Nusret ve Galebe Duası Türkçe

Nusret ve Galebe Duası Türkçe

Nusret ve Galebe Duası Türkçe Meali,Nusret ve Galebe Duası Arapça Okunuşu,Nusret ve Galebe Duası Türkçe Okunuşu

Nusret ve Galebe Duası Türkçe Okunuşu ve Meali

1-Bismillahirrahmanirrahim. Allahu ekber.(10 defa)
1-Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. Allahu ekber. (10 defa)
2-Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs.
2-Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs.
3-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devamimülkillah ve ala alihi ve sahbihi. 
3-Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed'e, Onun âl ve ashabına, ilm-i ilâhideki (şeyler) adedince, Allah'ın hükümranlığı süresince daimî salât-ü selâm eyle.
4-Bismillahirrahmanirrahim. Ve lekad nasarakumullâhu bi bedrin ve entum ezilleh(ezilletun), fettekûllâhe leallekum teşkurûn(e).
4-"Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla." "Andolsun ki; siz zayıf olduğunuz halde Allah size Bedir'de kafi bir zafer ihsan etti. O halde Allah'tan korkun ki, şükredesiniz."
5-Lekad nasarakumullâhu fî mevâtıne kesîratin ve yevme huneynin iz a'cebetkum kesretukum fe lem tugni ankum şey'en ve dâkat aleykumul ardu bi mâ rahubet summe velleytum mudbirîn(e).
5-"Andolsun ki; Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde de zafer ihsan etti. (Huneyn günü) çokluğunuz sizi ucb'e sevketmişti de size hiçbir yarar sağlamamıştı, yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti, nihayet gerisin geri dönüp gitmiştiniz."
6-Ve nasarnâhu minel kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, innehum kânû kavme sev'in fe agraknâhum ecmaîn(e).
6-"Onu, âyetlerimizi yalanlayan kavminden kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir kavim idiler, biz de onların hepsini boğduk."
7-Ve nasarnahum ve kanu humul Galibin.
7-"Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular."
8-İnnellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâhi vellezîne âvev ve nasarû ulâike ba'duhum evliyâu ba'dın.
8-İman edipte hicret edenler Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır."
9-Vellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi vellezîne âvev ve nasarû ulâike humul mu'minûne hakkâ(hakkân), lehum magfiretun ve rizkun kerîm(un).
9-"İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenleri (Muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır."
10-Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim,
10-"Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o Elçiye, o Ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar, ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir,..
11-fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(e).
11-...O Peygamber'e inanıp Ona saygı gösteren, Ona yardım eden ve Onunla birlikte gönderilen nura (Kur'ân'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır."
12-Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunnehu, kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidîn(e).
12-"Hani Allah, peygamberlerden "Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde Ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz." diye söz almış ve "kabul ettiniz ve bu ağır ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: "O halde şahit olun; Ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim." buyurmuştu."
yensurküm ve yüsebbit akdameküm.
13-"Ey iman edenler! Eğer siz Allahın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder, ayaklarınızı sabit tutar."
.
14-"Allah'ın yardımıyla. Allah dilediğine yardım eder. O Aziz'dir, Rahim'dir."
15-ve yensurakellahu nasran aziza
15-"Ve Allah sana üstün bir zafer versin (diye...)"
16-İn yensurkümullahu fela ğalibe leküm* ve in yahzülküm femen zelleziy yensuruküm min ba'dih* ve alAllahi felyetevekkelil mu'minun
16-"Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenecek yoktur. Eğer size olan yardımını keserse Ondan sonra artık size yardım edecek kim var? Müminler Allah'a tevekkül etsinler."
17-Katiluhüm yüazzibhümüllahü bi eydıküm ve yuhzihim ve yensurküm aleyhim ve yeşfi sudura kavmim mü'minın
17-"Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin, sizi onlara galib kılsın ve mümin toplumun kalblerini ferahlatsın."
18-Ve le yensurennallahu mey yensuruhu, innallahe le kaviyyun ‘azîz(un).
18-"Allah kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir."
19-Zâlik(zâlike), ve men âkabe bi misli mâ ûkıbe bihî summe bugıye aleyhi le yansurennehullâh(u), innallâhe le afuvvun gafûr(un).
19-"İşte böyle. Her kim kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vâki olursa emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten Allah, çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir."
20-Ve ya kavmi mey yensurunı minellahi in tared-tühüm efela tezekkerun.
20-"Ey kavmim! Ben onlan kovarsam, beni Allah'tan kim kurtarır? Hiç düşünmüyor musunuz?"
eraeytüm in küntü alâ beyyinatim mir Rabbiy ve âtânîy minhü rahmeten
21-"(Salih (as)) Dedi ki: "Ey kavmim! Eğer ben Rabbim'den apaçık bir delil üzerine isem ve O, bana nezdinden bir rahmet vermişse ve ben de (buna karşılık) isyan edersem, söyleyin bakalım beni Allah'tan kim kurtarabilir? Zaten siz de bana zarardan başka bir şey arttırmazsınız"."
22-Lekad erselna rusulena bilbeyyinati ve enzelna me'ahumulkitabe velmîzane liyekumennasu bilkıstı ve enzelnal Hadîde fîhi be-sun şediydun ve menafi'u linnasi ve liya'lemallahu mey yensuruhu ve rusulehu bilğaybi innallahe kaviyyun 'aziyz.
22-"Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki, onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, dâima üstündür."
23-Lil fukarâil muhâcirînellezîne uhricû min diyârihim ve emvâlihim yebtegûne fazlen minallâhi ve rıdvânen ve yensurûnallâhe ve resûlehû, ulãike humus sâdikûn.
23-"(Bu ganimet malları) yurtlarından ve mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır."
, ve huve hayrun nâsırîn
24-"Oysa sizin Mevlanız Allah'tır ve O yardımcıların en hayırlısıdır."
25-Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenağfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn
25-"Onların sözleri sadece şöyle demekten ibaretti: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve içimizdeki taşkınlığımızı bağışla, ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl, kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer eyle"."
26-Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâ kate lenâ bih, va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn
26-Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef tutar. herkesn kazandığı iyilik kendi yararına kötülükte kendi zararınadır. Rabbimiz! Unutur yada hataya düşersek bizi sorumlu tutma.Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme, bizi affet, bzi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize merhamet et.
27-Kâle rabbensurnî bi mâ kezzebûn.
27- "(Nuh (as):) "Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et." dedi."
28-Kâle rabbensurnî ‘alal kavmil müfsidîn.
28-"(Lut (as):) "Şu fesatçılar topluluğuna karşı bana yardım eyle Rabbim" dedi."
29-İllellezine amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesiran ventesarü mim ba'di ma zulima ve se ya'lemullezine zalemû eyye munkalebin yenkalibun.
29-"...Ancak iman edip de salih amel işleyenler, Allah'ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öçlerini alanlar böyle değildir. Zulmedenler hangi dönüşe (akıbete) döndürüleceklerini yakında bilecekler."
30-fedea rabbehu enniy mağlubun fentesir.
30-"Bunun üzerine, Rabbine; "ben yenik düştüm, Sen intikamını al" diyerek yalvardı."
31-Em hasibtum en tedḢulûl cennete ve lemmâ ye'tiküm meselülleziyne Ḣalev min kabliküm. messethumul be'sâu ved darrâu ve zulzilû hattâ yekûler resûlu vellezîne âmenu me’ahü meta nasrullahi elã inne nasrallahi kar’ib.
31-"(Ey mü'minler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin başınıza da gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler "Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?" diyeceklerdi. Bilesiniz ki, Allah'ın yardımı yakındır."
32- Ve mâ cealehullâhu illâ buşrâ lekum ve li tatmainne bihî kulûbukum bihi ve mân-nasru illâ min indillâhil, azîzil hakîm.
32-"Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalbleriniz bu sayede yatışsın diye yaptı. Zafer ancak Azîz, Hakîm olan Allah katındandır."
33- Ve lekad erselnâ min kablike rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fentekamnâ minellezîne ecramû, ve kâne hakkan aleynâ nasrul mu'minîn.
33-"Andolsun ki, Biz Senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler ve biz, (onları dinlemeyen) mücrimlerden öç aldık. Müminlere yardım etmek de bize düşer."
34- Ve uhrâ tuhıbbûnehâ, nasrum minallâhi ve fethun karîb(karîbun), ve beşşiril mû’minîn
34"Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele."
35- İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ.
35-"Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de * insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit..."
36- Velekad kużżibet rusulun min kablike fesaberû ‘alâ mâ kużżebû ve ûżû hattâ etâhum nasrunâ velâ mubeddile likelimâtillâhi velekad câeke min nebe-i-lmurselîn.
36-"Senden önce nice peygamberler yalanlanmıştı da yalancı sayılmaya ve ezaya uğratılmaya karşı sabretmişlerdi. Nihayet onlara yardımımız gelip yetişti. Allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur. Zaten o peygamberlerden bir kısmının haberi Sana da ulaşmıştır."
37- vallâhu yûeyyidu bi nasrihî men yeşâ-u inne fî zâlike le ibreten li ulîl ebsâr
37-"Allah, dilediğini nusretiyle destekler. Elbette bunda basîret sahipleri için bir ibret vardır."
38- Ve in yurîdû en yahdeûke fe inne hasbekallâhu, huvellezî eyyedeke bi nasrihî ve bil mu'minîn
38-"Eğer Sana hile yapmak isterlerse şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, Seni yardımıyla ve mü'minlerle destekleyendir."
39- Uzine lillezîne yukâtelûne bi ennehum zulimû, ve innallâhe alâ nasrihim le kadîr
39-"Kendileriyle savaşılanlara (mü'minlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir."
40- Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâhi, kâlel havâriyûne nahnu ensârullâhi, fe âmenet tâifetum mim benî isrâîle ve keferet tâifetun, fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvehim fe asbehû zâhirîn
40-"Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havarilere "Allah'a (giden yolda) benim yardımcılanm kimdir?" demişti. Havariler de "Allah (yolunun) yardımcıları biziz" demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkar etmişti. Nihayet Biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler."
41-Ve in tevellev fa’lemûû ennallahe mevlâkum ni’mel Mevla ve ni’men-nasîr.
41-"Eğer (imandan) yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır."
42- Ve câhidû fillâhi hakka cihâdihî, huvectebâkum ve mâ ce’ale aleykum fid deni min haracin, millete ebîkum ibrâhîme, huve semmakumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe ‘alen nâsi, fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâhi, huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr
42-"Allah uğrunda, Ona yaraşır şekilde cihad edin. O, sizi seçti ve din hususunda üzerinize "hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde olduğu gibi. Allah bu Kur'ândan önce ki kitaplarda da, bu (Kur'â)nda da size "Müslümanlar" adını verdi ki, Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır O ve ne güzel yardımcıdır."
43-Vallahu e’emu bi e’dâikum ve kefa billahi veliyyev-ve kefa billahi nasîra.
43-"Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah kâfidir."
44- Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ
44-"Size ne oldu ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim (olan) şu şehirden çıkar, bize katından bir koruyucu ver, bize nezdinden bir yardımcı gönder" diyen zayıf erkek, kadın ve çocuklar uğrunda cihad etmiyorsunuz?"
45-Ve kefâ bi rabbike hadiyav ve nasira.
45-"Hidayet edici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."
46-İnnehüm lehümül mensurûn. Ve inne cünde lehümül ğalibûn.
46-"Şüphesiz nusrete mazhar olanlar onlardır * Ve galip gelecek olanlar mutlaka Bizim ordumuzdur."
47-Kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîratem bi iznillâhi, vallâhu me’as-sâbirîn
47-"Allah'a kavuşacaklarına kanaat getirenler ise şöyle dedi: "Nice az topluluk var ki; Allah'ın izniyle çok topluluğa galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir"."
48-Keteballahu le eğlibenne ena ve rusulîî innallahe kaviyyun ‘azîz.
48-"Allah: "Elbette Ben ve elçilerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir."
49- Yâ eyyuhen nebiyyu harridıl mu'minîne alel kıtâli, in yekun minkum işrûne sâbirûne yağlibû mieteyni, ve in yekûn minkum mietun yağlibû elfen minellezîne keferû bi ennehum kavmul lâ yefkahûn *El'âne haffefallâhu ankum ve alime enne fîkum da'fâ(da'fen), fe in yekun minkum mietun sâbiretun yaglibû mieteyn(mieteyni), ve in yekun minkum elfun yaglibû elfeyni bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn
49-"Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfirlerden bin kişiyi yenerler. Çünki o kâfirler anlamayan bir topluluktur. Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve bildi ki sizde bir zaaf var. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir."
50-Elif,Lâââm,Mîîîm* ğulibetir-rum. Fîîî ednal ardi ve hüm mim ba’di ğalebihim seyağlibûn.
50-"Elif, Lâm, Mîm. * Rumlar (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. * Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde (3-9) galip geleceklerdir."
51- Vallahu ğalibun ‘alâ emrihi ve lâ kinne ekserennasi lâ ya’lemun.
51-"Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler."
52-Kâle raculâni minellezîne yehâfûne en’amallâhu aleyhim edhulû aleyhimul bâbe, fe izâ dehaltumûhu fe innekum gâlibûne ve alâllâhi fe tevekkelû in kuntum mu’minîn
52-"Korkanlar içinden Allah'ın kendilerine lütufta bulunduğu iki kişi şöyle dedi: "Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi ka-zanmışsınızdır. Eğer mü'minler iseniz ancak Allah'a tevekkül edin"."
53-İyyake ne’büdü ve iyyake neste’in.
53-"Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım isteriz."
54-Ya eyyühellezıne amenüste’ınu bis-sabri ves-salah* innellahe meas-sabirın
54-"Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Zira hiç şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir."
55-Kâle mûsâ li kavmihisteînû billâhi vasbirû, innel arda lillâhi yûrisuhâ mey yeşâu min ‘ibâdihî, vel ‘âkıbetu lil muttekîn
55-"Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona vâris kılar. Akıbet müttakîlerindir"."
56-Vallahul müste’anu ‘alâ mâ tesıfun.
56-"Sizin anlattıklarınız karşısında yardımına sığınılacak ancak Allah'tır."
57-Kâle rabbehkum bil hakka ve rabbunâr-rahmanul müste’anu ‘alâ mâ tesıfun
57-"(Allah Resulü:) "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz Rahmân'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır" dedi."
58-Vaste’inu bis-sabri ves-salati ve inneha lekebiratün illâ âlal Haşi’in.
58-"Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz bu, Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir."
59-İz testeğiysune Rabbeküm festecabe leküm enniy mümiddüküm Bi elfin minel Melââ-iketi murdifiyn
59-"Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz, O da "Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım edeceğim" diye duanızı kabul buyurmuştu."
60-ve hüvellezi yunezzelul ğayse mim ba’di ma kanetu ve yenşuru rahmetehu ve hüvel veliyyul hamîd.
60-"O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır."
61-ve men yettekıllâhe yec’al lehu mahrecâ. Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib(yahtesibu), ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuh(hasbuhu), innallâhe bâligu emrih(emrihî), kad cealallâhu li kulli şey’in kardâ.
61-"Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. * Ve ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur."
62-Ve in yurîdû en yahdeûke fe inne hasbekallâh(hasbekallâhu), huvellezî eyyedeke bi nasrihî ve bil mu'minîn
62-"Eğer sana hile yapmak isterlerse şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle destekleyendir."
63-Yâ eyyuhennebiyyu Hasbukellahu ve menittebe’ake minel mü-minin.
63-"Ey Peygamber! Sana ve Sana tâbi olan mü'minlere Allah yeter."
64-Ellezîne kâle lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahşevhüm fe zâdehüm îmânen ve kâlû hasbünellâhü ve nı'mel vekîl.*
64"Bir kısım insanlar, mü'minlere, "düşmanlarınız olan insanlar size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha artırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" dediler."
65-Velev ennehüm radu ma atahumullahu ve ResuluHU ve kalu hasbünAllahu seyü'tiynAllahu min fadliHİ ve ResuluHU, inna ilellahi rağıbun
65-"Eğer onlar Allah ve Resulü'nün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resulü de. Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu)."
66-Kul efera eytüm ma ted’ une min dunillahi in eradeni yallahü bidurrin hel hünne kaşifatü durrihi ev eradeni birahmetin hel hünne mümsıkatü rahmetih , kul hasbiyallahü aleyhi yetevekkelil mütevekkilun. 
66-"De ki: Öyleyse bana söyler misiniz, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, Onun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilerse, onlar Onun bu rahmetini önleyebilir mi? De ki: Bana Allah yeter. Güvenip dayanacaklar, ancak Ona güvenip dayanırlar."
67-Vetlü aleyhim nebee Nuh* iz kale li kavmihî ya kavmi in kâne kebüre aleyküm mekamiy ve tezkiyriy Bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü feecmiu emreküm ve şürekâeküm sümme la yekün emruküm aleykum ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzırun
67-"Onlara Nuh'un haberini oku: Hani O kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah'a dayanıp güvenirim. Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınız işi kararlaştırın. Sonra (bu) işiniz hususunda içinizde bir ukde kalmasın. Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin"."
68-İnni tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm* Ma min dabbetin illa hüve ahızün bi nasıyetiha*İnne rabbi ala sıratın mustekıym
68-"Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır."
69-Kale ya kavmi eraeytüm in küntü alâ beyyinetin min Rabbiy ve razekaniy minhu rizkan hasena* ve ma üriydü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh* in üriydü illel ıslaha mesteta'tü, ve ma tevfiykıy illâ Billahi, aleyhi tevekkeltü ve ileyhi üniyb
69-"Dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O) bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Ben sizi menettiğim şeyleri (kendim yaparak) size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar, ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir. Yalnız Ona dayandım ve yalnız Ona yönelirim."
70-Ve kâle yâ beniyye lâ tedhulû min bâbin vâhidin vedhulû min ebvâbin muteferrikah, ve mâ ugnî ankum minallâhi min şey’in inil hukmu illâ lillâh, aleyhi tevekkeltu ve aleyhi fel yetevekkelil mutevekkilûn.
70-"(Yakup (as)) sonra şöyle dedi: "Oğullarım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm yalnız Allah'ındır. Ben Ona tevekkül ettim. Tevekkül edenler de Ona tevekkül etsinler"."
71-Kul hüve rabbî lâ ilâhe illa hüve aleyhi tevekkeltü ve ileyhi metâb.
71-"De ki: O benim Rabbimdir. Ondan başka ilâh yoktur. Sadece Ona tevekkül ettim ve dönüşüm de Onadır."
72-Ve mahteleftum fîhi min şey’in fe hukmuhû ilallâh, zâlikumullâhu rabbî aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unîb
72-"Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek Allah'a mahsustur. İşte bu Allah, benim Rabbimdir. Ona dayandım ve Ona yönelirim."
73-ve mâ yekûnü lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâellâhü rabbünâ, vesia rabbünâ külle şey'in ılmâ , alellâhi tevekkelnâ rabbeneftah beynenâ ve beyne kavminâ bilhakkı ve ente hayrül fâtihîn.
73-"Rabbimiz Allah dilemedikten sonra ona (sizin dediğiniz dine) dönmemiz bizim için olur şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a güvenip dayandık. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın."
74-Fe kâlû ‘alâllâhi tevekkelna Rabbena lâ tec’alnâ fitneten lil kavmizzalimîn.
74-"Onlar da dediler ki: "Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi o zalimler topluğu için imtihan (mevzuu) yapma"."
75-Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr
75-"İbrahim'de ve Onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi(n dininizi) tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in, babasına; "andol-sun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demesi hariç. "Rabbimiz," dediler, "ancak Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş de ancak Sanadır"."
76-Kul HUverRahmanu amenna Bihi ve ‘aleyhi tevekkelna* feseta’lemune men huve fiy dalalin mübiyn
76-"De ki: O (Allah) Rahmân'dır; biz Ona iman ettik ve Ona tevekkül ettik. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz."
77-Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alâllâhi ve kad hedânâ subulenâ, ve le nasbirenne alâ mâ âzeytumûnâ, ve alâllâhi fel yetevekkelil mutevekkilûn
77-"Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyetlere elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."
78-İnnemâ veliyyukumullâhu ve resûluhu vellezîne âmenûllezîne yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve hum râkıûn
78-"Sizin dostunuz ancak Allah, Onun elçisi ve namazlarını kılan, zekâtlarını veren, rukûa varan mü'minlerdir."
79-Ente veliyyuuna fağfirlena ver hamna ve ente hayrul ğafirîn.
79-"Sen bizim dostumuzsun. Bize mağfiret buyur, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın."
80-İnne veliyyiyallâhullezî nezzelel kitâbe ve huve yetevelles sâlihîn
80-"Şüphesiz benim velîm, Kitab'ı indiren Allah'tır ve O, bütün sâlih kullarını görüp gözetir."
81-Yâ eyyuhellezîne âmenûzkurû ni’metallâhi aleykum iz hemme kavmun en yebsutû ileykum eydiyehum fe keffe eydiyehum ankum, vettekûllâh(vettekûllâhe) ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn
81-"Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve mü'minler yalnızca Allah'a güvensinler."
82-Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya'melûn
82-"Rableri katında onlara esenlik yurdu (Cennet) vardır ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur."
83-Fe mâ ûtîtum min şey'in fe metâ'ul hayâtid dunyâ, ve mâ ındallahi hayrun ve ebkâ lillezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn
83-"Size verilen şeyler, yalnızca dünya hayatının geçimidir. İnanıp, Rablerine dayananlar için Allah'ın yanında bulunanlar daha hayırlı ve daha süreklidir."
84-Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlike, fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn
84-"Allah'ın rahmeti sebebiyledir ki, Sen onlara yumuşak dav-randm. Şayet Sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet, onlar için mağfiret dile. (Yapacağın) iş(ler) hakkında onlarla istişare et; kararını verdiğin zaman da artık Allah'a tevekkül et. Çünkü Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever."
85-Ve tevekel ‘alallahi ve kefa billahi vekilâ.
85-"Ve Allah'a tevekkül et. (Sana) vekil olarak Allah yeter."
86-Ve lillahi ma fis semâvâti ve mâ fil ard ve kefa billahi vekilâ.
86-"Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter."
87- Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ardı ve ileyhi yurceul emru kulluhu fa’budhu ve tevekkel aleyh, ve mâ rabbuke bi gâfilin ammâ ta’melûn
87-"Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler Ona döndürülür. Öyleyse Ona kulluk et ve Ona dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir."
88- Ve tevekkel alel hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdih(hamdihî), ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ
88-"Ölümsüz ve daima diri olan (Allah)'a tevekkül et. Onu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını Onun bilmesi yeter."
89-Ve tevekkel ‘alal ‘azizirraHîm.
89-"Aziz, Rahîm olan (Allah)'a tevekkül et."
90-Fe tevekkel ‘alallahi inneke ‘alal hakkal mubîn.
90-"Allah'a tevekkül et. Çünkü Sen apaçık hak üzerindesin."
91- Ve kâle mûsâ yâ kavmi in kuntum âmentum billâhi fe aleyhi tevekkelû in kuntum muslimîn
91-"Musa dedi ki: "Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve Ona teslim olduysanız, sadece Ona güvenip dayanın"."
92- İnne ibadi leyse leke aleyhim sultan(un) ve kefa bi rabbike vekila 
92"Şurası muhakkak ki (ey İblis) Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir hükümranlığın yoktur. (Ey Nebi!) Vekil olarak Rabbin yeter."
93- Elem ta'lem ennAllâhe leHÛ mülküsSemavati vel Ard* ve mâ leküm min dûnillâhi min veliyyin ve lâ nasıyr
93"(Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."
94- Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr
94-"Allah inananların dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır."
95- İnne evlenNasi Bi İbrahiyme lelleziynettebe'uhu ve hazen Nebiyyu velleziyne amenû* vAllâhu Veliyyül mu'miniyn
95-"İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, Ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed (sav) ve Ona iman edenlerdir. Allah mü'minlerin dostudur."
96- İz hemmet taifetani minküm en tefşela vallahü veliyyühüma ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun
96-"O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü'minler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."
97- İnnAllahe leHU mülküs Semavati vel Ard*yuhyiy veyümiyt* ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasıyr
97-"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."
98
98- Allâhullezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), mâ lekum min dûnihî min veliyyin ve lâ şefîi(şefîin), e fe lâ tetezekkerûn
98-"Gökleri, yeri ve bunların arasında-kileri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş'a istiva eden (hükmü Arş'ı kaplayan) Allah'tır. Ondan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?"
99- emittehazu min dünihi evllya, fallahü hüvelveliyyü ve hüve yuhyiylmevta ve hüve ala külli şey'in kadiyr 
99-"Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir."
100- Ve hüvellezî yünezzilü'l-ğayse min ba'di mâ kanatû ve yenşuru rahmetehu ve hüve'l-Veliyyü'l-Hamîd
100-"Odur ki insanlar artık ümitlerini kestikten sonra yağmur indirir, rahmetini her tarafa yayar. O gerçek dost ve hâmîdir, bütün övgülere ve hamdlere layıktır."
101- İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn
101-"Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur."
102-Ellezîne saberu ve ‘ala rabbihim yetevekkelûn.
102-"Onlar sabreden kimselerdir ve yalnız Rablerine tevekkül etmektedirler."
103-Ve men yetevekkel ‘alâllahi fe innallahe ‘azizun Hakîm.
103-"Kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah Aziz'dir, Ha-kîm'dir."
104-Ve in ceneHu lis selmi fecnah leha ve tevekkel alellah innehu hüves semiul alim.
104"Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et; çünkü O Semî'dir, Alîm'dir."
105- Kalet lehüm Rusulühüm in nahnu illâ beşerun mislüküm ve lakinnAllâhe yemünnü alâ men yeşau min ıbadiHİ, ve ma kâne lena en ne'tiyeküm Bi sultanin illâ Biiznillâh* ve alAllâhi fel yetevekkelil mu'minun;
105-"Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Mü'minler ancak Allah'a dayansınlar"."
106-Allahu Lâ ilâhe illâ hüve ve ‘alâllhi fel yetevekkelil mü-minûn.
106-"Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Mü'minler sadece Allah'a tevekkül etsinler."
107- Nahnu evliyâukum fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhireh(âhireti), ve lekum fîhâ mâ teştehî enfusukum ve lekum fîhâ mâ teddeûn
107-"Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Orada size canlarınızın çektiği her şey var. Orada size istediğiniz her şey var."
108-Ve kefa billâhi Hasîbe.
108-"Hesap sorucu olarak da Allah yeter."
109- Mâ esâbeke min hasenetin femina(A)llâh(i)(s) ve mâ esâbeke min seyyi-etin femin nefsik(e)(c) ve erselnâke linnâsi rasûlâ(en)(c) ve kefâ bi(A)llâhi şehîdâ
109-"Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik. Şahit olarak da Allah yeter."
110- kul kefa billahi şehidem beyni ve beyneküm vemen indehu ‘ilmül kitab
110-"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın (Kur'ân'ın) bilgisi olan yeter."
111- ikra' kitabeke kefâ bi nefsike-l yevme aleyke hasîbâ
111-"Kitabını oku, bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter."
112-Ve kefa bi rabbike hadîyân ve nasirâ
112-"Hidayet edici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."
113- Kul kefâ billâhi beynî ve beynekum şehîdâ, ya'lemu mâ fîs semâvâti vel ard
113"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir."
114-Ve raddallahullezine keferu bi ğayzihim lem yenalu Hayra. Ve kefallahul mü-minînel kitâle ve kânellahu kaviyyen azîzâ.
114-"Allah, o inkar edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allah(ın yardımı) savaşta mü'minlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir."
115-Ellezîne yubelliğune risaletillahi ve yeHşevnehu ve lâ yeHşevne eHaden illâllahe ve kefa billahi hasîbâ.
115-"O peygamberler ki, Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve Ondan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter."
116-Kefâ bihi şehidân, beynî ve beynekum ve hüvel ğafurur-raHîm.
116-"Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter ve O Ga-fûr'dur, Rahîm'dir."
117- Hüvellezı ersele rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi şehıda
117-"Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen Odur. Şahit olarak Allah yeter."
118-İnnâ kefeynâkel müstehzi-în.
118-"O alay edenlere karşı Biz Sana yeteriz."
119- Senurihim âyatina fi el âfaki ve fî enfusihim hatta yetebeyyene lehum elhakku e ve lem yekfi birabbike ennehu alâ kulli şey'in şehiyd
119-"Âfâk ve kendi nefislerinde onlara âyetlerimizi göstereceğiz. Böylece Kur'ân'ın hakkaniyeti onlar için iyiden iyiye belli olacak. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?"
120- İz tekûlu lil mu'minîne e len yekfiyekum en yumiddekum rabbukum bi selâseti âlâfin minel melâiketi munzelîn
120-"O zaman Sen mü'minlere: "Rab-binizin, size indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun."
121- Eleysa(A)llâhu bikâfin ‘abdeh(u)
121-"Allah kuluna kâfi değil mi?"
122-Eleysa(A)llâhu bi-ahkemi-lhâkimîn. Sadakallahülazim.
122-"Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil mi?" Sadakallahü'1-Azîm
123-Yâ Allah, yâ Hû, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Hayy, yâ Kay-yûm ve yâ Ze'l-Celâli ve'1-İkrâm,
123-Yâ Allah, yâ Hû, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Hayy, yâ Kay-yûm ve yâ Ze'l-Celâli ve'1-İkrâm, Senden istiyorum.
124-Allahümme innî es-elüke bi enneke entallahu Lâ ilâhe vel ardî zül celali vel ikram.
124-Allahım, Sen Allahsın, Senden başka ilâh yoktur. Hannân, Mennân, semâvât ve arzı eşsiz-örneksiz yaratan celâl ve ikram sahibisin. Bütün bunlan vesile yaparak Senden istiyorum.
125- Allahümme inni es’elüke bi-enni eşhedü enneke entellahü lâilâhe illâ entel-ahadüs-samadül-lezi lem yelid ve lem yuled ve lem yeküllehü küfüven ehad
125-Allahım, şüphesiz, Sen(in) Allah olduğuna, Senden başka ilâh olmadığına, bir ve Samed olduğuna, doğurmadığına, doğurulmadığına, den-ginin olmadığına şehadet ederim, Senden istiyorum.
126- Allahümme inni es'elüke bienne lekel hamde la ilahe illa entel mennanü bedi’us-semavati vel ardı zül celali vel ikram, yâ Hayyu yâ kayyum.
126-Allahım, hamd Sana mahsustur. Senden başka ilâh yoktur. Mennân (bol bol veren) semâvât ve arzı eşsiz-örneksiz yaratan (Sen)sin. Celâl ve İkram sahibisin. Yâ Hayy, yâ Kayyûm, Senden istiyorum.
127-Ve ilâhüküm ilâhun vaHidun, Lâ ilâhe illâ hüver-raHmanur-raHîm.
127-"Sizin ilâhınız bir (olan) İlâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. (O) Rahmân'dır, Rahîm'dir."
128
128- Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm.
128-"Allah ki, Ondan başka ilâh yoktur; dâima diri, (yarattıklarını) koruyup-yöneten ve hayatlarını devam ettirendir. Ona ne uyuklama arız olur, ne de uyku. Göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi Onundur. İzni olmadan kim Onun katında şefaatte bulunabilir? Önlerinde ne varsa, arkalarında ne varsa, hepsini bilmektedir. Onun ilminden, kendisinin dilediği miktarın dışında bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. (Gökleri ve yeri) koruyup gözetmek, Ona ağır gelmez. O, yücedir, azamet sahibidir."
129-Kulillahümme malike’l-mülki tü’ti’l-mülke men teşa’ü ve tenziü’l-mülke mim men teşâ-ü bi yedikel Hayru inneke ‘alâ külli şey’in kadîr.
129-"De ki: Allahım, Mâlikü'1-Mülk (Sensin). Mülkü dilediğine verir, dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini aziz eder, dilediğini de zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin."
130-Tulicul-leyle fin nehari ve tulicun nehara fil leyl, ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy, ve terzuku men teşau bi gayri hısab
130-" Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın; ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkanrsın; dilediğini hesapsız rızıklandırırsın."
131- Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ğaybi veş şehâdeh, hüver rahmânür rahıym. Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, el melikül kuddûsüs selâmül mü’minül müheyminül aziyzül cebbârul mütekebbir, sübhânellâhi amma yüşrikûn. Hüvallâhül hâlikul bâriül musavviru lehül esmâül hüsnâ, yüsebbihu lehû mâ fıs semâvâti vel ard, ve hüvel aziyzül hakiym.
131-"O, öyle Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, Rahman, Ra-hîm'dir. * O öyle Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Melik (her şeyin hükümdâ-n), Kuddûs (her şeyi tertemiz yapan ve her türlü kiri gideren ve kendisi her türlü lekeden münezzeh), Selâm (esenlik veren), Mü'min (emniyete erdiren), Müheymin (her şeyi gözetip koruyan), Aziz (üstün, galip), Cebbar (kullarını iradesi istikametine yönelten), Mütekebbir (yegâne büyüklük ve azamet sahibi)dir. Allah, kendisine şirk koşup durduklarından ve şirk koşmalarından münezzehtir.* O, (her şeyi) yaratan, mahlûkuna belli mertebelerden ve süzgeçlerden geçirerek varlık, ahenk ve en güzel şekli verendir. Onundur en güzel isimler. Göklerde ve yerde ne varsa, Onu tesbih eder. O, Aziz'dir, Hakîm'dir."
132- Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh, lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr
132-Allah'tan başka ilâh yoktur. O birdir. Onun ortağı yoktur. Mülk Onundur. Hamd Ona mahsustur. Onun her şeye gücü yeter.
133-Lâ ilâhe illâ ente subhaneke innî küntü minez-zalimîn.
133-"Senden başka ilâh yoktur. Seni tesbih-ü takdis ederim. Şüphesiz ki ben, zalimlerden oldum."
134-Allahümme salli ‘ala seyyidina MuHammedin minel ezeli ilâl ebedi ‘adede mâ fî ‘ilmillâhi ve ‘ala âlihi ve saHbihi ve sellim (Her şahıs bunu 19 defa okur).
134-Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed ve Onun âl-ü ashabı üzerine ezelden ebede Allah'ın ilmindeki şeyler adedince salât-ü selam eyle. (Her şahıs bunu 19 defa okur).

Nusret ve Galebe Duası Türkçe Meali

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. Allahu ekber. (10 defa)

Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs.

Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed'e, Onun âl ve ashabına, ilm-i ilâhideki (şeyler) adedince, Allah'ın hükümranlığı süresince daimî salât-ü selâm eyle.

"Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla." "Andolsun ki; siz zayıf olduğunuz halde Allah size Bedir'de kafi bir zafer ihsan etti. O halde Allah'tan korkun ki, şükredesiniz."

"Andolsun ki; Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde de zafer ihsan etti. (Huneyn günü) çokluğunuz sizi ucb'e sevketmişti de size hiçbir yarar sağlamamıştı, yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti, nihayet gerisin geri dönüp gitmiştiniz."

"Onu, âyetlerimizi yalanlayan kavminden kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir kavim idiler, biz de onların hepsini boğduk."

"Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular."

İman edipte hicret edenler Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır."

"İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenleri (Muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır."

"Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o Elçiye, o Ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar, ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir,..

...O Peygamber'e inanıp Ona saygı gösteren, Ona yardım eden ve Onunla birlikte gönderilen nura (Kur'ân'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır."

"Hani Allah, peygamberlerden "Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde Ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz." diye söz almış ve "kabul ettiniz ve bu ağır ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: "O halde şahit olun; Ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim." buyurmuştu."

"Ey iman edenler! Eğer siz Allahın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder, ayaklarınızı sabit tutar."

"Allah'ın yardımıyla. Allah dilediğine yardım eder. O Aziz'dir, Rahim'dir."

"Ve Allah sana üstün bir zafer versin (diye...)"

"Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenecek yoktur. Eğer size olan yardımını keserse Ondan sonra artık size yardım edecek kim var? Müminler Allah'a tevekkül etsinler."

"Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin, sizi onlara galib kılsın ve mümin toplumun kalblerini ferahlatsın."

"Allah kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir."

"İşte böyle. Her kim kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vâki olursa emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten Allah, çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir."

"Ey kavmim! Ben onlan kovarsam, beni Allah'tan kim kurtarır? Hiç düşünmüyor musunuz?"

"(Salih (as)) Dedi ki: "Ey kavmim! Eğer ben Rabbim'den apaçık bir delil üzerine isem ve O, bana nezdinden bir rahmet vermişse ve ben de (buna karşılık) isyan edersem, söyleyin bakalım beni Allah'tan kim kurtarabilir? Zaten siz de bana zarardan başka bir şey arttırmazsınız"."

"Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki, onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, dâima üstündür."

"(Bu ganimet malları) yurtlarından ve mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır."

"Oysa sizi Mevlanız Allah'tır ve O yardımcıların en hayırlısıdır."

"Onların sözleri sadece şöyle demekten ibaretti: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve içimizdeki taşkınlığımızı bağışla, ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl, kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer eyle"."

Allahher şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef tutar. herkesn kazandığı iyilik kendi yararına kötülükte kendi zararınadır. Rabbimiz! Unutur yada hataya düşersek bizi sorumlu tutma.Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme, bizi affet, bzi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize merhamet et.

"(Nuh (as):) "Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et." dedi."

"(Lut (as):) "Şu fesatçılar topluluğuna karşı bana yardım eyle Rabbim" dedi."

"...Ancak iman edip de salih amel işleyenler, Allah'ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öçlerini alanlar böyle değildir. Zulmedenler hangi dönüşe (akıbete) döndürüleceklerini yakında bilecekler."

"Bunun üzerine, Rabbine; "ben yenik düştüm, Sen intikamını al" diyerek yalvardı."

"(Ey mü'minler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin başınıza da gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler "Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?" diyeceklerdi. Bilesiniz ki, Allah'ın yardımı yakındır."

"Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalbleriniz bu sayede yatışsın diye yaptı. Zafer ancak Azîz, Hakîm olan Allah katındandır."

"Andolsun ki, Biz Senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler ve biz, (onları dinlemeyen) mücrimlerden öç aldık. Müminlere yardım etmek de bize düşer."

"Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele."

"Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de * insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit..."

"Senden önce nice peygamberler yalanlanmıştı da yalancı sayılmaya ve ezaya uğratılmaya karşı sabretmişlerdi. Nihayet onlara yardımımız gelip yetişti. Allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur. Zaten o peygamberlerden bir kısmının haberi Sana da ulaşmıştır."

"Allah, dilediğini nusretiyle destekler. Elbette bunda basîret sahipleri için bir ibret vardır."

"Eğer Sana hile yapmak isterlerse şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, Seni yardımıyla ve mü'minlerle destekleyendir."

"Kendileriyle savaşılanlara (mü'minlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir."

"Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havarilere "Allah'a (giden yolda) benim yardımcılanm kimdir?" demişti. Havariler de "Allah (yolunun) yardımcıları biziz" demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkar etmişti. Nihayet Biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler."

"Eğer (imandan) yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır."

"Allah uğrunda, Ona yaraşır şekilde cihad edin. O, sizi seçti ve din hususunda üzerinize "hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde olduğu gibi. Allah bu Kur'ândan önce ki kitaplarda da, bu (Kur'â)nda da size "Müslümanlar" adını verdi ki, Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır O ve ne güzel yardımcıdır."

"Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah kâfidir."

"Size ne oldu ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim (olan) şu şehirden çıkar, bize katından bir koruyucu ver, bize nezdinden bir yardımcı gönder" diyen zayıf erkek, kadın ve çocuklar uğrunda cihad etmiyorsunuz?"

"Hidayet edici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."

"Şüphesiz nusrete mazhar olanlar onlardır * Ve galip gelecek olanlar mutlaka Bizim ordumuzdur."

"Allah'a kavuşacaklarına kanaat getirenler ise şöyle dedi: "Nice az topluluk var ki; Allah'ın izniyle çok topluluğa galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir"."

"Allah: "Elbette Ben ve elçilerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir."

"Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfirlerden bin kişiyi yenerler. Çünki o kâfirler anlamayan bir topluluktur. Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve bildi ki sizde bir zaaf var. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir."

"Elif, Lâm, Mîm. * Rumlar (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. * Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde (3-9) galip geleceklerdir."

"Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler."

"Korkanlar içinden Allah'ın kendilerine lütufta bulunduğu iki kişi şöyle dedi: "Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi ka-zanmışsınızdır. Eğer mü'minler iseniz ancak Allah'a tevekkül edin"."

"Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım isteriz."

"Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Zira hiç şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir."

"Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona vâris kılar. Akıbet müttakîlerindir"."

"Sizin anlattıklarınız karşısında yardımına sığınılacak ancak Allah'tır."

"(Allah Resulü:) "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz Rahmân'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır" dedi."

"Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz bu, Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir."

"Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz, O da "Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım edeceğim" diye duanızı kabul buyurmuştu."

"O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır."

"Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. * Ve ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur."

"Eğer sana hile yapmak isterlerse şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle destekleyendir."

"Ey Peygamber! Sana ve Sana tâbi olan mü'minlere Allah yeter."

"Bir kısım insanlar, mü'minlere, "düşmanlarınız olan insanlar size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha artırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" dediler."

"Eğer onlar Allah ve Resulü'nün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resulü de. Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu)."

"De ki: Öyleyse bana söyler misiniz, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, Onun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilerse, onlar Onun bu rahmetini önleyebilir mi? De ki: Bana Allah yeter. Güvenip dayanacaklar, ancak Ona güvenip dayanırlar."

"Onlara Nuh'un haberini oku: Hani O kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah'a dayanıp güvenirim. Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınız işi kararlaştırın. Sonra (bu) işiniz hususunda içinizde bir ukde kalmasın. Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin"."

"Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır."

"Dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O) bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Ben sizi menettiğim şeyleri (kendim yaparak) size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar, ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir. Yalnız Ona dayandım ve yalnız Ona yönelirim."

"(Yakup (as)) sonra şöyle dedi: "Oğullarım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm yalnız Allah'ındır. Ben Ona tevekkül ettim. Tevekkül edenler de Ona tevekkül etsinler"."

"De ki: O benim Rabbimdir. Ondan başka ilâh yoktur. Sadece Ona tevekkül ettim ve dönüşüm de Onadır."

"Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek Allah'a mahsustur. İşte bu Allah, benim Rabbimdir. Ona dayandım ve Ona yönelirim."

"Rabbimiz Allah dilemedikten sonra ona (sizin dediğiniz dine) dönmemiz bizim için olur şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a güvenip dayandık. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın."

"Onlar da dediler ki: "Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi o zalimler topluğu için imtihan (mevzuu) yapma"."

"İbrahim'de ve Onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi(n dininizi) tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in, babasına; "andol-sun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demesi hariç. "Rabbimiz," dediler, "ancak Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş de ancak Sanadır"."

"De ki: O (Allah) Rahmân'dır; biz Ona iman ettik ve Ona tevekkül ettik. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz."

"Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyetlere elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."

"Sizin dostunuz ancak Allah, Onun elçisi ve namazlarını kılan, zekâtlarını veren, rukûa varan mü'minlerdir."

"Sen bizim dostumuzsun. Bize mağfiret buyur, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın."

"Şüphesiz benim velîm, Kitab'ı indiren Allah'tır ve O, bütün sâlih kullarını görüp gözetir."

"Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve mü'minler yalnızca Allah'a güvensinler."

"Rableri katında onlara esenlik yurdu (Cennet) vardır ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur."

"Size verilen şeyler, yalnızca dünya hayatının geçimidir. İnanıp, Rablerine dayananlar için Allah'ın yanında bulunanlar daha hayırlı ve daha süreklidir."

"Allah'ın rahmeti sebebiyledir ki, Sen onlara yumuşak dav-randm. Şayet Sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet, onlar için mağfiret dile. (Yapacağın) iş(ler) hakkında onlarla istişare et; kararını verdiğin zaman da artık Allah'a tevekkül et. Çünkü Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever."

"Ve Allah'a tevekkül et. (Sana) vekil olarak Allah yeter."

"Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter."

"Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler Ona döndürülür. Öyleyse Ona kulluk et ve Ona dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir."

"Ölümsüz ve daima diri olan (Allah)'a tevekkül et. Onu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını Onun bilmesi yeter."

"Aziz, Rahîm olan (Allah)'a tevekkül et."

"Allah'a tevekkül et. Çünkü Sen apaçık hak üzerindesin."

"Musa dedi ki: "Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve Ona teslim olduysanız, sadece Ona güvenip dayanın"."

"Şurası muhakkak ki (ey İblis) Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir hükümranlığın yoktur. (Ey Nebi!) Vekil olarak Rabbin yeter."

"(Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."

"Allah inananların dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır."

"İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, Ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed (sav) ve Ona iman edenlerdir. Allah mü'minlerin dostudur."

"O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü'minler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."

"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."

"Gökleri, yeri ve bunların arasında-kileri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş'a istiva eden (hükmü Arş'ı kaplayan) Allah'tır. Ondan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?"

"Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir."

"Odur ki insanlar artık ümitlerini kestikten sonra yağmur indirir, rahmetini her tarafa yayar. O gerçek dost ve hâmîdir, bütün övgülere ve hamdlere layıktır."

"Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur."

"Onlar sabreden kimselerdir ve yalnız Rablerine tevekkül etmektedirler."

"Kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah Aziz'dir, Ha-kîm'dir."

"Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et; çünkü O Semî'dir, Alîm'dir."

"Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Mü'minler ancak Allah'a dayansınlar"."

"Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Mü'minler sadece Allah'a tevekkül etsinler."

"Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Orada size canlarınızın çektiği her şey var. Orada size istediğiniz her şey var."

"Hesap sorucu olarak da Allah yeter."

"Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik. Şahit olarak da Allah yeter."/td>

"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın (Kur'ân'ın) bilgisi olan yeter."

"Kitabını oku, bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter."

"Hidayet edici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."

"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir."

"Allah, o inkar edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allah(ın yardımı) savaşta mü'minlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir."

"O peygamberler ki, Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve Ondan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter."

"Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter ve O Ga-fûr'dur, Rahîm'dir."

"Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen Odur. Şahit olarak Allah yeter."

"O alay edenlere karşı Biz Sana yeteriz."

"Âfâk ve kendi nefislerinde onlara âyetlerimizi göstereceğiz. Böylece Kur'ân'ın hakkaniyeti onlar için iyiden iyiye belli olacak. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?"

"O zaman Sen mü'minlere: "Rab-binizin, size indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun."

"Allah kuluna kâfi değil mi?"

"Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil mi?" Sadakallahü'1-Azîm

Yâ Allah, yâ Hû, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Hayy, yâ Kay-yûm ve yâ Ze'1-Celâli ve'1-İkrâm, Senden istiyorum.

Allahım, Sen Allahsın, Senden başka ilâh yoktur. Hannân, Mennân, semâvât ve arzı eşsiz-örneksiz yaratan celâl ve ikram sahibisin. Bütün bunlan vesile yaparak Senden istiyorum.

Allahım, şüphesiz, Sen(in) Allah olduğuna, Senden başka ilâh olmadığına, bir ve Samed olduğuna, doğurmadığına, doğurulmadığına, den-ginin olmadığına şehadet ederim, Senden istiyorum.

Allahım, hamd Sana mahsustur. Senden başka ilâh yoktur. Mennân (bol bol veren) semâvât ve arzı eşsiz-örneksiz yaratan (Sen)sin. Celâl ve İkram sahibisin. Yâ Hayy, yâ Kayyûm, Senden istiyorum.

"Sizin ilâhınız bir (olan) İlâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. (O) Rahmân'dır, Rahîm'dir."

"Allah ki, Ondan başka ilâh yoktur; dâima diri, (yarattıklarını) koruyup-yöneten ve hayatlarını devam ettirendir. Ona ne uyuklama arız olur, ne de uyku. Göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi Onundur. İzni olmadan kim Onun katında şefaatte bulunabilir? Önlerinde ne varsa, arkalarında ne varsa, hepsini bilmektedir. Onun ilminden, kendisinin dilediği miktarın dışında bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. (Gökleri ve yeri) koruyup gözetmek, Ona ağır gelmez. O, yücedir, azamet sahibidir."

"De ki: Allahım, Mâlikü'1-Mülk (Sensin). Mülkü dilediğine verir, dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini aziz eder, dilediğini de zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin."

" Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın; ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkanrsın; dilediğini hesapsız rızıklandırırsın."

"O, öyle Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, Rahman, Ra-hîm'dir. * O öyle Allah'tır ki, Ondan başka ilâh yoktur. Melik (her şeyin hükümdâ-n), Kuddûs (her şeyi tertemiz yapan ve her türlü kiri gideren ve kendisi her türlü lekeden münezzeh), Selâm (esenlik veren), Mü'min (emniyete erdiren), Müheymin (her şeyi gözetip koruyan), Aziz (üstün, galip), Cebbar (kullarını iradesi istikametine yönelten), Mütekebbir (yegâne büyüklük ve azamet sahibi)dir. Allah, kendisine şirk koşup durduklarından ve şirk koşmalarından münezzehtir.* O, (her şeyi) yaratan, mahlûkuna belli mertebelerden ve süzgeçlerden geçirerek varlık, ahenk ve en güzel şekli verendir. Onundur en güzel isimler. Göklerde ve yerde ne varsa, Onu tesbih eder. O, Aziz'dir, Hakîm'dir."

Allah'tan başka ilâh yoktur. O birdir. Onun ortağı yoktur. Mülk Onundur. Hamd Ona mahsustur. Onun her şeye gücü yeter.

"Senden başka ilâh yoktur. Seni tesbih-ü takdis ederim. Şüphesiz ki ben, zalimlerden oldum."

Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed ve Onun âl-ü ashabı üzerine ezelden ebede Allah'ın ilmindeki şeyler adedince salât-ü selam eyle. (Her şahıs bunu 19 defa okur).

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.