BİNGÖL (İHA) – Muhalefetin tek adamlık rejiminden bahsettiğini ifade eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, tek adamlık rejimin onların tarihinde olduğunu ve dönüp tarihe baktıklarında ne olduğunu göreceklerini söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kalkınma Bakan Yardımcısı Yusuf Coşkun, Belediye Başkanı Yücel Barakazi ve AK Parti Bingöl İl Başkanı Yılmaz Seven'in katılımıyla basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Türkiye'nin 16 Nisan'da tarihi bir halk oylaması için sandık başına gideceğini belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Biz inanıyoruz ki halkımız güçlü bir şekilde evet diyecek. Niçin evet diyecek? Çünkü mevcut sistem çok sıkıntılı bir sistem, mevcut sistemle biz birçok ekonomi ve siyasi kriz yaşadık. Biz şimdi diyoruz ki bu istikrar ve güven madem bize bu kadar başarılar getirdi, bizi bu kadar ileriye taşıdı, şimdi bu güven ve istikrarı kalıcı hale getirelim. Kurumsal garantiye kavuşturalım. Yeni sistemin özü budur. Milleti güçlendiren bir sistem, istikrarı güçlendiren bir sistemidir" dedi.
Yeni sistemin, hem yetkili hem de sorumlu cumhurbaşkanlığını getirdiğini ifade eden Yılmaz, "Birincisi halka karşı sorumludur. 5 yılda bir seçilecek ve en fazla da iki dönem seçilme şansı var. Dünyanın en başarılı lideri de olsa iki dönemden fazla seçilemeyecek. Demokratik bir şekilde halka, meclise ve yargıya hesap verecek" diye konuştu.
'Meclisin denetim gücünü güçlendiriyoruz'
Yeni sistemle meclis boyutuyla değişiklik yapılacağını aktaran Yılmaz, "Bugünkü sistemimizde Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten sorgulanabiliyor ve 100 milletvekilinin 75'i evet derse yüce divana gidebiliyor. Yeni sistemimizde ise meclis bütün konularda cumhurbaşkanı ve bakanları sorgulayabiliyor ve yüzde 75 ile değil, yüzde 65 ile yüce divana gönderebilme gücüne kavuşuyor. Dolayısıyla meclisin denetim gücünü güçlendiriyoruz. Cumhurbaşkanları da yetkilerinin yanı sıra sorumluluk getirmiş oluyoruz. Bugünkü mevcut sistemde cumhurbaşkanlarının tek başına imzaladıkları konularda yargı yolu kapalıdır, konuyu yargıya götüremiyorsunuz. Yeni sistemde ise artık cumhurbaşkanlarının bütün iş ve işlemleri yargı denetimine tabi olacak" şeklinde konuştu.
'Tek adamlık rejimi onların tarihinde var'
Ana muhalefet partisini "tek adam rejimi" söylemlerini eleştiren Yılmaz, " Bakın halk hesap soruyor, meclis soruşturma yapıyor, yargı denetliyor. Muhalefet ise tek parti rejiminden bahsediyor. Böyle tek adam rejimi olur mu? Milyonlarca insan seçecek ve denetleyecek, seçimlerde hesap verecek, meclis ile yargı hesap sorabilecek ve tek adam rejimi diyorlar. Tek adam rejimi onların tarihinde var. O tarihe baksınlar, tek adam rejiminin ne olduğunu görürler. Tek adam rejimi demokratik rekabetin olmadığı ortamda olur. Tek adam rejimi, sırtını bürokrasiye, devlete yaslayarak halka hükmetmekle olur."
"Darbeleri üreten ortamları da bertaraf etmek gerek"
Darbeleri bertaraf eden milletin, darbeleri üreten ortamı da bu referandumda ortadan kaldıracağını kaydeden Yılmaz, "15 Temmuz gecesi başbakan ayrı partiden, cumhurbaşkanı ayrı partiden olsaydı, irade farklı dağınık görüntü olsaydı belki bugün burada bu toplantıyı yapamayacaktık ve canımızın derdine düşecektik. Darbeleri bertaraf etmek yetmez, darbeleri üreten ortamları da bertaraf etmek gerek. İşte bu yapacağımız tercih esas itibariyle budur. Darbeleri bertaraf eden milletimiz, darbeleri üreten ortamı da bu referandumda ortadan kaldırmış olacak. Çok daha sağlıklı bir sistemi oturtmuş olacağız." ifadeleri kaydetti.
'Suriye'de savaş suçu işlendi'
Suriye'de Beşşar Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal saldırıyı da değerlendiren Yılmaz, şunları kaydetti: "İnsanlık suçu ve savaş suçu işlendi. ABD'nin eski yönetimi "kimyasal silahlar kırmızı çizgimizdir" demişti. Ama maalesef kimyasal silahlar tespit edilmesine rağmen o dönemde hiçbir adım atılmamıştı. Şimdi yine kimyasal silahlarla insanların katledildiği bir hadise yaşadık. Bu işi yapan zalimleri tekrar lanetliyorum. Uluslararası güçler ise burada maalesef üzerlerine düşeni bugüne kadar yapamadılar. Amerika'nın bu katliamın yapıldığı üsse müdahale etmesi elbette olumlu bir durumdur ama yeterli bir tepki değil. Esas olan bu işin köklü bir şekilde çözümüdür. Suriye'nin birlik ve beraberlik içerisinde bu katliamların ortadan kalktığı, Suriye'nin geleceğinin yeniden inşa edileceği bir döneme geçilmesidir. Bu konuda da herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. Türkiye olarak öteden beri hep bunu söylüyoruz. Güvenli bölge oluşturun diyoruz, bu kimyasal silahlara ve diğer katliamlara engel olun diyoruz. Maalesef uluslararası toplum üzerine düşeni yapmadı, tam aksine Suriye üzerinde güç mücadeleleri yaşandı. Başka hesaplar görülmeye çalışıldı ve o ülkeye, insanlara çok büyük zararlar verildi."
İHA