15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığında şehit olan Resul Kaptancı'nın ailesi Cumhurbaşkanına seslendi, "İdam getirilsin" dedi.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara çağırması üzerine evinden çıkarak Genelkurmay Başkanlığına giden Resul Kaptancı, teröristler tarafından vurularak öldürüldü. 16 Temmuz'da kız istemeye gitmek için hazırlık içerisinde olan Kaptancı, evlenemeden şehit oldu. Ölen şehidin gözü yaşlı ailesi bunu evlatlarına yapanlar için idam istedi.
8 aydır evladının acısını yaşadığını belirten gözü yaşlı anne Nebahat Kaptancı, evladına yapılanın teröristlere de yapılmasını istediğini vurgulayarak, "O geceden beri acısını çekiyorum, ben buradan Cumhurbaşkanına sesleniyorum, onları içeride tutmasınlar, onlara idam verilsin. Bize yaptılar, başkalarına da yapılmasın. Şimdiye kadar oğlumun nasıl öldürüldüğünü bilmiyorduk, görüntüleri izledik hepimiz üzüldük, kendimizden geçtik, şok olduk. Biz idam istiyoruz, kimin yaptığı zaten belli, öldürüp üstüne çıkıp fotoğraf çekiniyorlar. Böyle Müslümanlık olmaz, Müslüman Müslümana bunu yapmaz. 8 aydır ciğerim yanıyor" diye konuştu.
"Herkes sokağa dökülsün, bu vatanımızı o hainlere vermeyelim"
Ağabeyinin 16 Temmuz'da kız istemeye gideceğini anlatan şehidin kardeşi Mehmet Kaptancı ise ağabeyinin son konuşmasında helallik istediğini söyleyerek, "15 Temmuz akşamı ağabeyimle birlikteydik, ertesi gün kız istemesi olduğu için "bana arabayı bırak" dedi. Kız isteme konularında konuştuktan sonra ben kendi evime gittim. Sonra F-16'lar havada uçmaya başladı, televizyonu açtım, baktım Meclisi tarıyorlar. Ağabeyim de Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine, namazını kılıp evden çıkıyor. Giderken de tüm arkadaşlarını çağırmak için canlı yayın yaparak, "herkes sokağa dökülsün, bu vatanımızı o hainlere vermeyelim, galip geleceğiz. Bu millet bu devlet sağ oldukça o hainlere Türkiye'yi bırakmayacağız" demiş. Bu canlı yayını gördükten sonra ağabeyimi aradım, "neden beni çağırmadın" dedim. Bana "senin çocukların var. Şuan Kızılay'ı geçtim hadi kapat, ben dönerim sana, dönmezsem de hakkını helal et" dedi. Daha sonra yine aradım ama ulaşamadım. Sonra herkes tedirgin olmaya başladı, ulaşmaya çalıştık ama telefonu kapalıydı. Ertesi gün Ankara'daki bütün hastanelerini gezdik, hiçbirinde bulamadık, hastanelerden birinin bahçesinde yattık, ikinci gün 17 Temmuz'da Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki eniştem bizi arayarak cenazenin bulunduğunu söyledi" şeklinde konuştu.
"Bir an önce idam getirilmeli"
Resul Kaptancı'nın 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığına birlikte gittiği arkadaşı Osman Yaman da o geceyi şu ifadelerle anlattı:
"Akşam eve geldiğimde haberleri açtım, TRT'de "Türk Silahlı Birlikleri yönetime el koymuştur" diye açıklama yapıyorlardı. Ardından başka bir haber kanalını açtım orada Cumhurbaşkanımızın sokağa çıkma çağrısı yaptığını gördüm. O esnada Resul beni aradı, "sizi bekliyorum, hemen çabuk çıkın gelin" dedi. Evden çıktım ve buluştuk, yanımızda başka arkadaşlar da vardı, Kızılay'a doğru giderken Resul sosyal medya üzerinden canlı yayın yaptı ve herkesi meydanlara çağırdı. Kızılay'da tankların arabaları asfalta nasıl yapıştırdıklarını gördük. Polis memurları yanımıza gelerek "burada durmanızın bir faydası yok, yarınız Genelkurmaya gidin, yarınız da emniyete gidin" dedi. Biz Resul'le birlikte Genelkurmaya gittik, orada zaten binlerce kişi vardı. O sırada gelen helikopter halkın üzerine ateş etmeye başladı. Karargahın giriş kapısı kapalıydı o sırada, sonradan halk bir şekilde karargahın bahçesine girdi, 300-400 kişiyle birlikte biz de onlarla girdik. İçeride katları dolaştık, yukarı katta bize ateş açıldı, Resul koridora doğru kaçtı, bende merdivenlere doğru kaçtım ve ayrıldık. Girdiğimiz yerden ben dışarı çıktım, hatta gözümün önünde birini kafasından vurdular, yani bunu anlatmak zor, ben bir hafta boyunca yemek yiyemedim. Sonra zaten bir daha Resul'e ulaşamadım. Ben de buradan Cumhurbaşkanımıza çağrıda bulunuyorum, bunların içeride durmasına gönlüm razı değil, bir an önce idam edilmesini istiyorum" şeklinde konuştu.
İHA