ATB Başkanı Ali Çandır: "Tarımsal destekler, sektörün devamlılığını motive etmiyor"

Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, ağustos ayının kent ekonomisi ve ticareti için önemli bir ay olduğunu belirterek, sektörde...

Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, ağustos ayının kent ekonomisi ve ticareti için önemli bir ay olduğunu belirterek, sektörde bir taraftan hasat yaşanırken, diğer taraftan ise yeni sezon hazırlıklarının devam ettiğini kaydetti. Çandır, "Tarımsal destekler, sektörün devamlılığını motive etmiyor" dedi.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos Meclisi, Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan başkanlığında toplandı. Ekonomik değerlendirmelerin yanı sıra sektörel konuların gündeme geldiği Meclis'te, üyeler yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildi.

Mecliste konuşma yapan Çandır, hasatta geçen yıla oranla daha bereketli bir dönem geçtiğini bildirerek, tarımsal desteklemelerin geç açıklanmasını eleştirdi. Çandır, "Her sene dile getirdiğimiz gibi bu sene de, üreticilerimizin temel beklentilerinden olan tarımsal desteklemelere ilişkin karar geç açıklanmıştır. Halbuki ticaret erbabı olarak bizlerin ve üreticilerimizin temel beklentisi destek ödemelerinin ekim yapılmadan önce ve üretim deseni oluşturmaya yardımcı olacak şekilde açıklanmasıdır. Keza bu ödemelerin zamanında ve toplu olarak yapılması da diğer bir beklentimizdir" diye konuştu.

"Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değsin"

Dünya uygulamaları ile uyumlu olmak ve küresel ticarette sorunlarla karşılaşmamak için mevcut tarımsal destek ve teşvik yapısının, kırsal kalkınma ve sosyal yardım politikalarıyla bütünleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ali Çandır, "Böylece hem insanlarımızın kırsalda yaşamasını motive edebilir hem de tarımsal üretim performansımızı artırabiliriz" dedi. Çandır, tarıma son 15 yılda toplam 100 milyar TL'nin üzerinde bir destek sağlandığını bunun ciddi bir rakam olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Kırsal kalkınmaya ve sosyal yardımlara yönelik ödemeler ise bu miktarın da üzerindedir. Hal böyleyken tarım topraklarımız, rekabet kabiliyetimiz, istihdamımız, kırsal nüfusumuz azalmakta buna karşın sosyal yardım miktarımız artmaktadır. Harcadığımız onca paraya rağmen ortaya çıkan bu sonuç attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağaya değip değmediğini bize ciddi olarak düşündürmektedir. Öteden beri dile getirdiğimiz gibi bu üç kavram, ayrı ayrı değil toplam bir stratejinin ayrılmaz unsurları olarak görülmelidir. Gelişmiş dünyada rekabetçi ve sürdürülebilir büyümesini, bu strateji bütünselliği üzerine kurmaktadır."

Son 10 yıldaki tarımsal büyüme, tarımsal kredi ve tarımsal istihdam ilişkileri incelendiğinde performansın güç kaybettiğinin, kredi-büyüme ve kredi-istihdam etkisinin giderek zayıfladığının görüldüğünü söyleyen Çandır, "Özellikle son üç yılda aldığımız tarımsal kredilerin, tarımsal büyümemize etkisinin yüzde 25 oranında, tarımsal istihdama etkisinin ise yüzde 50 oranında azaldığını görmekteyiz. Yani bu yıl kullandığımız krediyle yarattığımız büyüme, üç yıl önce kullandığımız krediyle yarattığımız büyümenin yüzde 75'i kadardır. Diğer taraftan bu yıl kullandığımız krediyle yarattığımız istihdam, üç yıl önceye göre yarı yarıya azalmış durumdadır" diye konuştu.

"Tarımsal destekler, sektörde devamlılığı motive etmiyor"

Çandır, geçen yıl kullanılan 100 TL'lik kredinin 60 TL'sinin önceki borçlara, 33 TL'sinin cari giderlere ve 7 TL'sinin de yatırıma ayrıldığını kaydeden Çandır, "O dönemde kullanılan kredilerin bu kompozisyona sahip olmasının ancak anlık bir iyileşme ve rahatlama yaratacağını ve büyümeye etkisinin zayıf olacağını belirtmiştim. Aradan geçen bir yılda kullandığımız kredilerle yarattığımız büyüme ve istihdam bağının giderek zayıflıyor olmasından endişe duyduğumu belirtmek isterim. Bu eğilimin devam etmesi halinde kullandığımız krediler artsa bile, kumda patinaj çeken otomobil misali, büyüme ve istihdam yaratma kabiliyetimizin daha da zayıflayacağı uyarısını yapmayı görev bilirim. Özetle, kredi-büyüme ve kredi-istihdam ilişkisi zayıflamakta, tarımsal destekler ise sektörde kalışı motive edememektedir. Sektörümüzün bu sarmaldan çıkışı için uzunca bir süredir dile getirdiğim birbirleriyle ilişkili iki temel önerim bulunmaktadır. Bunlardan ilki; tarımsal desteklerin kırsal kalkınma ve sosyal yardım politikalarıyla bütünleştirilmesidir. İkincisi ise; ortalama bir yıl vadeli işletme kredilerinin yanı sıra en az 5 yıl vadeli sektörel yatırım kredilerine ağırlık verilmesidir" diye konuştu.

"Tarımın istihdama katkısı daha çok olabilir"

Son açıklanan istihdam rakamlarının da yaptığı değerlendirmeleri doğruladığını söyleyen Çandır, mayıs ayı işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranının 0,8 puanlık artış ile yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleştiğine dikkat çekti. Tarım dışı işsizlik oranının ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 12,2 olarak tahmin edildiğini belirten Çandır, "Yani tarım işsizliği önlemede 2 puanlık katkıda bulunmaya devam etti. Bir diğer önemli gelişme ise sektörümüzün genel istihdam içerisindeki payını yüzde 19,6'ya yükselterek, sanayi sektöründen 0,7 puan daha fazla istihdam yaratmasıdır. Bu durumun ana kaynağı ise sizlerin de bildiği üzere mevsimsel etkidir. Bu mevsimsel etkinin dışında tarım sektörünün istihdama katkısı daha da artırılabilir" ifadelerini kaydetti.

Tarıma özgü sosyal güvenlik önerisi

Mevcut sosyal güvenlik siteminin tarımı büyüme yerine küçülmeye teşvik ettiğini ileri süren Çandır, sektörün yapısına uygun ve mevcut sosyal yardımlarında içerisinde bulunduğu tarıma özgü bir sosyal güvenlik sistemi geliştirilirse istihdama ve ekonomik büyümeye daha fazla katkı sağlanabileceğini vurguladı. Bu amaçla Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ile üç aydır çalışma yürüttüklerini bildiren Çandır, sektör paydaşlarının sorunlarını, beklentilerini ve çözüm önerilerini görüşmek üzere ATSO Atatürk Konferans Salonu'nda çalıştay düzenleneceğini belirtti. Çandır, "Çalıştayın sonuçlarını karar vericilerimizle paylaşıp, konunun takipçisi olacağız" dedi.

Tarım sektörünün son dönemdeki en önemli sorunlarından birinin kırmızı et arzında yaşanın dar boğaz olduğunu kaydeden Çandır, bu dar boğazın aşılması için yıllardır çaba gösterildiğini ancak sonuç alınamadığını söyledi. Çandır, Borsa'nın düzenlediği "Et Ticareti ve Hayvancılık Sektörel Analiz Toplantısı"nda sektör temsilcileri tarafından belirlenen çözüm önerilerini şu şekilde paylaştı:

"Yem giderlerine çözüm bulunmalıdır. Süt yem paritesi 1'e 1.5 olmalıdır. Yem hammaddeleri olan ithal soya ve mısıra alternatif ürünler geliştirilmelidir. Bölgesel hayvancılığa yönelip, her bölge için uygun işletme şekli, uygun tür ve ırklar belirlenmelidir. Kırmızı et açığını kapatacak küçükbaş hayvancılığımızın gelişimi desteklenmelidir. Hayvancılığın temelini oluşturan meralarımızın korunması ve ıslah edilmesi gereklidir. Bütünşehir yasasındaki hayvancılıkla ilgili mevzuattaki yetki karışıklığı giderilmelidir. Yaylalara gelişigüzel yazlık yapımı kontrol altına alınmalıdır. Taş ve maden ocaklarının yaptığı tahribat engellenmelidir. Kaçak et kesimleri ciddi bir şekilde denetlenip caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Sayısı 500 bini aşan buzağı ölümlerinin engellenmesi ile ithalat ihtiyacının azaltılması gereklidir."

Yöresel Ürünler Fuarı'nın 8'incisini "Sizin Oraların Nesi Meşhur?" sloganıyla 13-17 Eylül tarihlerinde düzenleyeceklerini belirten Çandır, YÖREX'in kaybolmaya yüz tutmuş yöresel ürünleri koruduğunu, ticari değer kazandırdığını, katma değerlerini artırdığını söyledi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Bülent Tüfenkci ile Kalkınma Bakanı Sayın Lütfi Elvan'a YÖREX ziyaretlerinde bulunduklarını anımsatan Çandır, "Her üç bakanımıza da YÖREX'e verdikleri önem ve destekleri için teşekkürlerimizi sunuyoruz" dedi.

"YÖREX'e destekler motive edici"

Son 10 yıldır Yöresel Ürünler Projesi'yle ilgili yürütülen çalışmaları sonucunda ülke olarak yöresel ürünler hakkında daha fazla bilgilendiğimizi ve ilgilenmeye başlandığını söyleyen Çandır, "Yöresel ürünler projemizin etaplarından biri olan YÖREX ile 2009 yılında 110 civarında olan coğrafi işaretli ürün sayımız bugün itibari ile 200'ü, başvuru aşamasında olan ürün sayımız ise 350'yi aşmıştır. Bu artışa rağmen yöresel ürün potansiyelimizin sadece yüzde 20'sine coğrafi işaret kazandırmış olmamız, bu uğurda alınacak çok mesafemiz olduğunu göstermektedir" diye konuştu.

Kurum ve yöneticilerin projeyi sahiplenmesiyle her yıl gelişerek tanınırlığını artıran YÖREX'e verilen desteklerin motive edici olduğunu ifade eden Çandır, "Başta desteklerini esirgemeyen Valimiz Sayın Münir Karaloğlu'na, YÖREX'in hayata geçirilmesinde verdiği katkılar başta olmak üzere, her yıl fuarımıza gelerek varlığıyla bizlere güç veren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu'na, oda borsalarımıza, kalkınma ajanslarımıza, belediyelerimize, meslek kuruluşlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, Antalya Ticaret ve Sanayi Odamız ile tüm paydaşlarımıza, basınımıza, YÖREX'e ilgi gösteren vatandaşlarımıza, destekleriniz ve teşvikleriniz için sizlere en içten teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu.

ATB Başkanı Ali Çandır, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı ve Kurban Bayramı'nı kutlayarak konuşmasını tamamladı.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri

Online Alışverişlerde Yeni Dönem: Kart Numarası Kalkıyor
FED Faiz Oranını Sabit Tuttu
Trafik Sigortasında Prim Artışı
Makdis Pırlanta 14’üncü Yılında Perakende Ağını Genişletecek
Johnson Health Tech Türkiye’de 3 Markasıyla Büyüyecek