Amasya Taşova Karabük Köyü

Karabük Köyü hangi ilimiTaşova Gemibükü Köyüzdedir, köyde kaç kişi yaşamaktadır, köye özgü yemekler hangileridir, Amasya iline bağlı bu güzel köye nasıl gidilir, köyde doğal yaşam nasıldır?

Karabük, Amasya ilinin Taşova ilçesine bağlı bir köydür. Amasya İl Merkezi ile Taşova İlçe Merkezi arasında Yeşilırmak vadi tabanında kurulmuştur. Kuzeyinde Akdağ, güneyinde Yeşilırmak, doğusunda Çambükü Köyü, batısında Ilıca Köyü yer alır. Amasya -Taşova karayolu kenarındadır. Amasya iline 34 km, Taşova ilçesine 14 km uzaklıktadır. Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

"Karabük" adının kaynağı, bir zamanlar çevresinde bulunan bitki örtüsüdür. Köyün çevresinde bulunan geniş mera ve otlakların köy halkı tarafından işgal edilerek paylaşıldığı 1980'li yıllardan öncesini bilecek yaşta olanların çok iyi hatırlayacağı gibi köyün etrafındaki meralarda bol miktarda bulunan; yaz sıcaklarının etkisiyle yaprakları koyulaşarak siyah (kara) bir görüntü alan ve mahalli dilde "bük" diye isimlendirilen bodur bitkiler köye bu adına verilmesine yol açmıştır. Kısaca,"Kara" ve "bük" sözcüklerinin birleşimiyle "Karabük" adı doğmuş; Öz Türkçe olan bu güzel ad kalıcı olarak köyün adını oluşturmuştur.

Karabük Köyünün tarihi ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış ve bu araştırmalar genellikle Köy okulunda muhafaza edilmiş, ancak bugüne kadar kitap haline getirilmemiştir. Köyde eğitim düzeyi yükseldikçe ve yeni araştırmacılar çıktıkça köyün tarihi daha bir aydınlanacaktır.

Şimdilik herkesçe bilinen, köyün beş aile tarafından kurulduğudur. Bu aileler; Sarı Veliller, Koca Osmanlar, Abidin Köseler , Ateş Kocalar ve Yeni Ahmetler adlarıyla bilinmektedirler. Daha sonraları köye Yazgat'tan bir ailenin, Batum civarından birkaç ailenin geldiği ve köye yerleştiğibilinmektedir.

İnsanları çalışkan, insani değerleri yüksek ve iyi komşuluk ilişkileri içinde olan köy halkı ne yazıkki Amasya - Taşova ana karayolu kenarında kurulmuş olmasına; İlçe merkezine 13 km, il merkezine 33 km uzaklıkla olmasına rağmen devlet hizmetlerinden çok az ve geç yararlanmıştır.

İlk çeşme 1950'li yıllarda yapılmış ve köylü kaynak suyuna kavuşarak kuyu suyu içmekten kurtulmuş; İlkokul 1961 yılında faaliyete geçebilmiş; elektrik ancak 1980 askeri müdahalesinden sonra bağlanabilmiş; evlere şebeke suyunun bağlanması ise ancak 1990'lı yıllarda mümkün olabilmiştir.

1961 yılında eğitim öğretime başlayan ilkokul ne yazıkki bilimsel hiçbir değeri olmayan "taşımalı eğitim" nedeniyle kapatılmış; Cumhuriyetin en büyük zaferi olan "köye okul ve öğretmen" projesi imha edilmiş; Öğretmen ve okul köyden uzaklaştırılmış; köyün "ışığı" söndürülmüştür. Artık, bayrak törenleri yapılamamakta, törenlerle göndere al yıldızlı albayrak çekilememekte; çocuk şarkılarıyla bayramlar kutlanamamaktadır. Bir zamanlar örnek yaşamlarıyla öğretmenlerin oturduğu okul terkedilmiş bir virane görünü almıştır.

Köyü etkileyen bir başka olgu ise göçtür. 1980'li yıllara kadar köyden ayrılanların sayısı parmakla gösterilecek kadar az iken bugün köyde bulunanlardan daha fazlası köyün dışında özellikle İstanbul'da yaşamakta; köye ancak bayramlarda ya da önemli bir başka neden bulunduğunda gelebilmektedirler.

1969'dan sonra köyün bir başka problemi ise uğradığı "vakıf zulmü"dür. Hiç bir ilgisi ve belgesi olmadığı halde köyün arazisi "vakıflar" adına tapulanmış; az da olsa ekonomik güce sahip olan ve dava açabilecek durumda olan aileler dava açarak haklarını geri alırken, ekonomik gücü zayıf aileler dava açamadığından atalarından kalan arazileri vakıflar adına tapulu olarak kalmış ve kendi mallarının sahibi olamamışlardır. Devletin teminat ya da dayanak olarak tapu istediği desteklerin hiçbirinden yararlanamamışlar; kamulaştırılan arazilerin parasını köylü değil "vakıflar" almıştır. Problem bütün ağırlığıyla varlığını bugün de sürdürmektedir...

Köyün son zamanlarda yaşadığı bir "şok" ise belki de bir çevre felaketinin başlangıcı... Kamuoyunda "HES felaketi" olarak bilinen hidroelektrik santrali projesinin uygulanması ile Yeşilırmak vadisine hayat veren ve yeraltı sularının en büyük besleyici kaynağı olan Yeşilırmak, toprağa bir damla su sızmayacak şekilde beton kanallara hapsedilmiş ve bölgenin doğal yapısı imha edilmiştir. Yaşam kaynağı olan coşkun Yeşilırmak artık yoktur. Çoğu okuma yazma bile bilmeyen atalarımız bize bu doğa cennetini miras bırakmışlar ama bgün yaşayanlar köye sahip çıkamamışlar ve gelecek kuşaklara aynı mirası bırakamamışlardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Amasya Haberleri

Amasya'yı Hiç Böyle Görmediniz