Çorum'da bir zamanlar gözde meslekler arasında yer alan elde ayakkabı yapımı ve tamirciliği son ustalarla zamana direniyor.
Ayakkabı ustaları ve tamircileri gelişen teknoloji ve Çin mallarına karşı mesleklerini yaşatmaya çalışıyor. Bir zamanların en işlek pasajı olan, 37 dükkanda ayakkabı tamiri yapılan ve dünyanın en küçük çarşısı olarak tanımlanan Ayakkabıcılar Arastasında her geçen yıl dükkanların kapılarına kilit vuruluyor. Tarihi arastanın son müdavimleri artık çırak dahi bulamadıklarını ifade ediyor.
Sanatın son temsilcileri olduklarını dile getiren ayakkabı ustası İsmet Burunsuz, "Bizler de bıraktığımızda bu sanat bitecek. Çırak gelmiyor artık. Çırak veren yok. Vatandaştan rağbet yok. Çünkü ayakkabı ucuz. 15 liraya Çin malı ayakkabı satılıyor. Dolaysıyla bizim sanata rağbet yok. 15-20 lira kazanmadan kepenk kapatıp gidiyoruz. Önceden çok güzeldi. 80'li yıllardan 2000'li yıllara kadar işlerimiz çok güzeldi" dedi.
Fabrikasyon üretim olduğu için mesleğin cazip hale gelmeyeceğini dile getiren Burunsuz, eleman ve usta yetişmiyor. Kitap okuyarak bu sanat öğrenilmez. Önceden burada çok sayıda ayakkabıcı vardı. Dükkanların hepsi doluydu. Çin ayakkabıları çıktı. 10 liraya 15 liraya ayakkabı satılıyor. Tamirat yok. Günde binlerce ayakkabı üretenler var. Sabahtan beri bir çift ayakkabı için uğraşıyorum. Binde bir kez sipariş var. Yılda 50 çift ayakkabı yapıyoruz. Emekliliğim olmasa burada oturamam" dedi.
"Ayağımızdaki çorap, başımızdaki takke, giydiğimiz pardesü naylon, hep naylon hep naylon"
Baba mesleği olan ayakkabı tamirciliğini çocukluğundan itibaren yaptığını dile getiren Kemal Ceyhan ise, "Bu mesleğin ölmemesi lazım. Ayakta durması için yapılması gereken şeylerin yapılması lazım. İnsanların gençlerin tamir işlerine merakı kalmadığı için her sanat gibi bizim mesleğimiz de ölmek üzere. Devamı gelir mi? Gelmez mi? Bilmiyorum. Şuanki gidişat sona doğru gidiyor" diye konuştu.
Çin malı ayakkabıların piyasa girmesiyle birlikte hem insanların hem kendi sağlıklarının bozulduğunu anlatan Ceyhan, "Eskiden çocukluğumuzda bakırcılar ve kalaycılar vardı. Çelik tencere çıktı. Bunlar öldü. Bizim sanatı da Çin malı ayakkabılar piyasaya girdi hem insanların hem bizim sağlığımızı bozdu. Bizim gibi ufak esnafta bitiyor. Yarışamıyoruz Çin mallarıyla. Hurda plastiği eritip ayakkabı diye satıyor. Eskiden kösele vardı, deri vardı. Hep doğal malzemeler vardı. Ayağımızdaki çorap naylon, başımızdaki takkemiz naylon. Giydiğimiz pardesü. Ceket naylon. Hep naylon hep naylon. Arastanın eski hali cıvıl cıvıldı. Eskiden burda hep esnaf vardı. İnsanlar girip çıkıyordu. Bir yaşam vardı. Şimdi tren vapuru gibi dizilmiş dükkanlar boş. Suyu kesilmiş değirmen gibi oldu. Gücümüzün yettiği kadar ayakta kalmaya çalışacağız ama. Bilemiyoruz. 3-5 yıl sonra ne olur zaman gösterecek" şeklinde konuştu.
Mesleğin son durumunun berbat olduğunu dile getiren Dursun Yeter ise, "Ölü. Nedeni ucuz ayakkabı. Bize tamire gelen yok. Çin malı ayakkabıları tasviye etmem. Çırak yetişmiyor. Çırak yetiştirseydim kendi çocuklarımı yetiştirirdim. Ancak tavsiye etmiyorum. Başka işlere yönlendirdim. Çin malları ve fabrikasyon sektörü etkiledi. İş yok güç yok. Oturuyoruz" ifadelerini kullandı.
İHA