Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nden çalınan 101 resimden 66'sı yeniden yuvasına kavuştu.
Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nden çalınan 66 resim, ait oldukları müzeye geri döndü. Tablolar, "Evimdeyim; Bir Dönüş Hikâyesi" isimli sergiyle sanatseverlerle buluştu. Serginin açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy, sanat eserlerinin medeniyet alanındaki gelişmeleri günümüze taşıyan en önemli belgeler olduğunu kaydederek, "Medeniyetimizin mirasını günümüze taşıyan bu belgeler, daha çok resim, heykel, seramik, hat, tezhip, ebru ve çini sanatı alanındaki çalışmalardır. Muasır bir devlet olmanın şartlarından biri de bu tarihi eserleri muhafaza etmek ve insanların yararlanabileceği şekilde sergilemektir. Milli ve manevi değerleri yüksek bu eserlere sahip çıkmamız, onları onur ve gurur verici bir şekilde sunmamız Bakanlığımızın asli görevi olmasının yanı sıra her birimiz için bir vatandaşlık görevidir. Bakanlığımız, evrensel değerlere sahip kültür ve sanat eserlerimizin korunması, yaşatılması, tanıtılması ve toplumsal bilincin oluşmasını sağlamak amacıyla önemli adımlar atmaktadır. Bu çerçevede başkentimizin gözde mekanlarından birisi olan bu muhteşem mimari kimliğe sahip Ankara Resim ve Heykel Müzemiz, 4 bin eserden oluşan seçkin koleksiyonu ve bu eserlerin sergilendiği teşhir salonları, inşallah faaliyete geçireceğimiz akustiği mükemmel çok amaçlı salonu ile sanat temsiliyeti yüksek bir kurumdur. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nin korunması ve gelişmesini sağlamak, koleksiyonunu geliştirmek Bakanlığımızın önem verdiği çalışmalardan biridir. Kanun dışı yollarla yuvasından götürülen ve titiz bir çalışmayla ait olduğu yere yani buraya, yuvasına dönen eserler incelendiğinde Türk resim tarihi açısından ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bir süre önce art niyetli kişiler ve çevrelerce yuvasından koparılan ancak adli ve idari kurumların üstün gayretleri ve emekleriyle yeniden ait oldukları mekana kavuşan eserlerimiz için başta Teftiş Kurulu Başkanlarımız ve değerli müfettişleri olmak üzere değerli hocalarımıza, emeği geçen bütün kurum ve kuruluşlarımıza çok teşekkür ediyoruz" dedi.
"Türk resim tarihinin çok önemli bir özeti"
Güzel Sanatlar Genel Müdürü Murat Salim Tokaç ise, tarihi bir gün olduğunu söyleyerek, "Bugün, tarihi bir gün dediğimiz gün müzede çok güzel şeyler oldu. Buradaki bir dönüşün hikayesine katkıda bulunan herkes açısından artık bugünden yarına bakmayı gerektirecek durumları düşünmemiz lazım. Bugün, çok az sayıda, geri kalanların da aslında nerede ve nasıl olduğu belli, onlar da kendi kendine geliyor zaten. Bazen gece yarısı kimsesizler yurdunun önüne bırakılmış bir çocuk gibi, bazen "Ben bunun hırsızlık malı olduğunu bilmiyordum" gibi ya "Ben bunu gerçek zannetmiyorum" diyerek o çok az kalan kısım da, nerede olduklarını bildiklerimiz de dahil olmak üzere bugün burada sergisini açtığımız sayı belki çok olmamakla birlikte ben diyorum ki aslında Türk resim tarihinin çok önemli bir özetidir gibi geliyor bana. Önümüzdeki günlerde bu müzenin parçası olan, müştemilatındaki diğer kısımlar restorasyon ve konservasyon laboratuarı başta olmak üzere uluslararası güncel anlamdaki deposu ve bizim Türk Ocağı Konser Salonu'nun da yeni sınav sezonunda hep birlikte canlarımız sağ olursa sanatla, sanatkarlarla ve sanatseverlerle buluşturmak üzere haydi yeniden bir neşelenelim de birbirimize o canlı gözlerle bakalım diyorum" şeklinde konuştu.
İbrahim Çallı'nın "Bahçede Kadın" adlı eseri
Ankara Resim ve Heykel Müzesi ressamı Güler Dişbudak, İbrahim Çallı'nın "Bahçede Kadın" isimli eseriyle ilgili şu bilgileri aktardı:
"Aslında müzenin açılışından beri çok güzel tarihi örneğin verildiği koleksiyonlar ve bu koleksiyonlar içerisinde bulunan bu eserler kanun dışı yollarla çıkarılmış müzeden, fakat çok emekli ve işbirliği içindeki çalışmayla beraber bu eserler müzemize, evine, yuvasına tekrar döndü. Bu eserlerden bir tanesi İbrahim Çallı'nın "Bahçede Kadın" eseri. Bu da İstanbul'un görüntüsünde ve o anki İstanbul modasını temsil eden bir bayan ve bahçede otururken İstanbul Büyük Ada'daki durumu ve yaşanmışlığını gösteriyor. Buradaki naiflik, İbrahim Çallı'nın hoca olarak, eğitimci kimliğini ve kişiliğini görüyoruz. Müzenin en değerli parçası, çünkü o zaman objektif olarak yurt dışına gidip çalışan, öğrencilerine örnek çalışmalarla tekrar yurda dönüp uygulamalar yapılan bir tabloya örnektir bu. İbrahim Çallı, hocaların, öğrencilerin ve aralarındaki tarihi belgenin tanığı anlamında."
Konuşmaların ardından Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Ankara Devlet Klasik Türk Müziği sanatçılarının sunduğu dinleti eşliğinde sergi gezildi.
Eserler yuvaya döndü
2010-2015 yılları arasında 101 tablonun çalındığı Ankara Resim ve Heykel Müzesi, tablolara yeniden kavuştu. Çalıntı eserlerin bulunması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sonucunda kayıp tablolardan ellerinde bu eserleri bulunduranlardan bazıları kendi istekleriyle teslim etmek üzere 66'sı geri alındı. Tabloların alınması ile birlikte Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan komisyon, eserlerin üslupsal özellikleri, malzeme yapısı, eskime durumu ve gördükleri müdahaleleri değerlendirerek orijinallik tespiti yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ne geri dönen bu tabloları "Evimdeyim; Bir Dönüş Hikâyesi" ismiyle sergiledi. Tablolar içerisinde Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Sami Yetik, Hoca Ali Rıza, Halil Paşa ve Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi ressamlara ait belgesel niteliği taşıyan öneme haiz eserler bulunuyor.
İHA