Kılıçdaroğlu: "Henüz Belirlediğimiz Sloganımız Yok"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Henüz belirlediğimiz sloganımız yok. Çok sayıda öneri var. Ama bunu önümüzdeki günlerde tabi bu siyasetçilerin...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Henüz belirlediğimiz sloganımız yok. Çok sayıda öneri var. Ama bunu önümüzdeki günlerde tabi bu siyasetçilerin alanından çok reklamcıların alanına girdiği için bu konuda bir çalışma var. Çalışmaya bakacağız. Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetecilerle parti genel merkezinde biraraya geldi. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, YSK'nın referandum tarihini açıklaması hatırlatılarak, CHP'nin nasıl yol izleyeceği sorusuna ilişkin, "Çalışacağız ve vatandaşımızın düşünerek sandığa gitmesini isteyeceğiz. Bu bir parti seçimi değil, Türkiye'nin geleceğini, demokrasimizi oyluyoruz. Vatandaş sandığa giderken kendi partisinden bağımsız olarak Türkiye'nin geleceğini düşünerek sandığa gitmeli ve oy kullanmalı. Bunu yapabildiğimiz takdirde bunu anlatabildiğimiz takdirde vatandaşta bunu düşünerek sandığa gidip Türkiye'nin geleceğiyle ilgili karar verdiği takdirde Türkiye başarılı bir referandum süreci yaşayacaktır diye düşünüyorum hayırla birlikte" ifadelerini kullandı.
CHP olarak kaç ili dolaşacaklarının, kaç miting yapacaklarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Onlar belli değil, mitingden çok ilde, ilçelerde kanaat önderleriyle biraraya gelip yüz yüze görüşmek istiyoruz. Ağırlığı buraya vermek istiyoruz. Bu çerçevede bir çalışma yapmak istiyoruz. Bu parti seçimi olmadığı için bu bir referandum Türkiye'nin geleceği demokrasimizle ilgili bir referandum. Şunu anlatacağız, demokrasi benim içinde geçerli benim gibi düşünmeyen insan içinde geçerli. Ben de düşüncelerimi rahatlıkla söyleyebilmeliyim o da düşüncelerini rahatlıkla söyleyebilmeli. Daha sonra ülkenin yönetiminde her birimiz farklı bir yöntemle ülkeyi yöneteceğimizi anlatırız ve seçim olur ama bu demokrasi seçimi. Demokrasiyi sürdürecek miyiz, güçlü bir demokrasi, parlamenter rejimi oluşturacağız yoksa bütün yetkilerin tek kişiye verildiği bir Kuzey Kore modelini mi tercih edeceğiz" diye konuştu.
"Daha güçlü parlamenter sistemi oluşturmak zorundayız"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Türkiye'nin ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğuna yönelik açıklamaları hatırlatılarak, "hayır" çıkması durumunda Türkiye'nin neler yaşayacağı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Türkiye ciddi tehlikelerle karşı karşıyaysa 15 yılda Türkiye'yi bu ciddi tehlikelerle karşı karşıya getiren iktidar kim? Türkiye'yi bu noktaya getiren iktidara siz destek veriyorsanız, Türkiye'yi daha büyük bir tehlikenin içine sürüklemiyor musunuz? Söylenen sözlerin mantıklı bir alt yapısının olması lazım" değerlendirmesinde bulundu. Bizim anladığımız beka Türkiye'nin güçlü bir devlet olarak, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak, hukukun üstünlüğü ve güçlü parlamenter sistemle, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak yaşamasıdır. Bir kişinin elinde sopayla, bir toplumu, bir ülkeyi, bir devleti dizayn etmesine karşıyız biz. Bu Türkiye'nin bekası değil, Türkiye'nin dağılmasına yol açar. Suriye'yi görsünler güçlü bir adam var. Irak'ı görsünler güçlü bir adam vardı. Libya'yı görsünler güçlü bir adam vardı. Bunların tamamı hangi halde. Bir de Türkiye'ye baksınlar, güçlü bir parlamenter sistem vardı. Bütün kavgalara ve 30-35 yıldır devam eden teröre rağmen birarada yaşayan bir Türkiye var. Bunun tek nedeni var güçlü bir demokrasi. bütün eksikliklerine karşı güçlü bir demokrasi. Yanlışlıkları var tabi bu sistemin. Yanlışlıkların kaynağı ne 12 Eylül darbe hukuku. Türkiye bu darbe hukukundan arınmak zorunda. Daha güçlü parlamenter sistemi oluşturmak zorundayız" açıklamasında bulundu.
"Önümüzdeki hafta içinde bunun kararını vereceğiz"
CHP'nin anayasa paketiyle ilgili AYM'ye gidip gitmeyeceğiyle ilgili tartışmaların olduğu belirtilerek, bu konuda bir karar alıp almadıkları sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz karar alınmadı. Biz önce Sayın Cumhurbaşkanının onayını bekledik. Sonra kendi karar organlarımızla oturup bunu konuşacağız, vaktimiz var" dedi.
Hayır oyları biraz daha yüksek çıkacak olursa AK Parti'nin AYM kanalıyla referandumu durdurabileceği ve bu açıdan CHP'nin istekli olmadığı yönünde iddiaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Böyle bir değerlendirme yapmadık ama bu konuda yorum yapan çevreler var. Biz olayı kendi yapımız içinde yetkili kurullar biraraya geleceğiz, konuşacağız. Kısa süre önümüzdeki hafta içinde bunun kararını vereceğiz" şeklinde konuştu.
"Siz bu anayasa değişikliğine vatandaş hangi gerekçeyle evet oyu verecektir onu çıkıp anlatın"
Başbakan Binali Yıldırım'ın CHP'nin FETÖ, PKK ve HDP ile aynı çizgide olduğu yönündeki açıklamaları hatırlatılarak, CHP'nin eğer evet çıkarsa başkanlık sistemi olduğunda "Türkiye'nin neden bölüneceği sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu anayasaya neden evet oyu kullanın demekten aciz olan bir hükümet var. Vatandaşa niçin evet demesi, şu gerekçelerle evet deyin lafını edemiyorlar. Çünkü bir gerekçe yok. O zaman ne yapıyorlar. CHP'den başlayarak özel suçlama alanı getiriyorlar. Terör örgütleriyle sanki CHP ilişkiliymiş gibi. Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Şimdi kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Biz vatandaşımıza bu anayasa değişikliklerine neden hayır oyu vermesi gerektiğini anlatacağız. Mesela Sayın Binali Yıldırım şunu söylüyor mu? "Bir Cumhurbaşkanı tarafsız olmayacaktır. Çünkü şu nedenle olmayacaktır" bunu açıklayabiliyor mu? AYM'nin 15 üyesinden 12'sini başkan atayacaktır şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez diye gerekçe üretmiyor. Bunları anlatmıyor. Neyi anlatıyor? CHP, HDP, PKK beraber diyor. Sen vatandaşa doğruyu anlat. Neden evet oyu vatandaş verecek. Olay CHP sorunu değil ki daha bunu kavrayamamışlar. Olay bir Türkiye sorunu. Bir siyasal parti seçimine gitsek ben anlarım bu eleştirileri. Ortada bir anayasa değişikliği teklifi var. Siz bu anayasa değişikliğine vatandaş hangi gerekçeyle evet oyu verecektir onu çıkıp anlatın. Biz bunu bekliyoruz. Bunu anlatmaktan aciz insanlar. Çünkü yaptıkları değişikliğin Türkiye'yi nasıl bir maceraya sürüklediğini onlar da biliyor."
"Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara herhangi bir eleştirimiz yok çıkabilir"
Tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanının sahada "evet" propagandası yapmasına ilişkin Kılıçdaroğlu, "Tarafsız değil, tarafsızlığını korumadı, korumamayı da sürdürecektir. Milletin takdirine bırakıyorum. Bu milletin takdirine, sağduyusuna ve vicdanına bırakıyorum. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı parlamentoya gelip tarafsız davranacağım diye yemin ettiği zaman, bunun inandırıcılığı ne ölçüde olacaktır. Sıradan bir insandan söz etmiyorum. Bir Cumhurbaşkanından söz ediyorum. Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara herhangi bir eleştirimiz yok çıkabilir. Millet vicdanıyla bakıp bunu değerlendirsin isteğim bu. Bu anayasa değişikliğinin nasıl bir felakete yol açacağını artık vatandaş gözleriyle görecektir" değerlendirmesinde bulundu.
"Valisinden, rektöründen, kaymakamından tutunda bütün devlet kurumlarının da evet demek için özel çaba harcayacaklarını biliyoruz"
Kılıçdaroğlu, "Referandumun adil olacağını söylemek mümkün olabilir mi?" sorusuna "Hayır referandum süreci adil koşullarda yürümeyecektir. Havuz medyasının son KHK'larla muhalefeti tamamen yok sayan anlayışla yayın politikasını sürdüreceğini biliyoruz. Şuanda medyanın yüzde 90'ı da iktidarın kontrolünde zaten. Adaletli referandum olmayacağını biz biliyoruz ama her şeye rağmen ben bu ülkede bu ülkenin insanlarının vicdanına güveniyorum. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değil. Vatandaşlarım sandığa giderken düşünerek gidecektir. Ülkenin geleceğini, çocuklarının geleceğini düşünerek oy kullanacaklardır inanıyorum. Ayrıca bu referandum sürecinde bir devlet olgusunun yattığını da gayet iyi biliyoruz. Valisinden, rektöründen, kaymakamından tutunda bütün devlet kurumlarının da evet demek için özel çaba harcayacaklarını biliyoruz. Bu neyi getirir. Bütün baskılara rağmen göreceksiniz hayır kazanacaktır. Bu ülkenin sağduyusu vardır ben buna inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki"
CHP'nin kullanacağı sloganın belli olup olmadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz belirlediğimiz sloganımız yok. Çok sayıda öneri var. Ama bunu önümüzdeki günlerde tabi bu siyasetçilerin alanından çok reklamcıların alanına girdiği için bu konuda bir çalışma var. Çalışmaya bakacağız. Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki" açıklamasında bulundu.
Varlık Fonu
Varlık fonuyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Ortada Varlık Fonunu oluşturacak bir gelir yok. Geçmişte halkın birikimleriyle oluşturulan bankaydı, limandı onlar varlık fonuna aktarıldı kaynak yaratmak amacıyla. Yeni bir kaynak yok. 18 ayrı yasaya uymayacak arındırılmış bir fon. Bugün bu fona göre Ziraat Bankasını 1 liraya herhangi bir kişiye satabilirsiniz. Bütün bunların tamamı ne TBMM'nin ne de Sayıştayın denetimine tabi değil. Buna ben hayırsız evlat fonu demiştim. Hayırsız evlat babasından dedesinden kalan mirası har vurup harman savurur. 100 yıllık Ziraat Bankasını, PTT'yi, büyük kuruluşları böyle har vurup harman savurarak Varlık Fonu adı altında birilerine peşkeş çekme amacıyla götürmek asla doğru değildir. Onun için hayırsız evlat fonu demiştim buna. Bunlar kendi tarihlerine saygı duymayan bir anlayış. Varlık Fonuyla iki hazine oluşturuluyor. Biri TBMM'nin Sayıştay'ın denetiminde olan bir hazine. Bir de bütün bunların dışında denetimsiz bir hazine oluşturuluyor. Kaynaklar istendiği gibi kullanılsın. Harcanabilsin diye. Bu referandum için kullanılacak tabi. Yasalar bunun için çıkıyor. Her şey Nisan Mayıs ayına kadar endekslenmiş durumda. Ondan sonra ben size gösteririm programı diye girecek devreye" şeklinde konuştu.
"Son KHK'lar çöken devletin en temel göstergesi"
Kılıçdaroğlu, KHK ile üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerle ilgili, şunları kaydetti:
"Hitler Almanya'da ne yaptıysa şuanda Türkiye'de o yapılıyor. Hitler Almanya'da bilim adamlarını, üniversitelerden kovdu. O bilimadamlarının pek çoğu Türkiye'ye geldi. Bizim üniversitelerimizde yıllar yılı bunlar ders verdiler. Şimdi hiçbir günahı olmayan, kitap, yazı yazmak dışında, konuşmak dışında hiçbir günahı olmayan yüzlerce akademisyeni bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz. Hangi ahlak hangi vicdan, hangi inanç bunu kabul eder. "Efendim yanlışlıklar olabilir" bu açıklamalar dönüyor. Bu daha büyük bir felaket.Bir insanı üniversitede kapının önüne koyacaksın, bütün kamuoyuna ben bunu cezalandırdım diyeceksin 5 gün geçecek "bir hata yapmışız kusura bakma seni görevine iade ediyorum" diyeceksiniz. Hatayı yapan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar siz kandırıla kandrıla mahvoldunuz. Herkes sizi kandırdı. Şimdi kandırıldıklarını itiraf ediyorlar. Birisi bizi kandırabilir, buraya yanlış isimler yazmış olabiliriz ama söz veriyoruz yanlışlık olursa düzelteceğiz. Türkiye'de çöken bir devlet var sadece. Son KHK'lar çöken devletin en temel göstergesi. Bugün gazetelerde bir fotoğraf var içim acıdı. Öğretim üyelerinin giydiği cübbeler var, ayaklar altında. 21.yüzyılın Türkiyesi bu mu? Bir bilim insanın cübbesini siz çiğneyeceksiniz. İnançlı olduklarını söylüyorlar. "Alimin ölümü alemin ölümü gibidir" diyor sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayışla bilim insanını ayaklar altına alan anlayışa geldik. Nesini anlatacaksınız? İnsanda biraz utanma, ahlak, bilim insanına saygı olur. Geçen salı konuşmasında güçlü Türkiye bilgi üreten Türkiye'dir demiştim. Şimdi bilgi üreten insanlar kapının önünde. Güçlü Türkiye diyorlar, "evet" deyin güçlü Türkiye'yi kuracağız ya bilim adamını kapının önüne koydun. Hangi ülke gelip de sana sen güçlü ülkesin diyecek."
"Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir"
ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve geldikten sonra bazı ülkelerin vatandaşlarına ülkeye girişleri konusunda yasak koymasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni şaşırtan Trump'ın 7 ülkenin çoğunluk nüfusu Müslüman, blok olarak Amerika'ya girişini yasakladı. Her konuda görüş beyan eden Erdoğan bu konuda tam bir suskunluk içinde neden? Adam 7 ülkenin vatandaşını almıyorum diyor, Müslüman oldukları için terörist oldukları için almıyorum diyor. Amerikalılar isyan ediyor bu yanlıştır diyor. Hükümetten tık yok. Bunların Müslümanlığı savunma konusundaki samimiyetleri de bu olayda net ortaya çıkmıştır. Çıkarcı anlayışla, iktidarda kalma anlayışıyla her şeyi satabilirler Müslümanlığı da. Oysa buna biz tepki verdik. Dedik ki teröristleri almayabilirsin ama siz bir ülkenin bütün insanlarını terörist olarak görür ve böyle bir karar alırsanız bu doğru değil, terörizme hizmet etmektir. Ama iktidar söylemeye cesaret edemiyor neden? Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir" dedi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.