Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Serim, yurtdışı müteahhitlik hizmet gelirlerinin Türkiye'nin döviz rezervlerini arttırdığına dikkat çekerek, uluslararası müteahhitliğin desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Serim, 2017 yılında Türkiye'den 46 şirketin girdiği Engineering News Record (ENR) sıralamasında Türkiye'nin ikinci olduğunu kaydederek, "Ülkemizi sadece Çin geçebilmiştir ve 65 firma ile 1'inciliğini korumuştur. Ülkemiz döviz rezervlerini artırmanın başlıca yollarından biri yurtdışı müteahhitlik hizmet gelirlerini artırmaktan geçmektedir. Teknik yeterlilik ve deneyim konusunda Çin'den sonra en kuvvetli uluslararası müteahhitlik hizmeti bilgisine sahip ülkenin Türkiye olduğu genel kabul gören bir gerçektir" dedi.
Türkiye'de mimarlık ve mühendislik eğitimi tarihi birçok dünya ülkesinden daha eski olduğunun altını çizen Serim "Türkiyede mühendislik tarihi 1773'te açılan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun'un (İstanbul Teknik Üniversitesi) kuruluşu ile başladığı kabul edilir. Bugün itibariyle 244 yıllık bir eğitim geçmişine sahip olduğumuzu düşünürsek bu iş kolundaki kalitemizin sebeplerini anlamlandırmak kolaylaşabilir. Türkiye Müteahhitler Birliği verilerine göre, 1972-2017 Mart ayı sonu itibariyle, Türk müteahhitleri, 115 ülkede 9 bin civarında proje üstlenmiş, bu projelerin toplam tutarı yaklaşık 350 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'nin coğrafi konumu, Türk inşaat sektörünün küresel rekabet gücüne katkı sağlayan önemli faktörlerden birisidir. Uluslararası standarttaki hizmetin rakiplerden daha uygun fiyatlarla sunumu, yüksek müşteri memnuniyeti, güvenilir iş ortaklığı, çok çeşitli projelerde kazanılmış zengin uluslararası deneyim, çevre ülkelerdeki iş ortamlarına aşinalık, nitelikli insan gücü ve risk alma kapasitesi Türk müteahhitlerini rekabette üstün kılan diğer önemli özelliklerdir" şeklinde konuştu.
"En büyük ihtiyaç finans gücü"
Bu noktada Türk müteahhitlerinin politik destekten sonra en büyük ihtiyacının ucuz finansmana ulaşmak olduğunu vurgulayan Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, "Rakiplerimiz olan Amerikalı ve AB ülkeleri merkezli firmaların finansman maliyetlerinin astronomik derecede düşük olması sebebiyle, teminat mektubu ve akreditif ihtiyacını zorlanarak karşılayan Türk müteahhitlerinin finansal imkan ve enstrümanlar anlamında da daha donanımlı ve imkanlı olması daha fazla proje ve ülkemize daha fazla döviz girdisi anlamı taşımaktadır" ifadelerini kullandı.
"Türkiye Varlık Fonu destek vermeli"
ENR'ın her yıl yayınlanan "Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi" listesine girmeye hak kazanan her firmaya Türkiye Varlık Fonu ortak olmak suretiyle destek olabileceğinin altını çizen Ali Serim, sözlerini şöyle tamamladı: "Burada sembolik olarak yüzde 5'lik bir orandan bahsedilebilir. Bu şekilde hissedarları arasına böylesine büyük ve güçlü bir fonu katan bu firmaların prestiji artar, finansman maliyetleri azalacağı gibi yeni alternatif finansman metotları geliştirilmesinin de yolu açılabilir. Böylelikle uluslararası mega proje ihaleleri Türk müteahhitleri tarafından daha rahatlıkla kazanılabilir zira birçok ihalede bazı finansal yeterlilikler de aranmaktadır. 19.8.2016 tarihli ve 6741 sayılı kuruluş kanununun 3'üncü maddesinin a-fıkrasına göre Türkiye Varlık Fonu yerli ve yabancı şirketlerin paylarını alabilir. Dolayısıyla mevzuat gayet açıktır ve ENR listesine girmeye hak kazanan her Türk müteahhidi Türkiye Varlık Fonu'nun potansiyel yatırım listesinde olmalıdır. Bu şekilde özellikle Çinli devlet inşaat şirketlerinin oluşturduğu haksız rekabet ortamı da Afrika olmak üzere önceliğimiz olan birçok çoğrafyada bir nebze olsun hafifletilebilir. Bu durum firmaların karlılıklarını da olumlu yönde etkileyeceğinden Türkiye Varlık Fonu'nun da düzenli temettü elde edeceği yatırımların çeşitlendirilmesine katkı olarak görülebilir".
İHA