2 Yaş Sendromunu Atlatmak Ailenin Elinde

Özel Ümit Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şadi İdem, bebeklikten çocukluk dönemine geçişte yaşanan 2 yaş sendromu hakkında...

Özel Ümit Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şadi İdem, bebeklikten çocukluk dönemine geçişte yaşanan 2 yaş sendromu hakkında ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.

2 yaş sendromunun çok sık karşılaşılan bir durum olduğunu söyleyen Dr. Şadi İdem, "2 ile 2 buçuk yaş arasında başlayıp 3 yaşa kadar olan bu dönemde çocukların inanılmaz derecede hızlı bir şekilde geliştiklerini görüyoruz. Bu dönem bebeklikten çocukluğa geçiş dönemidir. Bu dönemde motor fonksiyonlar hızlı bir şekilde gelişiyor. Duygularını daha iyi ifade etmeye başlıyorlar. Bebeklikte anneye bağlı iken, artık bağımsızlaşmaya başlıyorlar. Aktif ve bireysel olma çabası etkili oluyor. Çocuk daha koordineli yaşamaya başlıyorlar.Tüm bunlar, çocukta kendi hayatını denetleyebileceği algısı oluşturuyor. Bu kadar bağımsızlaşmanın olduğu bir dönemde, özerklik arzusu kaçınılmaz" diye konuştu.

Bu sendromu belirleyen şeyin iki duygu arasındaki çelişme olduğunu söyleyen İdem, "Bunların biri özerklik duygusu, diğeri anneyi kaybetme korkusudur. Bir yandan ben birey olayım her istediğimi yapayım duygusu ve arzusu, bir yandan da "ama benim anneme de ihtiyacım var" duygusu ve kaygısı çelişiyor. Öfke nöbetleri bundan kaynaklı olarak ortaya çıkıyor" dedi.

Çocukta hangi belirtiler olur?

2 yaş sendromundaki çocuklarda görülen değişimler hakkında bilgi veren İdem, "Çok dengesiz davranırlar. Dediklerini yapmak isterler, inatçı ve isyankar olurlar. Hayır lafını dinlemezler. Her söylenenin tersini yaparlar. Bir yandan da keşfederler, merak ederler, öğrenirler, sorgularlar. Bunlar da iyi yanları. Ama bunları genelde arka plana atıp baş edemediğimiz durumları ön plana çıkarırız" dedi.

Bu dönemin ergenlik dönemine benzediğini söyleyen İdem, "Ergenlerin durumu neyse aslında bu dönem de böyle bir şey. Ergenlikte nasıl çocukluktan yetişkinliğe geçiş varsa, bunda da bebeklikten çocukluğa geçiş var. Bunu çocukluğun ergenliği diye de tanımlayabiliriz. Bu dönem, bireyselleşme ihtiyacının aslında ilk adımı. Bu dönemi kimisi çok kötü şekilde atlatırken, kimisi daha rahat atlatıyor. Bunu ailenin tutumu belirliyor" diye konuştu.

"İnatlaşmada kaybeden aile olur"

Ailelere önerilerde bulunan İdem, şunları söyledi:

"Çocuk bir şey istediğinde inatlaşma yaşanıyor. Aile ile çocuk arasındaki inatlaşmada her zaman kaybeden anne babadır. Çocuk bir şey istediğinde bozuk plak gibi onu tekrarlar. Aile de aynısını yaparak, "Hayır bunu alamam çünkü sağlıksız" diyerek aynı tekrarı yapmalı. Bu çok basit bir taktik. Anne baba çocuğun korkusunu kesinlikle kullanmamalılar. Eğer çocuklarını tehdit ederek, korkutarak yola getirmeye çalışırlarsa sağlıksız bir bireyleşme döneminin ilk adımı atılmış olabilir. Çocukların bireysel gelişimlerinin sağlıklı olmasını istiyorsak onlara özgürlük ve özerkliklerini yaşayacakları bir ortam sunmalıyız. Aynı zamanda belirli sınırlarımız da olmalı. Çocuk öfkelenebilir, korkabilir, üzülebilir, sevinebilir. Bu duyguları ifade ettiğinde bunları tam algılayamayabilir. Ona "korkma, öfkelenme" demek o çocuğu yok saymak demektir. Duygusunu yok saymak, onu yok saymaktır. Yapmamız gereken "Evet öfkelisin anlıyorum. Ama bunu almayacağımı söylemiştim. Hayır almayacağım" demektir. Böylece çocuğunuzun hem varlığını, duygusunu önemsiyorsunuz hem de davranışını eleştiriyorsunuz."

"Dengeyi bulmak kurtarıcıdır"

İdem, dengeyi bulmanın çok önemli olduğunu belirterek, "Ya her dediklerine tamam diyorlar, şımarık ve tatminsiz çocuklar ortaya çıkıyor. Ya da baskı ve korkuyla dizginleri elimize alarak çocuğu baskı altına alıyoruz. Belki o zaman kazanmış gibi görünüyoruz ama maalesef özgüveni yıkılmış bir çocuk yetiştirmiş oluyoruz. Burada dengeyi bulmak çok önemli. Belli sınırlar olacak ve bu sınırlar mümkünse birlikte belirlenecek. Karar alırken onu da bir birey olarak işin içine katarsak bireyselleşmeyi kuvvetlendiririz. Her seçim bir sorumluluk gerektirir. O seçimin sorumluluğunu çocuk bedel olarak ödemeli, ceza ya da tehdit olarak değil. İstediğinin alınmamış olması çocuk için bir bedeldir. Ekstra bir şeye gerek yok" dedi.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Hekimler 5 Gün İ̇ş Bırakacak!
20 Bin Diş Hekimi Atama Bekliyor
Sigara İ̇çmek Akciğer Kanseri Riskini 30 Kat Artırıyor
Ege Üniversitesi Hastanesi’nde Böcek Skandalı
Diş Hastaları Mağdur Oluyor!