Yrd.Doç.Dr. Emre Tan, ani duygu değişimlerinin sebebinin bipolar bozukluğu olduğunu söyledi.
Psikiyatrist / Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Emre Tan, "Bipolar bozukluk ya da halk arasında kullanılan adıyla manik depresif bozukluk; tekrarlayan depresif, manik ya da her ikisini de kapsayan karma dönemlerle seyreden psikiyatrik rahatsızlıktır. Kişi belli dönemlerde manik belli dönemlerde depresif ruh halindedir. Bu dönemler genelde haftalar veya ayları kapsarken aynı gün içinde bile çok neşeli bir ruh halinden çok depresif bir ruh haline dönülebilir. Günü gününü tutmamak deyimi tam da bu hastalık için kullanılabilir. Bu dönemler arasında kişi tamamen sağlıklı-normal ruh halinde olabilir. Kişinin yaşamını olumsuz yönde etkileyen, tekrarlayan ve kronik seyirli bir psikiyatrik hastalıktır" dedi.
Manik dönemde görülen belirtilerin olağan iyilik halinin çok üstünde abartılı bir coşku-neşe-taşkın hal olarak belirtildiğini söyleyen Dr. Tan, "Kişinin öz güveninde aşırı derecede artış, uzun süredir uyumamasına rağmen uyku ihtiyacında azalma, hızlı-basınçlı konuşma, birbirinden kopuk pek çok düşünce artışı, dikkat eksikliği-konsantrasyon güçlüğü, acelecilik-sabırsızlık, haz verici riskli, tehlikeli olaylara katılma, cinsel istek artışı ve Kontrolsüz para harcama, alışveriş yapmadır" diye konuştu.
Dr. Emre Tan, depresyon döneminde görülen belirtileri şöyle sıraladı:
"Depresif, kederli-üzgün çökkün ruh hali, huzursuzluk, kaygılı hissetme, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, fiziksel enerji azalması yorgun, halsiz, bitkin hissetme, suçluluk, değersizlik, çaresizlik düşünceleri, ümitsizlik, karamsarlık, İştah düzensizliği, uyku düzensizliği (genelde azalma şeklinde), önceden zevk aldığı aktivitelerden zevk alamama ve bunlara karşı karşı ilgisizlik, vücudun çeşitli yerlerinde (özellikle bel-boyunda) tedaviye cevap vermeyen ağrı, ölüm veya intihar düşünceleri, intihar girişimleridir."
Karma dönem belirtileri ise manik dönem ve depresif dönem belirtileri aynı anda bulunduğunu ifade eden Tan, "Kişide aşırı hareketlilik, mutsuzluk, çabuk öfkelenme, kızgınlık, çok konuşma, iştahsızlık, öz güvende artış ve ilgisizlik gibi çeşitli belirtiler birlikte olabilir. Gün içinde değişen ani duygusal dalgalanmalar karma döneme işaret eder. Bu kişiler hallerinden pek rahatsız değildirler, kendilerine sorulduklarında hasta olduklarını reddedip gayet iyi olduklarını söylerler. Bu tür hastalar çoğunlukla hasta yakınları tarafından psikiyatri doktoruna getirilirler. Çok hareketli, coşkun veya neşeli durumdan, isteksiz, keyifsiz, mutsuz ve hiçbir şeyden zevk almayan depresif duruma geçişler çok trajiktir. Kişi genellikle bu hastalığın depresif döneminde doktora başvurur" açıklamalarında bulundu.
Nasıl tanı konur?
Hastalığın ayırıcı tanısını yapmak için çeşitli tıbbi tetkikler ve psikolojik testler yapılmakla birlikte kesin tanı psikiyatrik muayane sonucunda konulduğunu kaydeden Dr. Tan, "Hasta ve yakınlarından alınan bilgi kritik öneme sahiptir. Bazı durumlarda kesin tanı ilk görüşmede konamayabilir. Hastayla yapılacak birkaç görüşme sonrası veya atak dönemlerinde hastayı gördükten sonra kesin tanı konur. Bu hastalığın nedenleri arasında genetik, biyolojik ve psikososyal sebepler yer almaktadır. Birinci derece akrabasında Bipolar bozukluk olanlarda risk 4-5 kat artmıştır. Bazı beyin görüntüleme çalışmalarında, bu hastaların beyin yapılarında fiziksel değişiklikler gösterilmiştir. Nörotransmitter düzeylerinde ve bunlarla ilgili reseptörlerde dengesizlik, çeşitli hormonlarda düzensizlik bu sebepler arasında yer almaktadır" ifadelerini kaydetti.
Bipolar bozukluk ne sıklıkta görülür?
Yrd.Doç.Dr. Emre Tan, "Bipolar bozukluğun genel toplumda yaygınlığı % 2 - 4 oranları arasında değişmektedir. Bipolar I bozukluğun yaygınlığı cinsiyet farkı gözetmeksizin kadın ve erkeklerde eşit dağılımdadır. Ergenlik öncesi seyrek olan bipolar bozukluk, erkekte ortalama 18, kadında 20 yaşlarında başlamaktadır. Bipolar bozukluk psikiyatrik hastalıklar içinde genetik-kalıtımsal yönü en kuvvetli hastalıktır. Genel toplumda hastalanma riski %2-4 iken, ebeveynlerden (anne-baba) birinde hastalık var ise çocuğundaki risk %10-20 olur, ebeveynlerden ikisi de bipolar hastasıysa çocuklarında %70 e varan oranda hastalanma riski vardır. Manik veya depresif dönemlere özgü tedaviler uygulanmaktadır. Hastalığın durumu ve şiddetine göre tedavi değişmektedir. Bipolar bozukluk tekrarlayan bir hastalık olduğu için ileriye dönük koruyucu tedavilerde uygulanmalıdır. Bu koruyucu tedaviler ataklara engel olur ya da ataklar oluşsa bile daha az şiddetli olmasını sağlar. Buna ek olarak hasta ve yakınlarını bilgilendirmek ve döneme özgü psikoterapiler tedavinin başarısını arttırır" şeklinde konuştu.
İHA