Kılıçdaroğlu: "Genelkurmay Başkanlığının Yaptığı Açıklamaya Güveniyorum"

Kılıçdaroğlu: "Genelkurmay Başkanlığının Yaptığı Açıklamaya Güveniyorum"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son olayda da Rus uçakları "Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi" diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son olayda da Rus uçakları "Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi" diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveri ile çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, savaşıyorlar, sorgulanması gereken pek çok şey var ama sorgulanması gereken olayların başında hükümet var" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetecilerle parti genel merkezinde biraraya geldi. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, El-Bab şehitleri ile ilgili Rusya ve Türkiye ilişkisini şöyle değerlendirdi:

"Daha önce El-Bab'ta yine hava saldırısından şehitlerimiz oldu. Hükümet dedi ki "Biz bu konuda araştırma yapıyoruz kamuoyunu bilgilendireceğiz" hiçbir bilgi gelmedi. Son olayda da Rus uçakları "Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi" diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveri ile çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, savaşıyorlar, sorgulanması gereken pek çok şey var ama sorgulanması gereken olayların başında hükümet var. Hükümetin sesi çıkmıyor, askerlerimizin öldürülmesi kuru bir özürle ifade edilmemelidir diye bir tweet de attım. Hükümetten eleştiri bile yok. Niçin yok? Putin'i kızdırırım diye, ya Putin başımıza bir şey açarsa diye. Sen değil miydin ben dünya lideriyim diyen kişi? Lider değil de lidercik olduğu çıktı ortaya. Ne Trump'a ne Putin'e ağzını açık tek cümle söyleyemiyorsun, efendim dost ülke bombaladı, bombalayan ülke ne zamandan beri dost oluyor ben onu da anlayamadım. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye'ye saldırılıyor. Kendi geleceğini başka ülkelerin siyasal liderlerine bağlayan, o ülkelerin liderlerini kendi geleceği için güvence olarak gören bir iktidar Türkiye'ye ve Türk halkına hizmet edemez."

"Hayır çıkacak, ben bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum"

Kılıçdaroğlu, kendi içlerinde anket yaptırmadıklarını da ifade ederek referandum süreci ile ilgili ise, "Hayır çıkacak, ben bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum. Niçin evet diyecek? Halkın büyük bir kısmı Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını istiyor. Halkın büyük bir kısmı yargının bağımsız olmasını istiyor, halkın büyük bir kısmı 550 milletvekilini doyuruyoruz 600 nereden çıktı? Buna isyan ediyor. Bu paketin savunulacak hiçbir tarafı yok, nesini savunacaklar, zaten savunabilseler kalkar bu konu da halkı ikna etmek için şu değişikliği, şunu yapıyoruz bakın işte ne kadar güzel kurumlar getiriyoruz diyecekler. Bunlardan hiç söz edemiyorlar, yok öyle bir şey, ne yapıyorlar CHP'ye saldırıyorlar o kadar. Tek yaptıkları iş o, ne için? CHP, halka doğruları anlattığı için. O kadar sıkışmış vaziyetteler ki beni Salı konuşmalarımla kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. Kılıçdaroğlu'nu kimse dinlemesin, nasıl konuşturmayız onu? Bu arayış içindeler. Son Kanun Hükmünde Kararname ile havuz medyasına ceza yazılmasın seçimlerde eşitlik olsun ilkesini de bu gerekçeyle ortadan kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza da mecburen yer vereceklerdi şimdi onu da kaldırdılar" şeklinde konuştu.

Gezerek sesini duyuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "En zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum, çok zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum ama haklıyız, haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum" ifadesini kullandı.

"Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz"

"Evet ihtimalini hiç düşünmüyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben, tek adam yönetimlerinin kendi ülkelerini nasıl felakete yönlendirdiklerini söyledim. Suriye, Irak, Libya örneklerini bunun için verdim, tek adam yönetiminin ülkeler için nasıl bir felaket ortamı hazırladığını, çünkü bir kişinin her şeye karar verdiği bir süreç, bir kişi her şeye karar veremez. Şimdi çıkıp şunu anlatamıyorlar: "Başkan, Meclis'i feshedecek" diyorlar ki "Egemenlik milletindir', egemenlik milletin olmuyor, bir kişinin oluyor çünkü milletin seçtiği parlamentoyu sabah kalkıp "ben feshettim" diyebiliyor. Bunu anlatsınlar bakalım millete, niçin feshediyor? Bir başkan kalkacak da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni feshedecek. Başkan kanun çıkarsın mı? E çıkarıyor, parlamentonun yetkisini alıyor, hangi gerekçeyle bunu yaptığını bir çıkıp anlatsınlar. Biz parlamentonun bu yetkisini şu gerekçeyle elinden alıyoruz, niye bu kadar açık söylemiyorlar? Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz, onlar da anlatırlar ben de anlatırım, evinde rahat çayını, kahvesini içen vatandaş da bizi dinler. Kim, hangi gerekçe ile neyi söylüyor, neyi söylemiyor ve yeri geldiği zaman oturuyoruz, konuşuyoruz, televizyonlara ortak görüntü de veriyoruz, ortak basın toplantısı da bazen yapıyoruz. Niye bir araya gelip Türkiye'nin geleceğini bu kadar ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranın da oturup konuşmuyoruz?"

"Terörle bağlantılı bir algı oluşturmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil"

Kılıçdaroğlu, "Evet'i anlatamıyorlar, anlatamadıkları için bu tür bir propaganda yapıyorlar, biz onun farkındayız zaten vatandaş da bunun farkında. Vatandaşın bunları görmemesi mümkün değil zaten. Terörle bağlantılı bir algı oluşturmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil. 15 yıldır hükümette olanlar onlar, biz değiliz ki. Terörle mücadele de Türkiye'yi kan gölüne çevirenler onlar, biz değiliz ki, Ankara'da bombalar patladığı zaman patlamadan sonra "oyumuz arttı" diyenler onlar, biz değiliz ki, terör örgütlerine göz yumanlar onlar biz değiliz ki, dolayısıyla tutmaz bu ama bu ülkenin ben sağ duyusuna güveniyorum derken, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Vatan Partisi, ÖDP, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi bular da Türkiye'nin geleceğini düşünüyorlar, bunlar da birer siyasal parti, bunların da kendi ideolojileri var, bunların da bir ülkenin kendilerine göre nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda düşünceleri, programları var. Bunlar da "Hayır" diyorlar ağırlıklı olarak. Saadet Partisi kalktı "yargının bağımsız olmadığı bir yerde başkanlık sistemi mi olur" dedi olamaz. Dolayısıyla ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum derken bütün bu çerçeveyi düşünerek söylüyorum, bir araya gelir miyiz? Bence bir araya gelmek sanki bir cephe oluşturmak gibi bir algı oluşturabilir, böyle bir cepheye gerek yok. Her birimiz demokrasi paydasında neden hayır dediğimizi anlatabilmeliyiz, anlatmalıyız. Saadet Partisi'nin ayrı bir dili vardır, Vatan Partisi'nin ayrı bir dili vardır, ÖDP'nin ayrı bir dili vardır, Bağımsız Türkiye Partisi'nin ayrı bir dili vardır, bizim ayrı bir dilimiz vardır ama ortak bir paydamız vardır: "Demokrasi'. Ben de demokrasiyi savunuyorum onlar da demokrasiyi savunuyorlar, rahmetli Erbakan'da başkanlık sistemine karşıydı, Türkeş de başkanlık sistemine karşıydı dolayısıyla çok değişik alanlarda; sivil toplum örgütleri, diğerleri, herkes kendi cephesinden bir demokrasi paydası için de hayır diyebilir. Özel birliktelik, özel bir kampanyaya bence gerek yok bu aşamada" diye konuştu.

"Bu Türkiye'ye pranga vurmak demektir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu sistem bileklerimizde prangaydı. 16 Nisan'da bileklerimizdeki bu prangaları söküp atmaya var mıyız?" sözleri üzerine de Kılıçdaroğlu, "Prangayı kim vurmuş? Demokrasiye pranga takılıyor. Bir ülkede 150'nin üstünde gazeteci hapisteyse bu gazetecilere prangayı kim taktı? Her önüne geleni, dosyanın içeriğine bakmadan hakim doğrudan doğruya içeriye atıyorsa, "Atmazsam, tıkmazsam içeri beni de FETÖ'cü diye suçlarlar" diye pek çok gereksiz, masum insan hapislere atılıyorsa bunlara prangayı kim taktı? Öğretim üyelerini, terörle yakından uzaktan, şiddetle yakından uzaktan hiç ilgisi olmayan yüzlerce akademisyeni kapının önüne koyuyorsunuz, bunlara prangayı kim taktı? Bunu söyleyenler ülkeyi yönettiklerinin farkında değiller, bir ülke nasıl yönetilir onun farkında değiller. Sen Cumhurbaşkanısın, sen Başbakansın, bütün bu olaylar senin iktidarında oluyor, soruyorum hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız? Hangi kararı almak istediniz de alamadınız? Önünüzde hangi prangalar vardı? Hangi engeller vardı önünüzde? Hiçbir şey yoktu. Yasa, parlamentoya geldiği zaman, bizim katkımız vardı, düzeltiliyordu, Plan Bütçe Komisyonu kabul ediyordu, bizim eleştiriler dikkate alınıyordu sonun da parlamentodan bir yasa çıkıyordu. Şimdi bütün muhtarlara pranga vurulacak, bir Kararname ile muhtarları kaldırdım diyecekler. Buna pranga vurmak denir, bütün bakanlıkları bir gece de kapatıyorum diyecek, buna pranga vurmak denir, bütün gazeteleri kapatıyorum, patronlarının da mal varlıklarına el koyuyorum, buna pranga denir. Benim kararımın aksine karar veren hakimi o gün öğleden sonra görevden alacağım, yapabilir mi? Yapabilir. Buna yargıya pranga vurmak denir. Benim gibi düşünmeyen insan nasıl konuşur, televizyonlara çıkar? Bunları derhal yasaklayın, bu özgür düşünceye pranga vurmaktır, asıl prangayı bu anayasa değişikliği ile toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar. Neden benimle tartışmaktan korkuyorlar? Bütün bu gerçekleri halk öğrenir diye. Gelsinler, ben anlatayım onlar desinler "hayır bu böyle değil, doğrusu budur, Kılıçdaroğlu, doğruyu söylemiyor" desinler. Benim yüzüme karşı söylesinler, iyi ya madem ben yanlış söylüyorum benim yüzüme karşı söylesinler ben 70 milyonun önünde mahcup olayım, ellerine ne kadar güzel bir fırsat veriyorum. Benim mahcup olabileceğim açıklamaları onlar yaparlar ben de ya özür dilerim, kusura bakmayın ben böyle bilmiyordum diyebilmeliyim. Çekiniyorlar, korkuyorlar, demokrasiye prangayı vuracak ve Türkiye'yi uygar dünyadan koparacaklar, bu Türkiye'ye pranga vurmak demektir" değerlendirmelerinde bulundu.

"Ne yaparlarsa yapsınlar artık bu millet bıkma noktasına geldi"

Kılıçdaroğlu, son dönemdeki ekonomik paketler ve referandum sonrası Türkiye'nin ekonomisindeki gelişmelere ilişkin ise şunları kaydetti:

"Şimdi de iyi değil referandum sonrasında da iyi olmayacak. Ekonomi de ciddi sorunlar var. Ben Türkiye'yi yönetemiyorlar derken sadece siyasal açıdan değil, ekonomik açıdan da yönetemiyorlar. 15 yıldır iktidardasınız, buyurun geldiğiniz işsizliğe bakın, 2002 krizinden çok daha derin sorunlar yaşıyor Türkiye. Şimdi, bir şeyler dağıtıp acaba vaziyeti kurtarabilir miyiz? Evet çıkartabilir miyiz referandum sırasında? Bunun arayışı içindeler, bunu yapmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar artık bu millet bıkma noktasına geldi, bıktı artık. Dolayısıyla ülkeyi yönetemiyorlar, sokağa gidin vatandaşa sorun bana 5 tane bakan ismi söyle diye sayamazlar, ekonomiden kim sorumlu şimdi? Dış politikadan kim sorumlu? Diyeceksiniz ki Mevlüt Çavuşoğlu dış politikadan sorumlu, bakıyorsunuz ekonomi bakanı dış politika ile ilgili karar veriyor. Niçin? Tam bir kaos dönemi, yani siyasal karar alma sürecinde de bir kaos yaşanıyor, en tipik örneği El-Bab. Ya dedik daha derine inmeyin, kıyameti kopardılar. Sonra Erdoğan dedi, "Daha derine inmeyeceğiz" diye, sonra Mevlüt Çavuşoğlu, "Rakka'ya gideceğiz" dedi. Erdoğan, Trump ile görüştükten sonra "Münbiç ve Rakka'ya gideceğiz" dedi. Nedir bu ya? Doğrusu nedir? Çocuklarımızın içinde bulunduğu durum, biz neden şehit veriyoruz Suriye'de, hangi gerekçeyle şehit veriyoruz? Bizim gençlerimiz orada şehit veriliyor, annelerin gözü yaşlı, Suriye'nin gençleri Türkiye'de, evet onlar da burada iş yeri açıyorlar, gayet güzel geziyorlar, vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. O annelerin gözünün içine bakarak hükümet bu soruya cevap vermeli, "Benim çocuklarım orada savaşıyor, şehit oluyor, onların çocukları burada zevki sefa içinde" bunu hangi vicdan kaldırır? Kaldı ki yarın zaten geri çekilecek bizim silahlı kuvvetlerimiz, geri gelecekler."

El-Bab operasyonuna değinilerek Rakka'ya kadar gidilmesine CHP'nin itirazı olup olmadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır gerek yok, siz güvenli bölge oluşturmuşsunuz zaten, şehit de vermediniz o güvenli bölgeyi oluştururken. Birilerinin aracı olarak kullanılmak mı isteniyor silahlı kuvvetler? Buyurun bakın Rusya, Amerika, Almanya, her ülke var orada en çok şehit veren biziz niye? Hangi gerekçeyle bizim askerlerimiz orada şehit oluyor? Güvenli bölgeye alırsınız, mesele biter" cevabını verdi.

Kılıçdaroğlu: "Genelkurmay Başkanlığının Yaptığı Açıklamaya Güveniyorum"

Kılıçdaroğlu: "Genelkurmay Başkanlığının Yaptığı Açıklamaya Güveniyorum"

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.