Moğol komutanı Geyhatu kimdir, Geyhatu Han tarihte nasıl ölmüştür?
Kuruluş Osman 12. bölümde moğol komutanı Geyhatu ismi gündem oldu. Heyhatu Han kimdir? Kuruluş Osman Geyhatu gerçekte var mı? Geyhatu ne zaman yaşadı? Geyhatu Han tarihte nasıl ölmüştür? sorularına cevap aranıyor. İşte detaylar..
Geyhatu Han kimdir? Kuruluş Osman Geyhatu gerçekte var mı? Atv ekranlarında yayınlanan ve reyting tablolarını altüst eden Kuruluş Osman’ın son bölümünde Geyhatu ismi çokça konuşuluyor.
Kuruluş Osman 12. Bölüm’de Geyhatu Balgay’a komut veriyor. Bu gelişmenin üstüne diziyi yakından takip edenler Geyhatu Han kimdir? Kuruluş Osman Geyhatu gerçekte var mı? Geyhatu ne zaman yaşadı? sorularına yanıt arıyor. İşte Geyhatu ile ilgili merak edilenler…
Geyhatu Han kimdir? Geyhatu gerçekte var mı? Geyhatu Han Tarihte nasıl ölmüştür?
Abaka Han’ın oğlu olup çocukluk ve gençlik yılları hakkında fazla bilgi yoktur. Şehzadeliği ve hükümdarlığı sırasında onun aşırı içki ve eğlence düşkünü olduğu bilinmektedir. Argun Han’ın uzun süren hastalığı esnasında veliahdı belirlenmemişti. Ölümü üzerine toplanan kurultay oğlu Gāzân’ı değil kardeşi Geyhatu’yu tercih etti. Geyhatu şehzadeliğinde Anadolu’daki Moğol idaresinin başında bulunuyordu. Argun Han, Geyhatu’dan önce bu görevi yürüten ve adaletiyle tanınan Samagar Noyan’ı bu görevden alarak yerine kardeşi Geyhatu’yu getirmişti.
Argun Han’ın ölüm haberini Antalya’da bulunduğu sırada öğrenen Geyhatu, Konya yoluyla Azerbaycan’a dönerken Ahlat yakınlarında hükümdarlığını ilân etti (23 Receb 690 / 22 Temmuz 1291). Geyhatu, Şiktur Noyan’ı nâib tayin ederek yanında kayınbabası Ak Boğa ve diğer noyanlar olduğu halde Türkmenler’i te’dib maksadıyla Anadolu’ya geri döndü. Başta Karamanoğulları olmak üzere Orta ve Batı Anadolu ile uç bölgelerinde kontrolü ele geçiren Türkmen beyleri Anadolu’daki İlhanlı varlığı için tehlike teşkil ediyorlardı. Geyhatu bu sefer esnasında yaptığı yağma ve kıyımlarla etrafa dehşet saçtı. Lârende acımasızca yağma edildi, Denizli ve Menteşe toprakları da aynı şekilde yağmalandı. Denizli uzun süren bir kuşatmadan sonra 23 Aralık 1291’de ele geçirildi. İlhanlı ordusu pek çok esirle Konya’ya döndü (Şubat 1292). Geyhatu’yu Konya’yı yağmalamaktan Ahî Ahmed Şah’ın vazgeçirdiği söylenmektedir. Bu sırada Kastamonu ve yöresine hâkim olan Çobanoğullarından Muzafferüddin Yavlak Arslan, İlhanlılar’a karşı başlattığı mücadelede Anadolu Selçuklu şehzadelerinden Rükneddin Kılıcarslan’ı da yanına almıştı. Fakat İlhanlılar’a karşı ortak hareket edemeyen Türkmenler’in başarısı kısmî olmaktan öteye gidememiştir. Geyhatu, kumandanlarından Hıtaylı Taştimur’u Anadolu’da bırakarak Azerbaycan’a döndü ve Aladağ’da törenle tahta çıktı, şerefine büyük ziyafetler tertip edildi (29 Mayıs 1292).
Geyhatu devrinde de İlhanlı-Memlük mücadelesi devam etti. Geyhatu, Memlük Sultanı el-Melikü’l-Eşref Halîl b. Kalavun’a bir mektup göndererek Halep şehrinin kendisine verilmesini, aksi halde Suriye üzerine bir sefer düzenleyeceğini bildirdi. Buna karşılık el-Melikü’l-Eşref de ondan Bağdat’ı istedi. Taraflar savaş hazırlıklarına başlamışken el-Melikü’l-Eşref’in 1293’te ölümü üzerine bu savaş gerçekleşmedi.
Dirayetsiz ve müsrif bir hükümdar olan Geyhatu döneminde bilhassa Anadolu halkı büyük sıkıntılar çekmiştir. Kendisi zalim karakterli olmamasına rağmen israf sebebiyle ihtiyaç duyulan parayı temin için İlhanlı memurları halka zulmetmişlerdir. Argun Han döneminde Mısır Memlük devletiyle yapılan savaş ve ülkede salgın hale gelen bir hayvan hastalığı (yut) yüzünden devletin malî durumu iyice bozulmuştu. Malî sıkıntılara çare arayan veziri Sadr-ı Cihân-ı Zencânî (Sadreddin Ahmed b. Abdürrezzâk el-Hâlidî), Çin’den gelen İzzeddin Muhammed b. Muzaffer b. Amîd’in orada olduğu gibi kâğıt para basımıyla ilgili tavsiyesini Geyhatu’ya arzederek onu ikna etti. Bunun üzerine Geyhatu, Çin elçisi Puladçingsang’ı çağırıp onunla da görüştükten sonra Çince “çav” (ts’au) denilen kâğıt paranın basılmasını ve bu maksatla çavhânelerin kurulmasını emretti. Başlangıçta “çav-ı mübârek” denilen bu para 693’te (1294) Tebriz’de basıldı. Piyasadaki altın ve gümüş paralar çavlarla değiştirilmek üzere toplattırıldı. Ancak bu uygulama iç ve dış ticaretin durmasına, halkın ve tüccarların itirazlarına sebep oldu. Ticarî hayattaki olumsuz etkileri yüzünden son zamanlarda “çav-ı nâmübârek” adı verilen bu kâğıt paradan birkaç ay sonra vazgeçildi.
Bu kararsız tutumu yanında Geyhatu hânedan üyelerine karşı da son derece haksız davranışlarda bulunmuştur. Yeğeni ve Horasan Valisi Gāzân’ın kendisini ziyaret etmesine izin vermediği gibi şehzade Baydu’ya da haksız yere hakaret etmiştir. Hükümdarın bu uygulamalarından faydalanan şehzade Baydu, sivil ve askerî erkânın desteğini aldıktan sonra Tebriz üzerine yürüdü ve Hemedan civarında yapılan savaşta Emîr Tuğaçar’ın kendi tarafına geçmesi üzerine Geyhatu yenilerek Mugan’a kaçtı (3 Cemâziyelevvel 694 / 21 Mart 1295), fakat yakalanarak 6 Cemâziyelevvel 694 (24 Mart 1295) tarihinde idam edildi. İlhanlı tahtına geçen Baydu da kendisinden bekleneni veremediğinden aynı yıl içinde, Horasan valisi olan şehzade Gāzân veziri Nevrûz’un da yardımıyla Baydu’yu yenerek İlhanlı tahtına geçti.
Geyhatu tecrübeli devlet adamlarının kendisinden uzaklaşmasına sebep olmuştu. Baydu’nun yanında Tuğaçar, Koncukbal, Gāzân’ın yanında Nevrûz gibi devlet adamları bulunduğu halde onun yanında halkın nefretini kazanmış olan Sadr-ı Cihân gibi idareciler vardı.
Geyhatu Budist olmasına rağmen ağabeyi Argun’un aksine müslümanlara karşı müsamahakâr davrandı; bilhassa âlim ve şeyhlere karşı saygılı ve cömertti. Bunda müslüman olan karısının da etkili olduğu bilinmektedir. İmar faaliyetleri arasında özellikle Tebriz ve Karabağ’da yaptırmış olduğu saraylar zikredilebilir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.