AK Parti Çorum İl Başkanı Mehmet Karadağ, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte Türkiye'nin dünyayla yarışabilen bir ülke haline geleceğini söyledi.
16 Nisan'da yapılacak olan referandum çalışmaları öncesi AK Parti Çorum Teşkilatları'nın mahalle ve ev ziyaretleri devam ediyor. AK Parti Çorum İl Başkanı Mehmet Karadağ ve parti yöneticileri ziyaret ettikleri mahallelerde yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve anayasa değişikliği hakkında vatandaşları bilgilendiriyorlar.
Bahçelievler mahallesinde düzenlenen apartman toplantısında vatandaşlarla bir araya gelen AK Parti Çorum İl Başkanı Mehmet Karadağ, kimsenin Cumhuriyet rejimiyle hiçbir sorunu olmadığını belirterek, cumhuriyet rejimimiz ilelebet devam edeceğini ve en önemli savunucularının da kendileri olduğunu söyledi.
Hukuk devletlerinde parlamenter ve başkanlık olmak üzere demokratik iki yönetim şeklinin bulunduğuna işaret eden Karadağ, dünyada hem başkanlık hem de parlamenter sistemle yönetilen ülkeler olduğuna dikkat çekti.
Türkiye'nin parlamenter demokratik hukuk sistemiyle yönetilen ülke olduğunu ancak çok partili sisteme geçtikten sonra 1950'den itibaren bu sistemin devamlı kaos ürettiğini anlatan Karadağ, "Özellikle 10 yılda bir darbeler yaşamışız. Koalisyonlarla birlikte bankanlar batmış, 20 milyar doların üzerinde çok büyük bir ülke paralar kaybetmiş, daha sonra AK Parti'nin kurulması ile birlikte son 15 yılda siyasi istikrar yakalanmış.Bütün bu darbelerin alt yapısına bakıldığında özellikle bu sistemin işlemediğini, bu işlemin siyasi istikrar getirmediğini, siyasi istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrarın geliştiğini, refahın olmadığını görüyoruz ve koalisyonlarla yönetilmek zorunda kalıyoruz" dedi.
Güçlü iktidarlar tarafından ülkenin yönetilmesini istediklerini anlatan Karadağ, "Şimdi bize diyorlar ki AK Parti son 15 yıldır iktidarda ülkenin bir sorunu yok, niye böyle bir değişiklik. Güçlü liderler her zaman yetişmiyor. Cumhuriyet tarihine güçlü lider olarak Atatürk gelmiş, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ondan sonra tek parti döneminde İnönü var. Daha sonra İsmet İnönü, çok partili siyasal düzene geçildiğinde Adnan Menderes, sonra Özal, Demirel, Ecevit dönemi çalkantılarla geçmiş ve Özal da Menderes'ten sonra biraz rahatlamış ama yeniden istikrarsızlık, yeniden ekonomik krizler ve ciddi burhanlar yaşamışız. Erbakan ve Çiller'e bir fırsat verilseydi belki birazcık ülke rahatlayabilirdi. O dönemde 90 yıllarda vesayet sistemini oluşturan askeri güçler onlara da fırsat vermemiş, son olarak Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü lider geldi ve milletimiz tarafından milletimizin tüm kesimleri tarafından takdir edilen sevilen bir lider olmuştur. Onun sayesinde parlamenter sistemin arızaları son 15 yıldır pek ortaya çıkmadı. Geçmişte rahmetli Özal, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş başkanlık sistemine geçmeyi çok istemişlerdi ama bir türlü başaramamıştı. Demirel son döneminde açıkladı, gönlüm hep başkanlık sisteminden yanaydı diye ama o da başaramamıştı. Şimdi Erdoğan şunu diyor her zaman bizim gibi güçlü lider ya da güçlü iktidar gelmeyebilir, 7 Haziranda koalisyona düşecek gibi oldu ülke, bütün dengeler alt üst olmaya başladı. Kazandığımız bütün avantajlar koalisyonlar döneminde yok oluyor. Biz artık Bakanlık çekişmelerinin yaşandığı, milletvekili transferlerinin otel lobilerinde yapıldığı bir dönemi yaşamak istemiyoruz. Artık şunu istiyoruz; güçlü iktidarlar çıksın koalisyonlarla ülke yönetilmesin. Yürütme ayrı olsun yani bakanlar kurulu ayrı olsun, o ülkeyi yönetsin, TBMM de ülkeyi yönetecek kanunları çıkarsınlar, yargı da adaletin tesisi için uğraşsın. Hiçbiri birbirinin işine karışmasın. Ama birbirini de bunlar denetlesin. Seçim bittikten hemen sonra koalisyon pazarlıkları ile ülke aylarca zaman kaybetmeyecek hükümet hemen kurulacak, yatırımlara ve icraatlara başlayacak. Yüzde 50'nin üzerinde oy alamayan hiçbir kimse iktidar olamayacak. Aday olan Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin üzerine çıkabilmek milletin istediği talepleri yerine getirme zorunda olacak" diye konuştu.
Şimdiki sistemde milletvekilleri seçildiğini ve milletvekillerinin içerisinden hükümetler çıkarılmaya çalışıldığın vurgu yapan Karadağ, "O zaman cumhurbaşkanlığına ayrı milletvekillerine ayrı oy kullanacağız. Milletin sevmediği, istemediği kişileri aday gösterirsen bu millet oy vermez, milletin istediği, sevdiği kişileri aday yapmak zorunda kalacak, öyle yapmazsa kendisi cumhurbaşkanı seçilse bile TBMM'de çoğunluğu elde edemediği için muhalefet partileriyle çalışırken zorlanabilecek.Bu sistemle birlikte Türkiye Cumhuriyeti bugünkünden çok daha güzel yatırımlar yapabilecek, hızlı kararlar alabilecek ve dünyayla yarışabilen bir ülke haline gelecek. Bütün bunları gören dış ülkeler, özelikle Avrupa ülkeleri Amerika İsrail hiçbir ülke Türkiye'nin gelişmesini kendisine rakip olmasını istemeyen diğer ülkeler şuan için bu sistem değişikliğini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bugün Avrupa'da seçim çalışmaları için giden bu değişikliğe evet diyecek hiç kimseyi kabul etmiyorlar ama hayır propagandası yapan herkes istedikleri gibi gidip propagandalarını ve konuşmalarını yapıp gelebiliyorlar. Terör örgütleri, PKK, DEAŞ, FETÖ, DHKP-C bu örgütlerde güçlü iktidar dönemlerinde kendilerine yaşam hakkı olmayacaklarını bildikleri için evet oyu çıkmaması için özelikle güneydoğu ve doğu illerinde ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında CHP'ye de seslenen Karadağ, "CHP neden karşı çıkıyor. CHP, Cumhuriyet tarihimiz boyunca bu milletin bazı değerleriyle tam bir uyum içerisinde olamadığı için yüzde 50'nin üzerinde oy alamamış, en çok oy aldığı dönem rahmetli Bülent Ecevit döneminde olmuş, onda da en fazla yüzde 42 alabilmiş. Dolayısıyla CHP eğer bu sistem değişikliğiyle birlikte milletin bazı değerleriyle barışık hale gelirse elbette milletten oy alabilecektir. Ama partilerdeki düşünce değişikliği çok çabuk ve çok da kabul edilebilir sürede olmuyor. Ama biz şuna inanıyoruz; her zaman için partiler milletin istediği sevdiği adayları çıkarttığı takdir de bizim milletimiz zekidir kimi seçeceği bellidir. AK Parti bugün iktidarda diye Recep Tayyip Erdoğan gibi sevilen bir lider değil de hiç istenmeyen sevilmeyen bir lider aday yapılsa bu millet oy vermez. Biz CHP'li arkadaşlarımıza şunu söylüyoruz; Siz de bu milletin sevdiği adayları gösterirsiniz, siz de bu milletin bazı değerleri ile barışık hale gelirsiniz, o zaman bu sistem değişikliğinde güçlü iktidarla siz de iktidara gelebilirsiniz, onun için bunun önünü kapatmayın. Çünkü bu millet artık koalisyonlardan, sokak çatışmalarından bunların peşinden gelen darbelerden bıktı usandı. Artık millet bir günde seçimini yapıp güçlü bir iktidar çıkarıp ertesi günden itibaren icraata başlayan hükümet istiyor. Hani diyorlar ya Recep Tayyip Erdoğan diktatör mü olmak istiyor. Tayyip Erdoğan'ın şuanda ki durumu zaten çok güçlü kendisi için buna ihtiyacı yok, kendisi Cumhurbaşkanı gelecek seçimde gene Cumhurbaşkanı olabilecek durumda, rakip görünmüyor. Kendisinin kurduğu parti çok güçlü bir şekilde iktidarda, sizler dâhil milletimize çok güzel hizmetler yapıyor. Millet de hem hükümeti hem de kendisini seviyor, böyle gittiği müddetçe zaten iktidarda kalacaktır. Şuandaki 1980'de Kenan Evren için oluşturulan darbe ürünü olan bu anayasa cumhurbaşkanına çok yetki veriyor. Hiçbir sorumluluğu yok, hiçbir şekilde yargılanamaz. Yeni gelen sistemde yetkiler kısıtlanıyor, sorumlulukları artıyor. Hiçbir insan yetkilerini kısıtlayıp sorumlulukların artırmaz. Ama Recep Tayyip Erdoğan kendisini ve partisini değil bu milletin geleceğini, vatanın bölünmez bütünlüğünü bayrağımızı, birliğimizi beraberliğimizi düşünerek geleceğimize bakmak istiyor. Bu sistem değişikliğiyle birlikte de güçlü Türkiye'nin önünü açmak istiyor" şeklinde konuştu.
İHA