Osmanlı devleti balkanları fethetmesiyle beraber anadoluda bulunan ve çoğunluğunu göçerlerin oluşturduğu Yörükleri ( Türkmenler) buralara yerleştirmeye başlamıştır. Orhan gazi zamanında Gelibolu’nun alınmasından başlayarak 19. yüzyıla kadar çeşitli aralıklarla iskân politikası devam etmiştir. Anadolu’dan Rumiliye ilk göçler Balıkesir ve Manisa taraflarından olmuştur. Fatih zamanında (Karamanoğulları) Konya Karaman Aksaray Niğde ve dolaylarından birçok Türkmen balkanlara yerleştirilmiştir. Mesela Atatürk’ün ailesi Konya bölgesinden Rumeli’ye göç etmiş bir aileye mensuptur.
Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Türklere “Evladı Fatihan” denir. Yani bizler (muhacirler) evladı fatihanın torunlarıyız.
Şimdi gelelim bizim tuna boylarına yani Dobruca ve Deliorman bölgesine…
Buralara ilk gelenler akıncı aileleri ve Manisa'dan Yörüklerdir. Ancak dediğimiz gibi daha sonraki dönemlerde bölgeye göç hareketleri devam etmiştir.
Günlüce Köyü’ne gelen dedelerimizin Bulgaristan’da ikamet ettiği yer, Arslan köy’dür. Razgrat iline bağlıdır. Osmanlı zamanından beri böyledir. Günümüzdeki adı: Lıvino ( Bulgaristan da bundan başka üç yerde daha ARSLAN veya ARSLANKÖY adıyla yerleşim yeri vardır. Ancak onlar Razgrat’a bağlı değildir.)
Evladı fatihan 500 yıldan fazla Rumeli'de yaşadı. Ve buraları Türk İslam kültürü ile şenlendirdi. Hiç şüphesiz Osmanlı politikaları çerçevesinde balkanlarda adalet, istikrar ve barış sağladı.
19. yy Osmanlı devletinin balkanlardaki topraklarını yavaş yavaş kaybettiği bir dönemdir. Dünya siyaseti ile beraber balkanların tarihi de değişmeye başladı. Bu değişimden en fazla zararı elbette evladı fatihan gördü. Özellikle Rum isyanıyla birlikte balkanlardan Anadolu’ya göç başladı. Bulgaristan’dan ilk göç hareketi 1828 de başladı. Tarihi 93 HARBİ (1877-78) ise esas göç dalgasının başlangıcıdır. GÜNLÜCE KÖYÜ’nü kuran dedelerimiz bu savaştan sonra başlayan göç hareketiyle Anadolu’ya, Çukurova'ya gelmişlerdir. Peki neden? Nedeni açıktır.
Rusların kışkırttığı Bulgarların Türkleri katletmeye başlaması ve buna Osmanlı devletinin zafiyet göstermesidir. 1876-1878 yılları arasında 200 000 Türk Edirne ve civarına yerleşti. 300 000 göçmen, Rumeli'den Anadolu'ya geçti. 75 000'i Halep ve Şam'a, 25000'i Adana'ya, 10 000'i Konya ve Kastamonu'ya, 10 000'i Kıbrıs'a yerleşti. Sivas, Amasya ve Diyarbakır'a beşer bin kişi, Cezayir'e 500 kişi gönderildi.
Burada şunu hemen belirtelim, bu iki yıllık süredir. Yani iki yıl içerisinde Rumeli’den Anadolu’ya toplamda 500.000 muhacir gelmiştir. . 1885-1923 yılları arsında Türkiye'ye 500 000 kişi göç etti. Bu tarihler arasında Bulgar zulmü devam etmiştir. ELVEDA RUMELİ dizisindeki hikâye bu zamanlara rastlar. Günlüce mahallesinin kurulmaya başlandığı dönem işte tam bu dönemdir. (Muhtemelen 1895 ile 1910 arası bir tarih).
Burada bir rivayeti de belirtmek lazım: mahallesimüzün bilinen adı olan KARAMEZAR; kabristan olarak seçilen yerde kara taşlardan gelmektedir. (Bu rivayeti büyüklerimizden öğrendiğimizi de belirtelim) eski tapu kayıtlarında mahallesimüzün adı SADİYE KARAMEZAR olarak geçmektedir.
Cumhuriyet döneminde de 1930'lardan başlayarak 1990'lara kadar çeşitli dönemlerde Bulgarların baskısıyla yüz binlerce muhacir, Anadolu’ya göç etmişlerdir. Ve bunların birçoğu tarım arazileri olan bölgelere yerleştirilmiştir. Özellikle Atatürk’ün bunu böyle istediği bilinmektedir. Çünkü muhacirler (özellikle Deliorman bölgesinden gelenler) çiftçiliği çok iyi bilmektedir.
Adana İzmir, Bursa ve Trakya’ da çiftçiliğin gelişmesine önemli hizmetleri olmuştur. Göç hareketlerinde ve Bulgar zulmünde çekilen sıkıntılarla ilgili fotoğraflar ve resimler sitemizde mevcuttur.
SONUÇ: Yüzyıllar öncesinde Anadolu’nun farklı bölgelerinden balkanlara göç eden dedelerimiz 19. yy’ın sonlarından itibaren bu sefer balkanlardan Anadolu’ya göç etmişlerdir. Balkanlarda adları AKINCI olmuş, EVLADI FATİHAN olmuş, PEHLİVAN olmuş… Anadolu’ya geldiklerinde MUHACİR olmuş.
Günlüce mahalleninü kuran dedelerimizin tarihi aslında genel Türk tarihi içinde sadece bir fasıldır: Türkler at üstünde doğar at üstünde yaşar at üstünde ölür. Sürekli göç eder yani. E biz de MUHACİR’iz (muhacir= göç eden).Adana iline 85 km, Ceyhan ilçesine 35 km uzaklıktadır.mahallenin yerleşim merkezi ovalıktır.mahallede portakal, dut, yenidünya ve çam ağaçları mevcuttur.
Mahallenin iklimi, Akdeniz iklimi etki alanı içerisindedir.Yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir.
Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.özellikle teknik tarım açısından önemli bi konumda bulunmakta olup genellikle mahallede mısır, soya fasulyesi, buğday ve karpuz ekimi yapılmakta olup son zamanlarda patlıcan ve biber ağırlıklı sebze üretimi hızlanmıştır. seracılık ta aynı şekilde yaygın hale gelmiştir.
Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır.
Mahallenin kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır, içme suyu temiz ve ceyhan ilçesi tatarlı mahallesinden borularla gelmektedir. Ayrıca mahallede tüm gsm numaraları çekmektedir.