Muş’ta ’Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi Ve Türkiye’ Sempozyumu
Muş Alparslan Üniversitesinin (MŞÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye" konulu sempozyum, Türkiye ve farklı...
Muş Alparslan Üniversitesinin (MŞÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye" konulu sempozyum, Türkiye ve farklı ülkelerden 200 bilim adamının katılımıyla başladı.
MŞÜ Kültür Merkezi Kongre ve Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen sempozyumun açılışında konuşan MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Fetih Ahmet Polat, 15 Temmuz darbe girişiminin basite alınamayacağına vurgu yaptı. 15 Temmuz'da halkın gösterdiği kahramanlığın artık tarihsel bir gurur olduğunu belirten Rektör Polat, "Tarih bir milletin gururudur. Dolayısıyla tarihini kaybeden toplumlar zihnen meluldur. 15 Temmuz darbe girişiminde Muş halkının sergilediği tavır ve olağanüstü reaksiyon, torunlarımıza anlatılacak tarihi şuur noktasında atılmış ilk adımdır" dedi.
Muş Valisi Seddar Yavuz ise, 15 Temmuz darbe girişiminin en önemli sebeplerinden birinin 28 Şubat olduğunu ve bu dönemde dindar ve muhafazakar kesimlerin gideceği bütün kapıların kapatıldığını söyledi. 28 Şubat ve 15 Temmuz'un küresel güçlerin projeleri olduğunu kaydeden Yavuz, bu süreçlerde orduyu güçsüzleştirecek bir mekanizmanın ortaya konulduğunu ifade etti. Türkiye'de sistemin ordu ve millet üzerine kurulduğunu vurgulayan Yavuz, "Asker kıyafeti giymiş eşkıyalar, vatandaşlarımızın gözünde ordumuzu itibarsızlaştırmak gibi kirli oyunun da peşindedir. Ama vatandaşımızın iradesi sayesinde bu sorun da aşılmış oldu. Devleti ele geçirmek bir hedef değildir" dedi.
Vali Yavuz, İslam ülkelerinde din kisvesi altındaki birtakım yaklaşımlar nedeniyle kan ve gözyaşının her geçen gün arttığını, bu nedenle de İslam kaynaklarına tekrar dönülmesi gerektiğini belirtti. 15 Temmuz'un net olarak bir işgal hareketi olduğunu vurgulayan Yavuz, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toprakları işgal edilmek istenmiştir. Türkiye'nin medeniyetiyle kucaklaşması engellenmek istenmiştir. Hendek ve çukurla yapılmak istenen şey, Türkiye'yi olabildiğince Ortadoğu'dan uzak tutmak, kendi işleriyle meşgul etmektir. Bugün Türkiye dışında DEAŞ'la mücadele eden var mı? DEAŞ, FETÖ ve PKK farklı temaları kullansa da bunları kullananların net bir şekilde küresel güçler olduğunu bilmeyen kalmadı. Dünyayı dizayn edenler ya da etmek isteyenler, bu terör örgütlerini Türkiye'ye karşı kullanıyorlar. Bu yüzden hendek ve çukur politikasını da bu darbe teşebbüsünün bir parçası olarak ortaya koymamız gerekir" şeklinde konuştu.
İki gün sürecek sempozyum, oturumlarla devam ediyor.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.