Alzheimer’ın yaşlanmaya bağlı bir hastalık olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer’de içe dönük bir yaşam tarzının, kendini uyaranların dışında tutmanın, gündelik hayatta hep alışılmış rutin şeyleri yapmanın sakıncalı olduğuna dikkat çekti.
BU YAŞAM TARZINDAN UZAK DURUN!
Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer’dan korunmada yaşam şeklinin önemine işaret ederek, “İçe dönük, içe kapalı bir yaşam tarzı, sosyal olsun ailesel olsun, kendini uyaranların dışında tutmak, gündelik hayatında hep alışılmış rutin şeyleri yapmak ve bir yandan da yaşlanmak, risk unsuru olarak devreye giriyor. Dolayısıyla kronik depresyondan sakınmak lazım ve tedavi ettirmek lazım. Bazı insanların inandığı gibi, ‘erken emekli olacağım, domates yetiştireceğim’ diye kırsal yörelere gitmemek gerekiyor. O da sosyal izolasyon üzerinden, beyin uyarımı üzerinden Alzheimer riskini yan bir faktör olarak artırabilir. Kafa travmaları ve düşmelerden korunmak gerekiyor. Belli bir yaşın üzerinde tekrarlayıcı genel anestezi almak konusunda dikkat edilmeli, acil durumlar dışında 60 yaşından sonra genel anestezi almamak gerekiyor” diye dedi.
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
“Alzheimer hastalığı, kadın hastalığı değil ama kadınlarda öncelikle görülen, 3’te 2 oranında görülen bir hastalık” diyen Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bunun nedenleri olabilir, üç neden ayırt edebiliyoruz. Bir tanesi; kadınlar erkeklerden en az 10 yıl daha fazla yaşıyor. İkinci neden; kadınlarda depresyon daha sık görülebiliyor. Kronik depresyon, Alzheimer riskini en az ikiye katlayan bir risk faktörüdür. Üçüncüsü de ostrojen azalması ve depresyonu üzerinden beyni güçlü bir uyarıcı hormon olan ostrojenin yokluğunda Alzheimer riski daha da fazla artıyor.”