Medikal Onkolog Uzm. Dr. Murat Akyol:
Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Birim Sorumlusu Medikal Onkolog Uzm.
Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Birim Sorumlusu Medikal Onkolog Uzm. Dr. Murat Akyol, kansere yakalanan hastalarda haber verilmesinin ardından kemoterapi süreci başlamadan önceki dönemde yüzde 50'lere varan oranda anksiyete ve depresyon görüldüğünü söyledi.
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erol Ozan ve Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Birim Sorumlusu Medikal Onkolog Uzm. Dr. Murat Akyol, basın toplantısı düzenledi. Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi servisinde düzenlenen bilgilendirme toplantısında kanser hastalarında, hastalığın haber verilmesi sonrası başlayan psikolojik desteğin önemine değinildi.
Süreç içerisinde hastalara psikolojik destek verilmesinin büyük öneminin bulunduğunu vurgulayan Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erol Ozan, "Yaşamı tehdit edici ve meçhul bir gelecekte yaşayacağımızı düşündüğümüz ölümle özdeş bir kavram olarak anılmakta. Dolayısıyla bu haberin ilk alındığından itibaren çok derin bir sarsıntı, ardından öfke, umutsuzluk, karamsarlık, depresyon ve en sonda da kabullenme evresinin yaşanması beklenen ağır sarsıcı bir haber. Bu süreç sağlık anlamında düşündüğümüzde biyopsikososyal ve manevi bileşenlerden oluşan sağlık anlamında düşündüğümüzde hem fiziksel tedavi hem de psikososyal desteği gerekli kılmakta" dedi.
"Psikolojik destek endişeyi azaltıyor"
Psikolojik destekle birlikte kişilerin süreç içerisinde daha huzurlu olduklarına dikkat çeken Doç. Dr. Ozan, "Kişinin bu sarsıcı haberi aldığı andan itibaren büyük bir mücadele girdiği hissiyle bu işe soyunması, bazen sanki mücadele edemiyormuş, buna teslim olmuş hissi de barındırıyor. Aslında sonuçta yaşamın sonu oluşunu değiştiremediğimiz gerçeğini bir anda tutmamız lazım. Aslında bu bir ölüme meydan okuma değil kalan yaşam süresini daha nitelikli hale getirmeyle alakalı bir mücadele. Tümden yaşadığı depresyonun, çaresizliğin, umutsuzluğun, ortadan kalkması belki mümkün olmuyor ama yapılan, duygusal derinliği olan bir görüşmenin ardından şunu söyleyebiliyor; "Bir kaç gecedir daha rahat uyuyorum" Ya da endişe eskisi kadar şiddetli panik atak düzeyine varmayabiliyor. Ne kadar destek verebilirseniz o oranda fayda sağlanıyor diye düşünmekte daha gerçekçi olur" diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının kanser hastalarına verilecek psikolojik destekle ilgili çalışmalarının bulunduğunu dile getiren Ozan, "Aslında Bakanlığın ve sivil toplum kuruluşlarının bu anlamda çabası var. İlk aklıma gelen Psikonkoloji Derneği şeklinde bir takım sivil toplum kuruluşları var ve bunların 7 gün 24 saat hizmet veren danışma hatları var. Hastanelerde bu anlamda onkolog arkadaşlarımızın yönlendirmesiyle hastalığın farkındalığı artıyor ve bu ihtiyaçların giderilmesi sağlanıyor" dedi.
"Kanser hastalarında yüzde 50 oranda depresyon görülüyor"
Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Birim Sorumlusu Medikal Onkolog Uzm. Dr. Murat Akyol, kansere yakalanan hastalarda haber verilmesinin ardından kemoterapi süreci başlamadan önceki dönemde yüzde 50'lere varan oranda anksiyete ve depresyon görüldüğünü belirterek "Kolon kanseri hastalarında yüzde 30 oranında anksiyete depresyon dediğimiz en sık psikososyal rahatsızlıklar var. Bunlar sadece hastanın ruhsal durumunu etkilemiyor, tedavide sağ kalımı, tedaviye uyumu, çevresine olan ilişkilerini de etkiliyor. O yüzden bizim kendi hastanemizde yaptığımız kolon ve meme kanseri hastalarında yaptık, en son kemoterapi öncesi meme kanseri hastalarında anksiyete oranlarının yüzde 30 depresyon oranlarının yüzde 56 gibi yüksek oranlarda çıktı. Anksiyete ve depresyonla ilgili tedavide destek, hastaların tedaviye uyumlarını arttırıyor, sağ kalımı etkiliyor. Çünkü bu hastalarda kemoterapi aldığı dönemlerde kemoterapinin yan etkisiyle hem yaşam kalitesi bozuluyor. Semptomatik rahatsızlıklar oluyor. Bunlara depresyon ve anksiyete yönelik destekler çok önemli. Bunlar bilimsel çok yüksek oranda. Kendi hastalarımızda yaptığımız çalışmalarda yüzde 50'lere kadar saptadık" diye konuştu.
Kanser hastalığının 2030 yılına kadar en sık görülen ölüm nedenleri arasında yerini alacağını sözlerine ekleyen Akyol, "2030'a kadar dünyada en sık ölüm nedenleri arasında birinci sırayı alacak. Bunun bir çok nedeni var. Sadece genetik değil, teknolojik gelişmeler, çevresel gelişmeler, hareketsiz yaşam, beslenme, sigara alkol kullanımları kanserle birer neden. Çağın hastalığı olan obezite sadece kardiyovasküler şeker gibi hastalıkların yanında kanser için de çok önemli bir faktör. Bu yüzden kanser gittikçe artmakta. O yüzden kanserle savaşta en önemli şey erken tanı ve kansere yönelik önlemler" dedi.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.