurbaşkanlığı makamında biz bunlara karşıyız. Demokratik parlamenter sistemi savunuyoruz. Bu sistemin aksak yönleri var, nasıl düzelecek oturup bunları konuşacağız. Türkiye tam bir demokratik ülke olmalı. AB demeden önce yapmalıyız. Bizim aklımız, bilgimiz yok mu? İlle onlar dayattığı zaman mı yapacağız. Bunu da söyledik yanaşmıyorlar. 20 Temmuz darbesinden sonra Türkiye'yi dar bir kıskacın içine sokmak istiyorlar" şeklinde konuştu.
"Getirilen bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek?"
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"İki soru soracağım; bütün vatandaşlarımın bu iki soruya kilitlenmelerini isteyeceğim. 15 yıldır tek başına iktidardalar, 15 yıldır çıkarmak isteyip da çıkaramadığınız bir kanun var mı? 15 yıldır almak isteyip de alamadığınız bir karar var mı? Hepsini yaptınız. O zaman bunu niye getiriyorsunuz. Her istediğinizi yapıyorsunuz, parlamentodan geçiriyorsunuz. Neden Türkiye'yi böyle bir dar kıskacın içine sokuyorsun. İkinci sorum da şu; getirilen bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek? 2 yıldır fiili başkanlık sistemi zaten var. 2 yıl önceki Türkiye mi daha iyiydi şimdiki Türkiye mi? Dolar almış başını gidiyor. Sesleri çıkıyor mu? Vatandaşa dolar bozdurun diyorlardı. Vatandaşın cebinde Türk Lirası bile yok. Freni patlamış kamyon gibi gidiyoruz. Nereye gideceğimiz belli değil. Bunlar Türkiye'yi yönetmiyorlar ve yönetemiyorlar. Hiç kimsenin derdiyle de ilgilenmiyorlar. Tek dertleri başkanlık. İşsizlik var, dolar almış başını gidiyor, euro felaket, her evde perişanlık, herkes geleceğe karamsar bakıyor. Sen eğer Türkiye'yi düzelteceksen gel oturalım iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak için ne gerekiyorsa her türlü desteği verelim. Terör almış başını gidiyor. Terörü engellemek için bizden ne istiyorsan her türlü katkıyı verelim. Bunların hepsini unutmuşlar illa başkanlık. Şu anda hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok."
"Günün 24 saatinde bir kişiyi illa başkan yaptıracağız diye mücadele etmenin akılla mantıkla bağdaşır yanı yoktur"
Bir ortak paydada buluşulması gerektiğini onun da demokrasi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Totaliter bir yapıyı Türkiye'ye getirirseniz Türkiye'yi bölersiniz, ayrıştırırsınız. Demokrasi kadar güzel bir şey yoktur. Herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değildir. Ekonomisi güçlü olan Türkiye şu anda ekonomide sınıfta kalmıştır. Türkiye şu anda bir dikta yönetimi ile karşı karşıyadır. Bu kadar sorun varken parlamentoyu günün 24 saatinde bir kişiyi illa başkan yaptıracağız diye mücadele etmenin akılla, mantıkla bağdaşır yanı yoktur. Tarihimizde, geleneklerimizde, örfümüzde, adetimizde böyle bir şey yoktur. Ortak akıl vardır. Biz parlamentoda demokratik parlamenter sistemin güçlenmesi için, bundan vazgeçilmemesi için her türlü mücadeleyi yapıyoruz, bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Bütün vatandaşlarım bizim ne kadar iyi niyetli olduğumuzu bilmelerini isterim. Demokrasi bizim olmazsa olmazımız" değerlendirmesinde bulundu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.