Kronik Kabızlık Basuru Tetikliyor

Kronik Kabızlık Basuru Tetikliyor

Halk arasında basur olarak bilinen hemoroid hastalığı, dünya genelinde toplumun yaklaşık yüzde 30'undan fazlasını etkiliyor.

Halk arasında basur olarak bilinen hemoroid hastalığı, dünya genelinde toplumun yaklaşık yüzde 30'undan fazlasını etkiliyor. Her iki cinsiyette de eşit olarak görülen hastalığı, çoğunlukla kronik kabızlık, diyet ve genetik faktörler tetikliyor.

İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, iç hemoroidlerde en sık görülen bulgunun makatta kanama olduğunu söyledi. Dışkıya bulaşık olmayan, büyük abdest öncesi veya sonrası görülen açık kırmızı renkli kanın hastalığın tipik belirtisi olduğunu ifade eden Gümürdülü, "Kanama bazen fışkırır tarzda da olabilir. İkinci sıklıktaki bulgu dışarıya doğru çıkmasına bağlı olarak büyük abdest esnasında veya sonrasında insanın eline pakelerin gelmesidir. Sümüksü akıntı, kaşıntı, anal rahatsızlık hissi gibi bulgular da sık görülür. İç hemoroidlerde ağrı nadir görülür. Ancak aniden tromboz veya sarkma gelişen hemoroidlerde şiddetli ağrı önemli bir bulgudur" dedi.

Dış hemoroidlerin ise tromboz gelişmedikçe genelde bulgu vermediğini kaydeden Gümürdülü, "Akut tromboz ile gelişen şiddetli ağrı en önemli bulgudur. Perianal ödem ve ağrı 48 saatte pik yapar ve günlerce sürebilir" diye konuştu.

Tedavi yöntemleri

Hemoroidin tedavi yöntemleri hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, hastalığın, ağrıyan yere uygulanan krem tedavisinin yanı sıra 1960'lardan beri kullanılan elastik band ligasyonu tekniğiyle de tedavi edildiğini kaydetti. Elastik band ligasyonunun Amerika'da endoskopi ünitelerinde en çok kullanılan hemoroid tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Gümürdülü, bu tekniğin 1, 2 ve 3. derece hemoroidlerin tedavisinde kullanılabildiğini vurguladı.

"Hasta, beslenme alışkanlığını değiştirmeli"

İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, endoskopik enjeksiyon yönteminde de basur içine iğne ile enjeksiyon yapıldığını belirterek, şunları söyledi:

"İnfrared fotokoagülasyon, bipolar ve monopolar elektrokoagülasyon, kriyoterapi ve cerrahi yöntem gibi birçok tedavi yöntemi vardır. 1. derece hemoroidlerde konservatif- medikal tedavi yöntemleri başarılı sonuçlar verir. Hastaların diyet alışkanlıklarını değiştirmesi ve yüksek lifli diyet (20-30 gr/gün) uygulaması önerilir. Doğal besinlere ek olarak lif içeren ürünler diyete eklenebilir. Yumuşak gaita oluşumu ve düzenli bağırsak hareketlerinin sağlanması için günlük su alımının en az 2-2.5 litre olması, düzenli egzersiz mutlaka yapılmalıdır. Günde 2-3 defa 10 dakika süre ile yapılacak olan sıcak su oturma banyoları faydalıdır. Son yıllarda streptokinaz ve fenilefrin içeren fitillerin kullanımı ile tedavide başarı artmıştır. Kabızlığı olan hastalarda oral laksatifler tedaviye eklenebilir."

1 ve 2. derecede başarı oranı yüzde 90

2. derece hemoroidlerin tedavisinde veya medikal tedaviye yanıt vermeyen dirençli 1. derece hemoroidlerin tedavisinde medikal ve konservatif tedavi yöntemlerine ek olarak endoskopik ve lokal tedavi uygulamalarının da kullanıldığına işaret eden Gümürdülü, bu yöntemlerin sıklıkla poliklinik ve endoskopi ünitelerinde sedasyonsuz veya hafif-orta seviyede sedasyon ile rahatlıkla uygulanabildiğini dile getirdi. Gümürdülü, 1. ve 2. derece hemoroid tedavilerinde yüzde 90'a ulaşan yüksek başarı oranları bulunduğunu kaydetti.

Son çare cerrahi tedavi

Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, 3. derece hemoroidlerin tedavisinde ise medikal ve konservatif tedaviler ile endoskopik- lokal tedavilerin birlikte kullanıldığını belirterek, "Bu kombine tedavilere yanıt alınamayan hastalarda cerrahi tedavi uygulanır. 4. derece hemoroidler ve prolapsus olan olgularda da tedavi cerrahidir" ifadelerini kullandı.

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.