Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde görev yaptığı okuldaki spina bifida (ayrık veya açık omurga) hastası öğrencisi Sezer Yaşar'ı 3 yıl boyunca fotoğraflayan Leyla Emektar adlı öğretmen, açtığı resim sergisiyle Yaşar'ın yaşama sevincini insanlarla buluşturdu.
8 yıl önce Kandıra'ya görsel sanatlar öğretmeni olarak atanan Leyla Emektar, öğrencisi olarak tanıştığı spina bifida hastası Sezer Yaşar'ın yaşama sevincini 3 yıl boyunca kare kara fotoğrafladı. Nagihan ve Ayhan Yaşar çiftinin ikinci çocuğu olan 15 yaşındaki Sezer Yaşar'la birlikte 3 yıl geçiren Leyla Emektar, Sezer Yaşar'ın her anını fotoğraflayarak "Sezer'in Günlüğü" adlı sergiyi açtı. Yaşar'ın hayata geldiği yer olan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde açılan sergide, fotoğraf sanatçısı arkadaşı Hakan Tokuç ile birlikte çektikleri fotoğrafları sergileyen Emektar, Sezer Yaşar'ın diğer engellilere ve engelli ailelere örnek olmasını amaçladığını ifade etti.
"Fotoğrafın gücüyle Sezer'in yaşamını yansıttık"
Sezer Yaşar'ın hayatını fotoğraflama fikrini duyduğunda heyecanlandığını söyleyen profesyonel fotoğrafçı Hakan Tokuç, "Projenin topluma iyi bir mesaj verebileceğine kanaat getirdik. Fotoğrafın kendine has bir dili var ve bir gücü var. Amacımız fotoğrafın dilini ve gücünü kullanarak hem bu hastalığa haiz olan Sezer'in günlük yaşantısını dile getirmek hem de yaşam mücadelesi veren ailenin yaşamına dokunmak. Ve bu sayede katkıda bulunmak. Katkıda bulunurken de fotoğraflarla mesaj vermek" dedi.
"Sergi, Sezer'in yaşam azmi ve enerjini gösteriyor"
"2009'da Kandıra'ya atandı. Atandığım okulda Sezer ve ailesiyle tanıştım. 8 yıldır Sezer ve ailesiyle iç içeyiz. Son 3 yıl da bir fotoğraf projesini Sezer'in ailesiyle beraber dönüştürmeye karar verdik. Projeyi yapmak istediğimde ilk olarak Sezer'in ailesiyle bağlantıya geçtik. Aile de olgunlukla karşılayıp onay verdi. Kapılarını sonuna kadar bize açtılar. Sanki beraber yaşıyormuşçasına Sezer'in her gününü her dakikasını fotoğraflamaya çalıştık. Okulda, evde, bahçede, arkadaşlarıyla, özelinde, genelinde nasıl hareketler yaptığını, neler yapmaya çalıştığını, hangi hareketlerinde ailesinden ne kadar destek aldığını tüm bunları anlatan karelerini yakalamaya çalıştık. Projemizin de 3 yıl sürmesinin nedeni biz yaşanan her şeyi o an fotoğraflamak istedik. Sezer karne aldı ve başarılıydı, onu gerçekten karne gününde çektik. Bizim fotoğraflarımızdaki süreç, bire bir Sezer'in geçirdiği anı anlatan, hayatını anlatan, azmini, enerjisini, ailesinin arkasında çok büyük bir güç olduğunu gösteren karelerden oluşmaktadır" diye konuştu.
"Sergiyle engeli ailelere mesaj verdik"
Sergiyi açarak hedeflerine ulaştıklarını belirten Emektar, "Bu hedefe asıl ulaşan kişi bana göre Sezer. Çünkü bu sene Sezer, TEOG'da da çok başarılı oldu. İstediği bir okula yerleşebilecek. Bu konudaki azmini de sergimizde taçlandırdı. Hedefimize ulaştığımızı düşünüyorum. Çünkü biz burada örnek bir proje çıkarttık. Engelli çocuğu olan ailelere örnek olmaya çalıştık. Onlara, "Siz de böyle bir ortamda olursanız lütfen çocuğunuzu hapsetmeyin. Onun okuması için arkasından gelin. Desteğinizi verin" mesajını vermeye çalıştık. Birçok yerde sunumumuzu yaptık, sergimizi açtık dönüşler de bu mesajın alındığına dair. Sosyal sorumluluk projemizde hedef kitlemize ulaştığımızı düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"Aldığım en büyük ödül bu sergi oldu"
Ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmalarında birçok derece elde ettiğini, Viyana'da Dünya Barış Ödülü'nü aldığını belirten Emektar, "Ancak benim için en büyü ödül şu an bu sergiyi açıp Sezer'in hayatını bütün ülkemize yayabilmektir" ifadelerini kullandı.
"Yaşantım zorlu ama fotoğraflamak çok kolaydı"
Foğoğraflar çekilirken zor olan yaşam şartlarını kolay bir şekilde fotoğrafla anlattıklarını söyleyen Sezer Yaşar ise, "3 yıl önce hiç bunlardan haberim yoktu. İlk önce annem bana bu projenin olacağını söyledi. Sonra Leyla hocamla Hakan abi geldi. Onlarla tanıştık. Sonra projeyi 3 sene boyunca büyük bir keyifle, büyük bir şevkle yaptık. Hep doğaldık, yani hiç zorlandığımı düşünmüyorum. Sonuçta yaşantım zorlu ama yaşantımı yansıtmak daha kolay. Çektiğimiz kareler birebir yaşadığım şeylerdi" dedi.
"Benim gibi olanlara karşı bilinçli olsunlar"
Son olarak hastalığı ve hedeflerine değinen Yaşar şöyle konuştu:
"İnsanlar ilk önce yadırgıyorlar. Kendileri gibi olmadığımız için onlar da kendileri gibi insanları çevrelerinde görmek istiyorlar. Bu yüzden önce yadırgıyorlar ama sonra yavaş yavaş alışıyorlar. Eğitim anlamında da iyi bir Anadolu lisesine gitmek istiyorum. Tarih profesörü, spor spikerliği ya da avukat olmak istiyorum. Daha karar vermedim. İnsanların benim gibi olan hastalara karşı bilinçli olmasını istiyorum."
15 yaşındaki Sezer Yaşar'ın anne babası ise çocuklarının başarılı olmasının kendilerini de mutlu ettiklerini dile getirdiler.
İHA