Türk kültüründe önemli yer edinen küçükbaş hayvancılıkta yaşanan pazar sıkıntısı üreticileri tedirgin ederken, uzmanlar Türkiye'deki et açığının sadece küçükbaş hayvancılıkla kapatılabileceğini savunuyor.
Nüfusunun yüzde 80'inin tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığı Aksaray'da küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi kapsamında önemli faaliyetler gerçekleştirilirken, Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, Türkiye'de küçükbaş hayvancılığa karşı bir mukavemet yaşandığını söyledi. Son dönemlerde Türkiye'de pazar sorununun olmadığını, ancak önümüzdeki yıllarda ne olacağının hiçbir garantisinin olmadığını belirten Başkan Aktürk, "Türkiye'de pazar sorunumuz yok gibi görünüyor. Ama bu sadece bu yıla mahsus bir şey midir, önümüzdeki yıl sorun olur mu onu bilemiyoruz. Biz küçükbaş hayvancılıkta istikrar bekliyoruz. Yani vatandaş bu sene kuzusunu 500 TL'ye satabiliyorsa önümüzdeki sene de 500 TL civarında satabileceğini bilmelidir. Eğer yatırım yapan üretici bunu bilirse yatırımını artırır, işletmesini çoğaltır, hayvan sayısını artırır, daha fazla aşı yapar, daha fazla besler, daha iyi güder, bakımını, beslenmesini daha iyi şartlarda yapar. Ama Türkiye'de bu yıl kuzu 500 TL etti, seneye 300 TL etmeyeceğini hiç kimse garanti etmiyor. Veya 600 TL olmayacağını kimse garanti etmiyor. Bu noktada çok ciddi sıkıntılarımız var" dedi.
"Türkiye'de koyun etine karşı bir mukavemet vardı, çok şükür yavaş yavaş bu kırılmaya başladı"
Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Aktürk, Türkiye'de koyun etine karşı bir mukavemetin olduğunu, ancak bunun yavaş yavaş bu kırılmaya başladığını belirterek, "Çünkü bundan önceki dönemlerde bazı bilim adamlarımız, bazı doktorlarımız şunu söyledi: Koyun tereyağı yemeyin, koyun peyniri yemeyin, koyun eti yemeyin, kuzu eti yemeyin. İşte kolesterolü artırır, efendim tansiyonunuzu artırır, kalp krizine neden olur diye insanları korkuttular. Bu algı, çok ciddi anlamda küçükbaş hayvancılığa zarar verdi. Şu anda, özellikle 1-2 yıldır bu algı kırılmaya başladı. Eğer Türkiye'de küçükbaş hayvancılıktaki pazar sorunu ortadan tamamen kalkarsa, Türkiye'de et sorunu ortadan kalkacak. Türkiye'de bir et açığı sıkıntımız var. Yılda 500 bin, 600 bin tane besilik dana veya damızlık inek ithal eden bir ülkeyiz. Türkiye'deki et açığının kapatılmasının tek alternatifi küçükbaş hayvancılıktır. Küçükbaş hayvancılıkta da hayvancılığı daha çok destekleme, Türk toplumuna, Türk mutfaklarına, sofralarına küçükbaş hayvan etini tekrar sokmak zorundayız. İnsanlara koyun, keçi etini, kuzu etini sevdirmek zorundayız. Biz Orta Asya'nın dağlarından, yaylalarından Anadolu'nun düzlüklerine koyunlarla, keçilerle geldik. 10 binlerce yıl bu hayvanların etini yedik, sütünü içtik, yününde yattık, yününü gömlek yaptık giydik. Bu hayvanlar, bu hayvancılık bizde bir kültür. Bizim genlerimizde var. Biz bu işi severek yapıyoruz, isteyerek yapıyoruz, bu işi sürdürmek istiyoruz. Bu işi sürdürmek için de istikrarlı bir tarım ve hayvancılık politikası ve koyun keçi etini seven, koyun keçi etini tüketen bir toplum istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Öte yandan, tarım ve hayvancılık alanında sektörün gelişmesi ve üreticilerin kazanması için hükümet sektöre birçok kalemde önemli destekler veriyor. Küçükbaş hayvancılıkta üreticilere her yıl koyun başına "Anaç Koyun Keçi Desteklemesi" adı altında 25 TL destek sağlanırken, "Halk Elinde Islah Projesi" kapsamında da üreticilere kuzu başına yıllık 40 TL destekleme veriliyor.
İHA